18 Kasım 1959 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 32

18 Kasım 1959 tarihli Akis Dergisi Sayfa 32
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

SİNEMA rin, vinçlerin ve diğer ceşitli aracların gürültüsünü almamak seyirciyi boş- lukta bırekıyor “Yalnızlar Rıhtımı”nda Amerikan filmlerini hatırlatan yaimnız bir kişi var, Verdiği emirler, takındığı tavır- şüphe yok. Yalnız kabadayılığını gos- ternrek icin sık sık “ulan” ve * b ' ke- limelerine baş vurması üstünde bir seviyeye uıaşan diyalog, yerli fılmle- rimizin a “Yalnızlar Rıhtımı” nım belirli bır üsmnlük taşımasını sağ- lamaktadır. Ne yazık ki duhlaj hata- ları seyircinin bu diyaloğgğu ve hıkâ- yeyi rahatça takib etmesxine imkân bırakmıyor. Filmde herxkes kendine has dağı- nık oyunu ile yerli fxlmlcrde gör- ettlğmı söylemek de sörün “Yalnızlar Rıhtımı"nda hiç ol- mazsa yalnız insanları canlandıran- ların oyununu disiplin altına aldığı iddia ed.lebilir. Rejisörün asıl başa- rısını da filmin başından sonuna ka- dar devam ettirebildiği — atmosferde aramak lüzumludur. Bir fitmdeki ha- vayı birinci sahneden en son sahneye kadar deva.m ettirebilmek her rejisö- ndan kalkabileceği bir iş de- ğıldır Lutfi O, “Yalnızlar Rıhtıma”nda bu başarının en yüksek noktasına çıktığı da aoy]cnemeı Hat- ta bu başarının bir tesadüf neticesin- de elde edildiği bile ileri sürülebılır. Çünkü hemen hemen her sahne aynı ağır tempo ile devam etme ve nâ- diren hızlanan akış hikâyedeki yalnız insanların durgun slerinin kendili- ginden de ortaya çıkmasına sebep ol- maktadır ve kötü taraflarına Trağmen “Yalnızlar Rıhtımı” bizlere mühim bir noktayı hatırlattığı için bambaşka bir değer taşımaktadır. Yerli filmci- lerimizin bayafı Ve açık acık sahne- lerden kaçmarak oı'taya hakikaten iyi filmler cıkarmak icin ciddiyetle ça- lıstıkları bu filmde de belli oluyor. B uzun bir zaman sürmeyccck A.B. D Hollywovd'daki Buhran C Unm.k hayatta filmcilerin önüne eşitli meseleler çıkar. Bu mese- lele rin bazıları halledilir, bazıları da film cevirenlerin başına türlü çorap- U şartlarından — biridir. wood'lu filmcilerin önüne zılnlük me- se'elerden bam ir mesele çıkmış bulunuyor. Bazılarına gör bu mesele şimdiye kadar karşııaşımnla- riın en korkuncudur. Hollywood bun- dan on veya onbeş seme gonra cevTile- 22 Kalabalık bir sahne Yeni eleman yok!.. cek filmleri icin eleman yetiştirmedi- ğini nihayet anlamıştır. 'Televizyon denilen icadın sinenla- nın önüne ciddi bir rakip olarak çık- tığı güne kadar herşey yolunda gidı- yordu. Hollywood filmleririn ye televizyon filmlerinin almaya şıa- ması ortalığı karıştırdı. — Filmciliği kendilerme meslek seçenler yavaş ya- ona geçmeye başladılar. Meslek değişnrenler yalnız sanatkâr- la değildi. Rejisörler, — dekoratörler, terziler, film editörleri ve diğer tek- nik elemanlar da aynı yolu seçmekte bir mahzur görmemişlerdi. Netice son derece korkunç oldu. Filmcilikte bo- şalan yerleri henüz kendilerini göste- rememis teccrühesiz kimseler veya ka- biliyetsiz ımnsanlar doldurdu ve ortaya çıkan filmlerin seviyeasi — birdenbire düştü, Hollywood'da mali buhranla beraber sanat bakımından da bir buh- ran başladı. Bu durum daha birçok meselelerin meydana gelmesine sebep oldu. Her sene aşağı yukarı 600 film veren Hol- lywood'da 200 film çevrildiği zaman bile bazı palronlar “bu da iyi” demek- ten kendilerini alumadılar, Yavaş ya- vaş film çevirme —metodları değişti. Filmciler kusurlarını önmeı( için üç buut, sinemaskop, Todd - AO gibi u- suüller ve muazzam bir figüran kala- balığı ile scyirciyı avlama yolunu tut- tular. Fîde mevcut elemanlar azalmış ve buna rağmen yeni eleman yetiş- tirmek meselesi de hiç kimsenin aklı- na gelmemişti. Azalan kıymetli film- cıilerin arasında bPilhassa sinema için yetişmiş oyuncuların yokluğu kendini gösteriyordu. Sinema — yıldızlarının RÜn geçtikçe bulunması güç bir zan ine geldiğini <ü kimse saklamıyordu. Film prodüktör- leri mühim filmler için sanatkâr bul- makta güçlük çekecek kadar korkunç bir duruma düşmüşlerdi. Filmlerde oynamayı kabul eden yıldızların ekse- riyeti de bir senede iki filmden fazla- sını yapmak istemediklerini şaıt ola- rak ileri sürmekten kaçınmıyordu. Çünkü televizyonda aldıkları roller onlara daha rahat ve emin bir geçim yolu temin etmekteydi. Yeni eleman bulmak için filmci- lerin elinde hiçbir usul yoktur demek de doğru olmazdı. Büy' stüdyolar hâlâ “yıldız avcıları”"ndan istifade et- mekteydi. Bazıları da gençleri sinema için yetiştirmek maksadıyla mektep- ler kurmaya başlamışlardı. Bu mek- Century Fox” film şirketi tarafından New York'ta açılmıştı. Bütün bunlara rağmen sinemaya girmek isteyen gençleri kısa zamanda yetiştirmek, ,çeşitli filmlerde kendi- i seyircinin mekten kaçınıyorlardı. Bunun netice- sinde, hakikaten kabiliyetli gençler köşede kenarda kalmakta ve filmler- deki roller de yalnız meşhurlar ara- gında paylaşılmaktaydı. nemayı temelinden sarsan tele- vizyonun filmcilere yardımı hiç do- kunmuyor müuydu? Televizyonda ye- tişen bazı oyuncular, senaristler ve rejisörler arasında sinemaya atlayan- lar olmuş ve bu gibi kimseler yeni seç- tikleri sahada başarı da kazanmışlar- dı. Fakat sayıları gayet az olduğu için Hollywood'u techdit eden tehlikenin ortadan kalkmasına sebep olanıamış- la Hollywood'da sayıları azalanların arasında yalnız oyuncular değil, se- naristler ve rejisörler de vardı. Eski- den “Screen Writers Guild - Beyaz Perde Yazarları Birliği” yeni yetişen yazarlara miktarı az bir aylık verir ve onların tecrübeli yazarlarla bera- ber çalışmalarını temin ederdi. Bugün aynı birlik yalnız yetişmiş senaristleri etrafmda to pl makta ve yalruz onla- rın senaryo malarını sağlamak İ- çin yollar aramaktadırla Holiywood' da şöhret sahibi olmuş senaritslerin yenilere göz açtırmadığını sbylem ye artık lüzum yoktur. İş bulan yeni ya- zarlar arasında ise başka bir sahada kendmı kalamiyle tanıtmış olanlar vardır. Refjisörlere gelince, mesele yin aynı şekilde kendini göstermektedir. F"lm stüdyolarında çalışan rejisörle- rm ekser.yeti tiyatrodan, televizyon- ocuu n yetişmiş ahısla dır Bugün '0od' rudan doğruya rejlsör olarak çalışma- ya başlamak belki dünyanın en güç işlerinden bı aktadır. v ARİR, 18 KABIM nss

Bu sayıdan diğer sayfalar: