September 29, 1934 Tarihli Zaman Gazetesi Sayfa 4

September 29, 1934 tarihli Zaman Gazetesi Sayfa 4
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Silâhları azaltma işi Silâhları azaltma konferansının büsbütün kı- sırlığa uğrıyacağı anlaşılıyor “ Bir haylı zamandır. mevruubahsetmeğe vesile ve fırsat bulamadığımız “allkhları azaltma konferansı, galiba yeni bir sademeye uğramak. üzeredir. “Ba konferans 12 Eylülde toplanacaktı. Konfera “bu teplantıyı Teşrinisaninin başına kadar geciktirdi. Maksat bu müddet ginla Milletler Cemiyetine girmesi, İkincisi çark misakı - teşebbürün Antacı idi, Birinel mesele halledilmiş ve Sövyet birliği Milletler cemiyeti âzanı olmuştur. İkinci teşebbüsün neticesi de tavazzuh etmiş bulunuyor. Bu İtiharla silâhları azallma konferansının yeniden faaliyete geç- ae için bir mani kalmadığı balde, buzi mehafil tarafından silihları maddeten azaltmağa teşebbür etmeden evvel ruhi mahiyette/ bir. hazır- İasmanın daha doğru olacağı ileri sürülmekte ve bu netice alınmadan Silakları azaltıma komitesi ba ada emniyet, hava kavretleri ve silah imalüti - meselelerini tetkik ediyordu. Fakat bu tetkiklerde henüz. bir “emere yermiş değildir. Onun için şimdiye kadar birkaç dafa tehlikeli sarantılar” geçiren »- dâhları araftma konferanamın bu dafa tam bir kısırlığa uğriyacağı tabınin olunuyor. eT argltan denik ulükleri ahit İ d yi eyerrümü geçi mektedir. Çünkü kara teslihatında tahdidat yapılmadığına göre deniz “şesiiatında da tahdidat yapılamıyacağı, yapıldığı takdirde kara ile denir karvetleri aramında. tesisi lümmgelen müvarenenin / borulacağı iddis eilmektedir. Ba büyle olumca, eenren kendisinden beklenemiyecek bir ale geliş olan sükklerı Stalban konferananın TiÇbir ç eşirimyecal hale geleceğini tahmin etmek te yanlış olmaz. ÖR Yugoslavhüküm- sveti Üa Sölyada Cemiyeti Birinci sahifeden devam Tevfik Riğ Ka d el GK SAa S Yazan: Edebiyat muallimlerinden Abdülbaki Bey Basan: Türk Neşriyat Yurdu. “gtümar Sinanla çağdaş olan ça | — Şairin hayatı üstünkörü yanıl. e Baki'nin pek meşhur olan. Mer- İ miş olmamakin. beraber eksiklir. üyesi için bir frenk terihçi, Süley- | Neselâ kimlerden okuduğu araştı a gi Kakezirlir G | mladığı gi taşrada geçen hayır yakika Baki 'klasik - edel hiç temas edilememişt e. en yi Mmalseme kullanarak Hü maddi ve manevt iltifatlar kay- dedilmek İcap ederdi. Edebi şahsiyetina verilen sahife- ler, eserden İstidial. suretiyle y aılmıştar, güreldir, kuvvetlidir. Lâ- kin bu kısım da daha geniş olabir dürdi. Çünkü biz Hakinin şakir tn Üstatlığa derece derece geçti Şine kanliz, Onun İstanbüldan u. zak bülünürken daha hisaf yaşadı. ğini samıyorur. Gazel ve kat'alar b iki esas. gözedilerek tal haylı şeyler elde iyoruz. Bu sebeple Baki, okunacak, üze- rinde durulacak geniş bir. mevru: ir. Lise edebiyai Mahterem müallim, bizce pek büyük bir iş olan bu teşebbüsünde | — Eserde beğenmediğimiz resim dçreceye kadar muvalfak ol- | lerdir. Eski Âyık Garip ve Âşık n Bunu biz. okuyanların rine- terkediyoruz. Yalnız çu- söyliyelim ki kitap orta boyda | hemen hemen yok gibidir. Bakınin lerini kuvvetli / göstermek / için kazların eline yay verip - delikanl ların yüreklerini eka - tatturmamın ne zevkl vardır? Birde bazı kelimelerin kullu çında - dağru veya iğri - fe ifrat derecede bağlılık göteri Meseli birde - bildiğimiz “çehre, , Süvarilerimiz — Sofya,,da hara- retle karşılandı | Bulgar gazeteleri bunu kıymetli bir dostluk | tezahürü addediyorlar zarfında bir kaç meselenin neticesini almaktı. Bunların biri Sovyet birli. | Sofya 26 mizden) — milel at yarışlarına iştirak et- mek üzere İstanbuldan gelmek- e olan yedi. süvari zabitimiz, burada Bulgar zabitleri tara- fından hararetle karşılanmıştır. Tre ik bir tevakku: fu fırsatını kaçırmak istemeyen Bulgar zabitlerinden mürekke 20 kişilik bir kafile, zabitleri- mizi şehre davet etmiş ve ken- diler ne “Bulgar;a, resturanın- da bir ziyafet vermiştir. Ziya- fette resmi makamlara mensup hiç kimse bulunmamış, iki kom- “u ve dost milletin zabitleri Çendi - kralarında. içole tüti ve imimi bir sürette eğlenmiş. Tei Sirreo zim Sabiklestenn. B LA alyona ee Fıdan trene kadar. hararetle yi edilmişlerdir. fiBulgar gazeteleri bu hâdise- barlak bir dostluk ve yakın- #etezahürü olarak kaydetmek- 1e ve matbuata akseden gayri sahih ve lüzumsuz neşriyata bir nihayet verilmesi temennisinde bulunmaktadır. “Zora, gazetesi bu husüsta / güzel bir yazı neş- retm ştir. İltimas ve akraba kayırmak yasak! “Völkischer Beabachter, den: * Bulgar bükümeti, memurların dayin ve azli - hususunu tanzim eden bir kararname neşretmiştir. Bu kararname ile hükümet, memuriyetlerde iltimasın, akraba ve tanllükatı kayırmanın önüne geçmek istemiştir. Kararname ahkâmına göre bundan sonra üç müfuslü bir aileden ancak bir kişi ve alı nüfusu bir aileden de ancak iki hizmetine girebilir. Şayet bir ailenin nüfusu altı kişiden fazla ise o aileden en çok üç kişi devlet memuru olabilir. hifenin sonanda görüleni Ceşi femaya hallk bicer ikişer geçer Bahri belknn eli decercit gözer geçer Şeklindeki beyitte (cu), cier ©! #a gerek. Cu ile buhir arasındaki Mmünazebet öşikâr omal Kurada ehli tecerrüller ti köprüden geçtiki istenmiştir. Bu sebeple clsr daha yakışk alır, Abdülbaki Bey adım . taşıdığı galrim Ş eserle ruhumu şadetmiştir. Tebrik ederiz ve okuyucular çök. fayı En mamur kaza Odemış Köylerde posta teşkılaiı yapıldı T tün mahsulü çok nefis Küşleri bile bir kasaba baline gelen Garbi Ans kazılarındanı Ödemişten bir görünüş Ödemiş 22 (Huüsu yetin, hatta diyebilirim ki Tür. kiyenin nümune kazalarından line gelmiş, her köyde mektep, yöl, tavuk istasyonları, telefon Tesisatı, köy konakları; çocuk bahçeleri vesaire — yapılmıştır. simdide köy postaları teşkilâ- erLzEm ) kâtiplerinden istifade edilmek- tedir. Üç veya dört köyün işine bakan kâtipler, her gün kaza merkezine veya posta olan na- hiye merkezlerine gelerek pos- dayı alacaklar ve bekçiler vası. tasiyle köylere duğıtacaklardır. Bu vazife dolayis'yle bekçilerin maaşlarına biraz daha zam yaz ılmıştır. Bu faydalı teşkilât Kaymakam bey ve Zafer meke tebi baş müallimi Sami ve Öde- miş posta telgraf müdürü Fah- Ti B erin himmetiyle vücüde gelmir. Tütün ve mahsul vaziyeti Küçük Menderes havzasının 72 çeşit mahsul veren — mintakası Ödemiştir. Tabiatin bir harikası olan bu zengin arazinin en ün- de bulunan verimlerinden tüt mahulü, bu sene hersenekinden ziyade ve çok olarak yetişmiş tür. Bu hakikati gören ve t dir eden tütün şirketlerinin ti tün eksperleri Ödemiş tütün- | İerini kemali “itina ile tetkik etmektedirler.Bu eksperler, bu gene tütünlerimizin çok iyi ol yunda ittifak etmişlerdir. Bu GA Taresl eee Davut Bey tarafından tasdik ve umumi müdürlüğe gönderi- len raporda'da yazımıştı Yeni kanan mücibince, tür tünlerin behemehaldenk he d omülüedi " İzçaklre Tübmik için Ödemiş tütün müstahsille- Ti tütünlerini denk haline koy- katktatlirr. Tütümleri basmaki içlk İlda. ret odası ve- tütün işçiler, bi diği bötün denk ustaları imerateir n Flalesiklür Mmetüniyek yezikam, vermiş ol yodan vesikamı olmuyan us- & Kü İ Ka Ödemişimizin ttünü nefin İma Tğmea örek Gnblal ve gürak HRBi ' SARAY üi Ödemiş şubesi müdürü Abdi ve ekeperi Davut beyler bu defaseti. en. iyüksek -dereceye Çıkarmak “için çok emek seri Etmektedirler. Halihazırda —İnhisar idaresi 1de — beş yüzden alışıyor. Karliür'diln üt tarafından 'ders verilmektedir. Halâsa - Kötün - müstahsileri e işçileri “bu: sete” vaziyetteh b furlar. Eğer tötün. ler biraz daha para ederse Ödemiş mıntakası ciddden bah- iyac olacaktır. “Maraş,,ta esrarengiz bir cinayet Maraş 20 (Hususi) — İki gün evvel Pazarcık kazası civarın- da bir çiftlikte çok eşrarengiz bir “cinayet olmuş, meçhul şa- e tarafından Sarı kâtibin oğlu Hasanı Bey vurulmuştur. Vak'a şöyle olmuştur : Sarı kâtibin oğlu Hasan Bey, Pazarcık kazası civarında bu. unan — çiftliğine, — Pazarcıkta aldığı ikinci — karısına gitmiş, gece yarısı meçhul ş.hislar ti- rafından yattıkları cibinlik açı- larak Hasan Beyin başı yastık- tan düşürülmüş ve beynine ta- banca sıkılıp öldürülmüştür. Tabanca sesile uyanan ka- din, kocası Hasan beyi başı yastıktan düşmüş, cansız, kar Damdan dama kaçan hırsız! Kuyumcu dükkânını soyarken iki Bekçiyi de yaraladı Ödemiş 22 (Hususi) — Dün akşam burada çarşı içinde azılı bir hırsız, cürmü meşbut balin- de yakalanırken, iki ” bekçiyi yaralayup ortadan kaybolmuş etrafa dehçet vermiştir. Vak'a şöyle ceryan etmiştir : Cuma günü akşamı — çarşı bekçilerinden " Murat çavuş ile Halil efendi, gece devriyesini yaparlarken büyük cami civa- kuyumcu Fuat efendi. ında şüpheli / gürüle tüler duymuşlar, Murat çavuş tabancasını çıkararak dükkânın arsa cihetindeki dıvarında hır- sızlar tarafından açılmış olan izında kalmış ve Halit efendiyi jandarmaya ha- ber vermek üzere telefon san- tıralına göndermiştir. Kuyumcu dükkânndaki hırsız Murat ça- vuşu yalnız görünce tabanca- siyle içeriden beşel ateş etmiş 've Murat efendiyi yaralamıştır. Bu sırada Halit efendi. yetiş- miş, tabancasiyle hırsızı kova- lamağ. başlamıştır Ve bu esnada Çatalyol bek- çiside hüdise mahalline yetiş- miş, kaçan — hirsizim . kurşün: darma hedef olarak ayağından yaralanmıştır. O sırada çıkan kurşunlardan birisi de bir fırıncı çırağını bafifçe yaralamıştır. Çarşı içindeki bu silâh ses. lerinden Ödemiş halkı yangın var zanniyle — telâşa düşmüş, jandarmalar yetişmişse de hırsız, cami çıkmazına girip bir eve dalmiş, oradan'da — darrların üzerine çıkıp damdan dama atlayarak kaybolmuştur. Hırsız şiddetle aranmaktadır. Birkaç gün evvel sarraf Nadir Beyin dükkânı da” soyulmuştu. Failin yine bu hirsiz olduğu anlaşık- maktadır. lar içinde bulmuş ve bayılımış- u Biraz sonra tabanca “esine koşup gelen çiflik halkı, ans dalattığımız bu feci sahneden başka bir şey görememişlerdir. Zabıta tahkikata - geçmiştir. Katiller daha tutulmamıştır. Hasan beyin bir kıskançlık yözünden kurban gittiği söye lenmektedi Bugünün Aşkları fit Roman Tefrika No: 25 — Yine bekleriz. Bülent Bey, | vakit geçmişti, oraları artık ke atlaka geliniz, sıksık geliniz. — | mştı. O halde yapılacak yey dolaş Bizi unutmayın Bülent Bey, | mak veya sokak kanapeleri üstünde miiriz ba, bülyaya dalvekta. saam sokağa çıkınca göyle | — O ikinci şıkkı tercih eti ya- rakladı, kendine bir program | vaş yaraş yürüdü, Taksime kadar Je koyuldu. Cebindeki pus. | Indi. Orada ve tramyay dürak yer- vadettiği zevki yakalamak | Terino konulaolan kanapelerden a dabha iki eat geçirmek İâzm- | ne oturdu, düçünmeğe daldı. Zihnir vsaz, battâ onparasız olduğu | hep Mehlikanın”dudaklarda yaşıyan bu uzun möddeti bir yazi- | yakut, rözü dolaşıyordu. ir pastacıda geçiremeze | — Evet, Bir kadın düdaği bazen inemalara alışkın olduğu veçe | altın döken bir yakut olur. Fakat - bedava girmek mümkünse de | o yakutlan © altımı sızdırmak. her doğrusu kadın buz 4 geçer elmas baline Erkek- © et parçasınm kadın bulduklar banknot demetlerine imrenir dü: rurdu. Şirmdi kendisi de Mehlikanın ilân ettiği aşktan böyle bir tatlı yağmur doğabilmesini pek mühte- el görüyorda, oturduğu yerde o mübayyel yağımura koynunu açmak. istiyordu. Bununla beraber işin güç taraf. Jarısı da/ düşünmekteti geri kalmı- yordu. Aşk yölüyle girilen bir ka: din kalbini kasaya çevirmek bayl maharete bağlı bir İşti. Hattâ me- haretten evvel © yürekte de böyle bir / kabiliyet gerekti. — Mehlika aşk Osatın almaya tenezzül eden kadınlardanmıydı?.. Onun bakış a gölüşleri, kınılışları hiç te izen kadın, karşısındaki erkeği hoş veya et iğilip celüp etmek isti. Nehlika Bülesi, çikan ge aşke İ kazanç temin fönürken Közünün özüne Belma, Arkasından Sevlaç, laci ve en ton S M Br ae ÜŞÜ Yüi halarli $i HlşYllan ohlardan. hiçbiri. gözbebeğinin üz tünde tek bir —saniyeden fazla düramıyordu, — kayıp — gidiyordu. Yalmız dul Naciye, uzun bir başal balinde gözlerini kapamıştı, canlı bir varlık olarak kendisini işgal ediyordu. Bülent, kızlardan pek fazla ola- makta gecikmedi. den beri iştiyal altın sızdıran yakut düdaklara z Hikti, Bunu hele şimdi, şu hayal Teminde daha iyi anlıyordu. Onda, büselerini banknot gibi verecek keremkâr bir kadın tipi vardı, Genç ressam, bir müddet te dul Naciyeyi düşünmekle oyalamlı ve onunla temasını. sıklaştırmayı ka sarlaştırdı. Sonra hayaldem bakik: te geçerek etrafım. gözden geçi meğe daldı. O dakikada sanat his- leri uykuda - bulunmakla — beraber Mmühit, şuuru ve hasasiyeti üzerin de yine tesir yapmaktan geri kalı Ka Yamtalarm gl dN mek İstiyen bir. fübir seriliyordu. İşıklar bile şaatlerdenberi pırıldan. maktan sanki bikmişlardı, - neşesiz yanıyorlardı. Çoğu çit çft ve bir kısmi yalar dolaşan İnsanlar, yör- ggun gecenin göğsünde birer tufey- Tiyi andırıyorlardı. Onlar, tabintin uykusunu kaçıran üvare gölgelerdi. Ressam, uzün uzün bü. gölgelere baktı ve bunların norelere, hangi yaralara veya çukurlara doğru ak- dıklarını düşündü. Gözünün - önüne r yüva veya her. çukurdu h. İşle kolunu beline dolaya onu incitmeden sörükleyen yu ere kefin her adımında © kelime Haye kırıyordu. Şu tek kadının kanz l Galiküyetle mahikümiyet arasında aşka hizmet- kârlık eden birer şuurmz. gölge idi. Aşkın küdretini bu kadar kuve vetli sezmek Bülendin. sinirlerini Zerginleştirdi, yüreğine yeni yeni iştihalar doldurdu ve arlık orada duramaz oldu. Zaten vakit te hay- li yeçmişti, görünüşe göre davet putlarında yazılı olan sant gel miş olacaktı. Binsenaleyh yerinden kalktı, şöyle bir gerindi, geniş ge- niş eenedi, Belmanin evine doğru yürümeğe başladı. Şimdi ilk defa larak Saim beyi düşünüyordu. Devamı var

Bu sayıdan diğer sayfalar: