7 Eylül 1957 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 20

7 Eylül 1957 tarihli Akis Dergisi Sayfa 20
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

du. Amerikanın aksine, hiç bir şart Uen sürmeden yardım yapıyormu;ı intibanı veriyordu Amerik ke çok sıktırıp dış yardımı artırabilirdi. Bir misal Sun)e Bayındırlık Bakanı bu du- rumu geçen hafta gayet doğru bir şekilde izah edıyordu Suriye Ba- tıllardan kredi talep etmişti. Kısı vadeli kredi için yüzde 7,5 faiz isten- mişti. Dünya Bankası da daha cömert i. Yüzde 5 faizden başka, inşa- du. Rus bir kredi için mdece y“ de 2,5 faize şart da ileri Fırat üzerin de bir baraj kurmağa tahsis edile- kti, Bu şartlar altında Rus yardımını kabul eden az gelişmiş memleketleri ayıplamaga hakkımız yoktu. Bilâkis, Amerika başta Batılılar, kendilerini yeni duruma uydurmalıydılar Afganistan Rusyadan gelecek yardım fganistan mahreçli haberlere gö- re Afganistanın Rusyadan askeri malzeme satın almak Üzere 60 mil- yon dolarlık kredi elde ettiği anlaşıl- maktadır. Her iki memleket arasın- daki kredi mukavelesine göre kredi muhtevası Rusgyaya ham madde, bil- hassa pamuk, yün ve — muhtemelen petrol ihracı suretiyle birkaç sene zarfında ödenecektir. Afganistanın a-ıkerî teçhizat ola- rak siparişleri, tayyare, tank, top ye- dek parcaları ihtiva etmekte ve bu siparişlerden bazıları daha şimdiden Afganistana teslim edilmiş — bulun- maktadır. Afganistan, Yugoslavya gibi Rus- Amerikadan yardım — gören y devletlerden biridir. leri icabı i Jeketler hakkındaki nivetleri tarihin olayları arasında yer aldı- gından, bu memleketler, Rusyayla münasebetler tesis ederken, dikkatli davranmak lüzumunu — hissetmekte, Rusyadan uzatılmış eli sıkmakta te- reddüt etmektedirler F t Rusyanın hudut komşıısu küçük Afganistan uzun — müddetten beri iki taraftan yardım alma nren- sibini, seş sada çıkartmadan benim- ; görünmektedir. Kisenhower Doktrımnden hissesini rubleye de hayır demiyordu. ganistanın Rusyadan aldığı ilk yar- dım değildi- Kâbil şehrinin güzel cad- deleri bile Ruslar tarafından yapıl- DÜNYADA OLUP BİTENLER v Orta Doğu ö; mülâkat 6 5 ya,şındaki gölgede kalmayı se- Lübnan —dönüşü yine Menderesi görmeden edemedi. Ame- rikanın Orta Doğu İşleri Mliduı'u Henderson anlaşılan ltibnand a, Cum huriyet Hükümetine söylenecek yem şeyler öğrenmişti... Yine ne tuhaf k; bir askeri ucak- la saniyesinde İstanbula gelen Ame- rikanın Orta Doğu İşleri Müdürü, uçakta yer bulamadığından bu haf- ta ortasında hâlâ Washington'a döne- memiştir. Bu mecburi ikametten (! faydalanarak Menderesle tekrar gö- rüşeceği tabif idi. übnan basını mütevazi Hender- sona Türkiyedeki itibarı göstermedi. Birçok gazete bu meslekten yetişme diplomatı “Amerikanın karışıklık çı- kartmaya gelen casusu” olarak sı- fatlandırıyordu. nderson, Irak ve Ürdündeki A- merikan Elçileri ve Irak Dışişleri Ba- kanının da katıldığı bır toplantıda, Batı taraftarı Lübnanlı liderlerle a- caba ne konuşmuştu? Bermutad her- şey gizli tutuluyordu. Bilinen — tek nokta, Bağdat Paktı Konseyinin şim- di toplanmıyacağı ve Ürdünün Bağ- dat Paktına katılmıyacağı idi. afta başında Amerika faretinin bir sözcüsü, demokrasi kai- delerini pek fazla çiğnemiş olma- mak için Hendersonun ziyareti hak- kında bir beyanatta — bulunuyordu. Orta Doğu İşleri müdüru Suriye me- selesi için bu ziya Bblgemn her türlü meselelenyle 1lgı- - Jduncan Sandys Çorbada tuzu var liydi. Madem ki ortada âcil bir durum yoktu o halde işler dört klisur bin ki- metre — katetmeden halledilebilirdi dıyeceklere sefarct sözcüstüinün ceva- Yüz yüze bi hazırdı: ko nuşma, yazış- madan cok daha iyiy D seya.hatı rapların gözünde “emperyalist” gö- rünmekten çekiniyordu. nası pek iyi anlaşılmayan ikin- ci bir “gidiş - geliş” te Irakın Veliahd Prensi Abdülıllahın Bağdata yaptığı rarını çözmek kolay olmıyacaktı. Es- rarı çözebilecek tek âmil zamandı. Bu seyahatlerin hakiki mânâsını hâdise- lJerin cereyan tarzından öğrenebilecek- tik ve ancak o zaman Amerika'nın “Bekle ve gör” siyasetmde ısrar edip etmediği anlaşılacaktı. Doğu - Batı Kuvvetlenen muvazene ondranın meşhur silâhsızlanma konferansında yeni batı teklifine ateş püskürmeden evvel Rusya, ge- çen Salı, yeryüzünün en müthiş si- Jlâhına sahip olduğunu ilân ediyordu. Kıtalar arası füze (menzili 8000 kilometre, saatteki siirati 25000 kilo- metre) dünya âlimlerinin uzun mandır Üzerinde çalıştığı “mutlak si- lâh” tı. Zira ne havada uçarken ya- kalamaya, ne de teşrifinin farkına varmaya imkân vardı. u silâhı yapmaya muvaffak ol- yabilirdi. basının yarattığı kuvvetler muvaze- nesi, yeni silâhın teşrifiyle bozulma- maktadır. Aksine daha da kuvvetlen- mektedir. Satranc tâbiriyle Doğu ve Batı tam “pat” durumundadırlar. Esa- sen Rusların elde ettiği ufak avantaj. pek de uzun sürmeyecektir. Ameri kanın da ayni silâhı yapması bir Za- man meselesidir rikanın gecikmesi tekmk gerılığinden gelmiyordu. Bunun* sebebi ruhi ve siyasi meselelerdi. Yıl- lardan beri askeri bakımdan Ruslar- dan ileri olduğuna inanılması, parlâmento Üyelerinin meşhur cim- riliği, Amerikayı muvakkaten geri a beraber Amerika simdi- (menzil 2000 kilomet- muvaffa- kiyetle denemişti. Füize 2000 kilamet- re uzaktaki hedefine tam isabet kay- detmişti. Ayni zamanda “burnunda” AKİS, 7 EYLÜL 1957

Bu sayıdan diğer sayfalar: