28 Ağustos 1965 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 18

28 Ağustos 1965 tarihli Akis Dergisi Sayfa 18
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

DIŞ GEZİLER göre Sovyetler Birliğinde 1964 yılında, 390 milyon metre küp, petrol e na su verilmiş. Bu sisteme, Ameri kada olduğu gibi Rusyada da “ul- ding" diyorlar. Neft Taşlarında bir kaç saat kal- dık. Umumiyetle gemi daha az duru- yormuş. Bizi bekledi. Ferhatı hara- retle, candan tebrik ettik. Hislerim, bir sanat eseri duyulduktan sonra in- sanların, içine dolan hislerdi. Teknik şaheserler, inanılsın ki bedii zevk ve- riyor. Belki de bu, mükemmelliğin neticesidir. Sebebi ne olursa olsun, Neft Taşlarından derin bir heyecan içinde ayrıldım. aha sonra Krem- linde, Sovyetler Birliğinin Başbakanı Kesiğin bana. Sovyetler Birliğinde be- ni en çok nenin tesir altında bıraktı- ğını sorduğunda kendisine tereddüt- süz, şu cevabı, verecektim: "— Neft Taşları!" Bakü rıhtımında bizi Bahtiyar bekliyordu. İntiibalarımızı sordu. An- lattım. Memnunluğu, parlayan gözle- rinden okunuyordu. Gece, yemeği be- raber, tabii otelin lokantasında yedik. Bahtiyarla (Azerbeycan (Meclisinde milletvekili olduğunu o zaman öğren- dim. Hep yorgunduk ama, gene geç vakitlere kadar konuşmaktan geri kalmadık Çarşamba Sabahleyin, gene erken, lokantadaki kahvaltı masasının (o başındaydık. Rusların niçin şişman olduklarını an- lamak hiç zor değil. Her rus, tabii imkânlarına göre, çok yemek yiyor. Sabah, öğle, akşam, hatta ikindi. Hiç biri' için "ötekinden fazla yedim, bun- da, idare edeyim" demiyor. Biz mutad üzere havyarla başladık. “Sır” dedik- leri ve Hollanda peynirini andıran rus peyniri. Salam. Füme balık. Tereyağ. Azerbaycan çöreği. Çay. Bir dolu şey.. Oktay bizi önce, Azerbeycan Basın Komitesinin Başkanına.götürdü. Şim- diye kadar hastaymış, bizi göreme- miş. İsrafil (Nezerof Sadr adında yaşlıca, zayıf ve nahif bir adam. Kar- gısında, bir ara hayretten küçük dili- -- yutacak gibi olduğumu itiraf ede- rim. Ben türk edebiyatını Sadrdan iyi bilmem. Hele onun gibi Yahya Ke- mâlden, Fikret'ten ezbere şiir hiç o- kuyamam, Sadr bunların hepsini yap- ti. m Nuriyi çok severmiş. — Dudaktan Kalbe'yi mısınz?" dedi. Bir şey soracağından korka korka: "—Evet, ama, okuyalı çok oldu" dedim. O, kendi âlemi içindeydi. * Devam hatırlar 26 AKİS Neft Taşlarında yelken yarışı Deniz ortasında bir şehir etti: "— Oradaki, o üzüm tariflerini hatırlar mısınız? Her bir üzüm cinsi- nin hususiyetlerini en güzel şekilde dile getiren o tarifleri.." İsrail Nezerof Sadr tahsilini Bâkü- da türk öğretmenlerle yapmış. Türk edebiyatına merak sarmış. Bir çok a- zeri gibi, kökü itibariyle (Türkiyeye. her halde Rusyaya olduğundan daha bağlı, Bunlar, manevi bağlar. Sadr da, sanırım. Azerbeycan Komünist Partisinin bir üyesi. Belki bu manevi bağlardan dola- yıdır ki ruslar, azerilerin lâtin harfli alfabelerini değiştirmişler ve (o yerine kendi alfabelerini (o koymuşlar. Sov- yetler Birliğinde milletlerin özellikle- rine dikkat edildiği bir gerçek. Ama bu özelliklerin ayırıcılık hududuna gelmemelerine itina gösterildiği, tâ buna kesinlikle- karşı koyulduğu başka bir. gerçek. Biz arap harflerini kullanırken azeri alfabesi oymuş. Bi- zim lâtin harflerine (ogeçmemizden sonra azeri alfabesi lâtin olmuş. Eğer bu devam etseydi türkçe kelimeleri mükemmelen okuyacaktık da ve ken- dimizi tam Türkiyede sanacaktık. Rus- lar o kadarını bırakmamışlar. Rus al- fabesi Sovyetler Birliğinde ana alfa- bedir demişler, rus alfabesini bilmek azeriler için daha kolaydır demişler, bir memleket için alfabede teklik doğ- rudur demişler ve kendi Kiril alfabe- lerini getirip lâtin alfabesinin yerine koymuşlar. (o Söyledikleri (o sebeplerin hepsi bir ucundan elbette doğrudur. Ama asıl sebep tabii ki bu değildir. Asıl sebep azerilere Türkiyede değil, Sovyetler Birliğinde yaşadıklarını da- ima hatırlatmaktır. Azerilerin milliyetçilik (o damarları son derece kuvvetli. En koyu komü- nistlerinde bile.. Oktay bize hep, Bâ- küda çıkan petrolün Sovyetler Birli- ginde çıkan bütün öteki petrollerden çok daha iyi olduğunu söyledi. Bâkü- da yüz-kişinin ağızından yüz defa A- zerbeycan havasının her havadan. Hazer denizinin her denizden, .Hazer balığının her balıktan, Azerbeycan peynirinin her peynirden, o Azerbey- can ekmeğinin her ekmekten, nihayet Azerbeycan o insanının her insandan mükemmel bulunduğunu işittik. O kadar ki en sonda Leonid ve ben, Ok- tay bir şeyi methetti mi gülerek ken- disine: — Tabii! Azerbeycanın da, ondan, değil mi?" diye takılıyorduk ve o dai- ma büyük bir ciddiyetle: "— Şüphesiz!" diyordu. Bizi hava alanına Oktay götürdü Mükemmel İlyuşin, Bâküdan kalktı Kafkasyayı bir kaç saatte aldı ve bizi Adlere.bıraktı. Adler, Sovyetlerin-pek ifihar ettikleri meşhur o Soçinin 28 Ağustos 1965

Bu sayıdan diğer sayfalar: