16 Mayıs 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 14

16 Mayıs 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 14
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Hikâye LO GS A “Kum köy,, Sakarya kenarında, hemen he- men yan yana denilecek kadar kasabaya ya- kın, kırk beş hanelik bir köydü. Kasabanın kenar mahallelerinden sonra bir mezarlık baş- lardı. Yer yer duvarları yıkılmış, baldıran ve ısırganlar mezarları ve mezar taşlarını kapla- mış, bu, arlık ölü gömülmeyen mezarlık geçil- dikten sonra Sakaryanın tahta köprüsü gözü- kürdü. Daha köprüye varmadan sağ kolda küçük bir öküz arabası yolu, küçük bir tepeye doğru tırmanır; tam tepedeki kocaman çınarın dibine varılınca birbirinden birer ikişer dönüm” lük tarlalarla ayrılmış köyün evleri, ottan damları ile meydana çıkıverirdi Yol buradan Köy itibaren kasaba yolları gibi arnavut kaldırımı idi. Ta köyün ilk evine kadar bu sarsak ve harap yol gider, orada birdenbire bitmez, seyrekleşir; gene bir yüz adım kadar tek tük kaldırım taşları bulunur, ve sonra bir çimenlik başlardı. Bu çimenliğin ortasındaki araba iz- leri, iki muvazi hatla hiç bozulmadan, adeta kenar çimenler hiç ezilip sararmadan her evin kapısına kadar varırdı. Kasabanın üç ana yolu vardı. Bu üç anayoldan ikisi Sakaryanın köp- rülerine çıkardı. Nehirse kasabanın dışında kocaman bir münhani çizerdi. Kum köy, ka- sabanın köprülere çıkan her ana yolundan aynı mesafede idi. Her iki taraftanda şehre aynı zamanda varmak mümkündü. Fakat bir mezarlık geçildikten sonra şehrin çarşısına varılan yol, daha ziyade bir iktisadi yoldu. Çünkü bu yoldan kasaba çarşısına daha ça- buk varılabilirdi: Halbuki öteki yoldan kasaba, hemen hemen iki tarla geçildikten son- ra başlayıvırirse de, çarşı oldukça uzaktı. Ka- sabanın bu mahallesi, boşnak maballesi idi. Boşnak mahallesi sapsarı saçlı, mavi gözlü, burunları çilli, su gibi beyaz kızlarile Kum köylüler için daha ziyade bir macera ve aşk yolu idi. Köy, küçük kasabanın tesiri altında o ka- dar köylülüğünü unulmuştu ki, bazan Kum köylüler Sakaryanın öte tarafındaki köylere kız alıp vermiye gittikleri zaman bir şehirli muamelesi görmek isterler ve bir şehirli vazi- yeti takınırlardı. Köyün iktisadi taraftan her nedense Arnavut kaldırımı, iki taraflı böğürt- len çalılıklı yolu bulunduğu halde, öteki ta- raltan, macera ve aşk tarafından, kasabaya daha çabuk varmak mümkün olan yerinde yolu yoktu. Tarlalar içinden, çalılıklardan geç- mek lâzımdı. Bu yolda ancak delikanlıların kocaman hendekler atlayarak maceraya çık- ması mümkündü. Boşnak kızlarına tutgun köy delikanlıları, sabahleyin kasabaya mektebe gi- den çocuklar, vu tarla yolunu tercih ederler ve bilhassa Hasan Ağanın tarlasından geçip giderlerdi. Hasan ağanın evi, köyün tam ortalık ye- rinde üç katlı kocaman bir kasaba evi idi. Köyün öteki evleri gibi kenarı çinili idi Önde ise birbirine muvazi, davarların girebilmesi için icabında kaldırılan iki uzun direk, kapu yerin- de kullanılırdı. Evin insanları, bu direkleri kaldırmaya lüzum görmezler ve iki direk ara sından geçerlerdi. Bu evin üç katında ayrı ayrı üç aile ba- rınırdı. Alt katta 79 yaşında Hasan ağa, orta katta büyük oğlu, üst katta ise Hasan ağanın bu senelerde everdiği büyük kızı otutuyordu. 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: