6 Ocak 1960 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 13

6 Ocak 1960 tarihli Akis Dergisi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Güneş, Göle Otomobilden hoşlanan tek Merkez İdare Kurulu üyesidir- Feyzioğlu, Grup İdare Kurulunu teş- kil edenler ise şunlardır: Çelikbaş, Doğan, Soyer, Sağıroğlu, Durakbaşa, Akan, Yalçın, Onat, Omay -Bedelsiz İthalâttan otomobil sahibidir-, Yur- dabayrak, Özsever. Toplantı hemen hemen tam kadroyla idi. Mazeretleri dolayısıyla elememiş olanlar rey haklarını arkadaşlarına devretmişler ve kendilerine tam selâhiyet vermiş- lerdi. - Toplantıda mesele izah olundu ve İktidarın taktiği belirtildi. Bu taktik öylesine basit ve açıktı ki bir çocu- ğun dahi anlamaması — imkânsızdı. Zaten İktidar organlarının mevzuyla alâkalı neşriyatı her şeyı ortaya koy- maya yetiyordu. Düşününüz ki Zafer ve Havadis bile, hatta Havadisin ta- lihsiz yazarı -bir zamanların meşhu- ru- Va-Nü C . P. milletvekilleri- nin otomobil getirtmelerini tenkid et- mışlerdı' Bu, kendi gözündeki merte- ği görmeden — başkasının gözündeki çöpü tenkide kalkışmaktan başka bir ildi. Demokrat milletvekilleri, getirtmişlerdi. Halkçılara kızanlar, Demokratlardan artık ümidi kesmiş ve memleketin menfaatini C. H. P. nin İktidara gelmesinde — görenlerdi. Zira yirmi kadar Halkçı milletvekilinin bu ha- reketi ve Genel Merkezin onlara mü- samaha göstermesi hayal kırıklığına yol açmış, bunun kötü bir başlangıç olduğu fikrini uyandırmıştı. Ama Za- fere ve Havadise ne oluyordu? Yok- sa onların da mı muharrirleri De- mokratlardan ümidi kesmişler de, a- rabalarını C. ıldızına bagla— mışlardı? Hadısenın başka türlü iza- hı yoktu. Daha doğrusu vardı. İktidar, İnö- nünün dediği gibi kendisini hâlâ mu- halefette sandığı için C. H. P. yi kö- tülemeyi seçimleri kazanmak için kâ- fi sanıyordu. Tabii bu arada milletin, hakiki selahı iktidardaki D. P. den beklediği hatırdan çıkıyordu. En yük- sek Demokrat başlara nazaran umu- mi efkârın dikkat nazarı Muhalefetin kusurlarına çevrilirse halk reyini ge- ne İktidara verirdi! Elbette ki bu ham bir hayaldi, iz'an sahibi -ve hu- susi kasıtsız- herkes aklında normal mukayeseyi yapıyor, D. P. yi C.H.P. ye tercihi rüyasında bile gormuyor— du. Ama işte, bazı gazeteleri de bu işin üzerine hücum ettirmekle İkti- darın kendilerini pek mahir sanan başları memleketteki havayı değişti- rebileceklerini hayal ediyorlardı. Ta- bii aslında, -belki gafletten, belki da- lâletten- bu oyuna gelen belirli gaze- telerden başka esef mevzuu kimse yoktu. AKİS, 6 OCAK 1960 Hüseyin Balık Ağa düşen adam Toplantının ilk faslında iktidarın bu taktikleri dikkatle incelendi. De- mek ki bir mukabil taktiğe mutlaka ihtiyaç vardı. Hayret uyandırıcı değişme #smet İnönü söz aldığında, Genel Başkanın Otomobil Meselesindeki tutumunun değişmiş olduğunu arka- türlü aksettirildiği için ve — doğrusu istenilirse umumi efkârın tepkisini de hesaplayamamış bulunduğundan Ge- nel Başkan işin başında müsamahalı bir vaziyet takınmıştı. Hadiseye, po- litik akislerinden ziyade kanuni ve hukuki taraflarından bakıyor, üste- lik -kendi meşhur tabiriyle- "eldeki kumaş”" mevzuunda da fazla hayale kapılmadığından bir takım kimselerin önlerine açılan — fırsatlardan fayda— lanmalarını mübalağa etmiyordu. Fa- kat aradan geçen zaman, dış hayata açık bir penceresi bulunan lideri u- yarmıştı. Bu, siyaset hayatımızda a- deta inanılmaz bir hâdiseydi. İyi ni- yetli Basının, C. H. P. nin küçük teş- kilât kademelerinin, nihayet inandığı mesai arkadaşlarının tepkisi kudret- li Genel Başkanın gözlerini açmaya ve hâdiseye olduğu gibi bakmasını sağlamaya yetmişti. İsmet İnönü ge- çen hafta içinde sadece otomobil sev- dalılarına kızgınlığını belli etmekle kalmadı, iki kurulun müşterek top- lantısında da bir vaziyet almanın lü- zumunu açıkça ifade etti. Böylece, geçen haftanın ortasın- daki gün iki büyük partiye hakim olan iki YURTTA OLUP BİTENLER zihniyetin arasındaki farkı kendısını pek parlak şekilde belli et- Bu partilerin birini idare edenler umumi efkârın tepkisi karşısında bo- yun eğmeyi zaaf alameti, diğerini i- dare edenler ise basiret sayıyorlar- dı. Nitekim o toplantıda, Otomobil Meselesi birdenbire - bambaşka bir şekil aldı ve C.H.P. nin millet ü- midini sarsmaya hakkı bulunmadığı tezi başarı kazandı. Haksızlıktan korku #smet İnönün tutumu belli olduğun- a, toplantıya iştirak edenlerin bü- yük ekseriyeti D. P. başlarını zihin- lerinden geçirerek "Gene ayaklarına ' diye düşünmekten kendile- rini alamadılar. Umumi efkâr otomo- bil işinin aleyhindeydi, Teşkilât oto- mobil işinin aleyhindeydi, Genel Baş- kan otomobil işinin aleyhindeydi, Li- der takımı otomobil işinin zaten aley hindeydi. Mesele kalmamıştı, bu işe son verilecekti. Ancak, meselenin ba şında gerekli hassasiyet gösterilme diğinden ve ikaz vazifesi yapılmadı ğından en iyi niyetlerle -İbrahim Saf fet Omay gibi- kendi teşkilâtının ha kikaten izhar ettiği arzuya uyarak otomobil getirenleri alenen takbih et mek haksızlık olurdu. Müşterek Ku rul, milletvekillerinin artık Bedelsiz İthalât yoluna başvurmamaları ge rektiği hususunu ihtiyatlı bir lisanla ve tavsiye şekli altında ilân etmeyi dahauygun buldu. Gerçi, bir müeyyi de bahis mevzuu edilmiyordu, ama toplantıya katılan herkes gayet iyi bi liyordu ki böyle hallerde Teşkilâtın reaksiyonu müeyyidelerin en kuvvet lisidir ve Teşkilât hakikaten hayati yetini ispat etmiştir. Nitekim, o gün saat dörde kadar süren müzakereler sonunda bu karar -ancak iyi kaleme alınmamış bir tebliğ halinde- açık landı. "Teşkilât emrinde" Parti içinde sevinçle karşı landı. Tebliğde bir takım mânası lâfların bulunması gerçi "arkadaşla rını kurtarmak" sevdasına kapılmış görünen saf veya fazla kurnaz bazı gazetecilerin hususi kampanyasının devamına yol açtı ama bu haftanın başında cereyan eden hâdiseler işin iç yüzünü kısa zamanda ortaya koy- du. En hafifinden bir iz'ansızlık ne ticesi Bedelsiz İthalât yoluna sapmış milletvekillerinden bir kısmı otomo billerinin Parti emrinde olduğunu a çıkca ilân ettiler. Zaten Merkez İda re Kurulu üyesi Kemali Bayazıt gü zel bir formül bulmuş ve otomobille milletvekillerine teklif etmişti. Bun lar arabaları, Parti hizmetine ver mek için getirdiklerini söylemiyorlar mıydı? Mükemmeli Bundan sonra arar, 13

Bu sayıdan diğer sayfalar: