11 Ocak 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 10

11 Ocak 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

İktisad Şaheser yutturmaca eçen haftanın sonunda bir gün Cumhuriyet gazetesini okuyan bir iş adamı oturduğu koltukta şöy- le bir kımıldadı, Allah" diye mırıldandı, "artık iyi haberler duy- mağa başladık, demek akıllar başa geliyor.." İş adamının koltukta kımıldan- masına sebep, gazetenin üst köşesini baştan başa kaplayan bir beyanattı. Beyanatı Ticaret Bakam vermiş, ar- tık işlerin ıktısadı bir plânla yürütü- leceğini, hariçten bu sayede büyük krediler elde edileceğini, — kredilerin müsmir sahalara yatırılacağını bil- dirmişti! Bu, senelerdenberi çeşitli bocalamalar içinde kalan iktisadımı- zın artık belirli prensiplere istinad ettirileceğine, dış ticaret münasebet- lerimizin devamlı bir düzene sokula- cağına işaret teşkil etmesi bakımın- dan yürek ferahlatıcı bir beyanattı; bir müjde idi. Abdullah Aker şimdiden birçok ikti sadi problemin prensiplere bağlan- dığım söylüyor ve çalışmalarının hü- kümetten aldığı şu direktifler daire- sinde oldugunu bildiriyo mleketimizin iktisadi bünyesi- nin teşhisi problemlerimizin teşhisi, iktisadi bünyemizde meydana gelmiş olan yeni kuvvetlerin tesbiti, bir an evvel harekete geçirilmesi gereken ih- mal edilmiş kaynakların göze alınma- sı, ihtiyaçlarımızın seviyesinin ne oldu ğu ve bunların karşılarım asındaki iç ve dış imkânların araştırılması 1ç ticarette fiat politikasının, hayat pa- halılığım önlemeye matuf tedbirlerle takviyesi, ihracat imkânlarımızın art. tırılması, Dış borçların, memleket ekonomisine ve alacağımız yeni ted- birlerle tatbik edilecek anlaşmalara bağlanması. Bütün bu tedbirlerin harfiyyen tatbikini sağlayabilmek i- çin bir sistemin vücuda getirilmesi... Vekil izahatına devamla diyordu i: "Vekâletimin bu esaslar dairesin- de yaptığı çalışmalar diğer Vekâlet- lerle de form edilmek suretiyle bir plân hazırlanacaktır. Bunu yakın- da hükümete takdim edeceğim. Böy- lece, alınacak selahıyetler kararna- meye istinat ettirilecektir." Abdullah Aker ve Tanrı, kelâmı yarattı Vekâletin mütehassıs elemanlarla takviyesinin zaruri olduğunu kayde- den Bakan, şunları söylüyordu: "İk- tisadi bünyede ferahlık yaratmanın' çaresi, tediye muvazenesinin bir an evvel tesisine bağlıdır. Bunun çıkar yolu ihracatı arttırmak ve mallarımı- za kuvvetli para sahalarında mahreç elde etmektir. Yarattığımız dış itibara istinat e- derek, yeni kredi imkânları bulacağı, mı ümit etmekteyim. Bu dış krediler, ihracat gelırlerımızden elde ettiğimiz dövizden alınaca Yeni bir ıktısad devrının arifesin- de bulunduğumuzu ifade eden Vekil beyanatına şöyle son veriyordu: "İstihsal — devrinin başlamasıyla Ticaret' Vekâleti harekete' hazır bir mekanizma halinde bulunacaktır. O zamana kadar da, memleketimizin sınai ve ticari merkezlerindeki iş a- damları ile temaslarımızı tamamla- mış olacağız." ağız. Gerçi şimdiye kadar bu gibi be- YURTTA OLUP BİTENLER yanlara çok rastlanılmış, arkası çık- mamıştı ama, Bakan bu defa oldukça kat'i konuşuyordu. Sözlerinin her cümlesi bırbırını tamamlar mahıyette idi; düşünülmüş, hazırlanmış ciddi bir projeyi ifade eder görünüyordu. Adam gazeteyi katladı, — cebine koydu ve sabahkinden daha rahat, aha memnun odanın içinde gezin- meğe başladı. Bir başka adam ynı saatlerde Cumhuriyetten ve bu haberi aynı şekilde veren Mil- liyetten başka bir gazetenin patronu da odasının içinde geziniyordu. Ama bu gezinme başka gezinme idi. Patro- nun adımları daha sık, daha hareket, li idi; yüzünde bir memnuniyet ifade- si degıl müthiş bir hiddet vardı: bir a- şağı, bir yukarı dolaşıyor, kendi ken- dine söyleniyor, arada bir elindeki gazeteyi kaldırıp kaldırıp dizine vu- ruyordu. Masanın başına gitti, zili çaldı, gelen hademeye "Çağırın tatla istihbarat şefini" diye bağırdı Biraz sonra içeriye kıravatını gevşetmiş, solgun yüzlü bir genç gir- di; selam verdi; bekledi. Patron ka- fasını kaldırmış gözlerini kısmış, bu solgun yüzlü genci süzüyordu. Bir- den gürledi: "— Nedir bu rezalet?* Genç adam şaşkın bir duraklama- dan sonra mırıldandı: — Ne rezaleti efendim?" — Ben bu adama, ayaklarım masaya uzatıp sabahtan akşama ka- dar havyar kessin diye mi para ve- riyorum "— Hangı adama beyefendi?" — Hangi adama olacak? Şu İz- mir muhabirine! Şu burnunun ucun- daki hâdiseyi görmekten âciz kör gözlü herife! Gözünün önünde İzmir gazetesi çıkıyor. Hem de bu gazete- leri alsın diye kendisine ayrı tahsisat veriyoruz. Adam gazeteyi görmüyor; yahut okumuyor yahut okuduğunu anlamıyı lstıhbarat şefi soylıyecek söz bu lamadı Otekı devam Aç telefonu şuna' Söyle, bir daha böyle kepazelık istemem. Aklı- 1 başına alsın. Bir daha dalga ge- çerse soluğu kapının dışında alır." Genç istihbarat şefi "Pek İyi e- fendim, söylerim." dedi; kapıyı açtı odasına gitti. " İKA Ajansının beyanatın muhayyel olduğunu bildiren kısmı Ben dedim mangal tahtası, AKİS, /7 OCAK 1958 o anladı bayram haftası

Bu sayıdan diğer sayfalar: