23 Eylül 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

23 Eylül 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Tetrika No. 43 AŞK DİLENCİLERİ Nakleden: ISKENDER FAHRETTİN Hapishanede Conson zengin olmağa karar vermişti, Tom sordu: “Evvelâ zekânı, kabiliyetini, cesaretini ölçeceğim. Hazırmısın? ,, Oda arkadaşım dolandırıcılıktan bir seneye mah- küm, yirmi sekiz yaşında Şikagolu bir gençti, Beni görünce koşarak yanıma geldi: — On beş daki- kadan beri mey- danda yoktur nuz! Merak ettik., Nere- e gittiniz? e — Gardiyan müsaade et- medi, değil mi? — Evet. Insanı bura da kendi köşe- inde de rahat bırakmıyorlar ga liba..?I — Gardiyanın elinde bir şey yok ki. Hapis hane talimatna- mesi çok ağırdır ve herkes buna riayete mecbur dar. — Yatağımdan kalkmasaydım, ne olurdu? — Nemi olurdu?! Iyi ki muha- lefet etmediniz. Yeri geldiğiniz içi lefasında affederlerdi. Fakat, tekrar edince, hapishane bahçelerindeki tecrithanelere gön- derirlerdi — Tecrithanede kimse var mı? — Sekiz on kişi var. Fakat, azirim, o zındanlarda insan bir gece bile yaşayamaz. Penceresiz, ışıksız bir oda,, kuru tahtadan bir yatak. yirmi dört saatte yalnız bir kilo ekmek ve bir libre su, işte bu kadar! nasıl, işine gelir — Hiç niyetim yok... Mahküm © dolandırıcı bir delikanlı idi. Oda arkadaşının yanına olurdu. — İsmini sorabilir miyim ? Bu — Tom — Benimki de Conson, Kaç seneye mahkümsan ? — Üç... Fakat, bana neden “kaç aya, kaç güne mahkümsun?, demedin! — Çünkü bu pavyona cezası bir senden aşağı olanları getir- mezler de — Senin kadar ? — Tam bir mahkümsun ? Tom bir lâbza sonra cevap verdi — Kadın ticaretinden. — Ne tehlikeli, me heyecanlı bir ticaret. Demek ki kaç günden azetelerde merakla takip ettiğimiz bu meşhur davanın kah- ramanı sendin, öylemi? Tom gülerek başını salladı. Conson sağ elini arkadaşının dizine vurarak: — Benim cürmüm seninkinin yanında o kadar çirkin, o kadar manasız ki Dedi ve sıgarasını yaktı. mahkümiyetin ne Neden sene. tereddütten — Ben bir bankanın direkto- | runu yere varmak istemiştim. Imzasmı taklit ederek otuz bin dolar aldım. — Bu da bir zekâ eseri, — Haydi canım, alayı birak! Bir dolarını bile yemek kısmet cimadı. Derhal yakayı ele verdim. — Paraları almışmıydın? esnada Ispanyol güzeli oteldeki bavula yerleştirmekle meşguldü. Hapisanede olup bitenlerden haberi yoki elbiselerini — Alısıştım ve kaçıyordum. — Paraları aldıktan sonra, insan yakayı ele verir mi? — Hiç sorma azizim | Arkam: dan polis hafiyeleri takip ediyor- muş. Halbuki ben, polisi atlattı. amı zannediyor. ehemmiyet verm: polislerdi. Bir çocuğun tezviratın- dan korkardım, fakat pı takibatına ehemmiyet vermezdim, Ne kadar yanılmışım... Meğer, Amerikan polisi, uyurken bile gözü açık yatıyormuş | Gece yarısı İki mahküm baş başa kalınca. — Tom. — Ne var? — Uyudun mu? — Hayır. Gözüme uyku girmi- yor. — Hakkın o varl Üç senelik mahpes hayal, insana üç asır kadar uzun gelir. Benden tamam iki sene sonra çıkacaksın! — Belli olmaz. Kim bilir? Belki de senden evvel çıkarım. — Nasıl.? Yoksa senin cezan da mı bir sene? böyle olsa bile ben yine senden evel çıkacağım, Çünkü buraya senden çok evel geldim. Tom yorganı başıma çekti, Uyumağa çalışıyordu. Uzaktan nöbetci gardiyanın ayak sesleri işidiliyordu. Conson dudaklarını uzatarak tekrar seslendi — Bu gece benimde uykum kaçtı... Uyuyamiyorum. — Kulaklarını ört. Çabuk uyursun! — Uyuyamıyorum azizim! Sen bugün benim i altüst ettin! Buradan çıkınca, benim de senin gibi çok para kazanmağa ihtiya- cım vari — Benim gibi mi? Kadın ticareti ka" getiren hangi iş — Öyleyi dar fazla var? — Fakat bu iş başka ticarete benzemez, Bir defa yakayı ele verirsen. — Nihayet bende senin gibi üç seneye mahküm olur ve kotese girerim. Fakat, yakalanmazsam, yüzde yüz muhakkak ki zengin olurum, değil mi? (Arkası var) Dağa hücum Yeni bir heyet hazırlık yapıyor Dünyanın en yüksek daği olan Himalayanın Ee eritre tepesine çıkmak için İngilterede yeni bir heyeti seferiye tertip edilmektedir. Şimdiye kadar Everest si risinin en yüksek noktasma hiç bir fert çıkamamıştır yalnız mira- lay Nonsan ile doktor Serguel 1924 senesinde 1460 metro irti- 1925 senesinde meşhur Tagili kâşillerinden Madosi ile İrving, bu noktadan daha yukarıya çık- mak isterlerken, donarak ölmüş- lerdir. Yeni heyeti seferiyeye ceneral Broys riyaset edecektir. Dağın zirvesine” çıkmak ameliyesi, ü dört sene sürecektir. Çünkü heyeti | seferiye, sunda başlarken, muh telif yerlerde kamplar kurarak bem tetkikatı. fenniyede bulun- makta ve hem de geçilmesi gayet müşkil ve dik kayalıklar arasından ve buz kütleleri üzerinden kendisine bir yol açabilmek için kar sağa naklarının dinmesini beklemek: tedir. Bir hırsız 3 sene 6 ay hapse mahküm oldu an isminde i geçenlerde yeni bir cürüm- den dolayı yakalanarak adliyeye Osman 2 inci miştir. Muhakemede 4 yerde yap- tığı muhtelif | cürümleri sabit olmuş, kendisi 3 sene 6 ay müd- detle hapse mahküm edilmiştir. Hapisten sonra daba bu kadar zaman emniyeti umumiye nezareti altında bulundurulacaktır. Eski dostunu yaraladı Sarıyerde Cevdet isminde biri bundan bir müddet evvel Refika hanım isminde bir kadınla tanış- mış, uzun müddet beraber kal- dıktan sonra araları açılarak ay- rılmışlardır. Cevdet geçen gün Sarıyerde Kilyos yolu üzerinde dolaşırken Refika hanıma tesadüf etmiş ve birdenbire üzerine atılmıştır. Cev- det, Refika hanımı muhtelif yer- lerinden yaralamıştır. Zabıta Cevdeti yakalamıştır. Tenezzüh mü, seyahat mı? Geçenlerde bir idman kulübü ile bir musiki cemiyeti tarafından tertip edilen tenezzüh dolayısile ihtilâf çıkmış, bunun tenezzüh mü, seyahat mi olduğu hakkında zabıta ve defterdarlık tahkikata başlamıştı. Her iki taraftan yapılan: tah- kikat neticesinde tenezzühün seya- hat şeklinde gösterilerek resim rilmemek istenildiği tesbit edik miştir. Tenezzühü tertip edenlerden 158 lira ceza tahsiline karar veril miştir. Polisçe bulunan eşya Fatih polis merkezi bir lira ile bir takım eşya bulmuştur. Tophanede o Abdurrahman is- minde bir hamal elinde bir altın bileziği ötekine berikine satmak isterken polisler kendisini yakala- mşlardır. Abdurrahman bu bileziği bir vapurun içinde bulduğunu söylemiştir. Bilezik bir çok kim- selere gösterilmişse de | sahibi bulunamamıştır. Bilezik 2 inci şabe müdürlüğüne teslim edilmiş- tir. Pangaltı merkezi bir sebpa, Beyazıt merkezi iki lira, Erenköy bir bisiklet bulmuştur. Sahipleri polis 2 inci şube müdür- lüğüne müracaatla para ve eşya- merkezi larını alacaklardır. sından memnundu. “Ob, hele yarabbi şükürle diye düşünüyordu.- Artık yoluna gir Artık bana kaldı. Artık tamami benim olaçakl, Fakat o gün, kocasından, bedi- ye olarak bir boroş alınca şaşırdı. Ahmet Rami bey, ona — Haye hazırlan, karıcığım seninle bu akşam, bir barda yemek yiyecej eğleneceğiz! - “ — Tamaml -diye düşündü. - Gene oldu olacaklar... İşler ber- battır! Gene yerini buldul Seya- bata çıkacakl,, Hakikaten de, evlendiklerinden Ahmet Rami bir Arada sırada bir onunla | “balay seyahatına çikardı. Bazen İzmir, Bursa gibi bir yere, bazende Avrupa'ya giderdi. Bu seyahatlerine, daima * bir iş zumnında,, diye kulp tak: hate çıkmazdan evvel, mutlaka bir hediye alır; bir de veda ziyafeti çekerdi Onun içindir ki, Nebahat hanım, şimdi, kocasının verdiği hediy den ve çektiği ziyafetten son derece kuşkullanmıştı. Netekim, işte, korktuğu da başına gelmişti. Yemekte oturdukları Ahinct Rami, Nebahat — Ah, sorma, cicim! - dedi Başıma bir iş açıldı ki... Bana bir Atina seyahati göründü. Ortağım Reşat bey, Atinaya gidiyor. Ben de onunla birlikte gitmeğe mec- burum.. Zira, Reşat bey rumca bilmiyor. Benim rumcamdan isti fade edecek. Rahatım bozulacağı için çok üzülüyorum amma, elden iş meselesil sırada, “— Traş! - Diye düşün Fakat dur, dur belel Ban Ahmet Rami seyahate çıktık- tan sonra, Nebahat, istibzarata başladı. Bütün işlerini kıvamına soktu, O gün Atinadan bir te graf almıştı. Kocası, ona selâm yazıyordu. “ — Ibtiyacım yok! - dedi - selâmını başını çalsın... Başka kadınla gezip tozuyor, bana selâm |, Esasen, kararı karardı. Bütün işlerini yoluna sokmuş, kocasının evini ebediyen terket- menin esbabını temin etmişti. Telefon etti. Kocasının ve ken- disinin arkadaşlarından o Adnan beyi evine çağırdı. — Size bir kararımı bildirmek istiyorum. “dedi Lütfen bu mek- tubu alınız, kocam Istanbul'a döndüğü vakit kendisini karşıla- yarak, bu mektubu ona veriniz. Ben artık Ahmet Rami'den ayrıl mağa karar verdim. Adnan, mütehayyir... — Evet, kocamdan ayrılmağa karar verdim. Ne zamandanberi bunu düşünüyordun, son ve kati kararımı almağa cesaret edemi- yordum. Bahusus, son zamanda Rami akılllandı sanıyordum. Fakat artık bıçak kemiğe dayandı. Kocam, gene bir metresile seyyahata çıktı. Bu seyyahatlara, © izdivacimızm ikinci senesinde başladı. Fakat ben, ancak üçüncü sene bu seya hatların bana hiyanet olduğunu anladım. O zaman bu zamandır, kimlerle, nerelere gittiğini biliyo- rum, Bazan arkadaşlarımdan bir Rp İRİ dul veya boşanmış kadında © #eyyahattayken © ortadan — kayıp oluyor. Onunla birlikte seyyahata çıktıklarını. anlıyorum. — Esasen, arkadaşım, daha © geceden sıkı fıkı bir hal almışlardı. (“Arkas daşım, diyorum. “Ahpabım,deme- liyim. Zira, Rami kocası olanın kadın arkadaşı olam: Seyahatten avdetinden sonra, bir müddet daha beraber yaşıyorlar. Derken, kocam bana avdet edi- yor. Bir müddet iyi geçiniyoruz. Sonra | tanıdığım, yahut ta madığım — başka bir kadın zubur Gene bir hediye, gene bir ziyafet ve sonra seyahat hülâsa, Rami beyefendinin metres- lerinin saltanatları fasılalarında, benim de azıcık yüzüme bakılıyor... Fakat ben, artık böyle izzeti nefsimi kıran bir harekete daya- mamıyacağım! Kararımı. verdim. Gidiyorum. Adnan, kadına kocasının bi O da, Nebahat'ın söylediği söz- lerde haklı olduğunu biliyordu. Üç gün sonra, saat altıda, Ahmet Rami avdet ettiği zaman, feci havadisi Adnan ona verdi, Zavallı Adnan, alı alına, moru muruna. — Aman yarabbil Felâket! “diye inildedi.- Vallahi bu sefer Atina'ya bir kadınla gitmedim. Sahiden de Reşat'la berabearim. Istersen sor. Evet, Filhakika, öteki seyahat- lerimde, Nebahatin tahkik ettiği ve senin bildiğin gibi, kadınlarla beraberdim. Lâkin artık, hayatımın uslanma devresinin zaruri olarak geldini sezmiş, böyle şeylerden vaz geçmiştim. Eskidenberi, seya- hatlere çıkmazban evvel hediye ve ziyafeti adet edindiğim için, gene de öyle yapmıştım. Fakat, gelde Nebahet'i inandır. Makili; ( Hikâyeci ) Tütün ihracatı Ticaret odası, incüler zÖm- resi, tütün ihracatını artırmak maksadile hükümete bazı teklif- lerde bulunacaklardır. Diger taraftan verilen malümata göre, tütüncülerden mürekkep bir heyet, şehrimize gelecek olan ik- tisat vekili Celâl beyi ziyaret edecektir. Trahom hakkında mühim bir karar Marsilyada © toplanacak olan beynelmilel trahom © kongresine Türkiyedeki mücadeleye ait gayet mühim ve mufassal bir rapor hazırlanmıştır. Bu rapor bir kaç güne kadar sıhhiye vekâleti vası- tasile kongreye gönderilecektir. EMLÂK SAHİPLERİ Kira kontratları tecdit zamanı yaklaşıyor! Kiracılarla münakaşa ve pazarlık her vakit müşkil ise de bu sene ahval dolayı sile daha güç olacaktır. Bu nahoş münakaşalardan kurtulmak isterseniz EMLÂKİNiZiN iDARESİMİ Bahçekapı Taşhan No, 20- 2 - 22 de mukim. UMUM EMLÂK ACENTESİNE TEVDİ EDİNİZ! TELEFON, 20307.

Bu sayıdan diğer sayfalar: