9 Ağustos 1958 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

9 Ağustos 1958 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Haftalık Aktüalite Mecmuası Yıl: 5, Cilt: XTII, Sayı: 222 Yazı İşleri: Rüzgarlı Sokak Ovehan Kat 3 Daire 7 Tel: 18992 P. K 582 - Ankara İdare: Denizciler Caddesi 23/B Rüzgarlı Matbaa Tel: 15221 Fiyatı 100 Kuruş * Başyazar: Metin TOKER Neşriyat — Müşaviri Yusuf Ziya ADEMHAN * AKİS Neşriyat Ltd. Şirketi adına İmtiyaz sahibi ve yazı işlerini Jiilen idare eden Mesul Müdür: Tarık HALULU * Umumi Neşriyat Müdürü İlhami SOYSAL * Karikatür Fotoğraf: Ege AJANSI Associated Press Türk Haberler Ajansı Klişe: Doğan Klişe Müessese Müdürü : TOKER Aboneşartları: 3 aylık — (12 nüsha): 10 lira 6 aylık (25 nüsha): 20 lira 1 senelik (52 nüsha): 40 lira * İlan şartları antimi: 8 lira 3 renkli arka kapak 700 lira * Dizildiği ve Basıldığı yer: Rüzgârlı Matb aa — ANKARA : 1522 Basıldıgı tarıh 7. 8. 1958 Kapak resmimiz: DOLAR Herkes ondan bahsediyor Kendi Sevgili AKİS Okuyucuları Aramızda on gunlerın hadıselerı, bütün dünyada, Basının hakikaten bir Dör- dün olduğunu bir kere daha gösterdi. Basın, memleketlerin iç durumlarına nazaran bazan rahatlıkla, bazan daha az serbest şekılde, bazan da sıkıntılı halde ikaz vazifes yalnız umumi efkara değil, umumi efkâr yoluyla Demokrasılerde ıktıdarlara da salim istika- met verdi. Son günlerin hadiseleri Orta Doğu hadiseleridir. Bilhassa Irak ih- tilâlinin batı merkezlerinde bir paniğe sebebiyet vermiş olduğu ortada- dır. Devlet adamları dahil, bir çok kimse adeta aklını kaçırdı ve bu yüzden yanlış adımlar atıldı. Zecri tedbirler peşinde koşulması, askeri hareketlere teşebbüs olunması, hattâ sefere geçilmesi, "Orta Doğu Ba- tı için kayboluyor, bölgeyi zorla da olsa tutmak lâzım" feryatları bu yanlış adımların başlıcalarıdır. Bir kısım gazetelerin, bir kısım heye- canlı ve sabit fikirli gazetecilerin de kampanyaya katılmaları ilk gün- lerde umumi efkârı hakikaten öyle bir istikamete sürüklemiştir. Fakat her memlekette, daha hâdiselerin başlangıcında -hattâ hâdi- selerin vukuundan evvel- bunlara serınkanlıl kla doğru, salim teşhis koyan cesaretli' basın organla ı ve mensupları çıktı. Bunların hem iktidarın, hem umumi efkârın gozıınu açmak, onları uyarmak için gi- riştikleri gayretler bir didişme sonunda da olsa şimdi başarı, kazanmış vaziyettedir. Her memlekette Irakın komünistler eline düştüğü yolun- daki haksız iddialara karşı vaz alan gazetecıler çıktı, her memle- kette Iraktaki Cumhuriyeti zor kull k devirip yerine Krallığı ih- ya etmek peşinde koşan zamane Metternıch lerine ıtıraz eden gazeteci- ler oklu, her memleketle, ihtilâlin bir iç idare, tefessüh etmiş bir siste- min inkırazı manasından başka mana taşımadığım bıkmadan tekrarlı- yanlar seslerini yükselttiler. Bunlara evvelâ, başka kanaatte olan kendi meslekdaşları kapıldı Hâdiseler aydınlandıkça realiteleri gören çoğaldı. Bakıldı ki ilk günler başka havalar çalınan sütunlarda o realist vaziyet alan gazetecılerın fikirleri tekrarlanıyor. Böylece umumi efkâr hâdiseleri daha doğru gör- me istikametim tuttu. Umumi efkâr bu istikameti alınca Demokrasiler- de hükümetlerin de aynı yolu tutması bir adımlık mesafedir. Dördüncü Kuvvet, hakikaten kuvvetini göstermiş bulunuyor. Şimdi, düşünmek lâzımdır: Fena mı oldu? Umumı paniğe iştirak etmeyen, hükümetlerini hatalı adımlar atmakta ruyan bir veya bir kaç gazetecinin çıktığı memleketler ötekilere nazaran daha talihli sa- yılmazlar mı? Zaten basından beklenilen, işte budur. Basına kızılır, basına söylenilir, basın itham edilir, fakat bütün hiddetlere rağmen zamanı gelınce vazifesini yazacak kadar serbest bırakılan bir Dördüncü Kuvvetin bizzat hükümetler için ne büyük nimet teşkıl ettıgı son hâdi- seler karşısında ortadadır. Amerikada Eisenhower'in ilk günlerindeki şaşkınlıgını bir kaç aklı başında, sayıları mahdut gazetecı tedavı et- mişti ordüncü Kuvvet olmanın şuuruna varmış basın organları için en büyük mükâfat, ikazlarının kendisinden önce gelen üç kuvvet tarafın- dan- teşrii, icrai ve kazai- zaman zaman da olsa nazarı dikkate alın- masıdır. "Tek elin nesi var, çift elin sesi var" darbı meseli meşhurdur. “Barika-i hakikat müsademe-i efkârdan doğar” mısraı da bu darbıme- selden daha az meşhur değildir. İşte demokrasilerin Dördüncü Kuvveti- ni teşkıl eden basın tek elleri çift yaptığı, hakikat şimşeklerini çaktırdı- ğı için önemi haizdir ve demokrasilerin kolay kolay sarsılmam al arının sebebi hikmetlerinden biri de budur. M arifet âleme akıl öğretmekte değil, bu aklı en iyi şekilde kendi ken- dine kullanabilmektedir. Ama gelin görün ki biz, ona buna akıl öğretirken zaman zaman sonradan kendimiz de farkına vardığımızda kahkahalarla güldüğümüz hatalar yapıyoruz. Meselâ bunlardan bir ta- nesi geçen hafta bu sütunlarda, bu satırların yazarı tarafından yapıl- mıştır. Mecmuanın hemen en son ve en kısa zamanda üstelik mürettip- hanede yazdan yazısı olan "Kendi Aramızda" da "Bilâkis, tam tersine" diye başlayan, aslında son derece komik ve gramer bakımından da, ifade bakımından da yanlış bir cümle çıkmıştır. Ama bu parlak cümle, baskıya verildikten sonra görülmüş, tashihi imkânı bulunamamıştır Maamafiih bunun bir faydası oldu: Geçen hafta bütün mecmua o parlak ibareyi tekrarlayıp bu satırların yazarı ile bol bol eğlendi, hoşça vakit geçirdi. Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: