18 Kasım 1931 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

18 Kasım 1931 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Akşam Sahife 5 18 TTeşrinisani 1931 GÜNÜN HABERLERİ Tütün ticareti i Almanlar inhisar istiyorlar Bu hususta hükümete bir rapor verilmiştir Berlin Türk ticaret odası Ak manyada tütün ticaretimiz hakkın- da alâkadar dairelere bir rapor göndermiştir, Bu raporun şayanı dikkat kısmı şudur: Son günlerde Alman ziraat mahafilince, Türkiye tütün tica- retini pek ziyade alâkadar edecek olan bir teklif serdedilmiştir. Kar- Isruhe ziraat odası reisi kont Dog- las bir ham tütün inhisar teşkiline ve ecnebi memleketlerden ithal edilecek o bilumum tütünlerin bu inhisar idaresine ( arzedilmesini teklif etmiştir. Idare, mübayaa ettiği otütünleri oOmünasip bir zammı fiyatla bilahare amillere satacaktır. Bu projeye hem tütün tacirleri hem de fabrikatörler itiraz et- mektedirler. Hükümet de sigara vergisi hasılatını teskin etmesi ihtimaline mebni mezkür projeye muhaliftir. Trabzon sovyet ticaret mümes- silliği Samsuna nakledildi Trabzon, 17 — Şehrimizde şu- besi bulunan sovyet ticaret hari- ciye mümessilliği burada şubele- rini lâğvederek bütün teşkilâtını Samsuna nakleyletmiş ve keyfiyeti tüccarlara bildirmiştir. Aşka gelmiş! Havaya atılan kurşun bir kadını öldürdü Bartın, 16 — Geçen gün Feslit öyünde bir eğlence âleminde “feci bir kaza olmuştur. Umumi bir eğlence esnasında köy delikanlılarından Ali kâhya oğlu Halil, aşka gelmiş ve tabar- casını çıkararak havaya /ateş et- mek istemiştir. Fakat, tabanca daha havaya kalkmadan her nasılsa ateş almış ve çıkan kurşun, Emir ağa oğlu ilyas karısı Fatmayı öldürmüştür. ' Köylerimizde sırf “cehalet ve tedbirsizlik yüzünden böyle vak- alar sık sık vukubulmaktadır. Içki kaçıranlar Amerikalılar bir vapuru müsadere ettiler New - London (Amerikada) 16 (A.A) — Amerikan sahil muha- faza gemileri, bir Kanada vapu- runu müsadere etmişler ve içki kaçakçılığı (o yapmakla (Omaznun olan tayfasını tevkif eylemişlerdir. Sahil muhafızları, tevkif emri verdikten sonra yoluna devam etmek isteyen vapur üzerine ateş açmağa mecbur kalmış olduklarını söylemektedirler. Alman borsaları ne vakit açılacak ? Berlin 16 (A.A)— İkiaya yakın bir zamandan beri fasılasız su- rette kapalı bulunan Alman es- ham borsalarmın yeniden açılması için yapılan mücadele devam et- mektedir. Maamafih Raihsbank O esham borsalarının yeniden açılmasına şiddetle muarız bulunmaktadır". Paris civarında bir harabe bulundu Paris 17 (A. A.) — Mimar M. Vigoz, Paris şehri civarında Cel- te öder kalma ve Parisin inşa- sından 3000 sene evvel yapıl- dığını tahmin ettiği bir şehir harabesi keşfetmiştir. . ” Kuraklık Anadolunun bir çok yerlerinde yağmur bekleniyor Ankara, 16 KALA) — Iktisat vekâleti meteoroloji müessesesinden aldığımız melümata göre bir buçuk aydanberi hemen bütün Türkiyede yağmursuzluk (o kendini (derece derece ehemmiyetle hissettirmek- tedir. Yalnız Trakya, “Kocaeli ve Eğe mıntakasının Marmara havzası geçen ayın son günlerinde ve bu ayın başlarında düşen yağmurlar- dan istifade ederek önümüzdeki mahsul senesinin ekimini yapmakta ve ekin iyi bir surette ilerilemek- tedir. Sahillerden içeri ve bilhassa orta Anadoluya yağmur düşme- mesi ve mevsimin gecikmesi köy- lüyü kuru toprağa tohum atmak mecburiyetinde bırakmıştır. Yalnız Kastamonu ve Tosya gibi sulana- bilen yerlerde araziyi suladıktan sonra zeriyat yapılmaktadır. Hey'eti o umumiyesile o cenubu şarki ve şarki Anadolu da vaziyet aynıdır. Karadeniz sahil mıntakası mevsimin ihtiyaç gösterdiği yağ- murlardan istifade etmektedir. Izmir havalisinde turfanda bakla ve bezelyeler çiçeklenmektedir. Manisa havalisinde koyunlar ku- zulamağa başlamıştır. Kuraklık bazı mıntakalarda hububat fiat- larının yükselmesine sebep ol- muştur. Abidenin gece görünüşü Taksimdeki cumhuriyet âbidesi bir müddettenberi geceleri pro- jektörlerle tenvir ediliyor. Bunun için âbide etrafındaki bahçenin tarhları arasına altı projektör konulmuştur. (Bunlar ziyalarını gece yarısına kadar âbideye doğru tutuyorlar. Karilerimizden Tahir Ahmet bey âbidenin gece manzarasını gösteren yukarıdaki resmi çek- miştir. Muvaffiyetli bir eser olan bu resmi dercediyoruz. Devri âlem seyahatine çıkan iki esperantocu İzmirde Berlinde çıkan Lokal Ançay- ger gazetesi muharrirlerinden Her Edmon Şayle ile bir refiki Espe- ranto lisanını tamim için 40,000 kilometrelik bir dünya seyahatine çıkmışlar, o meyanda İzmire de gelmişlerdir. Her Şayel evvelcede büyük bir seyahat yapmıştı. Bu zevat yakında Aydına gide- rek orada bulunan esperantocu- muz muallim Hulüsi beyi ziyaret edeceklerdir. Seyyahlar kart sa- tarak seyahatlerine devam ve konuştuklarına esperantoyu pro- paganda etmektedirler. Çinde harp Japonya Cemiyeti Akvamı dinlemiyor Çin ve Japon kuvvetleri karşı karşıya bekliyor! Londra 16 (Hususi) — Ingiltere- ; de müfrit sulh taraftarları cemiyeti akvamın Japonyaya karşı şiddetli tedbirler almasını istiyorlar. Ha- riciye nazırı bunlara cevaben demiştir ki: “Cemiyeti akvamın, Japonların şimendifer hattı güzergâhından çekilmeleri (o hakkındaki Okararı Japonyaya bir mecburiyet tahmil etmiyor. Bu bir temenniden ibaret- dir. Japonya temenniyi kabul etmemekle zecri tetbirler ittiha- zını icap ettirecek bir harekette bulunmuş değildir. ,, Vaziyet vahim Londra 16 — Mançoride vaziyet elân çok vahimdir. Çinliler kuv- vetlerini arttırarak büyük hazırlık- lar yapıyorlar. Japonlar da yeniden asker göndermişlerdir. Japonların Tsitsikari ele geçir- mek istedikleri söyleniyor. Çinliler burasını tahkim etmişlerdir. Sabık Çin imparatorunun işe karışması vaziyeti bir kat daha karıştırmıştır. Eski imperator hu- susi bir trenle Mukden şehrine vasıl olmuş ve eski saraya inmiş- tir. Gazeteler Japonlarm Mançuri ve Mogolistan imparatorluğunu ilân etmek istediklerini yazıyorlar. Köşe kapmaca! Trabzonda fareler cüreti artırmışlar ! Trabzon 16 (Hususi) — Burada farelerle mücadele (başlamıştır. Fakat henüz bu mücadele hara- retlenmemiştir. Şehirde fareler şa- yanı dikkat derecede çogalmıştır. Bura gazeteleri fareler için şun- ları yazmaktadır : Şehrimizin mühim dertlerinden biri de sokaklarda köşe kapmaca oynıyan iri yarı farelerdir. Kedilerden korkmayau ve hattâ onları cüsseleriyle yıldıran fare- lerle mücadele yapmak sıhhiye- mizin ve belediyemizin bugün için en büyük vazifesidir. Burada kedi büyüklüğünde fare vardır. Kıbrısta vaziyet Mısır işgal kumandanı Kıbrısa gitti Kahire 16 ( Hususi) — Mısır- daki Ingiliz işgal kuvvetlerinin baş kumandanı Ceneral Stuart kıbrıstaki vaziyet ve ileride ittihaz olunacak tedabiri adanın valisi sir Storrs ile görüşmek üzere tayyare ile oraya gitmiştir. Kıb- rısta şimdilik üç bölük İngiliz askeri vardır. Bir bölük ilâve edildiği takdirde tamamile asayişi muhafazaya kâfi olacaktır. Asıl memurları endişeye düşü- ren keyfiyet Giritten ve Yuna- nistandap yapılması (muhtemel silâh kaçakçılığıdır. Kıbrısta sa- hil muhafaza (teşkilâtı yoktur. Binanaleyh adanın hücra yerleri- ne silâh çıkarılmasına bir mani yoktur. Bu sebeple bir kaç mu- hribin adanın etrafında karakol geçmesine lüzüm görülüyor. Prens de Gal, rahatsız Londra 16 (A. A.) — Halihazırda Worcester (okontluğu (dahilinde Himmleyhall'de Lort Edman'ın malikânesinde bulunan prens de Gal biraz rahatsız olduğundan bugün Londaraya avdet edeme- miştir, AKŞAM Wın tefrikası: No 38 18 YAR e şrin cani ANE 1931 KIVIRCIK PAŞA a Milli Roman Müellifi: Sermet Muhtar Hanımefendi eline geçeni fırlatmağa başladı | Hanım efendi içeri adımını atar atmaz derhal sol kolunu böğrüne dayadı, gözlerini fal taşı gibi açtı; bir lâbza ortalığı süz- dükten sonra bir cambaz gibi hoplıyarak Çeşmicellâdın üzerine pertav etti; saçını bileğine dola- yarak altına aldı. Yumruğun, sillenin bini bir paraya... Paşanın gene nutku tutulmuş, basireti bağlanmış, öksüre aksıra zangır zangır titriyordu. Seher hanım kaş göz arasında dışarı sıvışmıştı. Şehri efendi ise onlar daha merdivenleri çıkar- ken ayak sesinden işi anlamış, köşede yığılı duran Seher hanı- mın yatağının üstüne büzülmüş, üstünü de battaniye ile örtmüştü. Zavallı Çeşmicellât eşek sudan gelinceye kadar bir âlâ nasibini almıştı. Beş ayak merdiveni çıkınca çarpmtısı tutan, dizleri ağrıyan hanımefendi o vurduğu (o yerden kıvılcımlar çıkararak bir türlü kesilmek, (o yorulmak (bilmiyor, Çeşmicellâdın bağırmaması bir elile de ağzını tıkıyordu. Hasmını pestile çevirip kof bir şilte gibi Şehrinin Oörtündüğü battaniyenin üstüne attıktan sonra yine elini böğrüne dayadı ve paşaya baktı; gözlerini fıldır fıldır bir iki döndürür dündürmez eline geçeni kafasına doğru fır- latmağa başladı. Neler atmayordu ? Masanın üstündeki (o yuvarlak saat, aynanın önündeki sadef çekmece, içinde kasımpatı bulu- nan billür vazo, soba körüğü, paşanın fotoğrafını taşıyan çer- çeve, ut, sandalya... Paşa, yakasını kurtarıp kapıdan dışarı çıkmak için odanın içinde dört döndükçe attığı şeylerde istikametlerini 'değiştiriyordu; ço- gu Şehri efendinin üzerine dü- şüyordu. Hanımefendinin, maşallah kân kaplanlığı vardı. Hasmının birini yere sermiş, ötekine pes dedirtmiş, cenkleşe- cek başka er arayan (Gladiya- için tör) ler gibi ortalığa meydan okuyor. — Rober dedikleri çipil gözlü, işkembe suratlı bazirşân nerede ? Nerelere kaçtı? Öne düşüp getirmesini bildiği gibi kurtarmasını da becerse ya... Bu- lun şunu da ayağımın altına bir alayım! diye terter tepiniyor, ökçelerini yere vurarak odayı yıkıyordu. Sürpip dudu, yanına sokulmuş, — Sen Hiç aldırış etme, irahat ol; tüyü yolunmuş leş kargasını bana bırak, hıncını alayım; tak: ma dişlerini çenesinden çıkarıp onunla kafa tasını yarayım! diyordu. Mücadele bir az mayna olmuş gibiydi. Çeşmicellât, £ yıkıldığı | yerde hıçkıra hıçkıra ağlayor, paşa artık öksürmeği kesip boğazına kılçık kaçmış gibi öğürüyor, Hürmüz hanım gene geyiriyor, (o Hüs- nücemal hanım göğsünden çıkar- dığı lokman ruhu şişesini kok- lıyor, Bilâl ağa da, pencerenin önünde Bin kese kâğıdındaki kestaneleri boyuna seline boşal- tıyordu. Hanımefendi, Hürmüzle kısa bir fısıltıdan sonra elini böğrüne gene dayadı: — Bir daha bu evin kapısıdan içeri ayak basmıyacağına, yarın- dan tezi yok kaltağı esircinin evine göndereceğine, o bazirgân tilkisini konağa sokmıyacağına, beni alıp almamacasına şartet bakayım !.. Ültimatomunu verir- ken, Hürmüz hanımın yavaşçacık dörterek dudaklarını kıpırdat- ması üzerine : — Ha, sahi, az kaldı unutuyor- dum; iyi aklıma geldi. Rakı de- nilen o zıkkımı da ağzına koy- mayacağına şart edeceksin hep bu zıvanadan çıkmalar, akını bil- mem nene karıştırmalar onun yüzünden geliyor.. Ne duruyorsun? Alık Alık ne bakınıyorsun? Hay- di çabuk, yallah! Diye ortalığı birbirine katıyordu. Paşa, köşede bucakta, telâşla çıkardığı setreyi, pantolonu ara- yor, hanım efendi: — Bön bön ne bakınıp duruyor- sun; çabuk olsana'Diye çemkiriyor paşa ne yapacağını, ne tarafa gideceğini büsbütün şaşırıyordu. Hürmüz, hanım efendiye yine yaklaştı; yalnız ona ve Hüsnü Cemal hanıma işittirecek bir sesle: — Eyi amma iki erkek şahitte lâzm değil mi? diye bir çiban başı daha kopardı. Hanım efendi tekrar tutturmuş: — Bilâl burada; Mösyö mü, musibet mi ne karnı ağrısıdır, şu herifi bulsanız a... İki erkeklâzım! Derken Sürpik dudu atılmıştı: — Vaygidi erkekler vay!.. Ikisini'de sol cebimden kime sam bana Kumkapılı Sürpik deme- (Devamı var) Çabuk ve zahmetsizce: iş bulmak işçi tedarik etmek Ev, apartman kiralamak sinler! Emlâk satıp almak için bir tek çare vardır: AKŞAM gazetesine bir Küçük ilân koydurmak! Bir ilin SO kuruş

Bu sayıdan diğer sayfalar: