14 Mayıs 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

14 Mayıs 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

- — D 4 YENİ SABAR (USAYFA 14 Çaylı da gelen m nsa dair ektuplar Hâdisenin, memleketin dört bi ir tarafında uyandırdığı geniş âkisleri belirten mektupları neşre devam ediyoruz 'YAMCLA. — aalonlarında — cereyan Büsn mahut çaylı dane hldisesi yurt| #a büyük bir infial yaratmıştır. Bu Burüsta yaplağımız neşriyatı tasvip “ve bidiseyi tecssürle karşılıyan oku- Yasalarımısın — mektuplarım — bugün '#e neşre devam ediyorus : * Amerikan dershanesindeki hâdise &No mutlu Türküm> diyenlerin temiz kanlarını galeyana getirdi ve bu a- İs vatan için canlarını — feda eden Kkahrâmanların ruhlarım taciz eden 'Bu elim vaka hakkında gösterdiğiniz Yerinde titizlik İçin size yazacak ke- dime bulamıyorum. Nezih Yeni Be-| Bahtan daha ne beklenir. Var olun, veğ olun, Ömrünüz uzun olsun, Ortaköy Çarşıağası 8. No, 10 Ömer Çakı * Gazetenizde — neşredilmekte — olan| Mahut çay meseletinde Balıkesirli ar- Kadaşlarımızın — bastan — görüşlerine yüksek tahsil talebe kurumu idare heyeti olarak beyecanla iştirik edi- Jyaruz, Balıkesir Yüksek Tahsll Tale be Kurumu Başkanı Mecit Ataklı * Ş 'YAM.C.A. (Amerikan dershanesi- nin) tertip ettiği danalı çay için ge- setenizin gösterdiği asil alâka ve has- asiyeti birkaç gündenberi okuyucu- muz olarak büyük bir alâka ve dik- kaile takip etmiş bulunuyoruz. 24/ 41940 sayılı gazetenizde böyle top- Jantıların mütenddit defalar yapıldı- Bini esefle / öğrenmiş — bulunuyoraz. Bu olaylar bizde geniş bir infial u- yandırdı. Milit ve ahlâki hislerimizi rencide #den bu çirkin olayı batırladıkça ga- zeteninin bu hususta gösterdiği aza-) anlamış ve iş bulunuyoruz. Okuyacu-| muz aifatiyle hislerimize -tercüman almanızı rica ederiz. Yusuf Gül Konservatuvar talebesi Kemal Akalın Yüksek Öğretmen Okulu son sınıf - Beyazıt 21 ve 22/4)949 tarihli nüsha ve onu müteakip sayılarınıda Türk va- kar ve haysiyetine yakışmıyacak bu ahlâkf dâva hakkında göstermiş ol-| duğunuz ulu hassasiyetten dolayı #i-| ze her şeyden evvel teşekkürü borç bilirim. Türk milleti içtimal destan- Tarmnı altın yazılarla hâketmiş ve ba fağurda en küçük fedakârlığı — milli ar, üstün vakar ve şerefine büyük bir #uç ve cürüm addetmiştir. Bu olayların en canlı hakikat tarihlerimiz ve cedlerimiz boyunca ap| açık görülmektedir. — Zira Türklük üyetiminin önderi olarak İstan- n baş bul sağlık memurları mektebinin ruhlarından gelen bu titizlik ve el hâdise hakkındaki teessürlerini gaze- teniz tavassuta ile bildirmeyi milli bir vazife olarak addettim. ha. lik Memurları Okulü, Aydın Salâhattin Börühan * 22-23/4/049 tarihli — nüshalarınız- daki çaylı dane hakkındaki yasıları- zuzdan mütevellit teceslir ve stırap-, larla dolu kanayan kalbimin bir ifa- desi olarak bütün varlığımla gazete- nizde çalışan vatansover bütün arka- daşlara teşekkür etmeyi bir vicdan borcn bilirim. Yaşa varol. Temiz yürekli 'Türk gözetecileri. Telanbulda çıkan diğer gazetelerin bu iğrenç çaylı danstan bir kelimecik olsun yazmadıklarından dolayı hayret ve esef duyduğumu bil- üririm, saygılarımla.. Ödemiş: Saraçlı No. 31 mani Çarşısında uracı Halim Oral Gazetenisin 9, 23, 24 Nisan 1949 tarihli nüshalarında Türk efkârı umumiyesine hüzün veren Y.M.C.A. nin «Danslı çayındas geçen hüdkseyi okuduk. , Damarlarında aell Türk kanı taşı- yan gençlik camiasından bir - parça| olmaklığımız hasebiyle hâdiseyi nef- retle karşıladık. Yarın vatan müda- fansında Türk gençliğinin sinetinden doğacak olan bir orduya en iyi dev- tek Türk kızları olacağına şüphe et- miyoruz. Bununla beraber bu çirkin hüdisede Türklükle alâkası olmyan kızların Amerikalı erlere karşı gör-, terdikleri müsamahaköâr sempatileri- nin(!) doğurduğu acı akıbet karçı- ında-Türk kamı taşıdıklarından şüp- he ediyoruz. Bu elim vakayı hazırlıyanların ve yapanların Türk kanunları karşısında hesap vermeleri için, slâkalı makam- ların büyük hastasiyetle bu iş üze- Tinde durmalarını bekli Bu hususta gazetenizin göstermiş olduğa — milliyetperverlikten — dolayı '€n derin teşekkürlerimizi bildiririz. İst. Sağlık Memurları Okulu: Nacl Özdoğan, Erdoğan Gir- Bİn, Kutlu Zeren * Y.M.C.A. salonlarında Amerikan bahriye erlerine verilen dansh çay 've gazetenizde neşredilen fotoğraflar daki Türk kıslarıın — vasiyetlerini gördük ve biz de bu vaziyete ” çok mütcessir olduk. Türk kızlarını bu vaziyete 'düşü- renlere teessüf eder efkârı umumiye- nin bilmediği bu gibi çirkin halleri gazetenizin fotoğraflı olarak meyda- 'na çıkardığından gazeteniz elemanla- Tına teşekkürler eder, başarılar dile- riz, Saygılarımızla., 've onun ulu ceddi halâki mevzuata, Balel getirecek hüdisatta en büyük| Gezayı vermekte geri - durmamıştir. Bu vesile ile milli vicdan ve yüksek! Dursunbey okuyucularınızdan : Rüştü Barut, Mustafa Ergenç. Yaş ve Kuru Meyva ve sebze komisyoncusu İdris Büberoğlu ON P Eski zamanlarda ön oğlu ile Eliza isminde bir de kızı bulunan bir hükümdar vardı. Hükümdarın karısı öldüğünden tekrar evlen- mişti. Fakat bu fena kalbli bir kadındı. Kraliçe çok geçmeden Elizayı uzakta oturan fakir bir adamın yanına göndermiş, kralın on oğ- lunu da on beyaz kuş gekline so- karak saraydan kovmuştu. On kardeş uça uça gökyüzüne yüksel mişler, dağları, nehirleri - geçip nihayet deniz kenarında bir. or- mana gelmişlerdi. Üç sene sonra hükümdar, kızi- nin saraya dönmesini emretmesi üzerine Eliza da geri — gelmişti. Geçen bu müddet zarfında Eliza çok güzel bir kız olmuştu. Kraliçe onu görünce fena halde kızmış- tı. Elizayı da kuş yapmak İste- miş, fakat hükümdardan kork- tuğu için başka bir plân hazırla- mıştı. - Elizaya üstbaşının toz İ- çinde olduğunu söyliyerek yıkan- ması için karanlık ve aynı zaman- da içinde aynası olmıyan bir 0- daya getirtti. Suyun içine de bir. toz atmıştı. Eliza bu su ile yakanmış ve son ra babasının yanına gitmişti. Hü- kümdar, Bu yüzü kırmızı lekeli kızı görünce: «Bu, Eliza olamaz. Çıkarın huzurumdan» diye bağır- mış ve zavallı Eliza sokağa atı- hvermişti. Başını alarak kırlarda saatler- ce yürüyen Eliza akçşam geç va- kit bir ormana gelmiş, yorgun- luktan bitkin bir halde, bir ağa- cın altına uzanıp uyumuştu. Er- teal sabah uyandığı zaman güneş oldukça yükselmişti. —Biraz ile- ride akan derecikte yıkanmak tü- zere soyunmuş, suya baktığı za- man yüzünün feci halinden ken- disi bile korkmuştu. Eliza o za- man babasının ne için kızdığını ve kraliçenin ne kadar fena ruh- la bir kadın olduğunu anlamış- tı. Fakat suda yıkandıktan sonra| tekrar eski güzel yüzü ortaya çık- mıştı. Eliza o gün de kardeşlerini a- ramış, fakat bulamamıştı. Erte- el günü ormanda rastladığı ihti- yar bir kadına, kardeşlerini sor- duğu zaman, kadın biraz düşün-. müş ve: «On beyaz kuş gördüm. Başlarında taç işareti vardı. Bel- ki onlardır. Deniz — kenarındaki ormanda idiler» diyerek ona or- tu. Eliza uzun bir yolculuktan Sonra akşam üzeri ormana var- mıştı. Hakikaten kuşlar da orada ldiler, Bir müddet sonra güneş batınca bu on beyaz kuş on genç manın yolunu gösterip kaybolmuş | RENS Çeviren: C. YENER delikanlı olmuştu. Eliza bunlara dikkat edince kardeşleri olduğu- 'nu tanımış ve adlarını söyliyerek kollarına atılmıştı. İçlerinden birisi: «Burada faz- la kalamayız, Güneş doğunca tek rar kuğlar diyarına gitmeğe meo- buruz. Seni de beraber — götüre- lim> demiş. ve hep birden bir ağ yapmışlar. Güneşin doğmasile kuş olan on prens ağı uçlarından tu- tarak gökyüzüne yükselmişlerdi. Uzun müddet uçtuktan ve büyük bir denizi aştıktan sonra kuşlar diyarına gelmişlerdi. Eliza rüya- sında yine ihtiyar bir perl gör- müştü. Peri ona: — «Kardeşlerini kurtarmak istiyorsan su kenarın- daki altın yapraklardan her bi- rine birer pantalon yap. Fakat bu esnada sakın konuşma. Konuşur- san hepsi ölecektir» demişti. Sa- bahleyin uyanan Eliza hemen ot- ları bularak pantalon yapmağa başlamıştı. Yine bir gün çalışır- ken ormandan köpek havlamala- rı işitmişti. Bir müddet sonra köpeklerle ava çıkmış bir kalaba- lık yanına gelmiş, bunlardan biri- gi kendisine yaklaşarak bu tenha yerlerde ne yaptığım - sormuştu. Eliza cevap vermemişti. Bu adam Elizanın bulunduğu yere yakın büyük bir Ülkenin hükümdarı idi. Hükümdar ses çıkarmamış, fakat| her gün kızı görmeğe gelmişti. Bir gün Elizaya: «Kraliçe olmak İster misin? Seni eşyalarınla bir- likte sarayıma götürmek istiyo- rum> demişti. Hükümdar gibi E- liza da kendisini sevmeğe başla- dığından buna «hayır» diyememiş ve birlikte saraya gitmişlerdi. Hükümdarın çok fena bir arka- daşı vardı. Hükümdar ölünce ye- rine geçmeğe hazırlanıyordu. Bu. sebeple hükümdarın Eliza ile ev- lenmesine fena halde kızmıştı. Eliza pantalonlar için ot aradı. Nihayet şehirde öldürülen yabani hayvanların cesetlerinin atıldığı yerde buldu. O sırada -hükümdar)| seyahate çıkmış, âdet üzerine ye- rine arkadaşını bırakmıştı. - Kra- liçe gece herkes yattıktan sonra bir fener alarak bu otlardan bir miktar toplayıp saraya gelmişti. Kraliçe her gece çikıyor, ot top- layıp tekrar dönüyordu. Bunu haber lan kralın arkadaşı kraliçe- yi ortadan kaldırmak — için bir plân düşündü. Memleketin ileri gelen adamlarından birisini sara-| ya çağırdı ve kraliçenin gece çı- kışını ona göstererek: «Kraliçe, geceleri dışarda bir vezirle bulu- şarak bizim iyi hükümdarımızı öldürmek için tuzak hazırlıyor- lar, onun için her ikisini de hü- kümdar dönmeden öldürmeliyiz.» Yukarıdaki ay yıldızın altında Türkiye yazılıdır. Bu yazının 'T harfinden başlıyarak sıra ile aşa- iaya doğru: (Bir devletin başken- ti — Bir yıldızın ismi — İkilik — Esldden giyilen sülslü elbise — Bir Avrupa devleti — İstanbul- da bir saray — Gramofonu bulan Alim) 1 bulunuz ve 15 gün zarfın- da gönderiniz. Doğru yapanlar arasında çekilecek kur'ada — yir- mi okuyucumuza derecelerine gö- re: Dolma kurgun kalem — Su- lu boya takımı — Kalem boya ta- kımı — Naylon cedvel — Not def teri — Kalemtraş — Kitap — Re- sim — Kurşun kalem ve silgi ve- rilecektir. Kazananlar 23 nisandaki bilmecemizi — çözüp hediye kazananları yarınki nüsha- mızda ilân edeceğiz. dedi. Ertesi sabah bu kararı kra- liçeye de bildirdi. Bu sırada seyahatten dönmek- 'te olan kral beyaz bir kuşun, atı- nan başına konarak hayvanını Ür-| küttüğünü gördü. At son hızla| yol alıyor, kuş da «Çabuk! Ça- buk!» diye bağırıyordu. Şehir hâl kı sarayın önüne toplarımış, mey dana odunlar yığılmıştı. - Kraliçe meydana getirilmişti. On panta- lon kolunda duruyor, beyaz kuş- lar bağıraşarak mütemadiyen u- çuşuyorlardı. Bu esnada bir adam elindeki meşale ile odunları tu- tuşturmak istediği zaman kuşlar- dan biri hızla çarptı. Meşale ye- re düştü. Nihayet bir çok me- galeler getirdiler ve odunları yak tılar. Kral gehre girmiş, saraya doğru son süratle geliyordu. Ka- labalığı görünce şaşırdı. Meyda- na gelince vaziyeti anladı. Atını ateşe doğru süren hükümdar kra liçeyi kucakladı. Halk kaçışmağa başlamışlardı. Eliza elindeki pantalonları başı nın Üzerinde uçan on beyaz kuşâ atmış, onlar bunları alında on prens olmuşlardı. Prensler, hü- kümdarın bu fena ruhlu arkada- şını yakalıyarak ateşe atmak sur retiyle cezasını verdiler, REŞİFLER KÜĞRTLAR Şarbon hastalığı Daha ziyade hayvanlarda gö- Tülen ve çok tehlikeli bir hastalık olan garbon hastalığının mikrobu 1849 da keşfedilmiştir. 1880 de mlskin illetinin, 1882 de verem hastalığının, 1863 de de koleranın basilleri bulunmuştur. İlk sinema Bugün sinemacılık çok — İlerle- miştir. Bir zamanlar sessiz olarak seyrettiğimiz sinema, gimdi sesli, renkli hattâ kokulu olmak Üzere hayret verecek bir gekil almıştır. İlk sinematoğraf 1887 de Fransa- da Lâiyon gehrinde icat edilmiş- tir. Kısa zamanda bu kadar ge- lişmesi insan zekâsının yaratıcı- lığına en güzel misaldir. Kutuplara ilk giden adam Kutublara birçok kimseler git- mek istemişler, bunlardan bir kıs- ma bu işi başarmışlar, fakat - bir| kısmı da buzlar arasında hayat- larımı feda etmişlerdir. Kuzey Kut buna ilk giden Norveçli Amund- sen olmuştur (1905). Güney Kut- buna gidenler de yine Amundse- in dikmiş olduğu Norveç bayraği- le karşılaşmışlardır. Bunu biliyor musunuz? Niçin sıcak su soğuk sudan daha iyi temizler? Ellerimiz, yahut elbisemiz, ye mek yediğimiz kap kirlendiği za- man temizlemek için yıkamak ih- tiyacını duyarız. Fakat kirin te- mizlenmesine en ziyade engel o- lan şey yağdır. Yağlı bir kabı, ya hut yağlı bir eli soğuk su ile yı- kayarak temizliyemeyiz. Yağ, ki ri gizleyen en mühim maddedir. Meselâ elinizi yıkadıktan sonra bir parmağınıza biraz y: rü- nizz, ötekilere sürmeyiniz. Az za- man sonra yağlı parmağınızın di- ğerlerinden daha çok kirlendiğini göreceksiniz. Sıcak su, bu yağlı geyleri te- mizlemek için daha iyidir. Çünkü sıcak su yağı eritir. Halbuki 80- ğuk su toplar ve sertleştirir. O- nun için yağlı bir geyi sıcak su ile yıkarsanız daha kolaylıkla te mizliyebilirsiniz. Yağlı olmyan geyi soğuk su ile de yıkayıp te- mizliyebilirsiniz. Fakat el ve yüz lerinizi yıkarken hiç olmazsa ılık su kullanmanız daha yerinde o- lur. Derinin üzerinde ter ve yağ daha iyi temizlenir, bu da sıhhat bakımından çok lüzumludur. YAVRU ARININ MUZİPLİĞİ : 2 Milli Savunma Bakanlığından 1 — 849 — 950 öğretim yılı için aşağıda isimleci ve bulundak Jarı yerler yazılı olan Askeri Okullara öğrenci kabulüne 20 mayıs 949 dan itibaren başlanacaktır. Bu müracaatlara Askeri Liseler, Gedikli Hzl. Orta okulları için 15/eylül de, Askeri Orta okul için 1 eylüi de ve Musiki Gd. Erb. Hzi, orta okulu içinde 15/ağustos 'a son verilecektir. 2 — Özulların muhtelif sınıflarına (Musiki Gü, Erb, Hzi. Or- ta okulunun yalnız 1. ci sınıfına) Milli Eğitim Bakanlığı Lise ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tasdiknameli Öğ. renciler alınır, $ — Alınacak öğrencilerin 'Pürk vatandaşı olmaları, yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve seçme imtihanlarında kazanma- ları gartdır. (Gd, Hzi, Orta okulları için seçme imtihanı yapılmaz.) 4 — Öğrenimi bırakanlar, bulundukları sınıfların sınıf geçme #atihanlarında başarı gösteremiyenler Askeri ozullara — alınmaz. lar, (Yalnız G, Erb, Hzi, orta olcıllarına öğrenimi 2 sene — bira- Kanlar alınabilir.) yaşlarını tashih ettirenlerin tashihden evvelki yaşları esas tutulur, Bütünlemeye kalmış olanlar ancak kendi okullarında bütünleme imtihanlarını başarı ile verdikleri ve seç. e imtihanında kazandıkları takdirde alınırlar, (Askeri orta oku- da bütünlemeye ikalmış olanlar alınmazlar.) 5 — Bu şartları taşıyan istekliler bulundukları yerlerin — As. Kerlik gubelerine ve aynı zamanda girecekleri okulların — Müdür- düklerine birer dilekçe ile başvuracaklar ve okula gönderecekleri di lekçelerine nüfus cüzdanı örneklerile 3 adet vesika fotoğrafı ek- fiyeceklerdir. Okulların bulundukları yerlerdeki istekliler doğruca akul Müdürlüklerine müracaat edeceklerdir. (1384 — 6618) ihlıyar Arıya baska aa S WAK W X S N 3 Şi N (Sonu var) Zayi 29/nisan/949 gün ve madığı ilân olun'ur, 20826/2 No, h üç kişi Haydarpaşa — Konya sevk muhtırası zayi olmuştur. Hükmü ol- K 8, cü mevki — 1385 - 6604 — G ELAR d ğ Açık Artırma ile Satış Dikkat Dikkat Okullar İstanbulda L Kuleli ve Maltepe Askeri lise- leri. Bursada $ Bursa Askeri lisesi, Konyada 4 Askeri orta okul ve II. Gd. Erb. Hzl. orta okul. Kayseride : I. Gd. Erb. Orta okulu. Ankarada : Musiki Gd. Erb. orta okulu (İSTANBUL BELEDİYESİ ILANLARI | Istanbulda Maçkada Taşlık mevkiinde inşa — edilmekte Kahvehane binası için lüzumu olan mobilyanın yaptırılması işi ka. palı zarf üsüliyle eksiltmeye konulmuştur, 'Tahmin bedeli (25.783) lira ve ilk teminatı (1.933,73) Tiradır. Şartnamesi 129 kuruş bedel mkabilinde İstanbul Belediyesi Fen İşleri Müdürlüğünden satın alınacaztır, Thale 23/MAYIS/949 pazartesi günü saat 15 de İstanbul Di- vanyolunda Belediye merkez binasındaki Dajmi Komlsyonda yapı. dacaktır. İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektubu, 949 yılı Tica- Tet odusı vesikası ve bu işe benzer bir kalemde 20.000 Jiralık bir fşi iyi bir eurette başardığını isbata yarar vesaik ile eksiltmeden fç gün evveline kadar İstanbul Belediyesi - Fen İşleri Müdür. İüğüne müracaat suretile alınmış fenni ehliyet kâğıdı ve imzalı gartnamaeyi havi olarak hazırlayacakları kapalı zarflarını ihale gü BÜ aaat 14 de kadar Dalmi Komlisyona vermeleri lâzımdır, (0989) Tomruk ve Nakil İstif İşi Devlet Ormun İşletmesi Düzce Müdürlüğünden 1 — İşletmemizin Çiçekli bölgesi dahilindeki Çiçekli — Sa- nandere serisi ormanlarının muhtelif bölmelerinde mevcut 21985 metreküp köknar, 261 metreküp çam ve 184 metreküp kayın tom Tuğunun gimşirlik ve çatdekovil rampalarına nakli ile burada- Ki istif işi açi eksiltmeye Konulmuştur. 2 — Açık ezelitme 23/5/949 tarihine rastlıyan pazaratesi gü- 'nü saat 15 de Düzce Orman İşletme Müdürlüğü binasında top- lanacak komisyon önünde yapılacaktır, 8 — Beher metreküpünün nakil ve istif işine ait muham- men bedel 1600 kuruş olup geçici teminatı 18608 lira 20 ku- Tuştur, K 4 — Buna ait gartname Ankarada Orman Genel Müdürlüğü ile Istanbul, Ankara, Adapazarı, Bolu Mudurnu ve işletmemiz müdürlükleriyle Akçaitoca ve Çiçekli bölge gefliklerinde görüle- bilir. 5 — İsteklilerin belli gün ve saatte müsbit evrak ve geçi- ci teminatlariyle komlsyona müracaatları, — 5966 — Mevsimin en önemli satışı 21 mayıs cumartesi ve 22 ma- yıs pazar günleri yapılacaktır. Bu satışa iştirâk etmek her- kesin istifadesi icabıdır. Unutulmasın 21 ve 22 mayıs günleri. G I Edirne Belediye UKK TEMEAAİ KALDIRIM YAPTIRILACAK Başkanlığından 'Taşı ve kumu Belediyece temin edilmek suretiyle beher met- re karesi 60 zuruş muhan mi 6000 metre kare kaldırımı Zuhür etmediğinden eksiltene 20, ya tâlik eâümiştir, Talip olanların ve saatte Helediye Encümenine müracaa! ue O AD TI GEAAANAC, EAR — SERBAMEBİE —e onarımı açık eksiltmesine 'n bedel Üzerinden asgarl 4000 aza- talip mayıs/949 cuma günü saat 16 akçeleriyle birlikte belirli gün darı ilân olunur, Yazan: Eski bir pehlivan ERAMAZAN a l14 MAYIS 1919 Tefrika No. 81 Çocuklardan biri koşarak vaziye- ti Bekirin babasına bildiriyor. Onu gören retle — Ne o Bekir? diye soruyor- lar. , — Ne olacak? Güreşeceğim. — Başaltına mı çıkacaksın? — Evet! — Deli mi oldun sen? Fakat Bekir fena halde kız- zaıg olduğu için: — Deli mi oldum, akıllı mı oldum bilmiyorum. Fakat güre geceğim işte! Siz ne karışıyor- sunuz? diye arkadaşlarma çı- kışıyor. Ve soyunmakta devam ediyor. Çocuklardan biri hemen koşa rak vaziyeti Bekirin babasına bildiriyor: — Bekir baş altına soyunu- yor, diyor, Tabii babası şaşırıyor. Bu na- #ıl olur? Oğlu ancak bir küçük orta pehlivan! Başaltı pehli- vanlarının arasına nasıl karış- mak cesaretini gösteriyor. He- men yerinden kalkıyor. ve oğ- Tunun yanına gidiyor. Bekir bu sırada kisbetini giy miş bulunuyordu. Onu bu hal- de görünce kendisini aldatma- mış olduklarını anlıyarak Be- kire sordu: — Hayırola? dun? — Güreşmek için! — Fakat senin sıran geçti. Şimdi başaltı pehlivanları çıka cak. Geç kaldın. — Olsun, ben de başaltına çıkacağım, — Deli olma! Haydi çabukt giyin! — Fakat siz bana güreş iz- nini verdiniz. — Simdi onu geri alıyorum. Gec kalmasavdın! Verdiğim işi çabuk yapaydın! Halbuki Bekirin babası onu mahsustan gürese geç birak- mak icin ona böyle saatlerce sürecek hir İs vermişti. Maksa- dı da İlk güreşleri kaçırması, yâni güreşememesi idi. Bu gözler Bekire çok doku- nuyor. “Yüzü bembeyaz kesili- yor. Ve bahasının emrine kar- & geliyor — Ben güreşeceğim baba! 'Ya öyle mi? Bekirin babası fena halde kızıyor. Bu itaatsiz oğluna bir ders vermek lâzım. En iyisi de başaltına çıkma: na izin vermek. Eğer adamakıl- h ezilirse belki de bir daha gü- Teşe tövbe edecek. Bu düşünce ile: — Pekâlâ! diyor. Haydi öyle ise güreş te aklın başına gel- sin! Ve hiddetle oğlunun yanın dan uzaklaşıyor. Bu sırada pehlivanlar yağ- lanmak Üzere birer birer kazan dibine geliyorlardı. Baş pehli- vanlarla başaltı pehkivanları arasında esasen pek fark yok- tur, Başlara büyük pehlivanlar gelin te ödülü koparmak biraz güvheli bir hale düştü mü, bir cok bas pehlivanlar başaltında güreşirler. İşte bu güreşe de iki Iyi baş pehlivan geldiği için diğer baş arkadaşları hay Neden goyun- Maltepe Bele kanı, bir şikâyete e Baş- veriyor 12/5/949 tarihli gazetenizin okuyucu diyor ki sütununda (Maltepe belediyesinden şikâyet) başlığı altında Sadık Özcan im- talı şikâyeti okudum. Evvelâ bu namda Maltepede kimse yoktur, binaenaley şikâ- İvetçi namı müstear kullanmış- tır. Şikâyet mevzuu ittihaz etti- ği yol ise ne gariptir ki benimle hissedarı olduğum yekpare bir a raziden istasyona dikey - olarak mukaddema belediyeye hedelsiz terk edilen bir yoldur. Değilse, aslında burada belediyeye ait bir yol da yoktur. Vaktile terkettiğimiz bu — yol kadastro haritasına göre de 5,6 metre genişliğindedir. Bu defa dağdan gelen suların halkın g: Tp geçişini güçleştirmesi ve is- tasyon civarını Bataklık bir hale getirmesi gibi kötülükleri önle- mek için yapılan ameliyat sıra- sında bu yolun İki tarafına tra- tuvarlar eklenmek suretile terk edilen kısım 10 metreye kadar çıkarılmıştır. Bu muvazi istasyon köprüsü- 'ne ve ikinci (Tk okula giden cad deye gene sahibi olduğumuz tar- cevap Okuyucu Diyor ki... pehlivanlar da başaltına meğe karar vermişlerdi. Küçük Bekir kazan dibine gelince onu ilk önce cazgır ön- ledi — Ne o oğlum? Başaltı peh- gir- — Biliyorum, — Ben başaltına mı —güreş- mek istiyorsun? — Evet! — Çocuk olma! Haydi git! Bunlar seni sakatlarlar. — Güreşecek ben değil mi- yim? — Hayır olmaz. Sonra baban dan JÂf İşitirim, — Babam izin veriyor. Bekirin babası oğlunun caz- gırla giriştiği münakaşay: gör müştü. Hemen onlara doğru yü Tüdü. Cazgıra: — Birak güreşsin de başına gelsin! dedi. Tabif cazbır da fazla ısrar e- demezdi. Bekiri bıraktı. O da kazan dibine doğru gitti. Cazgır adamakıllı - şaşırmış- tı. Bekirin babasına: — Doğru yapmıyorsunuz! de di. Bekir daha çok körpe! Hır palıyacaklar çocuğu! — Başka türlü aklı başına gelemiyecek. Gece gündüz gü- reşten başka şey düşünmüyor. Biraz hırpalanırsa aklı başına gelir de bu işten vazgeçer bek Tabif seyirciler de Küçük Bekirin yağlanmağa başladığı« mı görmüşler ve büyük bir hay Tete düşmüşlerdi. Bunlar göyle konuşuyorlardı: — Bekiri görüyor musun? Başaltına çıkmış! — Deli mi bu çocuk! Ezerler onu be! — Hepten delirmiş olacak, Destede, kücük ortada bir ikf güreş kazandı, kendisini -baş pehlivan sandı. vur Sürep değil, maskaralık u — Ne diye bırakıyorlar gü« Teşe? Burası oyun yeri mi, güe Yeş yeri mi? Başaltı pehlivanlarına gelin« ce bunlar da Bekiri aralarında görünce çok kızdılar. Âdeta ga rurlarına dokunmuştu. Dirsek- lerile iterek kendisini kazan di bine yaklaştırmıyorlardı. Bere. ket versin Bekiri çok seven cazgır imdadına yetişti. Pehli- vanlara: — A be me birakmazsmız çocuğu? diye çıkıştı. - Bırakın © da yağlansın! Pehlivanlar: — Biz buraya köçek oyna« mağa değil, güreşmeğa çıktık! diye cevap verdiler. Çoluk ço Cuğun aramızda ne İşi var? — Burası er meydanı değil Mi? Kendisine güvenmiş, çık- mış. Onu ancak yenmek süre- 'tile meydandan çıkarabilireie niz. Pehlivanlar — homurdanaıax Küçük Bekire yer verdiler. O da nihayet kazana yanaşabildi ve yağlanmağa başladı. (Devamı var) aklı genişletildiği meydandadır. Bi- maenaleyh, belediye yolundan tar Tamıza yer eklenmesi şöyle dur- sun aslı esasen tarafımızdan ve rilmiş bulunan yola bu kere da- ha yüzlerce metre ilâve edilmeh suretile küçük bir hizmet yapık miştir. — Saygılarımla, Maltepe Belediye Başkanı Harun Tum Belediyenin ve Sağlık Müdürlüğünün dikkat nazarına Gazetemizin 14 Nisan tarihli nüshasında çıkan dir okuyucu mektubunda — Küçükayasofyada Medrese sokağındaki kanalizası yonun tıkandığından bahisle tde Mirinin temini istenmiş, Belediye Neşriyat Müdürlüğü kanalile E- minönü kaymakamlıdından. veri. len ve gazetemizin 1 Mayıs 949 tarihli nüshasında çıkan cevap- ta arru edilen tâmirin yapıldığı bildirilmişti. Bunun üzerine, şikâyet sahibi, bu beyanın hakikate tamamen uymadığını, mezkür sokağın yal- nuz bir tarafında mevzii olarah tdmirat yapıldığını, halbuki ka- nalizasyondaki — tıkanıklığın de- vam ettiğini, bu yüzden sâri ae talıklarla karşılaşmak ihtimali- nin her zaman mevcut olduğunu bildirmiştir. Alâkadarların nazarı dikkati- İTadan belediyeye keza bedelsis olarak tratuvar (lâvesi suretile zar bulunmaları. Istanbul Jandarma Satınalma Komisyonu Başkanlığından Jandarma İhtiyacı için mevcut mamunesine göre 48000> met. re vatkanın 17/8/049 salı günü snat 14 de Takalm Komisyonumuzda pazarlıkla ihalesi yapılaı kati teminat ahınacaktır. İsteklilci ni çekeri e Ayazpaşadakt aleyi mütenkip pazarbır güü ve azatinde ham — tövü —

Bu sayıdan diğer sayfalar: