19 Haziran 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

19 Haziran 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 5 Yanım milyon kilo Fındık sarfiyatı artırılacak Ihracat ofisi, tasarruf cemiyeti teşebbüste bulunacak Fındık mahsulü çok olduğuna göre fındıklarımızı dahili piyasa- mızda da, eskisine nazaran daha fazla sarfetmek imkânlarını arâ- maliyız. İbracat ofisi, milli iktisat ve tasarruf cemiyeti, bu maksatla )şekerciler ve çikolatacılar nezdinde teşebbüsata girişmiştir. Çikolata fabrikalarımızın fındık sarfiyatı pek azdır. Yalnız bir iki fabrika çeşit olarak, fındıklı çiko- lata yapmaktadır. Şekercilerde şekerleme işlerinde fındığa daha az ehemmiyet ver- mektedirler. Sanayi müdüriyeti, daha fazla fındık kulanılması için, fabrikaları teşvik edecektir. Cikolata fabrikaları, fındık kul- lanacak olurlarsa, senede 200 bin kilo fındık, bu sayede sarfedi- lecektir. Diğer taraftan da, şekerciler ve helvacılar da fındık kullana- çak olurlarsa, dahili piyasamızda yarım milyon kiloya yakın fındık sarfedileceği tahmin edilmektedir. Ucuzluk İzmirliler pazar yerlerine çok ehemmiyet veriyorlar Izmir 18 — Belediye Izmirde hayatı uculatmak için pazar yer- lerine fevkalâde ehemmiyet ver- mektedir. Yeni açılan pazar yer- leti İzmirde hayatın ucuzlaması mes'elesinde hemen tesirini gös- termiştir. Belediye bünun için yeni pazarlar açmağa karar vermiştir. Reşadiyedeki pazar mahalli bir kaç gün zarfında temizlenecektir. Önümüzdeki hafta cuma günü Reşadiye pazarı merasimle açıla- caktır. Aynı zamanda Reşadiyede inşa edilen betonarme köprünün de küşat merasimi yapılacaktır. Alsancaktaki sahanın da temiz- lehmesine devam edilmektedir. Alsancak pazarı iki haftaya kadar açılacaktır. İzmir plâjları Karpuz kabuğu suya düşmedi, fakat... Izmir, 18 — Izmirde şiddetli sıcaklar başladığından halk denize girmek için karpuz kabuğunun suya düşmesini beklemiyor. Hilâliahmer cemiyetinin Çeşme plâjları açılmıştır. Plajda tabldot şeklinde (e bir de aile (o mutbağı açılmıştır. Buğday fiyatleri düşmekte devam ediyor Dün şehrimiz borsasmda buğ- day fiatleri bir miktar daha düşmüştür. Sabahtan akşama ka- dar 1074 çuval buğday satılmıştır. Fiatler 6,50-7,50 kuruştur. Bol yağmurlardan ırmaklar kabardı Bartın 18 — Son hafta Bartın için yağmur haftası olmuştur. Geçen gün yirmi saat mütema- diyen yağan yağmur Asma ve Hendek ırmakların üç metre kadar yükseltmiştir. Köylü bu yağmurdan çok memnun olmuştur. GÜNÜN HABERLERİ Mısır ve Atinaya İzmirin Karşıyaka klübü seyahate çıkıyor Imir 18— Türk maarif cemiyeti Izmir şubesinin tertip ettiği Pire İskenderiye, Mısır, Kahire tenez- zühü büyük bir alâka uyandır- mıştır. Karşı yaka spor klübünün birinci futbol takımı Misir ve Atinada maçlar yapmak zere bu seyahate iştirak edecektir. Karşıyaka spor klübünün Atina ve Mısırda yapılacağı maçlara büyük bir ehemmiyet atfedildiği için gerek İzmirden, gerek komşu vilâyet ve kazalardan bir çok spor meraklılarının da seyahate iştirak edecekleri anlaşılmaktadır. Köprü yerine.. Iskoçyada Findhora nehri üze- rinde köprü yoktur. Köylüler ve tek tük gelen yolcular burasını jimnastikteki ecel beşiğine benze- yen resmini dercettiğimiz vasıta ile geçerler. Nehir. epice derin olduğundan bu vasıtadan istifade için insanın çabuk gözü kararma- ması lâzımdır. Kardeş katili! Cinayetin sebebi henüz anlaşılamadı Bartın, 18 — Burada Kutlubey köyünde Veysi isminde bir adam öldürülmüştür. Uzun müddet yapılan bütün tahkikata rağmen Veysinin katilini bulmak mümkün olamamıştı. Nihayet bu esrarengiz cinayetin o esrarperdesi kalkmış ve katilin, Veysinin kardeşi Ibra- him olduğu anlaşılmıştır. Ibrahim, kardeşini öldürdüğünü, kendisine, ve öldürdüğü kardeşine ait tüfeklerin yerini göstereceğini söylemiştir. Bu itiraf üzerine, müddeiamumi bir jandarma ile maznunu yanma alarak geç vakit hâdise mahalline gidip, vaka yerini tespit etmiş- lerdir. Katil, kendisine ve karde- şine ait iki tüfeği teslim etmiştir. Kardeş katili Ibrahim derhal tevkif edilmiştir. Cinayetin sebebi henüz anlaşılamamıştır. Fındık Trabzon 18 — Fındık fiatleri düşüktür. Yeni mahsul üzerine alive Satışlar başlamıştır. Borsa haricinde (yapılan alivre satışlar da iç fındık 55 kuruşa inmiştir. Bir haydudun akibeti ChinKago 18 (A.A.) — Al Cabone'nin şeriki olan kaçakçı George Parker, çetesi efradı tarafından ağır surette cerhedil- miş ve hastaneye nakledilirken ölmüştür. Tamirat konferansı Lozanda müzakere devam ediyor Amerika iktisadi konferansa iştirak edecek mi? Lozan 18.— Tamirat konferansı müzakeratına devam ediyor. Dün Japonya, Romanya, Yunanistan murahhasları beyanatta buluna- rak mâruz kaldıkları iktisadi müş- kilâtı anlatmışlardır. Konferansta tamirat tediyatının yeniden tehi- rine karar verileceği muhakkaktır. Hatta şimdiden konferans devam ettiği müddetce tediyatın tehiri kararlaştırılmıştır. Lozanda Avrupanın iktisadi vaziyetini tetkik edecek komis- yon çok ehemmiyetle telekki edi- liyor. Bu komisyona Amerikanm iştirak etmesi ihtimalleri de kuv- vet bulmaktadır. Fransız başvekili, kabine içti- mamda bulunmak üzere dün Pa- rise gitmiştir. Yarın tekrar bura- ya dönmesi muhtemeldir. Vaşington 18 (A.A.) — Mebu- san meclisi, beynelmilel iktisat konferasina iştiraki tasvip eden Somers kanunu lâyihasını 24 reye karşı 25 reyle kabul eylemiştir. Mezkür kanun lâyihası M. Hovere arzedilmiştir. Hindistanda Milliyetperverlerle müzakere neticesiz kaldı Londra 18 — Hindistan umumi valisi ile kongrenin giriştikleri müzakerenin neticesiz (kaldığı anlaşılmaktadır. Vali, Gandiye boykotajdan vaz geçince tahliye edileceğini ve kendisile müzake- reye girişebileceğini bildirmiştir. Fakat Gandi mukavemetten vâz- geçmek emelinde değildir. Bombay 17 (A.A.) — Karga- şalıklar eksilmiş ve vaziyette mabsus bir salâh hasıl olmuş olduğu söylenebilir. Işık yakma memnuiyeti kaldırılmıştır. Fakat müslümanlarla mecusiler arasındaki gerginlik devam edi- yor. Müslümanlar, t#mecusi mahal- lelerindeki ve mecusiler müslüman mahallelerindeki ikametgâhlarını bırakmışlardır. Kül yağmuru Dün Arjantinde yeniden kül yağdı. Büenos Aires, 18 (A. A.) — Dün yer altından gelen bir ta- kıin gürültüler işitilmiş ve kül yağmuru yağmıştır. Bu (hadiseler, oDescabezado yanar dağının yeniden faaliyete geçmekte olmasına hamledilmek- tedir. Lord Londonderry Cenevrede Cenevre 18 (A.A.) — Bir Ingi- liz askeri tayyare filosu, Cenevre tayyare Okarargâhna gelmiştir, (Hava işleri nazırı Lord London- derry ile diğer birçok zevat daha filo ile beraber buraya gelmişler- dir. Dişçi ve eczacı mektebi talebesinin seyahati Bu ay nihayetinde dişçi ve eç- zaçı mektebi talebesi, müderris ve muallimlerile birlikte Bulgaris- tana bir seyahat tertip edecekler- dir. Bu seyahat bir hafta süre-, İL gektir. ——— AKŞAM'ın tefrikası: No: 146 Hem cidal, hem hasbihal Ali Kemal bambaşka bir mü- nakaşa mevzuunu, istediği şekilde böyle açtıktan sonra, öbür nüsha- da doğrudan doğruya otaya çıkıyordu. (Hem cidal, hem hasbihal) serlâvhalı bir yazı ile, öte tarafa muarızlarına çatıyordu: “Biz ne genciz, ne de ihtiyar, ne ifrata, ne tefrite düşeriz. Evet, esasen ibtiyar o Türkün hakkı vardır, arapça ile türkçe arasında bir karabet, bir müna- sebet mevcuttur. .. Şimdi bir parça da gençlere bazı hakaiki ifham etmek isteriz. Evvelâ şu hakikatten emin olmalı ki türkçeyi güzel yazmak için fransızca düşünmek asla iktiza etmez. Hele türkçede bir keli- meyi Türklere fransızcadaki mu- kabili ile tefsire kalkışmak bir hatadır. Her iki lisanı da bihakkın temsil edemeyenlerdir ki bu nü- mayişlere iftikar ederler. Hele bizde bir fırkai dalâl daha vardır ki ona göre türkçe hiç, hiç, hiç ender hiç... Türkçe yazmak, türkçe düşün- mek hep tedenni alâmeti imiş, fakat en garibi şu ki bu müba- rekler türkçeden başka bir lisanda kâtipliğe öyle muktedir görün- müyorlar (*) Bu nevzuhurlara göre bir ( Namık Kemal) nedir? Hiç, bir (Abdülhak Hâmit) nedir, gene hiç... Öbürü türkçe selâset ve selâ- metle bir fikri ifadeye muktedir değil iken Kemal beyin yazılarını beğenmez, beriki ise (perdenin ucu), (karienin pabucu) diye ba- yağı taklitlerle âlüde bir iki manzume karaladığı için Eşber- leri, Tezerleri, Târikleri, bütün o bedayii hiçe sayar.. Küstahane Hâmit beyi istirkabe (yeltenir, artık sönmüş, bitmiş olmakla itthama kadar varır, âvare dü- şünmez ki: Söner ini Söndü denmekle nuru namütenahi nefesle kabil itfa mıdır çırağı ilâhi 0 günkü Ali Kemal Sağa sola çatmadan duramıyan Ali Kemal, henüz spekülâsyon işlerine girmemiş, zengin olma- mıştı. (Türk) e sermayeyi Ahmet Celâleddin paşa verdiği için ara sıra kâtibi hususisi Diran Kelek- yan efendi vasıtasile bazı ihtaratta bulunurdu, fakat kanı kaynayan, bilhassa şöhret için çırpınan bu adama Söz dinletmek mümkün olamazdı. Ahmet Celâleddin paşa — O sırada bitaraf bir vaziyette otu- ruyor, geçenlerde neşrettiğimiz mektuptan anlaşılacağı ( veçhile Ittihat ve terakkiye intisap etmiş bulunmuyordu.” Fakat Diran Kelekyan efendi vasıtasile Paristeki merkezle mu- habere ediyor, hattâ Ahmet Rıza beye para da gönderiyordu. Ali Kemal, Ahmet Celâleddin paşanın cömert kesesinden lttihat ve Terakki merkezine giden para- lara acıyor, fakat elinden bir şey gelmediği için bhiddetini içinde saklıyarak, etrafındakilere: -— Paşa, benim kıymetimi anla- dığı gün heriş kendikendine hallolunur, diyordu. Ali Kemal mesleğini, maksadını izah için: (... Şimdilik bu kıtada (1 Görülüyor ki Ferit beye değil, öte tafafa hücum ©tmektedir. Çünkü Ferit böy Paris ulümu siyasiye mekte binden neşet ederek Mısıra gelmişti, j << —— 19 Haziran 1932 ZINDAN HATIRALARI Abdülhamit devrine ait hakiki maceralar Muharriri : * beş on kişiden mürekkebiz. Fakat hariç ve dahilde beş on bin refiki fikir ve mesleğimiz bulunduğuna kaviyen mani olduğumuz için çok geçmeden eserimize vüsat ve küşayiş vereceğimizden eminiz. Maksadımız fikirpest şahsiyat- tan katiyen uzaktır. Türkler arasında Türklük içinde küçükten büyüğe ve büyükten küçüğe her türlü adavetin külliyen muarızıyız. Düşman etrafı ihata eylemiş ve varlığımız tehlikeye düşmüş iken millette derdi nifakı, seyyiatın en büyüğü /addeyleriz...) diyordu. Kari, bu noktada bir lâhza durarak düşünmelidir, Ali Kemal bu ifadesinde samimi mi idi? Düşmanın etrafı, hem de misli görülmemiş bir kuvvet ve şiddetle ihata ettiği milli mücadele sene- aynı Ali Kemalin (Millette derdi lerinde nifakı) nasıl yaratmak, uyan- dırmak, ve körüklemek istediğini henüz unutmuş değiliz. Ali Kemalin, o vakit gazete- sinde (şahsiyattan katiyen uzak) kalmak istemesinin sebebi, çatı- lacak şahsın padişah, Sultan Hamit olmasındandır. Ne olur ne olmaz, bir gün belki lâzım olur, belki içime yarar Padişahı hoş tutayım diye Ali Kemal, şahsiyat- tan, bu sebeple çekinmiştir. Bu sebepledir ki (Türk ) Memaliki Osmaniye haricinde neşrolunan gazeteler içinde, Ali Kemalin idaresinde kaldığı müddetçe, nevi şahsına münhasır, bam başka bir gazete idi. Padişahı ne meth eder, nede aleyhinde bulunurdu. Bir tarafa mensup olmadığıni ilân için de vesile arardı, bir gün bu vesileyi kendi kendine icat ederek şöyle yazmıştı: Bize bazı parti gazetesi denil- mekte bulunduğu mesmuumuz oldu. Şu zanniyat külliyen hatadan ibaret olduğu cihetle Omahza tashihi efkâr zımmında atideki beyanata lüzum gördük: Mesle- gimiz gibi lisanımız dahi resulü âzam ve hebiyyi ekrem hazretle- rine tâat ve inkıyattan ve makamı muallâyı Ohilâfet ve saltanata hürmet ve tazimden ve Mısırda valii hilâfet ve vekili saltanat bulunan Hidiv hazretlerine karşı dahi ihlâs ve tekrimden hâli kalmıyacağı gibi kalemimiz dahi nefi âmme münhasır bulunduğun- dan... ) Ne demek istiyordu? Onu belki kendi de bilmiyordu, fakat aşikâr olan şu idi ki, Ali Kemal bilhassa jön türklere mün- tesip görünmekten çok çekini- yordu. Aynı zamanda da hariçte başlı başına bir kuvvet olduğunu ilân etmek hevesinde idi. Satırlar onun bu fikrini çok güzel ifade eder: (Gazetemiz büyük bir kuvvet ve süratle yürüyüp bütün diyarı etrak ve aslen Kıbrıstan, Giritten, Bosna Hersekten, Tuna vadisile Kırımdan tutunuz da ta Kazana ve Oral, Kafkas dağlarını aşarak İran ve Turana ve Afganistana ve Taşkent ve Buha- raya, ta türkün beşiği olan Türkistanı kadime varıncaya kadar her yere yayıldı.) Aktarı cihana yayıldığı ilân edilen bu gazete nihayet, o da bazen bin nusha basıyordu. Bunun yatısından fazlası Mısırda dağılı- yor, bir kısmı Balkanlara gönde- riliyordu.. Fakat Ali Kemal daha gazete çıkar çıkmaz kendi kıy- mettar yazılarının okapışıldığını ilân etmekten bir zevk duyuyordu. (Arkası var) “ > e si A

Bu sayıdan diğer sayfalar: