13 Temmuz 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 26

13 Temmuz 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 26
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Zer Haa a ae e A u D3 Ankara Çocuk klüpleri &leden sonra saat üçtü. Ankara- nın sıcaktan yanıp kavrulduğu bir gün.. Gene de sokaklarda çocuk- lar vardı 'Toz toprak içinde yuvarla- ufak bir su birikintisi bulur bulmaz çıplak ayaklarını içine daldı- rıyorlardı. Burası Yenidoğanın Aktaş mıahallesi idi. Kerpiçi, barakası, ço- cuğu bol bır mahalle.. Saat tam Üçtü. adımlarla geçen genç bir kadın, bir an durdu. Biraz ötede birbirlerine küfrederek eğlenmeğe çalışan çocuklara acı ile kt Çocuklar, dedı siz neden klü- be gitmiyorsgunuz Çocuklar kılskün küskün baktılar ve kısaca - Almadılar!” diye cevap verdi- ler. Genç kadın boynunu büktü.. Ço- cuklar doğru söylüyorlardı. da altı tane ya- klübü açılmıştı. Her- biri ancak 100 çocuk barındırabili- yordu. Ama geçen sene yalnız 50 ço- cuk kabul edebilmişlerdi. Demek ki her sene imkânlar fazlalaşacaktı.. Genç kadın gülümsedi. Adı Nermin Streater idi. Atillâ İlkokulunda açı- lan çocuk klübünde gönüllü olarak calışxyordu Okul binasından içeriye zaman, koridorlarda "ir zil haf geliyordu! pencereli, fe: haneydi burası.. Bilinen yatakhane- Jerden de biraz değışikti Sıraların Üstüne tul! r üÜzerlerine şilteler yerleştirilmişti. Şıltelenn Ü- zerindeki bez çarşaflar temizdi, pen- cerelerden görünen yeşillikler de ne- fisti. Fakat en güzeli, mahmur göz- lerle yataklarından kalkan çocuklar- dı. Bunlar sokaklardan kurtulan ço- cuklardı. Bır. anda korıdurları dolduruverdiler, gülerek itişerek kanmaya koştular. Birazdan grupla- ra ayrılacaklardı. Kimi oyun odasına koşacaktı, kiımi marangozhaneye, ki- mi iş odalarına, kimi kütüphaneye.. Küçük Ahmet kütüphaneye koştu. Okumayı çok seviyordu. Kıtabını vya- kaladı, dünyayı unuttu.. Bir müddet- ten beri merakla, şefkatle «kendisini seyreden bir çift gözün farkında bile değildi. Hasan dörtnala marangozhuneye indi. Bahçede yetiştirecekleri çiçekle- ri tahtadan bir parmaklığın içinde muhafaza edeceklerdı Çiçekleri baş- kası yetiştiriyordu. Ama parmaklık işini marangozhane üze almıştı. Hasan iki gündilr rcndolod"kleri Ççu- bukları saydi. Bir başka arkadaşı iki tahta parçası, birkaç metre tel ve bir sürü gazoz kapağ ile kocaman bir misap yapm İş odasmda küçük kızlar mukavva- ları kreton parçaları ile kaplıyarak gayet şık dikiş kutuları imal ediyor- lardı. Bir kısmı, marangozhanede ha- zırlanınış küçücük tezşüâhlarında, be- k heybeleri, bebek kilimleri doku- yorlardı. Çiçekli örtüler işliyenler de pek çoktu Oyun odasında zekâ neler icat et- memişti?. 'Tombala —oyununun re- simlisi hem eğlenceli, hem öğretici idi. Hele kartonları insan Kendisi ha- zırlarsa oyunun zevkine doyum olmu- yordu. Büyük mecmualardan çift ola- ..* w, ; M A Atillâ İlkokulundaki çocuk kampı Herkes kendi yatağımı düzeltir : rak kesilen resimlerin birisi kartonâ yapıştırılıyordu, diğeri — tombalanın nda muhafaza ediliyordu. A- çıkhavayı seven çocuklar için bahçe işleri mebzulen mevcuttu. İki evvel yapılan bu ferah ve — sevimli mektebin boş bahçesini onlar yeşer- teceklerdi. Başöğretmen de — onlary yakında bir kum havuzuna kavuştu- racaktı . İçlennde gazetecıhğe heves eden- e rdı. uvar gazetele- nnde bu merak iyice göze çarpıyor- Yemdogandakı Atilâ İlkokulu bu yaz Ankarada açılan altı “çocuk yaz klübt)nden" bir tanesi idi. Diğer klüp- r de Yeni alle, Çebeci civarı, Telsızler gibi şehrin uzak semtlerin- de idi. Çocuklar saat dokuzdan ak- şam altıya kadar — meşgul ediliyor, daha ziyade anne ve babuaları çalışan çocuklar seçiliyordu. Yaz Klüpleri, Çocuk ve Aile Reh- berliği Komitesi tarafından — kurul- muştu. cuk Esirgeme Kurumuna bağlıydı ve Milli Eğitimin, Kızılayın yardımını görüyordu. Komitenin ga- yesi ruhi bozuklukları önlemekti ve birçok projeler arasında — şimdilik 'yaz klüpleri” projesini tahakkuk et- tiriyordu. Mayıs ayında on gün de- vam eden bir seminer yapılmış ve hu seminerde çocuk klüplerinde öğret- oyuncak yapmak, çocu dan meşgul edecek oyunlar öğrenmek gibi.. Çocuklarla devamlı surette mes- gulolan, onların oyunlarına, işlerine, yatıp kalkmalarına nezaret eden Ücret Ji öğretmenler yanında gönüllülere bil- hassa ihtiyaç vardı. Evlerinde canla- ri sıklan birçok Ankaralı hanımın çocuk klüplerinde yorulmadan fayda- h olacakları muhakkaktı. Haftada birkaç saatini bu işe verebilecekler hem cemiyete faydalı olmak. hem de böylece kendilerini tatmin etmek im- kânım kazanabilirlerdi. —Mektep hi- nalarında ve öğretmen —nezaretinde kurulan klüpleri kurtarıp hakiki bir klüp havasına kavuşturmakta gönüllülerın büyük rolü olacağı da aşikârd Saat dörtte Atillâ İlkokulunun en alt kattaki yemekhanesi birden do verdi. Öğretmen Nahide Ecevit ço- cuklara nefis ibir ayran ve tereyağlı ekmeklerini dağıtırken — hayatından pek memnundu. Şu meşhur Amerikan süt tozundan yoğurt yapmak onun buluşuydu ve yaz klübünü ziyarete gelen bir Amerikalı kadın yazara, Mrs. Ruth Woodsmall'e icadını tarif ederken tatlı tatlı gülüyordu. Bu sırada Nermin Streater düşün- celi duruyordu.. Aklı kütüphanede kitap okuyan küçük —Ahmette idi. Acaba neden kitaba o kadar yaklaşı- yordu. Kötü bir alışkanlık mıydı? mek şarttı. ma makinası Ja bir arıza yapmıştı. A- AKİS, 18 TEMMUZ 13957

Bu sayıdan diğer sayfalar: