November 16, 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

November 16, 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 5 Buğday fiatleri Tereffü için gösterilen sebepler Dünya buğday fiatleri yüksel- mektedir. Ticaret odası bunun sebepleri hakkında Avrupadaki ticaret mümessillerinden malümat almıştır. Verilen malümata göre beynelmilel buğday tereffüünün sebepleri şunlardır. Kanada buğday mıntakalarında kuraklık baş göstermiştir. Alınan haberlere göre mahsulün az ola- cağı söyleniyor. Arjantin'ne fazla (yağmurlar yagmıştır. Bu yüzden mahsulün bir kısmı bozulmuştur. Çinde karışıklıklar olduğu için pirinç zeriyati azalmıştır. Evvelce pirinç yiyen Çin aha- lisi hariçten buğday mübayaa- sına başlamıştır. Bu suretle buğ- day sarfiyatı artmış, fiatlerde yükselmiştir. Buğday fiatlerinin bu kadar artmasının sebeplerinden biri de dünya çavdar istihsalâtının az olmasından ileri gelmektedir. Cihan buğday fiatlerinin yük- selmesi, Istanbul ticaret borsasına da tesir etmiştir. Bir kaç aydan- beri 5 kuruştan yukarı çıkmıyan buğday 6 kuruş olmuştur. Fakat Anadolu'dan şehrimize fazla mal geldiği için fiatler düşmektedir. Bir küp altın Rados 14 — Şövalye sokağında icra edilmekte olan hafriyat esnasında içi altm dolu bir küp zuhur etmiştir. Altınların miktarını anlamak için saymıya tüşebbüs edilmektedir. Atlı n müsabakalar İkinci yarış cuma günü yapılacak Sipahi ocağı tarafından büyük bir halk kütlesi huzurunda yapılan atl müsabakaların ikincisi bu cuma saat İd te mezkür ocak konför meydanında icra edile- çektir. Mevki mabsus 1 lira, birinci mevki 25-, ikindi mevki “duhu- liye,, 10 kuruştur. Birinci mevkiin ve mevkii mah- susun kapusu sipahi ocağının küçük kapısıdır. Birinci hafta; birinci, ikinci, üçüncü gelen atlara muayyen manialer yüksetilmek ve genişlen- dirilmek suretile handikap tatbik edilecektir. Mani eserleri; şekil ve cesametleri tamamile teptil edilmiş ve daha heycanli bir şekle sokulmuş ve bir çok yeni şekilde maniler ilâve edilmiştir. Müsabakaya iştirak eden atla- rın tasnifi parkor dö şay usulü üzere icra edilecektir. Bu tarzı tasnif konkor hipik atlarının hem mani atlamadaki maharetlerini ve hem de süratlerini meydana çıkar- mak için kabul edilmiş bir usuldür. Tayyare taşıyan bir tahtelbahir yapıldı Tahtelbahirler gayet tehlikeli bir silâh halini almıştır. Çünki yeni tahtelbahirler portatif tay- yare dahi taşımaktadır. Tahtel- babir denizin yüzüne çıktığı vakit tayyaresini güverteye yukarı çr- karmakta ve saatte 50 mil süratle tayyareyi kızağından uçurmaktadır. Tayyarenin tahtelbahirden çıka- rılması altı dakikada ikmâl edik mektedir. (M. 2) Işareti yeni İngiliz tahtelbahri (oOGosport limanında tayyaresini uçurmak tecrübelerini muvaffakiyet ile icra etmiş ve balâdaki neticeleri almıştır. edi VA A MY e Manifatura fiatleri Niçin düşüyor Ticaret odası tenezzülü üç sebebe atfediyor Manifatura fiatleri düşmektedir. Ticaret odasında, bir komisyon manifatura düşüklüğü hakkında tetkikata başlamıştır. Komisyon düşkünlüğün sebep- lerini şu suretle izah etmektedir. Dünya pamuk fiaatları düşmüştür. Ikincisi Japon mamulâtının diğer memleketlerden (gelen mallara rakabet etmesidir. Tüccarın oelinde stok mal vardır.Tüccar elindeki malı piya- saya çıkarmaktadır. Terziler cemiyeti Ancak terzilerin onda biri cemiyete yazıldı Terziler cemiyetinin azası azdır. Cemiyet bu yüzden şimdiye kadar bir iş görmeğe muvaffak olama- mıştır. Bu günkü idare heyetinin vazifesi, cemiyete aza kaydetmek- ten ibarettir. Esasen şimdiki halde bundan başka da bir şey yapr lamaz. Terziler cemiyetine, şehrimizdeki terzilerin onda biri bile girme- miştir. Terziler cemiyetine, ticaret odasına kaydolunmuş büyük ter- zilerden başka bütün terzi esna- fının girmesi lâzımdır. Bundan başka terzi kalfaları ve çırakları da cemiyetin azası ara- sındadır. Son zamanlarda cemiyet evler- de dikiş diken kadın terzileri de cemiyete aza almağa başlamışlar- dır. Bu gibi terzileri cemiyete aza yapmak güç bir iş olmuştur. Fakat terziler cemiyeti bu terzileri aza kaydına çalışıyor. Bu münasebetle şunuda kay- dedelim ki bir esnaf bir cemiye- te aza olabilmek için cemiyette bazı istifadeleri ve menfaatları olmalıdır. Cemiyeti teşkil edenler cemiyeti, cazip bir hale koyduk- tan sonra aza kaydına çalışmalıdır. Mançuri harbi Japonlar Koreye harp gemileri gönderiyorlar Londra 14 ( Hususi) — Man- çurideki vaziyetin fenalaşmasından dolayı Japonya hükümeti Porar- tura yeniden dört kruvazör gön- dermiştir. Diğer bir kruvazör de Saseboda emir bekleliyor. Alman firmaları Türkiyede vekil arayan firmalar hangileri? Berlin Türk ticaret odası, Tür- kiye ile Almanya arasındaki mü- nasebatın oOartması için bazı tavassutlarda bulunmaktadır. Son hafta içinde Türkiye ile iş yapmak için Berlin türk ticaret odasına şu müracaatlar vaki olmuştur: B. Türkiyede vekil arayan iki alman firması: Hesap makineleri imal eyleyen bir alman firması (numara 1069) ve motörlü sandallar ve motör- botlar imal eden bir fabrika (numara 1067 ) Türkiyede vekil aramaktadırlar. Taliplerin hizala- rındaki numara altında ticaret odasına müracaatları. Bunlara ilâveten ticaret oda- mıza atideki müracaatlar vaki olmuştur : Megafon (Lautsprecher) ve te- ferruatı imal eden bir firma tür- kiye de vekil aramaktadır. (Nu- mara 1072). Bir alman müessesesi Türkiye- den ham asbes t ithal eylemek ve bunun için mezkür madde ibracatçılarile temasa gelmek ar- zusundadır. (Numara 1073). Hamburglu bir firma yumurta, bakeliye, üzüm, incir, zeytinyağı, fındık içi ve palamut ihraç eden Türk ihracatçılarile temas eylemek arzusundadır. Numara 1074 Bu taleplere alâkadar olanların hizalarındaki numaralar altında ticaret odasına müracaatları. Esperanto lisanı Ticaret âleminde yardımcı lisan olarak kullanılacak Paris ticaret odaları kongre- sinde esperanto lisanının ticaret lisanında muavin bir lisan olarak kullanılmasına karar verilmiştir. Bu karar bütün dünya ticaret odalarına bildirilmiştir. Esperanto lisanının ticaret âle- minde muavin lisan olarak kabul edilmesi ticaret odaları tarafından tetkik edilmektedir. Mersin ticaret odası, bu hususta Istanbul ticaret odasına bir mektup göndermiştir. Bu mektupta, Mersin ticaret oda- sının esperanto lisanının türkiye ticaret odaları marifetile tüccara tamim edilmesini ileri sürmektedir. Romanyada yeni paralar Bükreş 14 (Hususi) — Roman- ya hükümeti, 100 leylik, 700 milyon ley kıymetinde gümüş para darbına karar vermiştir. Pariste yeni bir çocuk bahçesi Pariste oturduğu mahlededir. yeni bir çocuk bahçesi açılmıştır. Burada çocuklar için kum bahçeleri, salıncak Bahçe fakir ailelerin ve saire gibi eğlence vesaitinden başka küçük arabalar, çember bulun- maktadır. Resmimiz bahçenin açılma merasimini gösteriyor. KL ayan AKŞAM'ın tefrikası: No 36 16 16 Teğrinisani 1931 1931 KIVIRCIK PAŞA Büyük Mili Roman Akşam karan- liğile oda loştu. Şehri, etrafa gözcü olmak üze- re sofaya çıktı. Bir gelen, giden olursa lakırdiya tutacak, odaya girmesine mani olacakdı. Paşa, bir kö- şeye çekilip alel- acele pantolonu bacağına geçirdi Paçaları diz ka- paklarında kalı- yor, kari bir türlü içine sığ- mayordu. Hele setre hiç uymayordu. Tan- bura telleri gibi kolları gerilmiş, dikişleri çıtırda- mağa başlamıştı; handise şabrem şahrem ( ayrıla- cakdı. Arka kapıdan çıkıp sokağı dö- nünceye kadar idarei maslahat Müellifi: Sermet Muhtar edebilirdiyal Mak- Pantalonun paçaları diz kapaklarında kalıyor, sat zaten o. Şehri, ayaklarının ucuna basa basa taş merdivene geldi. Etrafı kolluyor, kimseyi görmiyordu. Uşaklar, arabacılar, bahçıvanlar mutbağın yanındaki kahve oca- ğında toplanmışlar, yemek yiyor- lardı. Şehri, üst üste iki kere öksü- rerek paşaya işaret verdi. Ortalık alaca karanlıktı. Haremdekilerde yemekte idiler. Hanımefendinin: — Tabak sağdan mı verilir, soldan mı uzatılır, halâ öğren- medin mi allahın beyinsiz kulu? diye sofracıyı payladığı işidiliyor- du? Şehri önde, paşa arkada, usul usul taş merdivenden indiler ön- deki tarhın sağından saptılar; limonluğu geçip bostandolâbının yanına geldiler ve durdular. Etrafta çıt yoktu; yalaız yürek- lerinin gümbürdüsünü işitiyordu. Bahçenin alt kapısına on adım- lık mesafe kalmıştı. Burası, sık mazı ağaçlarile daha karanlıktı. Kapıya bir iki adım kala, paşa onünü görmiyerek bir limon sak- sısma çarpıp devirdi. Karabaş acı acı bavlamağa başlamış, bahçıvan çırağı bahçeye fırlamıştı. Önde köpek, arkada çırak, o tarafa doğru koşuyordu. Vaziyet berbattı. Paşa ile Şebri, gayri ihtiyari bir saikle dıvarın boyunca yana doğru koşmağa başladılar. Bahçıvan çırağı hırsız varl Fer- yadile kovalıyor, eline geçirdiği taşları yağdırıyor, patırdıyı duyan bahçıvanlar, arabacılar uşaklar, kazma kürekleri, fasulya sırıkla- rını yakalıyarak, - gidi dinsiz iman- sız, deyyus, dongus! sözlerile ta- bânları kaldırmış, geliyorlardı. Dıvarın dibinde terkos suyunun saatı vardı ve divarın orası alçaktı. Şehri, kendini fırlatır fırlatmaz sokağa attı. Paşa, şişman vücudile soluğu tükenerek, hem geride kalmış, hem de bel kemiğine okkalıca bir taş yemiş, bir türlü sokağa aşamıyordu. Nihayet güç belâ, o da yakayı kurtardı. Bütün selâmlık allak bullak hele setre hiç uymuyordu olmuş, herkes ayaklanmıştı. Bah- çede kıyametler kopuyordu. Haremdekilerin de yürekleri ağızlarına gelmiş, sofra başından pencerelere saldırmışlardı. Hanımefendi avazi çıktığı kadar: — Paşal paşal diye bağrıyor, ne selâmlık odasından, nede bahçe tarafından cevap gelmiyordu. Önde Hürmez hanım ve Sürpik dudu, arkada hanım'efendi, daha arkada kerime hanım, Hüsnü Cemal hanım, halayıklar mabeyin kapısına koşmuşlar, hanım efendi örtüsüz, maşlaksız fselâmlık sofa- sına çıkmış, çıngır çıngır hay- kırıyor: — Ayol bu adam nerede, ga- iplere mi karıştı? Evi götürseler haberi olmayacak! diye bağrıyor, Bostan dolabının bulunduğu taraftan da bin bir yaygara işidiliyordu. Yine Hürmüz hanım başta olmak üzere harem kafilesi gürültü, patırdının geldiği tarafta soluğu aldılar. Her ağızdan, envar küfürle beraber şu tarafa sapmış, şura- dan kaçmış! gibi sözler duyulu- yor, paşa ise halâ meydanlarda görünmiyordu. Köpeğin havlaması üzerine en önce koşan balıçıvan çırağı, kıse pantalonlu, beyaz paçalı şişman bir adam gördüğünü, hattâ teres diye küfür ettiğini de söyliyordu. Bu sözü duyar duymaz hanım efendi birden haykırdı: — Vallahi de paşadır, billâht de paşadır. Kimseye duyurmadan o kaltağa kaçmıştır. Paşanın konakta bulunmaması, yer yarılmış ta yere girmiş gibi ortalıktan kaybolması bu kanaati kuvvetlendiriyordu. Maiyeti teşkil eden bütün ha- tunların fikirleri de ayni merkezde 1. e Hanım efendiden sonrı: en hid- detli görünen Sürpik dudu: — Sahiden hırhız varmış; bır- hızlama hovardalık yapmak, kef etmek te olursa bu kadar olur. Kimin evi ise bana söyle, nume- rosuna ver; gideyim camını, çer- çevesini indireyim; vizitalık olsun, gecelik olsun içindeki müşterilerin (Devam edecek)

Bu sayıdan diğer sayfalar: