9 Eylül 1967 Tarihli Akis Dergisi Sayfa 23

9 Eylül 1967 tarihli Akis Dergisi Sayfa 23
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

S P Futbol Kehanet değil! Boludaki (o Boluspor - İzmirspor karşılaşmasında o çıkan olayları incelemek için toplanan Futbol Fe- derasyonu, bu sezon ilk cezayı Bo- luspora verdi. Federasyon, hakemin dövülmesinde, İzmirsporlu futbol- cuların tartaklanmasında Boluspor- luları suçlu görmedi, ancak Bolu seyircilerinin taşkınlığı yüzünden Bolu Stadı iki ay süreyle kapatıldı. Bu, Boluspor için gerçekten ağır bir cezaydı. Çünkü, lige büyük bir iddia ile giren, yarım milyondan fazla transfer ücreti ödeyen ve iki teknik adamına 11 bin lira aylık ve- ren Boluspor, kendi sahasındaki tam dört maçını başka sahada oy- namak zorunda bırakılıyordu. Futbol Federasyonunun Bolu- sporla ilgili kararı, spor çevrelerin- de küçük bir sürpriz dahi uyandır- madı. Çünkü sporla ilgili veya il- gisiz herkes, Il. ligdeki olayların çok erken başladığı görüşündeydi. İşin biraz gevşek tutulması, yeni o- laylara yol açabilirdi. Futbol Fede- rasyonu, bu bakımdan, yönetme- likleri uygulayabilmek amacıyla, o- layı en küçük noktasına kadar elden geçirdi ve sonuçta bu karan verdi. Karardan önce de yetkinler düşün- celerini açıklamışlardı. Devlet Ba- kam Kâmil Ocak, "kimsenin gözü- nün yaşına bakmıyacağız!" demiş, Beden Terbiyesi Genel Müdürü Ul- vi Yenal ile Futbol Federasyonu Başkam Orhan Şeref Apak da ll. Ligde düzenin sağlanması için en sert cezalara başvurulacağım be- lirtmişlerdi. Devlet Bakam Ocak bu konuda ayrı bir titizlik göstermiş. Genel Müdür ile Federasyon Başka- nının görüşmesini» telefonla, saat başı izlemiş, en önemlisi de, Fede- rasyonu hemen toplantıya çağırmış- tı. İşte, bu görüşmelerin ve toplan- tının sonucudur ki Bolulu taraftar- ların suçluluğu tespit edilmiş ve bu durumdan Boluspor zarar görmüş- tür. Türkiye Liglerinin başlayışı sı- rasında 11. Türkiye Ligindeki iddialı takım sayısının fazlalaşması sebe- biyle olayları önlemenin zor olaca- ğı, bu sütunlarda belirtilmişti. Bo- ludaki olaylar, bu görüşü doğrula- dı. Dermeçatma bir düzen, güven- lik tedbirleri ve açılış öncesi verilen demeçlerin olaylara engel olması gerçekten imkânsızdı. Daha ilk haf- 9 Eylül 1967 O R tada kan gövdeyi götürmeğe başla- mış, Kayserideki, Kocaelindeki kar- şılaşmalar tehlike çanlarım çaldır- mağa başlamıştı. Yöneticisi, taraftarı, futbolcusu, ilk maçla birlikte harcanılan yüz- binleri şampiyonluklarında başlıca etken olarak kabul etmişler, puan kaybı karşısında tepki göstermiş- lerdi. Hele son dakikadaki golle ye- nilmek, Boluspor taraftarlarını çi- leden çıkarmış, hakemin başarısız- lığı, olayların (o sebebi olarak ileri sürülmüştü. Bu olayların, spor a- damlarını ve gerçek spor ilgililerini endişeye düşürmemesi imkânsızdı. Bütün yetkililer, 11. Türkiye Liginin geleceğinden endişe duyduklarını a- çıkça belirttiler, seyircileri yardıma çağırdılar. Hakemlere gelince.. Futbol Federasyonunun Boluspor - İzmirspor olayım ele aldığı sıra- larda Türkiye Futbol Hakemleri Birliğinin Genel Kurul toplantısı Ankarada yapıldı. Ankara, İstanbul ve İzmirin onar, öbür bölgelerin ikişer temsilcileri Ankarada toplan- dılar. Toplantıda yalnız ve yalnız Bolulu temsilcilerin bulunmadığı dikkati çekti. Boluda bir hakemin dövülmesinden kısa bir süre sonra toplanan Hakemler Birliği Genel Kuruluna Bolulu temsilcilerin gel- memesi, bu balomdan anlamlı kar- şılandı. Hakemlerin hepsi de, top- lantıya dolu gelmişlerdi. Söz alan her hakem, derdini iyice ortaya döktü. Dövülen, hakemlerdi; olma- dık hakaretlere uğrayanlar, hakem- lerdi; Teşkilâtça küçük görülenler yine hakemlerdi. Bütün bunlar kar- şısında, hakemleri koruyacak bir tek kişi bile yoktu. Özellikle İstan- bul ve izmirli temsilciler, her ko- nuşmada Teşkilâtın ilgisizliğinden, Yönetim Kurulunun görevini yap- mamasından söz açtılar. Türkiye Futbol Hakemleri Birliği Yönetim Kurulundakilerin görevlerinin yal- nız demeç yermekten ibaret olduğu ileri sürüldü. Başkan Muslihittin Gürer olsun, öbür yöneticiler olsun, sırasında gerekli çıkışları yapıyor- lar, ancak bu sözlerini hiçbir zaman uygulayamıyorlardı. Bir İstanbullu temsilci, "Bu Yönetim Kurulu bizi temsil edemez. Hakemlerin yararı- na olacak hiçbir karar uygulanma- dı. Ne oldu hakemlerin 'Kara Gün'ü? Biz, her yıl 8 Mayıs günü Ö. Şeref Apak Karanlık işler boykot yapılması için karar aldık. Yönetim Kurulu, bu kararı uygula- maktan korktu. Bunun sonucu, o- laylar çoğaldı, dayak yiyen hakem- ler listesine yeni arkadaşlarımız ek. lendi. Bu Yönetim Kurulu işbaşın- da kaldığı sürece hakemlik müesse- sesi darbe yemekten kurtulamaya- caktır" diyordu. İstanbul ve İzmir temsilcileriyle Muslihittin Güreri destekleyen An- kara ve Anadolu hakemleri, toplan- tının başındanberi çatışmaya baş- ladılar. Bu çatışma, özellikle An- kara ve Anadolu grupunun öylariş> la Genel Kurul Başkanlığına seçilen Osman Yereşen ile İzmirin lideri Hakkı Gürüz arasında çok belirliy- di. Hakkı Gürüz, Muslihittin Gürer ve arkadaşlarına Birlik içinde ilk bayrak açan kişi olarak biliniyor- du. Gürüz taraftarları, Ankaraya gelmeden Önce İstanbullu hakemler- le temas kurmuşlar, onları da Mus- lihittin Gürer ve arkadaşlarına kar- şı harekete geçmiş olarak görünce Ankara yolculuğuna büyük bir neşe içinde çıkmışlardı. Oysa, Ankaraya gelince işin ger- çek yönü ortaya çıktı. Çünkü Anka- ralı temsilciler, kulis faaliyetinde, İstanbul ve İzmirden çok daha tec- rübeli olduklarını hemen ortaya koydular. Örneğin, Birlik Başkanı Sakarya omilletvekili (Muslihittin Gürerin kardeşi Fazıl Gürer, yıl- laryılı hakem komiteleri seçiminde büyük ün yapmış bir kişiydi. Bu- gün Merkez Hakem Kurulunda gö- revli bulunan Fazıl Gürerin, Ana- 23

Bu sayıdan diğer sayfalar: