17 Ağustos 1950 Tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4

17 Ağustos 1950 tarihli Yeni Sabah Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yo dığı şeyl mle ağü niz e tın e urü apı nu kiri d © yt ç nin | ile| ddi dari les dü! tin çi kar kı d rüc bir ân b ak hut ud h # , ..- öemim LN R. LA -—& (l Revyor ilerin mahallesne girme, Taksimde manav dükkânına grmekten daha tehlikelidr! —0 Amerikada evlenen genç ka dınların hizmetçileri olmadığı- nı, döğüracakları çocuklara biz- zat kendilerinin bakmak mec - buriyetinde bulunduklarını, ev işleri ile yemek pişirme gibi hu Susl yine kendileri tara fından yapıldığını tebarüz tirerek, genç Atne- bu yüzden, rikan zevcelerinin bütün ömür- leri boyunca, yuvalarının - dört duvarı arasında, iyi bir ev ka- dını olarak yaşamağa mahküm olduklarını anlatmıştım !. Fakat Amerikalılar, evlenen kadının bu mahkümiyetini, mah kemeden hüküm giyerek, | saneye giden adamın mahl miyetinden ayırmak için, her türlü sebepleri voe — kolayılıkları hazırlayıp, bu işi âdeta — tatlı bir meşgale yapmış, zevk hali- ne getirmişler! Bir kere kadın için, bulaşık ve çamaşır yikama, çöp dökme diye bir şey mevcut değil! Bulaşıklarınızı, elektrikle iş- liyen bir küçük makinenin içine koyuyorsunuz, Bütün tencere « leriniz, tabaklarınız, çatal ve bıçaklarınız, kendi kendine Üç dakika içinde. yıkanıyor, temiz- leniyor, kurulanıyor. ve bilâha- re, tekrar makine — tarafından size iade olunuyor!... Vazifeniz sizin ancak, pırıl pırıl parlayan tabak ve çanakları, | yerlerine yerleştirmekten ibarettiti... Çöplere gelince, onu/da par- mağınızın ucunu dahi İdeğdir - meğe lüzum kalmadan, musluk başlarındaki bir düğmeye ba mak suretiyle, açılan/ delikler - den hava boşluğuna. sevkedip, aşağı gönderiyorsumuz! Yemeklerin pişimilmesi, —evin temizlenmesi, çamaşırların yı - kanması gibi huşuslar da tah- min edersiniz ki "sadece elektrik ve havagazı tesisleri ile işliyen kolaylatıcı âletlerden istifade edilmek yoliyle yapılmaktadır. Ev işinde/geri kalan şimdi, sadece her, gün yenilecek şey - lerin çarşıdan alınması müşkü- lâtıdır. O kadar!... Maamafih bu da kolay. Onun da hiçbir zor tarafı yok!... Bir kere etinden, meyvasın - dan, sebzesinden tutun da, ya- ği domatesine, biberine ka - dar pişirilebilecek ve yenecek ne kadar iaşeye müteallik mad- de varsa hepsini, dondurup ku- tulara koymuşlar ve bir nevi konserve gibi mağazalarda, em rinize âmade tutmuşlardır!... Kadın, haftanın bir gününde sabahleyin erkenden kalkıyor. Evinin yedi günlük İhtiyacını temin etmek üzere, katiır tırna- Zından, Öküz boynuzuna ka - dar, bir dükkânda — satılmaşı | hatıra gelebilecek ne varsa, hep | sinin mevcut bulunduğu mağaza lardan birine giriyor, Şunu da parantez içinde söy- liyeyim ki, Nevyorkta göyle böy le tanınmış olan bu mağazalapın en zavallısı, bizim, Beyoğlundaki Konak otelinden, dört beş misli daha büyüktür!,.. Mağazaya girer girmez, he -| men elinize bir araba tutuştu - Tuyorlar, Orta boyda bir küçük | ocuk arabası kadar bir geyl İçi boş. Kadıncağız, yeni doğur duğu çocuğunu sokağa çıkaran genç ve tecrübesiz bir annenin duyduğu, mesut bir gürür. ve heyecan içinde, arabayı mağa - Zanın parkeleri Üzerine — girgir sürerek, evine bir hafta için, &- tinden tutun da, Barmısağına kadar ne lâzımsa hepsini uza « nıp bir bir raflardan alıyor, a-. Tabanın içine atıyor ve arabayı evinin adresini bildiren bir kâ - Zıtla beraber getirerek, kapıda | ki memura bırakıyor, sonra da, | kollarını sallıya sallıya mağa - zanın kapısından çıkıp gidiyor!. © kadar, Bütün mesainiz bun - dan ibaret işte! Yalnız güna süreti katiyede pardin olmalısınız ki, siz daha e- dönmeden, mağazadan bütün bu eşya, üzerin: de fiatlarını bildiren faturalarla beraber, — mülessesenin — hususi kamıyonları ile getirilip evinizin kapısına birakılmıştır.!... imdi rica ederim söyler mi- bana, Amerikadaki genç zevceler, niçin iyi ev kadını ol- masınlar?... Bence Nevyorkta ev kadıni olmak, İstanbulda Üç hizmetçi, bir aşçı, bir de goför kullanan Hanımefendi olmaktan daha ko lay, ve daha az yorucudur! Z * Renkleri siyah Amerikalı va- tandaşların Nevyorkta oturduk- ları bir mahalle var ki, igmine Harlem diyorlar, Bu mahallenin yan sokakla- yına girmek, bizim Taksimdeki Esat Mahmut Karakurt YAZAN: Arkaşlağımız Karakurt Nevyorkta sencilerin oturduğu Uarlem mahallesinde yüzde yetmiş sayılacağınızdan emin olabilirsiniz!... İşte bir gece, bu renkleri si- yah Amerikalı vatandaşların oturduğu mahallede, iri — yarı bir adamın, bir otomobilin Üs - tüne fırlıyarak, Nevyork. gece- lerinin karanlığı içinde, bir baş ka karanlık gibi, korkunç kor- kunç dalgalanan binlerce zenci- den mürekkep bir dinleyici ka - labalığına, avazı çıktığı kadar göyle bağırdığını işittim : — Bize cemiyet yıkıcılığı Is- nat edenlere, asıl cemiyet yıkı- cılarının - kendileri - olduğunu, ve çok yakın bir zamanda güm- bür gümbür yıkılacaklarını, bir defa daha bütün kuvvetimizle haykırarak, şunları söylüyoruz: Güneş, yarın yalnız bizim için doğacaktır. Seçimi biz kaza - nacağız. Ve o zaman yalnız A- merika değil, bütün — dünyaya hâkim olacağız!.. Yaşasın yolu: muzda bizi takip eden Amerika: hlar!.. Yanımdakilere gordum: — Kimdir yahu bu patavat- sız adam dedim, pervasızca böy le etrafa Baldıriıp dürüyor?... Bana şu cevabı verdiler Yüke manav dükkânlarına gir fnekten — daha tehlikelidir! — Ben davis dediler, M -| bulunuyor. Haftada birkaç ge- mentoda komtünlet zenci mebus- | ce gelir, böyle sokaklarda avaz- ların en küvvetlisidir!... Yanın- | ları çıktığı kadar bağırırlar!... daki de arkadaşı Mark Anton- Hürriyet; bu korkunç hali, bu yol... Bir takım sahtekârlıklar | kabul edilemez baş döndürücü yaparak, yahut yaptırarak me- | hudutsuzluğu ile dahi, ne güzel bus seçildi. Şimdi de, belediye | şey değil mi?... Azalığı için mücadeleye girmiş | İstanbul Jandarma Satınalma Komisyonu Başkanlığından Tik teminatı (Davamı var) Mühammen bedeli Miktarı Cinsi Lira - Kurüş Lira — Kurüş 304000 kilo Taze Fasülye BöLÜ — Do 720 b0 30.000 - kilo Patlıcan Bo 00 50 00 20000 kilo Domaten 8000 00 15 00 2.000 kilo BSivribiber S0 vo 50 YOW0 kilo Bamya 600 — 00 5 VU H62 — »0 7.J. Et Okulu Eratinin 950 yalı İhtiyacı için yukarda cins, weiktarı tmüliammen bedeli ilk teminatları vağıı beş kalem yazlık sebze şartna. mekine göre 24/8/950 Perşembe günlü saat 18 de Taksith. Ayazpmşadı. ki kurütomüzda kapalı zarf eksiltmesi !e voptan: teahhilde "ağlana: saktır. Şartnamesi her gün kurulunuu İateklilerin ak- iltme aaatinden bir eat övveline kadar İlk teminat — makbunu veva Bünka kefalet mektubu ve diğer vesaiki mühtevi Leklif sarflarını anat 14 e kadar kürülümüzdü bülünü (10512) CAT Eminönü Yağcılar Sokağı Karşısında YENİ SABAH LA Bayan Neşe Bulaç Fotojenik Kadın Müsabakası DAĞ görzetemiz Bayan Ülkü Taner |— Okuyucularımızın dikkatine Fotojenik güzel kadın Müsabakasına resim göndermö müddeti bitmi tir. Şimdiye kadar gelmiş olan resimlerin neşrini Ağustos sonuna | kadar. tamamlıyacağımızı Ümit ediyoruz. Müteakiben — büyük Jürf | toplanarak neşredilen resimleri tetkik edecek “e neticeyi ilân ede | cektir. Gazetemize gelen resimlerden bir. kısmı, İlk tetkiki yapmış | birinci güri heyeti tarafından müsabaka harici edilmiştir. Bazı ba- yan okuyucularımız bizden Fesimlerinin indesini istemektedir. Bü: yük Jüri toplanıp kararını ilân ettikten sonra, arzu eden okuyucu: | darımız. resimlerini geri — alabilirler. KO Derrma | — - Diz geline düğün hesiyesi | — Benim uğurlu karıcığım!. . Diyo kucakladı. Küçük Yusuf yavaşça — Kapıya gitti, çıkıp kapadı; bir. dakika İsonra Kör Alinin yanında bulunu- yordu. Kör Ali hem onünla konuşuyor, hem de ara sıra puslaya .bakarak | fotanın bozülüp — bozulmadığına dikkat ediyor; dümenciyo emirler veriyordu. Biraz sohra Tabantık büş, kasaradan geldi: — All! — No var, — Biz. arkadaşı ve bir karar ver Ahmet rla Konuştuk KI No imiş 0? Karar vermek relse aittir.. | — Rots bu işe karışmaz | — Hangi işet — Biz geline düğün hediyesi verdik mi? — Hayır.. | Z Biz bugünklü vurgündü atdı- fımız sekiz bin düka - altınından mina vereceğiz, bu altınlarla di- lediğini alsın! Kör Alinin keskin gözleri par- İ tadıt | İyi düşünmüşsünüz! | Dedi ve ilâve atti | — Diğer gemilerdeki arkadas- larin razı olâcağını umüyor mü -| sun? - Razi olmiyacaklarını — hiç | — Bir deta relse danışalım! — Git de sen göyle.. . — Şimdi mi? — Evet — Ben gidemem... Hem gün İtorbaya girmedi ya... Hele sa: bah olsun! | Sen bilirsin! | e sakin geçti; | toraalar tatlı bir uyku uyudular. Kadirgalar sabaha kadar güzel bir batı rüzgüriyle yollarına de - Leventler ve vam ettiler. Kör Ali ve Tabansız Ahmet nöbetleşe uyku kestirdiler; küçük Yusuf sedirde mişıl migil üyü - mugtu. Şafakla beraber Mora kiyılarına gayet yakın olan Prodana adacığı- ni gördüler; biraz sonra Navarin körfezi açıklarında kârakol gezeh İve Kırlangıç denilen hafif Türk | gemilerinden iki tanesiyle kargılaş tılat, Memi Relis güvertede görlündü. Tabansıt Ahmet ona arkadağla- rının verdikleri kararı — bildirdi. | Memi Rels: H Hökt ee v y e ağak YZ eee M w ; verdik mi?... N Kiâmet sizindir Diyerek kabul etmemek iste - di; fakat Kör Ali de araya girip istar edince yalnız bin düka altı: nini almak mümkün olduğunu söy ledi; levendler miş kadar — oldunuz — Hepsini versek yine — azdır. Bu bizlin değil, gelin hanımın kis- metidir. Vallahi pek uğurlü — bir Küçük Yusuf altın torbasını &hp kâmarâya indi, Memi Reis sabah namazını arka beraber kıç | daşlariyle kasarada kildı; sonra kendisini karakol ge- milerine tamıttı; beraber - limana yöneldiler. Navarin, Mora yarım adasının güney batısında, gayet'mükemmel İbir dimandı; çevresi altı mil ka dardi Ve ağzında küçük Sfakter- İya adası vardı. Adaya ve Boğa- radan içeriye küş uçurmazdı. He- men hemen bütün rüzgürlara ka- paliydi ve büyük bir. donanma bütün kışı burada — rahat rahat geçirebilirdi. Memi Reis limana hayran oldu — Ah, burayı bana verşeler! Dedi. Fakat örasi sancak beyli: İ &i merkezi değildi. Limanın güney kıyısındaki Nâvarin kasabasının ancak iki bin kadar nüfusu V dâha gerideki Kalamata kasabı Vaaha mühimdi ve bu bulunduğu Koran körfezinin batı kıyısında meşhür. Koron — kalesi vardı. Limanda yirmi yedi kadıirga de- mirlemişti. Lala Mustafa Paşanın baştar- dası bunlar ortasında — heybetle dürüyordu. Memi Rels kendi emrindeki iki kadirgaya biraz kenarda demir- lemelerihi emretti; / kendisi de Beylerbeyinin baştardasına ya - Pnaştı. Mustafa Paşa onu gördüğü za- man: — Bunlar kimlerdir? Diye sordü. — Memi Rels ve arkadaşları Cezayirden geliyorlar! Dedikleri zaman Hasan Paşa- nn söylediklerini hatırladı; der- hal huzuruna getirilmesini söyle - di Memi Rels kaptan gemisine çık tığı zaman herkes öna hayran hay ran bakıyordu; bu, tam münasiyle nikâhtır bu! Dediler, Bin altın derhâl ayrıldı ve kü-| ik Yusufla Fatmaya gönderil- di zın iki tarafına konan toplar bu-| kasabanın | Küçük Yusufun eline içi altın — dolu torbayı tutuşturdular Yazanı Eski bir pehlivan Ikizler köylünün hali hahkikaten pek kötü görünüyordu — Evet sultarım! diye ken disini tasdik etti. Mollaoğlu kaz kanadını çok iyi aldı. Kol: larını da arkadan bağladı, Dün yada sökemez İkizler köylü b Hakikaten İkizler köylünün hali pek duman görünüyordu. Kaz kanadını bütün kuvvet zorladığı halde bir türlü söke- miyordu. Mollaoğlu da sağdan soldan cengel yetiştirmiye « lışıyordu. Bu suretle büküp hasmını sırtüstü yere vurmak istiyordı kat İkizler köylü bacakla: rını açmış, sağdan ve soldan kendisine iyi istinat Min etmişti. Bu yüzden - 1 bütün gayretine rağmen izler köylüye ne çengel ye - tiştirçbiliyor, ne de onu çevir- denizci bir yiğıtti betij bir adamdı Müstafa Paşa kıç kasarada, kır zi atlas bir tente altında, geniy| bir sedirde, kuş tüyü bir minder| Üzerinde bağdaş Kurup oturmuştu. | Memi Reis ona yaklaştı; sağ e- | lini göğsüne bastırarak — Merhaba, başam! Dedi. Başkaları böyle vezirle -| fin önünde yerlere kadar eğilirler- | di; Memi Reis dimdik dürüyordu | Müstafa Paşa cevap verdi Merhaba Memi yakışıklı, hey- bu ha din tiğin hizmetleri duydu! sın! Şöyle otur. bakalım Ona kendi yanında yer göster- evlete et-| sağ ola- . Memi Reis oturdu ve konuştu- har | Nasılsın hele? Ne — haber? Seni buraya hangi rüşgâr attı. Memi Rels macerasını — kisaca anlattı ve sözlerini şöyle bitirdi: | — Hasan Paşadan mektup ge- | tirdim. | — Ondan ayrılalı on gün — bile olmadı Mektübü alirken ilâve etti: Madem ki geldin, artık seni birakmam! Devlet hizmetinde olt Sana iyi bir sancak beyliği veri- rim. İstemezi hatırı- miz için kabul et! Devletin senin Bibi yiğitlere ihtiyacı vardır — Ben de bunu rita edecektim, paşam — Yat... No alâ... Hasan Paşa bunu #izden il timas ediyor — İltimasa ne lüzüm Seni zaten ondan İstemiştim. Mustafa Paşa mektübü — açti; | yanında duran kâtibine uzattı ve: | — Okut.. (Devamı var) | 1 Eylâl 1950 tarihinden itibaren YENİ SABAH Hlân tarifesi gağıdaki şekilde olacaktırı Başlik maktuan 20 lira 1 inci antimi 10 lira 2 5 lira 3 üncü » » Glira İlân “sayfalarında — 2,5 lira Teşekkür, ilânları — tek e kadar mak taan 15 İiradır. - Daha — fazlası münzam ücrete tübidir. Evlenme, Mevlüt Höş gel -|, Mollaoğlu, hasmını bu gekil- de on dakikadan fazla tut İkizler köylü de başka ü kurtulamıyacağını — an kollarını arkaya doğru büsbü tün kıvırdı. Ve kendini yüzü koyun yere attı. Bu şekilde yağlı kolları ka yarak kaz kanadından kurtu! du ama, neticede kendisi yere düşmüş oldu. Mollaoğlu da hemen yetişip sarmayı v du, Bu suretle yarım saat sc ra İkizler köylüyü bastırmış bulunuyordur. Mesele çok açık bir. şekildi meydanda idi. Mollaoğlu hiç de İkizler lden aşağı - livan değildi. Hünkâr İkizler köylünün d aoğlu — gibi hasmını çabuk — yenmesinden korkuyordu, F artık böy- le bir şey olmasına imkân yok- tu, Sultan Mahmut, - İkizler köylünün Mollaoğlunu - yense bile çok yorulmak ve saatlerce sürecek bir güreş yapmak mec buriyetinde kalacağını artık iyice anlıyordu. Sonra da Sof- taoğlumun karşısma bitkin bir k, mutlak surette halde çıkac yenilecekti Şimdi Mollaoğlu, bastırmış olduğu hasmını nasıl yeneceği- ni tasarlıyordu. Evvelâ sol ko- lunu İkizler köylünün koltu - ğunun altından geçirerek en - buldur. Sonra bir hamlede sarmayı gözmesiyle yüklenip — İlizler köylüyü yere bastırası ve sağ kolunu da aynı şekilde geçirip hasmını kurt kapanına alma- sı bir oldu. Bunu o kadar çabuk ve seri yapmıştı ki, İkizler köylü ken- dini korumak için bir hareket te bulunamamıştı. Hünkâr sevinç içinde: — Aferin Mollaoğluna! diye söylendi. Nasıl da aldı kurt ka panını! Onun bu kadar seri bir oyun alabileceğine katiyen ih- timal vermezdim. Geçen günkü güreşin acısını çıkarıyor İkiz- ler köylüden! Yaver de kendisini hemen tasdik etti: — Çok doğru söylüyorsu -« nuz Sultanım! - İkizler köylü dünyada bü kurt kapanından kurtulamaz. Öyle görünüyor ki, Mollaoğlu Softaoğluna mey dan bırakmadan çıkaracak or- tadan İkizler köylüyü! — Bak nâsıl yükleniyor, İ- kizler köylü bu yüz otuz okka altında ne yapabilir? Haydi on dukika, on beş dakika ta - hammül etsin... Ondan sonra ister istemez pes edecek! Afe- rin gu Topuz Mustafaya! Öyle pehlivanlar bulup getirmiş ki.. — İkisi de Allah için çok pehlivan sultanım! İkizler köylünün hali haki- katen pek kötü görünüyordu. Mollaoğlu kurt kapanını çok mükemmel almıştı. Koca vücu- dü altında İkizler köylü âdeta kaybolmuştu. Topuz Mustafa bile ümidini birden kaybetti. İkizler köylü imkânı yok bun- dan kurtulamazdı. Çaresiz pes etmek mecburiyetinde bulunu - yordu. Soldan sağa: 1 — Zümrüt ova, 2 — Çalışma, yük taşıyan hayvanlara çakılır. S— Yugoslav parası, sonuadan okunur sa faşdalı bir haşvan olur. 4 — Küçük mağara, vakit. 5 — Silip kaldıran. 6 — Sonundan okunursa büyük baba olur. 7 — Sonundan o- kunursa yalancı su olur, bir nota. 8 — Emmekten bir emir, tamah - Yukarıdan aşağıyar 1 — İstanbulun tepeleri. 2 — İ- timad edilen kimse. 8 — Noş'oli, toprak. 4 — Hatırlatan. 5 — nundan okunursa <geniş olmayan> olur, bir harfin okunuşu. 6 — Bir adet, içki. 7 — Milli yurd, bir hare fin okunuşu. 8 — Saha, matem. Evvelki butmacamızın halle « dilmiş şekli « 6 2 8 ></7iz-—-zoyv, Zİ—Zim N—umo>z— m<——E>K rfz—v-r> —< >P>Amnnll 4 —RH Ek nOmlimz>z Ti

Bu sayıdan diğer sayfalar: