20 Temmuz 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 25

20 Temmuz 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 25
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

M Ü $ İ &İ Bestekârlar Komplr Webern ki dünya harbi arasındaki devre- nin en mühim bestekârı olduğu günler geçtikçe ve sular durulmıya başladıkça daha iyi anlaşılan Anton Webern, 1957 yılının ortasında bulun- duğumuz şu sıralarda, takdir görmi- yen bir bestekâr sayılamazsa da, mu- siki endüstrisinin dikkatini çektiği ve değeriyle mütenasip “ticari” başarıya eriştiği gönül ruhatlıgıyle iddia edi- lemez. “Viyanalı Üç büyükler” in u- zun zaman en az tanınmııı oıırnk ka- lan Webern'in son yıllarda, öğretme- ni Arnold Schönberg' in çok kere ku- ru akademiciliği ve - Schönberg'in en iyi eseri diye anılan - Alban Berg'- in romantik gelenekciliği karşısında, 1918 yılından bu yana musikiye en mânalı yeniliği getirmiş tek bestekâr olduğu . geniş ölçüde taraftarlarının ? —mücadekeciliği sayesinde - zihinlerde daha iyi yer etmiye başlamıştır. “Üç- ler” arasındaki ehemmiyet sırası şim- di Webern'in lehine değişmiye başla- mışa benziyor. Gerçi Schönberg, mo- dern Viyana okulunun kurucusu ola- rak gördüğü saygıyı muhafaza et- mektedir; vücuda getirdiği sistem « öoniki ton . henüz günlün en revaçta cereyanıdır; fakat doğrudan doğruya be olarak Argold Schönberg, cağımıza derin bir tesir bırakama- mıştır. Öte yandan Alban Berg, bil- hassa tc âlemi zengin bir bestekâr o- larak, daima sevilecek ve tutulacak- tır; musikisinin romantik karakteri böyle bir tahminde bulunmaya imkân vermektedir. Fakat, 1945 yılında ölen Anton Webern'in, yirminci a bussy'den berj en tesirli olduğu, onun musikisinin cazibesine kapılan ve aynı yolda yürümiye ça- ltşan genç bestekârların sayısının git- tikce artmasından anlaşılmaktadır. Bu cazibede Webern'in eserlerinin kı- salığının ve sadeliğinin rolü çok bü- yüktür. Scehönberg'in “bir nefeste koakoca bir romanı anlatıyor” diye olmiıyan m tıicısının ihtiyacını en iyi karşılayan bir davranışı aksettirmektedir. Webern'in musikişinas çevreleri dışındaki muvaffakiyeti, bu bestekâ- rın plâk Üstünde gerektiği gibi tem- sil edilmemiş olması yüzünden, çok sınırlı kalmıştır. Birkaç ay öncesine adar Webern'in eserlerini taşıyan ancak dört tane plâk vardı ve bun- lardan ikisi de Dial firmasının iflâs setmesi yüzünden piyasadan çekilmiş. birer koleksiyon parçası haline gel- mişti. Bu yüzden bu büyük besteci, uzun cılan plâklar kataloğunda an- cak iki eseriyle temsil ediliyordu: Yaylı Kuu'tet için Beş Parça. bir de Keman ve Piyano için Dört Parça. Fa- kat geçenlerde Amerikan Columbia ası, plâk endiüstrisi hayatında “hadise yaratan bir teşebbüste bulun- ARİS, 9O PUUMTE 1067 du ve Webern'in bütün eserlerini dört tane uzun çalan pl: Üstünde yayın- ladı. Böylece, yıllardır, eserlerının en n yayın vasıtasiyle duyurulması bakımından haksız bir ihmale uğra- mış Avusturyalı üstad birdenbire hiç bir bestekârın erişemediği bir maz- hariyete kavuşuyor, yaptığı bütün ça- lışmalar - Bach'ın “Musiki Sunusu”- ndan bir parça Üzerine hazırladığı or- kestra düzenlemesi dahil . plâğa a- hnmış ve yayınlanmış oluyordu. Saniyeler konuşuyor W ebern, opus numarası taşıyan 31 eser yazmıştı. Bunların hep- si birden ancak üç buçuk saat kadar sülirmektedir. Yani, Webern'in bütün bir ömür çalışması, meselâ Wagner'- in tek bir operasından daha kısadır. En uzun bestesi, 1906 da yazdığı o- pus numarasız ilk eseri Piyano ve Yaylılar için Kuintet'tir: 11 dakika 38 saniye. En kısası ise 1910 yılında Rainer Maria Rilke'nin şiirleri Üzeri- ne yazdığı Op. 8 iki şarkıdır. İki şar- kının birlikte süresi sadece 1 dakika 45 saniyedir. Çok daha “ticari” ve popüler bes- tekârlara -Beethoven'lere. Çaykovs- ki'lere- bile yakınlaşmayan talih kuşıuu, tesadüfler ve Columbia firmasının ar- tist-repertuar müdürünün beklenme- dik bir kararı sayesinde Webern'in musikisine konmuştur. 1954 yılında orkestra şefi Robert Craft, Schön- berg'in Op. 29 Süit'i için bir plâk ha- zırlamış ve boş kalan yeri de We- bern'in birkaç şarkısıyla doldurmayı düşünmüştü. Fakat firma müdüriye- tinden bu plâğı baştan aşağı Sechön- berg'in musikisine tahsis etmek için emir gelince Craft. hazırlanmış olan Webern şarkılarına bu —bestekârın birkaç eserini daha ekleyip tek bir Webern plâğı yapmayı düşündü. PlAk Hollywood'da hazırlandı ve prova kopyası New York'a müdür Davıd O erm'a — yollandı. Oppenheim plâğı dinledi ve şu şaşırtıcı vırdı “Plâk bu şekilde alâka çekiıci bunu başlangıç noktası ola- rak ılalım ve Webern ne yazdıysa çılalım. kaydedelim ve yayınlıyalım”. Bunu söylemek kolay, fakat yap- mak çok güçtü Webern'in kısacık bestelermi çalmak uzun ve yorucu çalışmalara ihtiyaç gösteriyordu. Fa- kat, Columbia'nın müdürü böyle bir karar vermişken Robert Craft gibi idealist bir musikişinas ne yapıp ya- Bahçellevler DÖRT MEVSİM ANA OKULU İYİ BAKIM - MODERN TESİSAT . TEMİZ VE BOL GIDA Bahçelievler, 19 cu Sokak, No: 2 ANKARA — TEL: 33425 Anton Webern Bıir devir açılıyor par, fırsatı kaçırmazdı. Hollywood'- da çalışmalara başlandı Webern'ın musikisini çok seven ve yakından ta- nıyan İgor Stravınski, provalara ne- zaret ediyordu. Webern'in belki en güç eseri olan Op. 18 Sopra- no, Gitar ve Klarnet için Üç şarkı ic- rası sadece 3 dakika 19 saniye sürdü- gü halde, prova ve stüdyo çalışması olarak ancak 50 saat süren bir gayret sonunda plâğa alınabildi. Tahkir ve takdir ebern'in musikisi, ikinci dünva den çok tahkir görmüştü. Amerika- da Lawrence Gilman gibi biır münek- kit, bu mesikiyi diş ağrısıyla kıyas ediyor, Samuel Chotzınoff ise hayva- nat bahçes; sakinlerinin horultusuna benzetiyordu. Nazi hakimiyeti altın- daki memleketlerde -ve bu ara bez- tekârın — anavatanı Avusturyada- Webern'in musikisi kesin olarak va- sak edilmişti. 1943 yılında İsviçrede Hermann Sceherchen idaresinde calı- nan Orkestra Varyasyonları harrıç, Webern, ömrünün son on yılında, hiç- bir eserinin halk huzurunda çalındı- ğına şahit olmamıştı. Fakat hakaret ve alâkasızlık Webern'in cesaretiin kırmadı. Dünyaya aldırmadan çalış- malarına devam ettı. Harpten sonra Webern'in şöhre- ti ilk olarak Fransada yükselmiy? başladı. Boulez, Messiaen, Leıbowıtz gibi öncü — musikişinaslar — Webern dâvasını bütün Avrupaya yaydıla>. Bugün, bestekârın ölümünden 12 vıl sonra, Webern'in musikisi artık ku- derinin dönüm noktasına varmıştır. Geleceğin tarihçileri herhalde, musi- kı sanatında yirmınci asrın ikinci ya- rısının başlangıcını “Webern çağı" diye isimlendireceklerdir. 85 01'. f:'“ 07

Bu sayıdan diğer sayfalar: