12 Ekim 1932 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

12 Ekim 1932 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Şeyhin dostu Bu hafta Opera sinemasında “şeyhin dostu, filimi gösterilmek- tedir. Filimin bir kısmı çöl haya- tanı, Arap saraylarını, bedeviler arasındaki aşkları, Arap sarayla- rndaki beyaz kadınları, buralarda yapılan zevk ve sefahat âlemleri dayak yemekten hoşlanan hasta ruhlu kadınları gösterir, bir kıs- mı da Amerikan babriyelilerinin uzak denizlerde geçen hayat larına, yaşayışlarına dairdir. Mev- | zu şud Büyük bir birinde Bil tayfa vardır.. Bil yalnız kendi ge: misinin değil bütün filonun bül bülü gibidir. Herkes onun şarkı” larile, yaptığı tahaflıklarla eğlenir, güler, alay eder.. Bil “günlerden bir gün denize düşen gayet zenğin bir şeyhi ölümden kurtarır.. Şeyh sudan çıktıktan sonra — Eğer bir gün yolun düşerse lo. Bu gemilerin benim sarayıma gel. Seni yer yüzünde tasavvur edemiyeceğin derecede eğlendiririm |. Diyor. Bir gün Bilim gemisi şeyhin bulunduğu şehre demir atıyor. Bil şeyhi unutmuştur. Genç bah- yiyeli giyinip arkadaşlarile bera- ber limana çıkmak istiyor. Fakat arkadaşları tahaflı deye bunu kendi kayıklarına almı- yorla. Gemide yalnız kalan Bil bir vasıta bulup limana çıkıyor. Doğru şeyhin sarayına gidiyo, Şeyh bunu büyük bir misafir. perverlikle karşılıyor. Hakikaten Bil yer ylizünde tasavvur edile miyecek derecede eyleniyor. Şeyh bu esnada bir yere gitmek mec- buriyetinde kalınca Bili kendi yerine vekil bi işte film Bilin şeyh vekili zamana ait bir çok eğlenceli vakalarla ve aşklarla doludur. Filmde güzel danslar ve şarkılar yardır. « Şeytan mask maskeli kadın Bu hafta Asri sinemada şeytan i3ökeli kadın filmi” gösterilmek: tedir. Filmin mevzuu şudur : Bop ile Angelik karı kocadır. Misi de gençtir, evleneli henüz bir sene olmuştur. Bop karısının Sessiz sakin halinden bıkmışlır. O daha şen, daha kıvrak, daha Deşeli, daha süslü bir kadın a #maktadır. Bop nihayet Triksi isminde bir genç kadını kendisine metres tutuyor. Triksi karısına Bazaran çok daha kadındır. An- gelik kocasının bu halini anlayor. Onun karısında “yalnız ev kadını ruhu değil birazda oynak bir kadın ruhu aradığını seyiyor. gece büyük bir zeplinde maskeli balo veriliyor. Angelik bu maskeli baloya gi- diyor. Çapkın hareketleri, kıvrak dansları ile Bobun fevkalâde na- zarı dikkatini celbediyor. Bop durup dinlenmeden şeytan maskeli kadınla, yani Avgelikle dans ediyor ve sabaha karşı onun kulağına fısıldıyor: — Ne kıvraksınız, ne neşeli niz? Tam benim düşündüğüm | kadın! Ne olurdu karımda sizin meştnizin yüzde biri olsaydı ne kadar, mesut olurdu Bunun üzerine şeytan maskeli kadın yüzünü açıyor. Erkek derin bir hayrete düşüyor. O günden sonra Bobun gözü dışarda kak mıyor. İstanbul genisenkiağ , Şeyhin dostu #ilminden bir sahne Ariane Bu hafta Majik sinemasında “Ariane,, yabut “Genç rus kızı, filmi gösterilmektedi Sz artisti Gaby Morlay tarafından temsil edilmiştir. Mevzuu şudur. Konstantin çok hercai bir ge tir. Şimdiye kadar bin bir kadın macerası geçirmiştir. O hiç bir kadına daimi surette bağlanma- mak, her çiçekten bâl almak niyetinde olan bir gençtir. Deli- kanlı birgün Ariane isminde bir darülfünunlu kıza rasgelir. Ariane genç bir rus kızıdır. O delikanlı nın aksine aşkı çok ciddi telâkki etmektedir. Hayatında yalnız bir erkeği seveceğine kanidir. Konstantin aşk defterine Aria- meyi de kaydetmek istiyor. Genç kız delikanlıyı aşk meselesinde ciddi. bulmayor. Lâkin ondan uzaklaşmıyor da. Ariane yalnız zevkini düşünen yakışıklı âşıkını yola getirmeğe çalışıyor, Konstan- tin de genç hızın fikirlerine bir değişi yapmağa — çalışıyor. Aralarında büyük bir mücadele, ruhi bir maç başlıyor... Bir çok şayanıdikkat sahneler- den sonra genç kız maçla gal geliyor. Filim baştan aşağı genç arasındaki bu ruh müicade- lesini. göstermektedir, Gaby Mor- lay ile beraber oynayan erkek artist. Viktor Fransen, Lucien Gultrinin talebesidir Gizli mahkeme Bu hafta Asri sinemada Gi; mahkeme filmi gösterilmektedir. Filmin mevzuu heyecanlı bir za- bata v Skopino isminde. iri yarı adam bir konserve fabrikası © işletmektedi Fakat Skopino hakikatta büyük bir haydut çetesinin reisidi Semi vi Colimon.. Buda güya fabrikatör. lük etmektedir. Fakat hakikatte Colimon da (azılı bir haydut reisidir. Skopinonun — adamların- dan biri Colimonun kardeşi öldürmüştür. Bu yüzden Colimon Skopinoya | fena halde düşman olmuştur. İşte filim iki haydut çetesi arasındaki kanlı mücadeleyi gös- termektedir. Gizli mahkeme he- yecanlı bir zabıta filimidir. 4 Fransada umumiye ait olarak: “Dünya yerinden oynadı,, isminde bir filim çevri- lecektir. bu ay 19 Saadet şarkısı Nakili Ahmet Hilali Hattı üstuvada buz ve karlar Şimale doğru ileri yürüyüşü- müzde Kenya dağının eteklerin- den geçmek mecburiyetinde idik. Kenya hemen hemen haltı üstü vanın altında iken tepeleri daima buzlar ve karlar ile örtülüdür ve | Afrikanın en yüksek dağıdır. Dağa çıkıldıkça, sıcaklık derecesi azalır, yüz metroda bir, sıcaklık bir derece düşer. Meselâ dağın dibinde derecci hararet 30 derece iken 3000 metroya çıkıldığı 2a- | mah sıfıra inmiş olur. Daha yukarıları buzlar ve kar- lar ile örtülü Yeşillik te yük- | sekliğe göre değişir. Deniz sat hından itibaren 5,200 metro yük- seklikte olan Kenyaya gelince, i, buzlar ile kaplıdır. Geceyi geçirmiş” olduğumuz Kenya dağının tepelerinden birin- de manzara pek heybetli idi. Hava, çok açıktı. Batan güneşin glasiyeler üzerine yandan düşen / aşıkları, buz tabakalarını. pırıl | pırl parlatıyördu.. Çadırlarımızı bir çağlıyanın kenarında kurmuş tuk. Çağlıyan suları, buz gibi soğuktu. Afrikada iken lâmbala- yımızın. etraffhda, sürüler halinde uçuşan sineklerden burada eser yoktu. Belli ki iklim burada sinek- Filimden bir sahne Bu hafta Artistik sinemasind: “Saadet şarkısı, filmi gösteri mektedir. “Saadet şarkısı, meş- hur Alman artisti Güstay Fröliçh ve Cüta Alpar tarafından temsil edilmişt a Alpar son zamanlarda güzel sesile Alman artistleri ara- sında büyük bir mevki yapmış bir sanatkârdır. Filmin mevzuu şudur: Küçük bir pazar yerinde, küçük bir sey- yar tiyatroda şarkı söyliyen, kü- gük bir şarkıcı kız. O kadar | güzel söyliyor ki büyük bir tiyatro | mü nazarı dikkatini cel- beder. Müdür bunu kendi tiyatro- suna alır. Şarkıcı kız Citta yeni tiyatroda pek ziyade muvaffak olur, meşbur bir yıldız olacağı sırada müdüre danlıp tiyatrodan kaçar. Genç kız başı boş olduğu halde ötede beride dolaşırken yolda Fred isminde genç bir bestekârla tanışır. Bestekâr ona hayatından bahs- eder: “Saadet şarkısı, diye bir beste yapmış... Fakat bütün tiyat- rolar bu besteyi reddetmişler Parasızmış.. Evinden ayrılmışmış. Citta bu. yakışıklı. d sözlerinden pek mütee: Iki genç o günü gece yarısma kadar eğlenirler ve o saatten sonra da birbirlerinden ayrıla- mazlar. Bir kaç gün beraber geçer, Sevgilisinin bestesini öğrenen genç kız mütemadiyen saadet garkısını söylemektedir. Böyle mesut yaşarlarken gün Fred sevgilisinin evden kaç İerin yaşamasına uygun değil Biz adam akıllı üşüyorduk. Onun için Afrika ovalarında dolaşırken güçlükle sırtımızda taşıdığımız. beyaz bez gömleklerimizin üzerine | kalın fanilalarımızı giymeğe mec- | bur kaldık. Zenci klavuzlarımız, yaktıkları İ büyük ateşin etrafına çömelmişler, üşümemek için biç durmadan ateşe kalın kalın kütükler atarak körükleyip duruyorlar. Geceleyin, İ battaniye ile örtülmemize rağmen İdan yeri ağarırken, öşümeğe başladık. Yanlarına, yün battani- Yelerini almamış olan arkadaşlar, geceleyin soğuktan hiç uyuyama- dar. Kampımızı kurmuş olduğumuz 1500 metro yüksekliğindeki vadinin imi, Amerika ve Avrupanın iklimine çok benziyordu. Yüksek vadiden, ovaya doğru yavaş yavaş sıcaklık tayordu. Şunu da söy- ki, Goril maymunlarından başka, Afrikanın bu yüksek yer- lerini ziyaret eden canavarlar yoktur. Afrikanın bu yüksek yerlerinden geçerken az kaldı. bu havalideki muvaffakyetsizliğe uğ. ratacak bir kaza olacaktı. Sesleri filme çekmeğe mahsus aletlerimizi taşıyan kamyon yedi ton. idi, Biz süratle ilerilemeğe mecbur olduğumuz cihetle, bu kamyon yollarda kalıyor ve ancak güneş batarken kamp kurduğumuz yere geliyordu. Bir gece evvel de diğer on bir kamyondan geç kaldı ve kampımıza gelebilmek için gece- Fakat talisizliğe bakın ki, şoförler kam- yonun fenerlerini madılar. Kamyonda bulunan mü- görür. Çok müteessir olur. Fakat bir akşam büyük tiyatro lardan birinden bir davetiye alır. Davetiyede * genç musikişinasları- mızdan Fredin saadet şarkısı mindeki fevkalâde eserini dinle- mek üzere teşrifiniz rica olunur, denilmektedir. Herkes o" akşam tiyatroya ko- gar, Citta eaadet şarkısını söyler. Afrikanın göbeginde .. kamyon dereye yuvarlanıyor ir türlü yaka- | ildiği cihetle, zencilerden birine kamyonun basamağı üze- rinde uzanmasın, ve yoldan uzaklaş- tıkça kendisine haber vermesini emretti, Kamyon karanlıkta yoluna de- vam ediyor ve bir ahşaj rüye ARM İşte o aa rünün sağ tarafının sökük oldu. ğunu gören zenci, sağ elini yü” karıya kaldırarak şoföre bir işaret yaptı. Bu işaretle, köprünün sağ karafı bozuk olduğumu anlatmak istiyordu. Şoför, bu işareti yanlış anlıyarak kamyonu iki metroluk bir yüksek- likten bir derenin çamurlarma yuvarlayıverdi.. Şoföre bir şey olmamış, mühendis Andersonun ise, köprücük kemiği kırılmıştı. Zenci , kazaya © kendisinin sebebiyet ver: zannederek karanlıklar arasında ormana da- larâk gözden kayboldu. Bu kazaya rağmen, kamyon bin-bir zorlukla derenin içinden çıkarılmış, motör ve makinesine şey olmadığı cihetle, ertesi sabah kampimıza gelebilmiştir. Gene yabani mandalar Bu mecburi istirahat gününden istifade ederek canavarların filimle- eken operatörlerle görünmemek işin kostümlerini — değiştirdik, onlara yeşil ve mavi renkli göm- lekler ve pantalonlar giydirdik. bu karnaval kıyafetini giymiş operatör filim çekmek için ağacın dibinde çömelmiş olduğu zaman katiyen uzaktan gör meyordu. Bundan başka, son derece vahşi olanbu havali canavarların emniyetsizliklerini davet etmeden mümkün mertebe yanlarına yak laşmak için filim çekme makine- lermizi, icabına göre arslan, pan- ter, geyik, postlarile örtüyorduk. Bu hilemiz çok muvaffak oldu. Manda ile yılanın boğuşması! Bu sayede canavarlar arasında, cereyan eden ve hayali addedile- bilecek bir bağuşmayı mükemme- len filme çekebildik. Biz, bir ormanın kenarinda otururken zenci kılavuzlarımızdan biri, ansızın bağırdı: — Şuracığa bakınız, yabani bir manda dansediyor. Avcılarımız- dan biri gösterilen yeri dürbünle | tetkik ettikten sonra: | — Çok tuhaf şeyl Bu hayvan | kâh ileriye kâh geriye gidiyor ve burnunu hiç yerden ayırmayor diye ilâve etti. Arkadaşlara derhal emir verdim. — Aman bu fırsatı kaçirma- yalım. Makinelerinizi yanımıza alı nız ve benim arkamdan geliniz. Manda 40-50 metreye kadar #okulduğumuz balde, bizi sezme- mişti,. Zenci kılavuzlarlan biri biraz daha lanla boguşuyor. Diye bağırdı. Filhakika, ara sıra çimen- ler üzerinden başımı yukarıya kaldıran büyük bir yılanı gördük. Zehirli yılan yabani mandayı sokmağa çalışırken , manda da onu çiğnemeğe ve ezmeğe uğ” yaşıyordu. En nihayet yılan bu boğuşmadan vaz geçti ve çalılık- lar arasına dalarak kaçtı. İşte © zaman yabani o manda | başım yukarıya kaldırdı. Tiyatro. alkıştan karırlır. Genç kız halka genç musikişinas Fredi takdim eder, Delikanlı bir gecede meşhur olur. Genç kiz saadet şarkısını temsil etmek için evden kaçtığını sevgilisine ânlatır. Ev güzel beste yüzünden az zama - da zengin olurlar. Evlenirler.. & - adet şarkısı, onlara hakiki bir saadet getirir.

Bu sayıdan diğer sayfalar: