11 Haziran 1949 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2

11 Haziran 1949 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 2
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SAYNA : Z IKTIBASLAR | Duçebana/' 'Bendebir aktörüm!,; demişti Çeviren: Nâzım Kemal ir İtalyan subayı beni, Duçe- hin huzuruna çrkardı. — Onunla ilk defa olarak karşı karşıya gelmiş Musolini, bana bir /T gösterdikten sonra Moliâre'in sah Bera yasattiği «Mordüm Girlm ad. h piyesi münasebetile beni — tebrik tti we göyle dedi. —Bu temsilde gösterdiğinis baya- mya, doğrusu, bayran kaldım — ma> dan! Şuna eminim ki sizin eaizbe- niz, bir çok aeşircilerini ruhunda de- rin âkisler uyandırmıştır. Şimdi onunla baş başa vern yahatin insağlar üzerindeki tesirlerinden - bahsediyorduk. haşırlı Açık duran pençereden odaya giren rüz- gör, avluda milli marşlar — söyleyen İtalyan askerlerinin gür — seslerini taşıyordu. — Müsolini - birdenbi v kalt v gelip karşıma dikil- Tanrışa bile kafa tutmayı «ehm eden bu yufka yürekli adamın isyan- kâr bir Hmli vardı. Şuna kuvvetle ka züm ki, o, yalnız ilâhlara tapma- yı gaye edinmek istiyordu. Bir ara- hk yanıma daha çok sokularak gür- lediz — Ben de sizin gibi büyük — bir aktörüm madam! Acaba Musolimi benimle lâtife mi ediyordu? Zarif bir mukabele de bu lunmak hevesine düştüm ve ona — Şu halde gelin'de Alceste'i be- raber oynayalım?! dedim. Bu tekli- fim âdetâ onu coşturmuştu. Kula- Bıma eğilip mırıldandı : herkesten daha emin — olabilirsiniz ben hem kötü bir ka- akterö sahibim, bem de kıskancım! ZAVALLI MARGARİTA muhtelif — milletlere Ertesi gün, mensup basın delegeleri şerefine ve- Musolini yanıma, e dam Margarita Sarfatti'i gönder- nişti. Kadın, beni Duçeye götürmek iyordu. Ona, bütün gazetecilerin salonda toplanmış — bulunduklarıı, onları terkedip gitmenin bir skandal glacağını yana yakıla anlattım. Fa- kat madam Margarita beni — dinle- miyordu. Merak edip ona neye bu kadar israr ottiğini —sordum. İşte » zaman bu çilekeş kadın başından geğenleri anlatmağa başladı: — Musolini ile birlikte tatlı aşk ve gefalet yılları geçirdik, davamı- €a taraftar toplamak maksadile bir likte gazete Çıkardık. Yine birlikte faşist inkilâbını hazırlayıp — Romaya girdik. Fakat bugün Duçe artık o eski idealist adam değildir. Şimdi, kolaylıkla kadınların — tuzağına dü- güyor. Onları — uzaklaştırmak — için mücadele etmek mecburiyetinde ka- byorum, O, — hergün bir az daha dalalete sapıyor. Fakat şükür ki İ- talyan halkı, bu vaziyetten haber- sizdir. Şu muhakkak ki Musolininin insanlık tarafı artık tükenmiş, sade ce aktörlük tarafı kalmıştır. Bu e- bepten dolayı temenni ediyorum ki, bu facia söna ermeden 6, tamamile ortadan kaşboluversin ! Madam Margarita, bir müddet sus tuktan sonra ilâve etti: Siz bu dâveti reddettiğiniz tak dirde Musolini bir çılğına dönecek ve beni hırpalayacaktır. Halimo - cıyınız madam! Siz onda, silinmesi güç derin bir iz bıraktımz. Onü an- cak yine siz kurtarabilirsiniz! Önümde yalvarıp göz yaşlarını dö ken madam Margarita — Sarfatti'ye acımıştım. İçtimadan sonra — Vene- dik sarayına gitmeğe karar — ver- dim. Musolini beni — kapıda bekli- yordu, birlikte uzun bir koridordan Zeçip geniş bir salona girdik. Duçe bana karşısında yer gösterdikten bir müddet sonra serzenişte bulundu : — Papanıı bususi bir suret- 'te kabul ettiğini haber aldım. Öyle tim var, O, devlet vo kilisenin — bir birinden ayrılması gerektizine da- ir yerdiğinin mutuktan dolayı — size beddun ediyor.. Ben sizin hesabını- za üzülüyorum.. Mânevi bir. kudre te sahip olan bir makamı gücendir- mek doğru olmasa gerekl- - Bunun in, vakit geçirmeden -derhal — gi- dip papa ile barışmalısınız. İtalyan halkına, karaktor selâbetini ” veren © dur. Yine ben şuna kaniim ki on- uz, siz İlalyayı hiç bir zaman kal- kındıramazdınız ! «EDDAYI DÜŞÜNÜYORUMİ> Böşlediğim bu sözler Üzerine gu: ruru zedelenen Düçe, Bana öfkeli nazar ,fırlattı. Bir müddet — düşün- ceye daldı. Sonra pişman olmuş gi: bi gelip yanıma oturdu' ve alçak bir ale şöyle dedi; — Ne kadar bedbaht — olduğumu tasavvur edemezsiniz madam! Dün yada en çok sevdiğim kızım — Edda, kocasile birlikte bugün - Şanghayda tehlike içinde yaşıyor. Onu kaybet mek korkusile titriyorum. Düçe ağlamaklı bir Reslö — bana dett Yanıyordu. Bu zayif anından istifade ederek ona gşöyle hitab et- tim: — Papayı gidip görünüz ve yav- runusu koruması için ona — yalvarı- mz! Bu anda Düçenin vücudünü ilâ hi bir ra'şo sarmış - gibiydi. — Garip iman bavasına dalarak bana gi- dip Papayı göreceğini vaadetti Bir kaç gün sonra Musolini, Sa- int - Pierre kilisesine giderek, Pa- padan, kızını / koruması için ricada bulundu. bu zavallı diktatörün, üs- tüne titrediği kızı Edda, prens Co- lonna'nın verdiği bir ziyafette şöyle bağırmıştı: —Babam, İtalyayı uçarumun ke- narına kadar getirmiş — bulunuyor. . Artık o, ya intihar etmek suretile gerefini kurtarmalı, yahut da öldü- Tülmelidir! «Führer bir Manlak'tır» Romadan hareket etmeden — önce Musolini, benimle bir kere daha te- lefonda görüştü. Bu zavallı — baba, bana kızından iyi — haber — aldığını söylüyor, beni saraya düvet ediyor- du. Onu, son bir defa, sarayında zi- yarete gittim. Musolini, İtalyanın feci duruma önünde üzgün görünü- yordu. Bana kendi siyasetinin ana hatlarını izah ettikten sonra Hitler ile yaptığı son görüşmeden bahset ti ve sözlerini şöyle bitirdi: — Gariptir ki Hitler de bir dev- Tet reisi hali yok. Acaba o, nütuk- larını söylerken bu kadar beyecanı 'mereden buluyor — dersiniz? Onda, 'daha çok beceriksiz ve sıkılgan bir 'basit memur zihniyeti var. — Çocuk- (ça gözlerle beni güldürdü. Bu ma- Diak, —askerlikten de fazla bir şey anlamıyor. Hülüsa bu adam, bendo kötü bir intiba bıraktı. Onu bir ke- re daha görmemeği temenni ediyo- Demek ki siz artık Romadan ay- rılıyorsunuz, — Yolunuz açık — olsun! Yalmız, benim ve İtalyanın selâme- dua etmeği — unutmayınız! Şuna inanın ki Roma, siz olmayın- ca bomboş kalacaktır. İnşallah yine tekrar görüşürüz! İşto Duçenin bana söylediği sözler, bundan ibaret kaldı. — Onu, bir daha göremiyecektim. Ey — bir arslan postu içinde yufka bir ruh taşıyan zavallı Duçe, emin ol ki, se 'Din hâtıranı aslâ unutmadım ! Cecile Sorel « Io1 Paris> de Toprak bayramında Vali de bulunacak Toprak Bayramı hazırlıkları her ilçede tamamlanmıştır. Ay- ni günde Çatalca ve Silivri köy- lerinde yapılalak toprak tevzü zannediyorum ki siz, onun propa- gandasını yapmakta büyük bir zevk duyuyorsunuz! Evet öyle... itiraf — etmeliyim ki, dünya barışını — gerçekleştirmek uğrunda her türlü fedakârlığa kat- Janan bu din adamına karşı ” hürme- törenine Vali ve Belediye Baş- kanı da iştirâkedecek ve tapuler vali tarafından verilecektir. 'Tören pazar günü saat 13 ae Çatalcanın Çakıl köyünde yapı- lacaktır. Törende davul, zurna da bulunacaktır. EHİR ERLERİ Hastalardan alınacak ücret tutarı göyA gPŞ Dün toplanan Şehir Meclisinde alınan kararlar Şehir Genel Meclisi, dün saat 2öde Atıif - Ödül'ün başkanlı- ğında toplanmıştır. Burhan Fe- lek tarafından verilen bir taç rirde, Meclisce tasdik ve & edilen imar plânlariyle den kaçının tasdik ve reddedildiği sorulmakta idi. Ber bir üye de, Haseki - doğ pavyonunun yıkılmı ) mağa müsait olduğu cihetle, bu- rada tedbir alınmasını — istemiş ve bundafı gonra gündeme geçil- miştir, Gündemdeki teklif ve tutanak lar, bu arada belediye hastaha- neleri için hazırlanan yeni tari- fe de Rabul edil.niştir. Bu tarifeye göre bei: tahanelerindeki hususi lardan günde 8 lira; birinci s'- nıf yataklardan 6 lira ve ikirci büdü” kaçının Di sınıf yataklardan da günde 4 li- ra alışacaktır. Hastahanelerde üÜcretli olarak yatan — hastalar- dan ayrıca tahlil ve röntgen üc- reti d alınacaktır. Bündaa sonra Şekir Meclisi tarife komisyonu seçimi yapıl- mıştır. Komisyona Ekrem Amaç Hamdi Rasim, Murat Cankat, Burhan Felek, Müçteba Or, İz- mail Vefa, Naci Dilmen - seçil- mişlerdir. Trakyada arpa hatlığı olacak Son yağmurlardan evvel Trak yada buğday fiatları âni olarak 31 kuruştan 40 kuruşa yüksel- mişse de, yağmurlardan — sonca 30 kuruşa düşmüştü Öğrendiğimize göre Trakya bölgesinde yağmurlar arpa için zararlı olmuştur. Kırk yıllık hekimler jubilesi Memnuniyetle haber aldığımı- za göre, Tıp Fakültesi 1909 me- zunları, 40 Incı neş'et senelerini kutlamak için 25 Haziran 1919 cumartesi günü saat 13 de Park otelde bir toplantı yâpacaklar- dır. Bir çoğu memlekette tamın- mış ve mevki sahibi olan bu sa- yılı hekimlere sağlık dileriz. İstanbul vapuru gitti Denizyollarının «İstanbul> va puru dün saat 12 de 290 yolen Ve 250 ton yükle Batı Akdeniz hattı seferine çıkmıztır. Bir Armatörün aldığı iki gemi Armatörlerden Mehmet Do- ğan İngiltereden iki gemi almış- ftar, Bunlardan — 4450 ton olan «Kozlu» gemisi limanımıza gel- miştir. İkincisi 8559 tonluk <«Ta nar> gemisi bir yıl müddetle İn- giltere ile Amerika arasında liyecektir. Trak'ın Paris elçisi Irak'ın Türkiye eski sefiri E- min Ata Bey yeni tâyin olundu- ğu Paris elçilik vazifesi, mak üzere dün İstanbul le Marsilyaya hareket etmiştir. Ekselâns Emin Ata, vapurda gazetecilere tahassüsatını şöyle ifade etmiştir. — Çok mesut seneler geçir- diğim “ Türkiyeden ayrıldığıma cidden müteessirim. Türkiye ve Türk vatandaşlarına saadet, in” kişaf ve refah temenni ederim. Pariste de iyi ve samimi bir muhit bulacağımı ümit etmek- teyim.> BÜYÜK AŞK ROMANI Yazan: SERVER BEDİ — Ankara - treni, — Ben iki senedenberi Anka- raya gitmedim. Nejad güldi — Öyleyse, dedi, ben sizin ha- yalnizle tanıştım, Ne kadar si- ze benziyordu. Tıpatıp sizdiniz: Bu altın saçlar.. bu.. bu... bir 'yaz güneşi altında harelenen de- niz gibi yaldızlı yeşil gözler... Bu şeytanca zeki gülüşler sak- layan olgun ve ihtiraslı dudak- lar. Bu kıvrak ve ateşli vücut.. Tıpkısı.. hattâ.. bakınız, şu çe- nenizin bir az üstündeki incecik ben bile tıpkısı.. Kadın yine durakladı ve Ne- Jadın gözlerine en ciddi bakışla- Tını doldurarak tekrarladı: -— Size yemin ederim ki, ina- munız bana, iki seneden beri tre- e binmedim. Benzetiyorsunuz. Kadının bakışlarında ve sesin de öyle bir israr vardı ki, Ne- jad şaşırdı. Yeni doğan bir te- Teddüt içinde: — Olamaz, dedi, ben bu kadar aldananam. — Aldanıyorsunuz. —Ben şekilleri hiç unutmam, Olamaz. Hele güzel şeylerde al- dandığım vaki değildir. Sesiniz? * Ya sesiniz? Oda tıpkısı, , bir- birine bu kadar benzeyen iki insan olamaz.. — Ben de şaştım. Hâlâ şaka etmediğinize emin değilim, Şük Tü beye de, hanımına da, Selmine de sorunuz. Doktor benim ha- yatımı bilir. Ankaraya iki sene dir gitmedim ben. Kadın bunu söylerken etrafi- na korku ile bakıyordu. Nejad soracaktı: — Ya bu bakışlar!, ku hâli?... Fakat dans bitmişti. Masaya döndüler. Kadın — gülüyordu. Doktorun karısına dönerek de- di ki: — Beyefendi jle tuhaf bir mü- nakaşamız var, Sizleri hakem tâyin ettik. Beyefendi iddia edi- yor ki.... beni görmüş, bir kaç gün evvel Ankara treninde gör- müş, benimle tanışmış, konuş- muş. Ben de kendisine söyledim iki genedenberi Ankaraya git- mediğimi söyledim. İnanmıyor. Nejad omuzlarını - kaldırdı, Bu kor No. 7 kaşlarını kaldırdı ve başını bir 'az yana doğru eğerek: — Hayret ediyorum, dedi, e- ğer hanimefendi tyende rastla- dığım kadının kendisi değilse; ikiz kardeşidir. İkiz kardeşi bi- le olamaz; çünkü bakınız, şu- radaki bene varıncaya kadar, saçların, gözlerin rengi, burnun, ağızın biçimi, fizyonomi, vücud, bakışlar, her şey, her gey, ay- ni., —Ben de çok şaştım. Görmek isterdim o kadını. Çok şaştım. Fakat işte doktor da burada. Selmin de söylesin. Hanımefen- di de gahit sorunuz. Doktor Şükrü gülümseyerek başını sallıyordu. Nejadın sorgu lu bakışlarına ağır ağır cevap verdi: — Evet, dedi, en az bir, birbu uk senedenberi hanımefendinin stanbuldan — uzaklaşmadığını biliyorum. Nejad doktorun karısına bak- fı, O, eline soğuk bir espri yap- mak fırsatını geçtiği için kahe kahalarla gülüyordu: — Rüya görmüş olmayasınız Ymuzun çeşitli - hususiyetlerine karşı |yabancı ve hele bu hususiyotlere yanarak bu şehre Türklük şahsiyeti- ni Yermiş olan, beş yüz yıllık milli ve sosyal ruha, bilgisiz olan her han | gi bir cenobi şehireilik mütehassısını çağırıp da: (Bize istediğimiz ve is- YENİ b tim İstanbul — başlıklı ma- kalemde (1) 27 yıl evvele kadar gitmiştim, gimdi ise ön üç yıl evvele geliyorum: Mimar Prost hentis İstanbul işin- 'den baberdar değil, yahut görüşme- lero başlanmış da- henüz İstanbul mühiti onun adını daha duymamış. Böyle bir zamanda idi ki 19 Temmuz 1936 tarihli Cumhuriyet nüshasında Çİstanbul plânını bir an ovvel yap- tıralım) başlıklı yazı noşretmiş- * (Şehrimizin ve yurdu- tiyecoğimiz gibi bir İstanbul şehri projesi yap!> diye gelişi güzel bir si parişe hak ve cesaretimiz olamaz...) dedikten sonra, gehircinin ihtisasın- dan hatâsız ve ideal bir istifade sağ- hıyabilmek için, ona daha evveldan tile bir ana program damağa mecbur olduğumuzu 'an latmağa çalıştyordum. Ne demek is- tediğimi iyice' açıklamış olmak mak-! sadile de, bu ana programın ihtiva edebileceği maddelere misal olsun di. ye, sadece dört mühim mes'oleye te- mas etmişim ki ehemmiyetine bina- 'en bunları şimdi 'a aynen nak- lediyoru I — Gerek yurt içi, gerekse yurt dişı için transit merkezi olan İstan- bulun Himanı filân yerde yapılacak- tır. İT — Tstanbul şehrinin Kâğıtha- neye veyahut Sair ” taraflara doğru tevsüinden ziyade — Sarayburnundan surlara kadar metrük bir barabe ha- linde kalmış ve beynelmilel kıymeti haiz Türk medeni eserlerile süslü o- lan sahanın imar ve teksifi esas tu tulacaktır. | IH — Saraşburnundan Yedikul ye kadar İstanbul - sahilleri Florya Küçük esnaf Tarım kooperatıfı ile rekabetçe | Yaş meyva ve tarım koopera- fifi tarafından açılan pazarlar- da, küçük esnaf, kooperatifle re- kabete geçmiştir. Diğer - taraf- tan Kadıköy kabzımallarının da kooperatifin faaliyetlerini bal- talamak yolunda teşebbüsl geçtikleri haber verilmektedir. Başmühendisin mahkü- miyet kararı bozuldu Beyoğlunda Ceylân mağazası sahibi Ahmet Şahinden rüşet almaktan sanık olarak 9 uncu asliye cözada görülen muhâke- meleri sonundâ 4,8 aya mahküm edilen belediye Feyoğlu fen şu- besi başmühendisi Necati Suar ile Hasan Samim Oktay hakkın- daki mahkeme kararı yargıtay- ca bozulmuştur. Yargıtay, sı- çun rüşvet olmayıp cebren irti- kâp olduğu kanaati ve cezanızı arttırılması lüzumiyle dosyay: iade etmiştir. Dün tekrar duruş” maları yapılmış ve esasen sanık lar tarafından yargıtay başsav- cılığı nezdinde tashih 'karar ta- lebinde bulunulduğundan dünkü duruşmada dosyanın yargıtay başsavcılığına — gönderilmesine karar verilmiştir. Yedi ameleyi 1sıran kuduz köpek Dün bir kuduz köpek bir çok kimseleri ısırdıktan sonra çifte ile vurularak öldürülmüştür. Ayaspaşada ortaya çıkan bu köpek Beyoğlu caddesine doğru koşarak halka saldırmış, alâka- h bazı kimseler arkasından ko- şup tutmak istemişlerse de mu- vaffak olamamışlardır. Isırılan 7 temizlik amelesi kuduz teda- visi altına alınmıştır. Köpeğia daha bazı kimseleri ısırmış ol- ması muhtemel görülerek araş- SABAH ğWWWV UAAAAAAAAAAARAERRRARAAARARARRRARARAAANARAA, ehircilik Bahıslerı Zavallı İstanbul Y.Mimar Sedat ÇETİN Yaz. pljının hususiyeti ile birlikte ütüd edilecek ve ba sahillerde beynelmilel turistik tesisata yer verilecektir. IV — Üçüncü maddedeki maksada imkân verilmek için İstanbul şehi nin boğazına yağlı bir urgan gibi tılmış olan şark demiryolu (3) sur haricinde bırakılıp içeri sokulmuya- saktır.) — * O vakit doğrudan doğruya bir tek lif değil de, sadece bir tezin müda- faası için misal olarak #ıralamış bu- landuğum bu görüşlerimde ve bun- ların tavzih etmiş oldukları tezimde ne kadar haklı bulunduğumu, ara- dan geçen 13 yıllık zamanın önümü ze yığmış olduğu olaylar karşısında, mdi daha iyi tahlilini /p beraber yapacağız. Şehrin limanı tahliline geçeceğim, Yalnız şu ka: söyliyeyim ki yabancı olmayıp yerli olsa da bu, zaton bir şehircinin yal 'nız başına halledebileceği bir meselo değildi, memleketin ticaret ve ikti- at profesörlerinin, deniz ve kara kurmaylarının nazari bilgilerine, tüc ar ve armatörlerinin ameli tecrübe- lerino istinad eden bir - keyfiyetti. Binaenaleyh bütün bunlara yabancı olan gehirci Prost teknik bilgilerini bu gibi yerli mütehassısların bilgile- ri ile ayarlamalı, şehrin müstakbel at akışını buna göre tanzim ede- rek liman meselesini hal ve tesbit et- meli idi. Halbuki on Üç yıldanberi liman meselesi -hâlâ ele alınmamış Atatürk — Bulvarının Marmara ağzı bomboş ve fonksiyonsuz - durmakta, üstelik İstanbulun en yakın ve en kıymetli boğaz sahili olan tarihi Ku- rüçeşmenin kömür limanı oluşu fa: bu. millet ağlıyacak ünahkârlarını affetmiyecektir. On üç yıl evvel milletin bir fikir kürsüsü olan matbuatında şehrimi- #in imarı konusu üzerinde, bir Türk mimarı sıfatile, bir tezi takviyo edi- ci Mmisaller olarak hatirlatmış oldu- ğum bu. dört problemin böylece çıkmaza sokulmuştur. birincisi, Üçüne cü ve dördüncü maddelerin muhteva S1 olan şelirin sa meselesi için, ayrı bir makale yazacağım. Şimdi bu satırlarda yalmız ikinci maddeyi ö- nemle ele alıyorum bu maddeyi yü- karıki satırlarda tekrar okuyalım ve söze devam edelim Bu maddedeki görüş ve tamamile tersinden ele alınm şehir Boğaz ve Kâğıthaneyo doğru sürülerek surlar içindeki ecdad ku: rağı İstanbul, çöplük bir harabe b: linde kendi haline terkedilmiştir. Getirilmiş olan şehir mütehassısı- nan şu ort Üç yıllık Çalışmaları, şehre modern teknik bakımından hiç bir kıymet sağlıyamadığı gibi İstanbulun 500 yılda kazanmış olduğu Türklük hüviyeti aleyhine olmuştur. -Bunun içindir ki <Ne koparsak kârdır> na- zariyesine bel bağlıyan Çetintaşı, mu ârız olarak sık sık karşısında bül- muş ve mütemadiyen uğraştırmıştı Tbrahim Paşa Sarayı düvası, Kırlı- çeşme meselesi Tuksim su depoları işi, Masırçarşısı kavgaları hep bun- lar arasındadır. Galiba gençliğinde doktorasını A- yasolyamın Rölüvesi ile vermiş oldu- igundan olmalı, &; meslekdaşım İstanbulun tarihi hüviyetini Bizans- llık zayiyesinden görmüştür ki Türk Istanbulun gördüğü en mühim zara- rın hareket noktası da bu olmuştur. Meselâ: Yanan Adliyo Sarayı arsası altındaki topraklarda Bizans medı niyeti bakiyelerinin heyecanı ile üze- rinden kuş uçurmak istemcaken, hi-| podrom üstündeki 142,0 metrelik cephesi 75.0 metro derinliği ve en | üst katında 68 oda ve beş adel salo- nu ihtiva eden üç katlı ve beş yü yıllık varlığı ile ayakta duran İbrı him Paşa Sarayını tereddüdsüz feda iştir. Bir millet medeniyeti bir tarihi önemi olan Kırk- çeşme mücssesesini tahrip etmiştir. Mimar Prost'un bunlara - benzer tırma yapılmaktadır. Nejad bey? dedi. İnsan bazan rüyasında istikbali görürmüş. — Rüya dej Katiyyen... Hammefendinin iki gözü, iki ku- lağı, iki eli birbirine ne kadar benziyorsa, kendisine trende ras ladığım kadınla o kadar birbi- rine benziyor. Vildan sağ tarafına döndü —Selmin sen söyle. Ben iki senedir Ankaraya gittim — mi? Kaşlarını kaldıran genç kız, si- lik ve tatlı bir gülüşle Hayır! dedi. Viskisini bitiren Nejad hayret içinde, iki kız kardeş arasında bir tereddüt geçirdikten, sonra, ablasını tekrar dansa — kaldır- di: — Ömrüm oldukça bunu unut mıyacağım dedi, zaten sizi unut mak imkânsız... fakat bakınız, etrafınıza bu korkulu - bakışl rınız bile tıpkısı... — Korkulu bakış mi? Ne kor- kusu?... — Bazan etrafınızda birinden bir şeyden korkuyormuş — gibi bir haliniz var. — Çok şey! — Evet. Şimdiye kadar bunu size hiç kimse söylemedi mi? — Hayır. — Birinden veya bir şeyden korktuğunuz muhakkak, kadın güldü. — Ben sizi çok garip buluyo- rum, dedi. — Ben sizi daha garip bu- Sayorum. Fakat bu esrarlı hâ- Tiniz içinde büsbütün, güzelle- #iyorsunuz, Biliyor musunuz ki günahları - sayısızdır. Fakat sayısız, ben bu gece buraya sizin geldim ?. — Benlm jçin mi? — Sizin için.. — Benim buraya geleceğimi ne biliyordunuz? Balolara çok gitmem ben. — Biliyordum. Size şerefimle temin ederim ki bu akşam sizin için buraya geldim ben. — Anlayamadım. Buraya ge- leceğimi doktorlardan mı — öğ- rendiniz ? — Hayır. Tahmin edemiyece- ğiniz bir şekilde öğrendim. İş£ te şimdi yine etrafa korku ile baktınız. — Farkında değilim. — Evet. Eğer kimseden kor- kunuz yoksa, bana sizi tekrar görmek fırsatını verir misiniz? O zaman size her şeyi anlatı- vım. — Çok enteresan, — Benimle bir yerde buluş- mağa tenezzül eder misiniz? — Peki... Nerede fakat? Ben lokallere gelemem. Siz bir yerde oturunuz, ben oradan geçeyim. — Hay.. Hay., önümüzdeki cu ma günü.. Park otelin pastacı- 'nda otururum. Siz oradan ge- çersiniz. — Peki.. daha ileride, Alman sefarethanenin önünde - siyah bir otomobile gireceğim. Siz de gelir, girersiniz. Beni direksi- yonda bulacaksınız. Nejad gizli bir gülüşle te- gekkür etti. Selmin de ona bu siyah otomobilde randevu ver- mişti, Ailevi bir sistem! için an: TAŞ | olan da Prost bu günahlardan ikinci derecede mes'uldür. Asıl günah biz- de, büyüklü küçüklü bizim imarcıla- rımızda olmuştur. Büyükler vaktile söylemiş olduğum gibi ona ana di rektif vermemişler, küçükler rafını çevirerek onu daima lardır. Büyük imarcıların e0 büyük gü- nahlarından birisi de: Ecdad kura- ı olan İstanbul cihetini üvey evlât, Üsküdarı evlâtlık gibi ihmale terke- derek Beyoğlu cihetini öz evlât gibi bütün ihtimamlara lâyık görmesidir. Atatürk Bulvarı fonksiyonunun şe refli olması için hiç bir tedbir düşü- nülmemiş, Beyoğlu Cumhuriyet cad- desindeki radyoevi veya Meto cadde- sinin baktığı İnönü Gezisi gibi İstan |bulun Atatürk caddesine de yeni bir hayat ve yeni bir şeref taşı lâyık görülmemiştir. Yeni Atatürk cadı sine gerekli şerefi verecek Olan yeni Adliye Sarayı bile buraya İayık gö- rülmiyerek Sultanahmed gibi yeni binalar için mezar olan bir mıntaka ya sürülmüş, burada koca bir Türk tarihini yıkmak, yeni bir sarayı öl- dürmek için om bir yıldanberi canla bağla ve müthiş bir inatla hâlü ça- lışılmaktadır. Hava ve kara motörlerinin İstan- büla taşıdıkları seçkin turistlerin, as falt üzerinden — kayarak — geldikleri Edirnekapıdan — içeri, bozuk parke kaldırımlarda sarsıla sarsıla, iki ta- ralta dizili, fakir yapılı ev ve apart- man karışık, cüce binalardan alacak ları fena tesirler hesaba katılmadı- İt gibi bu kapıdan girip çıkacaklara Sinanın Mihrimah camü gibi bir sa- aat şahesirini de âyıkile seyrettir- mek imkânmı araştırmanın lüzumu bile hissedilmemiştir. Atatürk köprüsünden bâkarken Süleymaniye gibi dünyanın eşsiz bir âbidesi şeytanın bile d ne 1 ile maskelen miştir ki yerli ve ecnebi kim olursa tat enstitüsü lsun bunu görüp de sinirlenmedik kimse yoktur. Atatürk Bulvarından Süleymaniye Şehzade camilerini göterecek. ve doğruca bu mâbedlero gider adde açmak akla getirilmemiştir. Atatürk caddesi de Edirnekapı Fev- zipaşa caddesi gibi çeröp binalarla bezendikten sonra bu muazzam Türk şahikalarının bir. tek — minaresinin ucunu görmek mümkün olamıyacak tır. İmparator Valans kemerinin al- tından rüküa varır gibi eğilerek ge- n Türk ruhu, bu ihmalin ve bu u- autuşun aztırabım düymaktadır. bu- 'nu unutamıyacaktır. Yeni' tüniversite " sitesine — seçilen mevzi faciası meydandadır. Fakat bu üniversite inşaatının gelip burnuna hıkıldığı Jİkinci Beyazıd hamamını bir punduna getirip yıktırmak için yıllardanberi — bekliyorlar. — Halbuki ddenin genişleme ihtiyacı bu ha- mamı değil karşı tarafı yıkmağı em rediyor karşı taraita da mimari ve tarihi kıymet bakımından — Beyazıd kamamını tartabilecek bir varlık yok tur. Yine yıllardanberi Merzifonlu ra Mustafa Paşa binalarıni mutlaka yıktırmak için Çarşıkapı — tramvay addesi tikneles bir durumda kendi haline terkedilmiş bulunuyor... - Bu e biçim imarcılık zihniyeti ve ne ya man Türk medeniyet eserleri ve Türk tarihi düşmanlığıdır?... Anla- nlır şey değildir. İstanbul - belediyesi dibinde anahtarını da cebinde taşı- diği 1600 senanin tarihi olan Bin- birdirek adlı eserin 124 ndet mermer lireği üstünde mevki almış olan ev- lerin halâları bulaşık suları içine a- kar ve yine bu direkler üzerinde bir otobüs ve kamyon tamirhanesı çalı- şirken bü belediyenin şehrin turistik değerlerine hürmetkârlığına — maşal- lah çekerek mazar boncuğu arama- mak elde değildi. Kubbe ve minereler diyarr Türk İstanbulan bu feci durumuna muka- hm ?'gyam,ğ/seonac Masaya döndükleri zaman, Nejad çok oturmadı; baloda da fazla kalmak ği — için, masasına gider gitmez hesabi verdi. Vestiyerde paltosunu gi- yerken, otelin çocuklarından bi- Ti ona yaklaşarak sordu: Affedersiniz. Nejad siz misiniz? — Evi Elinde bir zarf vardı, onu Ne- jada uzatarak: — Bunu size verdiler. — Kim verdi? Çocuk - kapıya rak: —Bilmiyorum, dedi - kasketli bir adam... bir şoför galiba.. Nejad da bir kapıya, bir de zar fın üstüne baktı. Acele yazıl- mış, titrek ve okunaksız bir yazı, Işığa doğru yürüdü. — ve zarfı açtı. İçinde küçük bir kâ- ğit ve bir tek satır: « Onun peşini bırakınız. Ha- yatmız tehlikededir.» İmza yok. Nejad bir daha kapıya baktı ve çocuğa bir bah #iş uzatarak sordu: — Nasıl kasketli adam? An- lat bakayım... Sana nasıl ver- di bu mektubu? Benim Nejad bey olduğumu nereden bildin? O mu gösterdi? — Evet, ben Amerikan bar- dan çıktım, buraya doğru ge- liyordum. O beni durdurdu, yan kapının önüne getirdi, siz gar- sona hesap veriyordunuz, — sizi gösterdi, bey doğru baka- | £Devamı var) .| Parlâmentosu reis ve ml, köprülerin öte geçesi mukaddes belde sayılını, bütün ihtimamlar ve milyonlar bu beldeye har Ve hâlâ da harcanmaktadıı İnönü stadı, Radyoevi Beyoğluna dâyık görülmüş, ismi gibi ken acaip ve fonksiyonsuz bir nesn kat milyonlara mal olmuş bulunan Taksim gezisi (3) yine Beyoğluna yapılmış, Açık Hava Tiyatrosu, Ber- &i ve Spor Sarayı hep bu mukaddes beldeye maledilmiş, Dolmabahçeden Beyoğluna yükselen bomboş - kırlar ile, yollar ve aafaltlarla kordelâlan mış, fiyonklar vurulmuş, bu fiyonk- lara Türk knthi iye Tevantence) acaip bir fanta: ile sokulmuş fur. Hattk buzun daha ötesi var, Fakat şu dakikada iyice tahkik et- miş değilim, Fatih kerı umümi he nmıştır. nsarayını yıktırıp İçine beli yaptıran beş yüzüncü yıla hazırlık türküsü söli- yerek Çırağan sarayımı ele geçirı 'en salâhiyetli mimarların tasvibi (11) ile diyerek bakikatte yıkmaktan baş ka biç bir gey yapamıyacağımız bu binayı beş yüzüncü yıla (1) bir otel yapmak — hastalığına — tutulmuştur:| Vakit vakit bu hastahkla sayıklar Hulâsa ve sözün kestirmesi : Türkün gö zbebeği olan İs- tanbul, bu darbcler, bu - törpüler le beş yüz — yilik — şahsiyetir kaybederek kozmopolitleşiyor, bilgi- siz ve samimiyetten uzak görüşlerin kurbanı oluyor ve - büyük mimarı Le Corbusier'nin dediği gibi yazık oluyor, bari şu dakikadan iti- baren uyanıp onu — kurtaracak — bir küvvet çıksa .. (1) Bu makale Şadirvan dergisinin onuncu. sayısında. (2) Hükümetçe henüz satın alın- mamış, şirketin adı böyle Idi. (3) Gezi seyahat mânasına burası da bir mekân olduğuna göre (İnönü Bezisi) nasıl bir mâna ifade edebili- yor acaba? Gezi yeri demek mi?'1. ..... Kaldirılan tramvay duraklarından şikâyet Ağacamii tramvay durağının kaldırılmış olması, halkın şikâ- yetlerine yol açmıştır. Tepebaşı ile Taksim arasında oturan va- tandaşlar bir hayli yol yürümek mecburiyetinde kalmaktadır. E- sasen durağın kaldırılması, sey- rüseferin tanzimine de faydalı olmamıştır. Yalova otobüs ücreti tarifesi inceleniyor Akaryakıt, fiatlarnın indiril- miş olması dolayısiyle Belediye Üsküdar - Yalova arasında işle- yen otobüslerin ücret tarifesini yeniden incelemeğe başlamıştır. Tarifede bir miktar indirme ya- pilacağı anlaşılmaktadır. ( | KISA HABERLERJ u —— # Sehrimizde bulunan Pakistan Azaları dün şehrimizdeki tarihi yerleri gezmiş. lerdir, e Hüseyin Râhminin <Efsun- cu baba> isimli romanı Atlas film Şirketi tarafından filme alınmakta| dır. Malatya gemisi — İskenderun limanında Etibank namına Ameri ka için krom tahmil — etmektedir. Tahmil işi sona erince Amerikaya hareket edecektir. “# Kocaeli Tankeri Abadandan yüklemiş olduğu akaryalat ham'ile Siyle dün Uimanımıza gelmiştir. P, T. T. Genel Müdürlüğü- 'nün İşletmeler Bakanlığına verile. ceğine dair çıkan haberleri Dr. Lütfi Kırdar yalanlamıştır. 4 Eyüpte Hazineye ait boş a- razinin fakir vatandaşlara tevziine xarar verilmiş ve bu husustaki ha- zırlıklara başlanmıştır. &e Taksimde bir. apartımanda oturan Süreyya adında bir kadımın hizmetçisi Fatmayı hapsettiği yo- Tanda Savcılığa yapılan bir ihbar üzerine, Süreyya hakkında takiba. ta başlanmıştır. «#r Bmniyet 6 ncı şube müdür. lüğü Yün 40 goföre — seyrü sefere muhalif hareketten dolayı ceza kes miştir, Dün Belediye ve Kayma. kamlık murakıpları tarafından 255) esnaf «ontrol edilmiş, 22 esnaf hak kında ceza zaptı tanzim edilmiştir. E. T. T, idaresini islâh için Üç İsviçreli profesör, 15 temmuz. dan sonra gelebileceklerini — bildir. mişlerdir. & Bu yıl Üsküdar kazasında halkın dileklerine göre - tesbit edi. len yolların ihalesi yapılmıştır. Bir kaç güne kadar başlanacak olan bu yollara 125 bin lira — sarfedile. cektir, W Belediye seyrüsefer cnemur. larına beyaz «olluk ve eldiven ve yağmurlık alınması / için beş bin fira tahsis etmiş ve bunların ya- pılması müteahhide ihale olunmuş. tur, 4 Şehrimizde bulunan — Pakis. tanın Dahiliye, Maarif ve Sihhiye vekili Gazi — Fazılillâh ile sıh. hat işleri umum müdürü Dr. Akba. ni, dün sabah Vilâyette Vali ve Belediye başkanı Dr. Lütfi Kırdarı | ziyaret etmişlerdir. ; 4 Demiryollarında yük nakli- || yatı gittikçe artmaktadır. Bu yılın || haziran ayının aynı günündeki yük naediyatı geçen genekine nazaran 100 vagon fazladır. &e Hilâl Musiki Derneğinden: Derneğimizin yıllık genel / kurul toplantısı 13/6/949 pazartesi günü saat 20 Ve «Pangaltı Lisesinden yetişenler derneği> lokalinde yapı. 11 NAZİRAN 1949 VE n ÖR Eski ve asri hurafeler... Yepyoni bir. apartıman - gördümy birinci katın — mermer kaplamaların- da, mühteşem kapısında, diğer kat- hulâsa her tarafından fen ve medeniyet pa- rıldıyordu;. fakat © güzel — kapının üstünde gerilik timsali olan - bir ço- cuk pabucu, bir dizi mavi - boncuk, ÜÇ bep sarımsak sallanıyordu. Ara- mızda şu veya bu eşyayı Uğur saya- rak mededi Uumanlar az değildir. Eskİ Türk konakları ve evleri «Yâ- Müllk-ül mülk, YA Hâfız> Ievhalar rile sigorta ediliyordu; lâkin — pek çoğu yanmaktan — kurtulamadı. Al- Jaha inanmak ve emanet etmek — şün hesiz Ki değerildir, ama — dünyaya alt tedbirleri de Ihmal etmemek şar tile,.. Devesini bağlamadan birakan ve kaybolmasından — şikâyet — eden adama Hazreti Poygamber: <Allah sonin malını muhafaza eder, fakat dâzım gelen tedbirleri de almalısın!» demişti. Sihir, efsun, muska — gibi - şeyler beş on bin sene evvel vardı ve bize de 6 zamandan kalmıştış hele orta çağda Avrupalılar arasında eşyadan meded ummak büyük ölçüde — yay mişti. Meselâ 1098 yazında Antak- yayı zapteden Haçlılar bir Türk or dusu tarafından kuşatıldıkları — za- man şehirde açlık son derece — şid- detle hüküm - sürm başlamıştı. Avrupanın her — tarafından — kalkıp gelen bu sürüler ol, ağaç kabuğu, kösele yiyorlardı. Bir Ççokları ge- teleyin siperler boyunca inerek dağ lara kaçmak İstemişler, bir çokları da memleketlerine kaçmışlardı. — Bu aç ve ümitsiz halk arasına büyük bir korku düştü; perhize — ve dur» madan düaya — koyuldülar; kendile- rinden geçenler gözlerinin — önünde canlandırdıkları — ruhani manzarala- rın, dini emellerin tesirile rüya gö- Tüyorlardı. Bu arada — Fransanın Büney vilâyetlerinden biri olan Pro vans papaslarından Piyer — Bartele- mi'yo rüyasında bir ses: eHazretl İsa çarmıha çakıldığı zaman böğrünü delen mukaddes müzrak Antakyanın Sen Piyer kilisesindedir; hıristiyan- lar o mizrakla galip — geleceklerdir> demişti. Bartelemi bu rüyayı Tuluz kontuna anlattı; Kont kiliseyi bü- tün bir gün sabahtan akşama kadar ©n iki İşçiye kazdırdı; akşama doğ- Tu papas mihrabın basamakları ci- varında bir mızrak buldu,.Provanslı« dar: emukaddes mizrak budürl> de- diler. Normanlar ise: sahe tedir ve oraya Bartelemi saklamış- tır> cevabını verdiler. Bartelemi mız rağın — mânevi kudretini ispat ede- deceğini sözledi onu eline — alarak yanan bir ateşin içinden geçti kendisine bir şey - olmuyacakt kat alevler arasından çıkar çıkmaz can verdi. der; «Barfelemi bir an için mızra- Bin mükaddes / olduğuna şüphe etti onum İçin yandı.» dediler; onu mu- kaddes eşya arasına kattılar. Bununla beraber haçlılar şehirden çıktılar; Orant köprüsünü Bgeçtiler ; aralarında birlik olmıyan Türk bey- lerinin askerlerini — bozdular; ordus. Bâhta buldukları kadınları parçaladı. dar, karınlarını — mızrakla deştiler. Yağmacıların ve celâtların — başında sefil vesyarı çıplak bir halde papas Meşhur. <Anlak Lermit aç dıktan şikâyet edenlere — şöyle dert «Börmüyor. musunuz? — Türkler hep telef olmuşlar? — bundan iyi yemek |mi olur? Haçlılar Türk eti yemeyi biborli bir tavus yemeya tercih mişlerdir.> ©O zaman insanlar din uğruna bo- Bazlaşırlardı, şimdi. siyasi ve — ikti- sadi rejim farkları yüzünden — rahat yüzü görmüyorlar; bunlara da asri hurafeler diyebiliriz. Kadircan KAFLİ Esrat derrekleri Ticaret odası fonundan esnıt deiğeklerine yardım maksadiyle ayrılan 70 bin lira esnaf hasta- hanesinin tevsiine sarfedilecek- tir. Diğer taraftan esnaf dernek lerinin bir kısmı, yeni nizamna- melerini hazırlıyarak Ankaraya göndermişlerdir. Tekmil esnaf dernekleri, aralarında daha fay- dalı bir teşekkül halinde birle- şerek bir federaayon kurmaga karar vermişlerdir. Bu arada ba zı esnaf dernekleri — belediyeye müracaat ederek, kendi hakla- rında verilecek kararlardan ön- ce, mesleki bilgilerinden istifade edilmesini istemişlerdir. Esnaf dernekleri federasyonu için kullanılması düşünülen E3- naf Odası binası adliye sarayz inşaatı dolayısiyle istimlâ dileceğinden, federasyon Anka- ra caddesindeki Esnaf cemiy lerine ait binada faaliyete geçe- cektir. Sarıyer Gençlik Klübündent Kiübümüzün yılhık yaz balosu 24 haziran cuma akşamı sabaha ka- dar Sarıyerde Canlı Balık gazino. sunda verilecektir. TAKVİM Ü, Hızır: 37 - Ay: 6 - Gün: 162 lacağından üyelerin gelmeleri rica) olunr. Vasati — Ezani Güneş n 847 Öğle 1213 4 38 İkindi. Ku 84 Akşam 19 01 12 00 Yatsı .. .. İmsâk 2 10 6 30 ——— ———

Bu sayıdan diğer sayfalar: