10 Şubat 1930 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

10 Şubat 1930 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 3 10 Şubat 1930 İI Böiw çargpadclan " Sui istimal Bundan bir kaç gün evel Ab- dullah isminde bir köprü tahsildarı işini bitirmiş ve vazifeden ayrılır- ken bir de cebini yoklamışlar.. Ne görsünler?. Ne bulsunlar?.. Para bulmuşlar... Kuruşlar bul- muşler.. - Demek bü. tahsildar köprüden — geçenlerir —avucuna biraktığı - kuruşların bir kısnını da cebine atıyormuş ha... Hemen müfettişler faaliyete geç- miş. Tahsildar efendinin ihtilâs ettiği para istirdat olunup bir torbaya doldurulmuş. Bu mühim Sui istimal tahkikatı ile meşgul olmak üzere heyetler toplanmış, raporlar yazılmış, fezlekeler tan- zim olunmuş, kararlar verilmiş.. Bir aralık köprüler müdiriyeti ihtilâs edilen paranın —miktarını sormuş.. Hemen bir tadat heyeti teşekkül etmiş, heyet mahalli vaka olan Galata köprüsüne git- miş.. Paranın içinde mahfuz oldu- ğu torba getirilmiş.. Şahitlerin huzurunda kırmızı balmumu mü- hür fekkedilmiş.. Heyet âzasınban biri elini tor- baya itbal ile köprü tahsildarının ibtilâs ettiği kuruşları birer birer tadat etmiş. Ve yüksek sesle bağırarak çalınan kuruşları deftere kaytettirmiş: Onllma Giziü yak 'Terbuda ür kuruş varmı; Bu 3 adet osmanlı kuruşunu ihtilâs etmek cüretini gösteren tahsildar hemen tevkif olunmuş 've işten el çektirilmiş. Bursada bir genç 30,000 lira âhtilâs etmiş.. Mesele meydana -. Lâkin bu gencin İstan- Bd eat — Bana 10 gün için müsaade edin de İstanbula gideyim demiş.. Müsaade etmişler 30000 lira mürtekibi İstanbula gelmiş... On gün gezip tozmuş, safa — sürmüş para yemiş.. Hikmet Feridun Fal bakan çingene kadınları Hükümet falcılığı bir kanun ile menetmişti. Son günlerde mahalle aralarında levanta çiçeği ve saire setan çingene - kadınlarının - fal baktıkları haber alınmıştır. Zabıta kanunün — memnuiyetine -rağmen bu. süretle falcıık — yapmaktan vaz geçmiyenleri takip &decek 20 kilometre Dahiliyenin emri şoförlere tebliğ edildi Otomobillerin azami 20, - oto- büslerin de 15 kilometrodan fazla | süratle gitmemeleri hakkındaki dahiliye vekâletinin emri — şehre- | ce alâkadarlara — tebliğ | ir. Emanet, vekâletin - bu ilân da edecektir. Şoförler cemiyeti reisi - şehri- iz yollarının müsait olmama- sından dolayı bu emrin tatbik kabiliyeti olmadığını iddia ediyor- du. Şehremaneti mahafili bu id- diayi gülünç buluyor. Şimdiye kadar kaza yapan şo- förler mahkemeye verilmekte ve mubakeme neticeleninceye kadar şoför vazifesine devam etmekte idi. Veki letin emrinde kaza yapan şoförlerin ehliyetnameleri alına- cağı bildirildiği için bu tedbirin kazaların önünü alacak en iyi usul oldugu söyleniyor. Seyrüsefer | merkezi, kaza yapan her şoförün elindeki alacaktır. Acaba nerede? 8. Manifaturacı Bahri efendi evinde, dükkânında yok, aranıyor! Erenköyünde. — Kozyalağında oturan Hafız Ahmet Kemal efendi dün polis müdiriyetinde istihbarat memurluğuna — müracaat ederek demiştir kiz — “ Efendiml — Dün || gece o fırtına esnasında, İstan- buldan telefonla — beni ” arar lar, kain biraderimin rahatsız ol duğunü söylediler. Bu sabah İs- tanbula indim, kain biraderim Bahri efendiyi evinde bulamadım. Kendisi manifaturacıdır, dükki 'nına gittim orada da yok. Kendisinin başına bir felâket gelmiş olma- sın?,, Bu müracaat üzerine polise tahkikata başlanmıştır. - Fırtına esnasında Hafız Ahmet Kemal efendiye telefon eden şahsın kim V olduğu meşhul kalmıştır. Halk türkülerinin notaları ehliyetnameyi — derhal Meçhul otomobil Genc kızı ezdikten sonra kaçtı ekapıda — oturan / emlâk eshabından ve tacirlerden Tikveşli Mustafa — Hilmi evelki akşam Direkler arasında bir sinemaya gitmişlerdir. Gece saat iki sularında Sinema- dan evlerine dönerlerken Fatih - Edirne kapi tramvay caddesi üze- rinde Atik Ali paşa camii önünde son süratle Fatih cihetinden gelen bir otomobil bu dört kardeşten Servet hanımı yere sermiştir. Meçhul otomobil, bu faciadan sonra fenerlerini sondürmüş, son süratle kaçmıştır. - Bu esnada cadde çok tenha olduğu için ka- zazedenin imdadına vaktıle yeti- şilememiş, zabitai belediye me- murlarından biri tarafından atılan bir kaç el silâh üzerine et- raftan yetişilmiş, zavallı kız Hase- kinisa — hastanesine — nakledilmiş fakat bir az sonra hastanede vafat etmiştir. för hâlâ bulunamamıştır. Za- vallı kızın cenazesi dün ailesi tarafından defnedilmişti Dahiliye vekâletinin emri hilâ- fına olarak son süratle giden bu otomobil şoförünün bir an evel bulunarak şiddetle cezaya çarp- turılacağını ümit ederiz. Balıkçılar havalardan memnun değil Balıkçılar havaların açık gitme- sinden memnun değildir. Bir kaç günden beri Kavak önlerinde bir | az hamsi tutulmuştu. Şimdi hamsi inden alkan de kalmamıştır. Bir kaç beri Samsundan bir miktar balığı gelmektedir. İDAREHANE — acımutlük sokağı Telgraf adresir “Akşam, İstanbul, Telefon » yazı İşleri İçini isti 1686 Telefon : idare işleri içim ç: 1454 Gönderilen yazları mhihinn inde eölmer ABONE ÜCRETLERİ Türkiye içint Soneliği 1700, aha Aylığı 900, ç aylığı 500 kuruş. Fenebi memleketler için; Seneliği 3000; altı Güzetecmle Ütklerdün saes'alişsi Tabal aa. beyin 4 çocuğu | Denize dökülüyor Kokmuş yumurta- lar sandık sandık | denize dökülüyor | Yumurta fiatleri düşmeğe baş- lamıştı buzanede aylarca kalmış bayat yumurtalar piyasayı - doldurmuş- tur. Kokmak - tehlikesine karşı piyasaya — Tazla — arzedilen — bu yumurtaların tanesi 100 paraya hadar inmiştir. Fiatlar ucuz oldugu halde alıcı azdır. Bu yüzden malin sürümü yoktur. Bu günlerde denize sandık sankık kokmuş yumurta atılmıştır. Neler geliyor? Avrupadan kürek sapları da geliyor muş Avrupadan şehrimize itbal edi- len eşya arasında kürek sapı bile yardır. Son günlerde gümrük an- barları kürek sapile dolmuştur. Gümrük tarifelerinde kürek için hariçten gelenler gümrük resmini de verdiği halde G kuruştur. Bozuk sütler sütleri muayene ediyorlar Son günlerde sütler gene içile- miyecek hale gelmistir. Halka süt diye satılan şeylerin sütle biç alâkası yoktur. Yarıdan fazla su karıştırlan bu beyaz renkli mad- deye kola ve saire karıştırılıyor. Bu sabah şehrimizin muhtelif semtlerinde zabıtai belediye me- murları, - sütçülerin elindeki süt- lerden numuüne almışlar ve bozuk buldukları — sütleri - musadere et- mişlerdir. Bozuk süt satan sütçü- ler şiddetle cezalandırılaceklardır. Bu faaliyetin devamını temenni ederiz. Feyziati binasının ankazı hâlâ yanıyor Evelki — gün yanan Feyziati lisesi binasının ankazı hâlâ sön- | linde Evelce de yazdığımız gibi ağır resim tatbık edildiği halda gene Avrupa / kürk sapları geliyor. Yerli kürk saplarının fiatı 10, Zabıtai belediye memurları ADLİYENİN GEDİKLİLERİ — —Z Eyipli Halit neler söyliyor? Ağırceza mahkemesinin mey- kuflara mahsus bekleme mahal- bir jandarma / tarafından muhafaza edilen Eyipli H: görüştüm. Halidin polis dosyalarını mahkeme — zabıllarını, - tevkifane ve hapisane - odalarını " dolduran Menakibı hatsız. hesapsızdır. Ha- Bit yalnız bu resmi kanallardan gelip geçmiş bir adam değildir. Bütün şehrin sokakları, gazete karileri, gayet maharetle aldatıl. mış bir çok kadınlar onun ma- ceralarını yakından bilirler. Halidin belli başlı hususiyetleri değme adamda bulunmaz. Zeki, soğuk kanlı, pişkin kuvvei ikna- iyesi mükemmel, mütebessim, natuk tur, Halit; bu silâhlariyle şebrin so- kaklarına dalar, çıkar, arar bulur. Eline geçirdiği av bir kadındır, derhal - onu altma alır. t Daha ilk adımda kıyafetinin mükeme meliyetini, cüzdanının - dolgunlu- ğunü avma gösterir ve kadın böylece bir. emniyet aği içinde soyulup bir tarafa atılır. Halit için kadın avcılığı artık bir itiyat olmuştur, zaten kendisi de bu. iptilâsını gizlemez. Halit diyor kir liyeyi, hapisaneyi | tanırım. — Bu üç | yere Tresmi ve gayriresmi çok defa girip çıktım. Benim yaş tahtaya bastığım çok - nadirdir. Adliyede 10 defadan ziyade meni- muhakeme kararı aldım. Mahkü- miyetim de çokca amma bereket versin az yattım. İstiklâl mahkemesi beni 5 seneya mahküm etmişti, kuvayı milliyeye hizmetimden dolayı yalnız 3 ay hapis yattım. Bir gün mahkemede — 40 davacıya cevap verdiğimi ha- tırlarım. Ben bu sanatta oldukça eskidim, şaka maka 20 senedir bu yolun yolcusuyuz. Ben bıçakla, tabancayla hirsiz- lık, yapanlara acırım, bunlar tec- rübesiz adamlar. İnsan her yiye- ceği haltı suyuna sapuna dokun- Gdt “yapıanlı - Cndlar gl canımı all ,, derler, bu ; benim usulümdür. Ben 5-10 Hiralık küçük işlere chemmiyet vermem. İnsan hapse çirmeği göze alınca avını da pa- intihap: etmeli Hapisanede paran olursa itiba- rın da olur, meselâ bakın, benim şimdi tevkifane de bir. ocağım yar, yemek pişiririm, satarım, bu yüzden 4-5 fakirde geçinir. Ma- mafih allaha çok şükür hapi külerinin n amlçr. nede gevletin. ekmeği- olmasa 3 Mrupaya gönderilecek R TAi Ankaz kesif dumanlarla için | hepimizin hali dumandır. Tüyük. narkalıedan hir çok baz. | — Konservatuvar heyeti tarafın: amazan: 10 l ea e e V A ÖR G lar. kolonyalar, gudtalar, h ü üü 6 için yanmakta — dev: iyor. adınlardan — polis — olacağı BPUl he e Vüz böramo Tabl | aa Anadolımın - Gubtalif . yap O >os | İstanbul itfaiye grubu bu sabah, | gazeteler yazmış, benim: kadın aa dK v YVAZARO ERÂN. | Jerinden toplanan türkülerin nota- |W Ema7 Zo23 Bi TASIZI2,28 ğ g yarmab İ KO Nantumları ticarethancsimie payet | Jarı ve güfteleri bir kitap halinde İkindi akşam Yatsu ankazı söndürmesi , için yangın kafesçisi olarak şökretim var, ehven Yöğci | Çıkmıştır. Bu kitap Avrupa kon- (Şi rodt Zinas Ki2 Ziz3s5 miçs Zra6ll| mahalline iki arazos ve bir miktar | o zaman sağlam ben de polis ai servatuvarlarına gönderilecektir. | itfaiye efradı göndermiştir. müdürü olurum., 5 " — Dinleniyorum.. — — | derecede büyümüçtü , gözlerinin | beci ilk dafa olarak Pakizey imdi aldımı beni bir düşün- .. Bu kadın beni bir. daki- kada — mahvedebilirdi... — Evelce olsaydı bu ölüm bana vız. gelir- İli. Lâkin şimdi Gülizarla yapyal pız kaldıktan sonra mortoyu çek- mekl.. Zor bir parça... işime gelk Tz doğrusu... Vallahi yakalan- in, Gülizardan ayrılma- Mak için dünyaları yıkarım kani ir-az evvel onun bana yaptı; Gdi he Hkzlanı ” VeYE — Haydi kulübeye gidelim... — Yark. e Kulübeye girdik.. Ben o kadar A ğ% % şaşkın bir halde idim ki ona karşı ne rol oynayacağımı bir türlü kestiremedim.,. — Âşık — rolü mü, karşımdaki kadının ağzını arayan bir adam tavrı mı ?.. Bir türlü vaziyetimi tespit edemiyor- düme.. . Gelincik yatağın üzerine otur- duğumuz zaman korkak korkak etrafıma bakındım... Yerde bir kan lekesi filân varsa hapı yut- tuğumuzun resmi idi, Pakize ellerini ensesinin altına koyarak gelincik yatagın üzerine Ağzını bile açtığı yok.. — Hadi söyle... Domuz bir susuşu var.. Gülerek yüzüme bakıyor: — Getir kulağını söleyim.. — Canım burada kim var ki kulağıma söyleyeceksin.. — Söyleyeceğim şey, çok gizli bir şey.. — Yana.. İçim hopladı.. Kulağımı ağzına yaklaştırdım. Evvelâ kulağımın memesini hafif bir ıslaklık aldı.. Sonra bir şapırtı.. Kulağımın memesinden sürüne sürüne evvelâ yanaklarıma, sonra da yanaklarımdan dudaklarıma kayan iki yaş ve ılık dudak... — E.. Ne oluyoruz?.. Hani söy- leyeceklerin nereye gitti... Pakizenin gözlerine baktım. Göz bebelderi şayani/ hayret | siyahı adeta beyazını kaplamış i idi.. Garip bir sesle: di birak ne söyleyece- Bu sıcakta neden ayakta duruyorsun.. Yatsana... Dedi, ve böyle söyleyerek ku- lübenin duvarına yapıştı , ge- lincik yatakta benim için yer açtı.. Hakikaten sıcaktan bana da küvvetli bir. rahavet gelmişti.. Zaten yatağın üstünde pek ziyade yayık adeta uzanır gibi oturuyor- dum... Yavaş yavaş belimi, ayak- larımı boynumu — başım ” yatağa koydum.. Yani anlayacağınız iyi- den iyiye yattı aynaya - bakıyarmuşum imin tam karşısında iki | Tevratın tarif ettiği Havva ananın göz- lerini andırıyordu.. Kaç aydan alıcı gözü ila bakıyordum.. Bir kere şayanı hayret bir surette gü- zelleşmişti. Bir zaman göz bebekleri daha ziyade büyüdü - sandım .. Gelincik yatağın otları hışırdadı, Pakize gelinciklerin, lavanta ot larının üstünde vücudunu kaydı- rarak bana doğru yaklaşıyor... İşte tam bu sırada uzaktan uzağa bir çıngırak sesi işitilmeğe başladı.. Hemen olduğum yerde doğruldum.. Bu çıngırak Gülizarm katırının çıngırağı idi.. Pakize: — Ne oluyorsun Kemal? Diye sordu.. — Ne olacağım?. Gülizar gel yor.. Duymadın mı çıngırak sesini?. Pakize hem korkuyor.. Hem de yiği e kir sürmemek içla korktuğunu — bana - anlatmak İş- temiyordu... — Mamafih çıngırak (Mabadi var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: