23 Ekim 1929 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

23 Ekim 1929 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Mevsim sebzelerin- den karnebahar Son günlerde kartopu demetleri gibi sebzeci dükkânlarını süsleyen karnabaharın — manzarası kadar taamı da hoştur. Bu - sebzeden her türlü yemek yapılabilir. 1 — Çorba - Karnabahar da- ima kaynatıldığı ve ekseriyetle yalnız çiçek kısmı yenildiği için zaman çorbasını yapmak mü kündür. Şöyle ki: Şaplar ve kök 'tahta kaşıkla ezilerek kevgirden geçirilir, bir az süt veya et ile suyu ilâve edilerek iki çorba k gığı vn ile koyulaştırılır. Tereyağı ilâve edilir. ve Üstüne kıyılmış maydanoz - serpilir ve kızarmış ekmek parçaları atılır. 2 — Tepside kızartması - Kar- nabahari — dal dal ayırarak yağlı bir tepsiye dizmeli. Koyu bir be- yaz salça yaparak içine iki yu murta / karıştırmalı. karnabahıın ine dökerek ” rendelenmiş ka- şar peyniri ve galeta ve kıyılmış maydanozu bolca serperek fırın- da ve ya kızgin - saç. altında ki- zartmalı. 3 — Salatası - Hardallıce - bir mayanoz yaparak - karnabaharın e dökmeli ve etrafını rende- lemiş pancar ve yumurta dilim- derile süslemeli, 4 — Turşusu - Çiy karnabaha- mn çiçeklerini keserek kaynar suya atmalı ve ateş üstünde üç dakika brakarak sözmeli. Soğu- yunca bir tabağa koyarak üstüne bolca tuz ekmeli ve iki gün bırakmalı. Tekrar süzüp bir bez ile kurulıyarak kavanoza yerleş- firmeli “ve üstüne kaynar sirke doldurarak soğuyunca ağzını ka- pamalı. İçine bir iki arpacık so- ğanı ve bir iki parça kırmızı bi ber koymak ihtiyaridir Prenses esvapları Son moda tuvaletlerden çoğu- 'nun eteğin genişliği, bel yerinde dikiş veya kemerin mefkudiyeti gibi esaslı noktalarda eski moda- larla - birleşmesine rağmen darz esvapların 45 sene evvelki bututlar ile bugünkülerinki ara- sında dağlar kadar fark vardır. Meselâ” resmini bu dercettiğimiz | Mantosu ile beraber zarif bir akşam tuvaletinin resmini dercediyoruz. Kadifeden yapılmış olan elbise k zarif ve eteği altan uzundu! Pariste bir hara - kiri Bir Japon genci her kesin ortasında karnını ortadan yardı Pariste büyük mağazaların bi- Ürinde garip bir vaka olmuştur | Bir kaç ay evvel Prentan mağa- zalarında vandözlük eden Luiz Ekla isminde bir genç kız, Omaşı isminde Japonla tanışmıştır. Genç kiz iptidaları - Japona ehemmiyet vermemiş fakat genç adam © kadar nazik davranmış ve Luize o kadar kıymettar hedi yeler vermiştir ki nihayet genç kız Oması ile dost olmuştur. İnci tüccarı olan Oması, bir aralık Tokyoya gilmiş ve avde- | —» tinde, doğruca Prentan mağaza- (l sına giderek, Luizin çalıştığı da- M ireye çıkımıştır. Genç kız bir çok müşterilerle meşğul olduğundan Omaşiye yal nızbaşile selam vermiş, gencin gö- tüşmek için israrlarına sında tahkiramiz sözler — Şimdi “ne kadar meşgulum | —— Satıcı kiz Luiz Ekla görüyorsunu Akşama kadar | Mağazanın doktoru derhal gel- sabirederseniz kıyamet kopmaz | miş Ümaşiyi müayeneden sonra yal.. Cevabını vermiştir. hastaneye kaldırtmıştır. Gencin Bu sözlere fevkalâde mugber | yarası ağırdır. Omaşi, kendisini olan Ontası / cebinden bir kama | işticçap eden polis memuruna çıkarmış - ve herkesin ee l ; Memleketindeki adet üzere, kendi | — — Leizin bana her ke: “karnını ortadan yarmıstır Japonyada “Hara - Kiri, etler endam gi İ ortasında enseden eteğe kadar a mehenk taşıdır. inen düğme dizisi, ondaki tabli- Avrupa kadınlarının spor saye- yesi tamamile prenses hututuna | sinde elde ve idame ettikleri muvafık olmakla beraber kendine | mevzun vücutlara mukabil mem- hoş bir zarafeti - vardır ki eski leketimizde, bilhassa zengin sınıf zaman tuvaletlerinde tesadüf edi. D kadınları ataletle vakıt geçirmeği kibarlık vecaibinden addettikl çinden hafif bir korsa veya a çemersiz yeni İibasları giyebile- cek mutlu kadınlar aramızda - sa- | yılacak kadar azdır. lemez. Yalnız korkarım ki bu yeni Panoda, ne zamandır. kurtuldüğu: nuz korsayi tekrar şıklık levazımı eyanına ithal etmesin, Zira bu Tofka n KANLI MACERA BiRİNCİ KISIM: MEÇHUL ADAM 6 — Ruh ve göz yaşi Serbest kalırsam, kendimi, aş- kımı Jöneviyeve karşı müdafan edebilirdim. - Masum — olduğumu ona — inandırabilirdim. — Bilhassa | bunun için firar ettir Elimden tüfenği aldılar, fakat beni gutamadılar. Kaçtım, kur- tuldum. — Ürzerimize ateş etliler. — Evet, bir el. — Göle alıldınız. — Atıldım, kamışların arasına saklandım. Aradılar. İzimi kayb- etmişlerdi. Karanlıkta, deli gibi şatoya - koştum. - Bütün im Jöneviyevde idi. Beni bermutat bekleyecekti. — Hem — yürüyor, hem de. * Jöneviyev! Jöneviyev | , diye söyleniyordum. Acaba bu haksız ilham, beni' ondan ayıra- cak mıydı? Buluşur. buluşmaz, mösyö Ma- | rua,nın Andrenin fcesedi önünde diz çöktüğü gibi, ben de Jöneviyevin önünde diz çöktüm. Ellerile saç- larımı, başımı okşadı. Babasından 'ne cevap aldığımı sordu. Akşamı sabırsızlıkla beklemişti. Bu aralık parkta ayak sesleri duyuldu, işıklar göründü. Löken sordu: — İzinizi mi buldular? — Hayır. Avcılar, Andre Ma- rua'nın cesetini şatoya geti lardı.. Jöneviyev evelâ anlamadı, Sonra sezdi ve Andreyi tanıyınca: — Andre, diye feryat ederek ona dağru koştu, Uzaktanı, gözlerimle onu takip ettim. Sedyeye yaklaştı, acı acı bağardı ve cesetın üstüne kapandı.. Uzun müddet o halde kaldıktan sonra, doğruldu, sordu: Nasıl öldü? Yaklâşmıştım. Sesini duyuyor- dum. Eğer bütün gözler Jönevi- yevde olmasaydı, beni görebilir- lerdi. Babası cevap verdi : — Trekye öldürdü ! Ellerini kalbine dayadı; beni Trekye sözünü ikmal etmedi. — Artık ne söylesem nafiledir. İşte Size bütün olanı anlattım. Beni ister kovunuz, ister poli teslim ediniz. Bu iki şıktan bi yapmakta haklısınız. Masum oldu- ğuma inanmıyacağınızı biliyorum. Jak gülümsedi: — Aldanıyorsunuz, dedi, çünkü manıyorum. — Masumiyetime inaniyormusu nuz? — Evet. Bir an tereddut etti. Acaba mi — söylüyordu? — Sahiden inaniyor muydu?. Emin olmak. için tekrar sordu: Demek Andreyi katletme- diğime inanıyorsunuz. — Evet; hem de tamamiyle Trekyenin gözlerinde hâlâ şüphe vardı : — Bu sözünüz o kadar memul etmediğim bir şeydi ki, ben size inanmıyorum. Jak, cevap olark gülümsedi. ve samimi bir dost gibi Trekye' nin elini tuttu. Yaralı devamı etti. Teşekkür ederim. Minnettarım Gözlerinden iki damla yaş si züldü ve ağlıyarak: nat ettiniz? — Bana Bu emniyet nereden geldi?. Daha ne ile itham ginizi bilmeden, sizin masumiye- tinize kani oldum. Bilmem anlata- biliyor muyum?. Sizi daima mi dafaaya hazırım. — Teşekkür ederim. Fakat... — Fakat? — Cinayet —mahkemesi huzu- runda, tabancamın — karşısında, mösyö Marua mın önünde, şahadet ve müdafaanız zaif kalmaz mı? Jak biraz düşündü: Hakkınız - var, dedi. masumiyetinize kani olmak içi benim gibi sayıkladığınız zaman, yanımızda bulunmuş olmak lâzım- dır. Mahaza, bütün bu hadisede, sizin masumiyetinizi tebeyyün et- biraktığı tarafa baktı, ses çıkar- | tirecek bir şey olması lâzım. madı, babasının koluna girip şatoya| Amma bu şey nedir? doğru yürümeğe başladı.. Bir | —— Bilmem. müddet sonra gözden kayboldu. | — Düşünün bakalım. lar. Bundan sonı Bitmedi - H Sinema yıldızları poli: Sinema paytahtında yaşayan yapıldı yapmıştır. Holiyut marşı fevkalâde rağbet görmüş ve derhal etrafa yayılmıştır. Holivut marşı meşhur yıldızlar tarafından polislerle beraber cad- | delerde söylenmiş, halk da bu umumi konsere iştirak etmiştir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: