16 Mayıs 1936 Tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 8

16 Mayıs 1936 tarihli Ağaç Dergisi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DON JUAN Don Juan tiyatroda, edebiyatta, müzikte ve reşimde sürekli bir ömrü olan efsanevi bir şahsiyettir. Aslı İspanyoldur. Chronigue de S€- ville'in anlattığına göre İspanyanın asil ailele- rinden birinin çocuğu olan Don Juan de Te- norio, birçok kızları, evli güzel kadınları baştan çıkardıktan sonra, bir gece &eis Ulloa'yı öldürerek boşuna giden kızını kaçırır. Ülloa'yı Fransiscain trâhiplerinin kilisesine gömerler. Bu cinayetin öcünü almak için, Don Juan'ı râhipler kiliseye çağırarak öldürürler ve halk arasına Don Juan'ın geceleyin Ulloa'yı meza- rında tahkire geldiği ve mezarın da onu yu- tüp Cehenneme yolladığı şayiasını yayarlar. Edipler bu âkıbeti göklerin bir cezası sayıp, şayiayı olduğu gibi kabul ederler. İlk önce bu mevzu üzerinde /irso de Molino bir ko- medi yazar ve ondan soma bu efsane şahsi- yeli İtalyaya, Fransaya, İngiltereye ve Alman- yaya yayılır. Her dilde Don Juan'a dair birçok eserler meydana gelir. Don Juan temi ile eser veren sanatkârların başlıcaları şunlardır : Moliğre, Antonio de Zamora, Goldoni, Alexan- dre Dumas, P. Merimce, Zorilla, Byron, Ha- racourt, E. Kostand, H. Baiaille, ressam De- lucroix, musikişinas Glük ve Mozart. LR Don Juan'a dair eldeki klasik bilgi hemen bundan ibaret olduğundan, Suarös'in yaptığı portreyi biraz daha aydınlatmak için, Maurice Barrös'in bir makalesinden bazı lüzumlu par- çaları kısaltarak aşağıya alıyoruz : M. Barrös «Du sang, de la voluptö et de la mori» adlı kitabında, «Hospice de la cha- rit&w de, Don Juan'ı ziyaretini uzun uzadıya anlatarak şunları söylüyor : Bir hemşire bana bir tabloyu işaret etti: “ Kurtlar tarafından kemirilen iki ceset ,, Val- des Leal'in korkunç ve meşhur tablosu ,, “ Maharetle açılan bir perdeden sonra bir- den (thsâtrale) tablo aydınlandı. Ve çürüyüp dağılmanın müthiş renkleri arasında, bütün gövdeleri kefenle örtülü, açık gözlerinde bin- lerce kurdun kaynaştığı bir piskopos cesedi ile bir kral cesedi göründü. Dipte bir kafatası mahzeni, üst tarafta Katolosizmanın günahlarla sevapları tartan esarlı terazisi, Ve hepsinin üstünde şu kitabe: #inis glorioe mundi. “Dün- yanın şanı sona erdi » Murillo bu eser için “ burnu tıkamadan bakılmıyacak bir tablo» diyordu. Fakat bu tabloyu Valdes Leal'e ısmarlayan kimdir, bi- lirmisiniz ? İnsanı düşündürecek bir hal: Bu resmi istiyen, ilham eden ve parasını veren Don Juan'dır Moliğre'in, Byron'un Mozart'ın ve bin üç kadının Don Juan'ı. » « Müthiş bir şehvet, zinâ, fuhuş ve sefahat devreisnden sonra Don Juan otuz yaşında -yani modern Don Juan'ın salonlarda fethe çıktığı yaşta - kendi ölümüne ve cesedinin âkıbetine işaret eden bir “ keşif.vision , ile per- hize sarıldı. Caridad tarikatına girerek adâbını baştan asağı istediği gibi değiştirdi. Ve bu tari- katın başlıca adâbı şundan ibaret oldu: Idam mahkümlarının son gecelerinde, onlara yoldaş- lık etmek, dar ağacına kadar beraber gitmek ve o zamana kadar köpeklere bırakılan leşi alıp ebedi yatağına götürmek. Bu tarikata her sı- nıftan insanlar giriyordu. Eşraf omuzlarında; asılmış, yahut kafası koparılmış gövdeleri taşı- yorlardı. Zira onun koyduğu kanun böyle idi.» “ Don Juan'ın bunları tahayyül etmesi be- ni şaşırtmıyor. Türlü türlü heyecanlarla sinir- leri yıpranmış olan kimseleri, bu gibi korkunç hallerin sarıp bağlaması tabiidir. Bu, onların bütün öteki noktalarda tükenmiş olan ihsas kabilyetlerini uyandırır, onları sıkıntıdan kur- tarır. Şehvet ve ölüm, bir sevgili ve bir ceset, bizim zavallı makinamızı sarsacak son kay- naklardır. Bununla beraber onların yanında da çabucak horlamaya başlarız. ,. Yerleşmiş bir kanaate göre; kadınları ko- layca aldatan ve bu uğurda icabederse. haba- larını öldürmekten çekinmiyen, hiç bir şeye inanmıyan, kıymet vermiyen, her şeyle alay eden, çalımlı, parlak bir çapkın manasına kul- lanılan Don Juan kelimesi, hakikatta beden ile ruhun faciasını işaret eder. Suarâös, cevheri istiyen ruh ile maddeyi bile tatmin edemiyen gövdenin çatışmasını ve Allah karşısında in- sanın hududunu bildiren hakikatleri söylüyor. Sözü ona bırakıyoruz. Burhan TOPRAK

Bu sayıdan diğer sayfalar: