29 Ocak 1962 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 3

29 Ocak 1962 tarihli Akis Dergisi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKİS Haftalık Aktüalite Mecmuası Yıl: 8, Cilt: XXIII, Sayı: 396 Yazı İşleri : Rüzgarlı . Sokak No: 159 l: 9. 582 Ankara dare: Rüzgarlı Sokak No: 15 üzgarlı o Matbaa Tel : 10 61 99 Başyazar Metin Toker AKİS Neşriyat Lid. Şirketi adına imtiyaz sahibi ve Müessese Müdürü Mübir TOKER Yazı İşlerini fiilen idare eden Mesul Yazıişleri Müdürü Karikatür Fotoğraf: Hüseyin EZER Associated Press Türk Haberler Ajansı Klişe Doğan Klişe Bu mecmua Basın Ahlak yasa- sna uymayı taahhüt etmiştir Abone sartları: 3 aylık (12 nüsha) : 10.00 lira 6 aylık (25 nüsha) : 20.00 lira 1 senelik (52 nüsha) 40.00 lira İlan şartları : Santimi: 20 lira 3 renkli arka kapak : 1.500 TL. jr işleri: Telefon: ,1061 96 Güneş Matbaacılık T.A.Ş. FİYATI : 1 LİRA Basıldığı tarih: 28-1-1962 Kapak Resmimiz Bülent Ecevit Gözler üzerinde Kendi Aramızda Sevgili AKİS Okuyucuları Haftalık dergilerin, haber yazma ve hadiselerin içyüzlerini anlatıp tefsir etme görevlerinin yanında toplumda mevcut fikirlere bir is- tikamet verme çabaları gittikçe önem kazanıyor. Bugünün hususiyeti, dergilerin siyasi parti organı değil, görüş ve inanç temsilcileri olarak vaziyet almalarıdır. Aslına bakılırsa, bunda şaşılacak bir cihet de yok- tur. Şu anda Türkiyede parti mücadelesi değil, yol arama gayreti, ha- kimdir. Değişik partiler içinde eş temayüllerin bulunması bunun büyük delilidir. D. P. nin sapık bir yola heveslendiği 1954 yılından itibaren iki büyük cephe halinde inkişaf eden siyaset hayatımız, şimdi dallanıp budaklanmış ve kuru halinden kurtulmuştur. Gerçi bunu yadırgayan- larımız ve hâlâ görüşlerin klişeleştirilmesi taraftan olanlar, fikri haya- tiyeti fikri keşmekeş sananlarımız yok değildir. Toplumumuzun böyle bir canlılığa uzun, pek uzun yıllardır hasret bulunması bir yadırgama- yı haklı kılmaktadır. Acemiliklerden ve hazımsızlıklardan doğan aşırı- lıklar da bu hissi kuvvetlendirmektedir. Ancak hislere sükünet geldi- ğinde tartışmaların daha kaliteli hal alması kolaylaşacaktır. gün, bir demokratik rejim içinde bulunup bulunmadığımız mü- nakaşa konusudur. Ama, parti mücadelesinin, yerini fikir omücadele- sine bırakmış olması bazı meselelerimizin halledilmiş olduğunun delili değil midir? Çok partili hayata girmemizden itibaren başlayan C ekişmesi Demokrasinin iki ana prensibi üzerinde tereddütler olmasının neticesidir. Bu prensiplerden birincisi serbest seçimdir, öteki partizan olmayan idaredir. İki seçim arasında bütün münakaşalar bun- ların etrafında düğümlendiğinden başka düşünceye fikir (O hayatımız- da yer kalmamıştır. Hele 1954'ten itibaren bir "Diktatörlüğe gidiş" ile “Diktatörlüğe karşı koyuş" arasında savaş patlak verince o politika- mızın kör döğüşü haline gelmesi güç olmamıştır. İneği tuhaf gelir ama, bir ihtilâl sonrası keşmekeşi içinde oldu- gum şu sırada fikir hayatımız ilk defa olarak normal Demokrasi memleketlerindeki" tartışma konularına kavuşmuş, herkes parti açısından değil, inanç açısından almıştır. Sol fikirler, sağ fikirler, kapalı rejim taraftarları, açık rejim taraf tarlan, devletçiler, liberaller çeşitti organların etrafında kümelenmişlerdir. Tartışmalara biraz daha fazla seviye geldiğinde, küfürbazlar itibarlarını tam kaybettiklerinde, karşılıklı kabadayılıkların gülünç hale düştüğü görüldüğünde ve ikide bir, iki uçtan yükseltilen "Kalkın ey ehl-i vatan" feryadına kimsenin metelik vermediği anlaşıldığında toplum içinde herkes yerini bulacak- tır. Huzur ve istikrarın bir faydası da, meselelerimizin daha enine bo- yuna tartışılması, memleketimizin hususiyetlerinin belirmesi, gerçek ihtiyaçlarının meydana çıkması olacaktır. Gerçi bugün, istisnasız her- kes, karşısındakine de kendi ses tonu ayarında tonda konuşma hakkı verilmesinden fena halde şikâyetçidir. Sağcıya bakılırsa, solcular cirit atmaktadırlar. Solcular, sağcıların işi azıttıktan kanaatindedirler. Li- beraller yeni iktidara devletçi zihniyetin hakimiyetini iddia etmekte- dirler. Devletçiler ise liberallerin çeşitli baskılarla kendilerini sustur- mak, sindirmek istediklerini bildirmektedirler. Açık ve kapalı taraftarlarının ikisi de, karşılarındakileri son derene tahammülsüz, şirret bulmaktadırlar. Ama, insaf ile düşünülecek olursa hiç kimsenin şikâyete fazla bir hakkı bulunmadığı ortadadır. Galiba anormale öylesine alışmışız ki, tam normal olmasa bile normale eskiye nazaran çok daha yakın dorumlar tuhafımıza gidiyor. Aşırılıkları torpillemeye çalışacak yerde ateşin üstüne benzin dökme- yi daha akıllıca iş sayıyoruz. Ama, demokratik rejim biraz daha fazla zaman kazandığında kendimizi yeni doruma uyduracağımızdan hiç kimse şüphe etmemelidir. Zira bir saatin ibrelerini ters çevirmeye, şimdiye kadar hiç kim- senin gücü yetmemiştir. İbreler hep, kendi bildikleri istikamete mut- laka dönmüşlerdir. Saygılarımızla AKİS

Bu sayıdan diğer sayfalar: