6 Haziran 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

6 Haziran 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Yazan: AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI İSKENDER FAHREDDİN Tetfrika No. 74 Radyo 6 Haziran 934 çarşamba Karaman beyi, (Jüzetta) dan bahsederken.. “Allah göstermesin. Başkasının karısında - dünya güzeli olsa - gözüm yoktur!,, demişti. Cafer ağa yalvarmağa başladı: Murat beyi çağır- n sorunuz! rak şu saçları ağarmış çap- onun hiç.. Budala? — etlim, İbrahim bey Muradı efendimizin gözünden dü- bunun elbette bir ürmüşse sebebi vardır. Müsaade ediniz de arzedeyim! Sultan Beyazıt, Cafer ağanın sözleri hoşuna gittiği için, onu dinlemeğe katlanıyordu. Cafer: — Padişahım! Karaman beyi, Murat reisin karısını elde etmek istiyordu. Bu isteğine muvaffak olamayınca, kadıncağızı öldür. meğe çalıştı. İşte, bu çivinin birisi .ona aittir! Beyazıt tekrar gülerek, harem ağasile alay etmeğe başladı: — Senin kuş beynin bu meden âcizdir. Bu masal- na Murat mı uydurdu? Söy- işleri muhak: ları sa, le bakalım, ne çıkarın var ondan?! an neye ihtiyacı var ki, Murat reis- raman beyi mangalı karıştırırken, kendi FE söyleniyordu. — Ne diyordu? — pelit mezara gönderiyo- Tum. sad ötekine geldi, diyordu, teki iğ. Gariz pe ak mırıl- dandı: —Odasiz... Padişah gene hiddetlendi: — Ben mi? Hâlâ ısrar ediyor- sun, öyle mi i? — Kulağımla m assa- im! kıyacaktır! Bunu kendi ağrıda ve kulaklarımla duydum. Caferin ısrarı üzerine padişah “düşünmeğe başlamıştı. Sultan Beyazıt, eğer beyinin çapkınlığına dair bir ufak macera duymuş olsaydı, Caferin bütün söylediklerine inanacaktı, Fakat, aylardanberi Türk sara- ında misafir bulunan Karaman beyi, usluluğu ve tevazuu Padişahın ku- lağına onun a şimdiye ka- dar bir söz bile erişmemişti. Gerçi İbrahim bey vaktile Ana- doluda padişaha karşı ayaklanan al gösterecek Elmer göstermiş, wi azıdın gün geçtikçe itima- dını kazanmıştı. Anadolu beyleri uzlaşınca kölenizin rar Anadoluya gecince müsaâ- de edecekti, ş Cafer ağanın vakenialarile Kar kırmi düşünen Beyazıt, harem ağasının omuzunu okşıyarak: — Sakın bunları başka bir kim- seye anlatma! Ben İbrahimle ko- nuşurum... işti. Cafer ağa huzurdan çıkınca, padişahın iyi - ufak ta olsa - bir şüphe girmemiş değildi. Çiviler her ne Lada bir mana ifade et- Caferin miyorsa da, a lağınla işittim..» olsa, bunları uydurmağa cesaret edebilir miydi? İkinci Beyazıt bu meseleyi mu- hakeme ederek, Karaman beyile görüşmeğe karar vermişti. Padişah, İbrahim beyi çağırttı.. — Öğle Man seninle birlik- te yemek istiyoru! Diyerek iltifat en sonra, bir çalışarak an! ber, çürük mak için, gayet lâstikli bir cevap ver- mişti, İkinci Beyazıt tekrar sordu: im Cafer, has odalardaki mangallardan birinde iki çivi bul- ri mi var? bi merak ediyorum. Sen ne der pla ei gülerek verdi: — Mangalda yeni yanmış ate. başa vurmasın diye, içine demir çivi koymak âdeti yalnız İstan- bulda değil, Anadoluda da var- dır, padişahım! Bunu bilmiyen- r, şüphelenmekte haklıdır. Fa- kat, ateş içindeki çivilere büyülü demek, çok gülünç olur. — — Ben de böyle > Sirli cevap Dedi dünü acaba? zekâsı bu tanisi aşi değil lim! Ona bu biri vardır... dınız mı inceliği an- şevket- ikri veren elbette Er sorma” z az olur dora Has oda! Ria birinde, dün gece tanı- yamadığı bir ses klar e > ta) filân deyip duruyormuş. m bey birdenbire m . Fakat itidalini kaybetmedi halde sarayda şüpheli bir adam var, demektir, Bunu araştır- mek me o ae bi yabançinii m) — yano, i, müsahabe, 19,15, konser, 19,30 plâk, 20,15 Mi a seri, eserlerinden İsveç 22,20 Mickicwiezin eserlerinden, 231 13 ii musiki ve dans. reş (36,5 m.) — 19 orkestra, 20, 0 eme koferans, 22 en ik keman, 23 haberler, 23,30 kon “Pre (47 2 m) — 18,35 plâk, 19,20 “Almanc kesisi zı haberler, 21,45 Romadan naklen «Fedora» pe Tası. oma (42 sö — 18,10 konser gesi bahisler plâklar, 21,30 Giordannın eenlekağ «Fedora» pi- yesi, Budapeşte (550,5 m.) — yolonsel, 21 ii 21,35 yeni eri rl 22,30 e konser. Viyana (50 ml) ope- e le ihcingold? operası, elo 2 plâk konseri, rsi 934 perşembe 9,20 plâk neşriyatı, 19, 20-19, 30 vi a a 30-21 21,30-22,30 stüdyo caz heyeti - tango orkestrası. üdy 5 plâk, 23 Raporuğ, » 15 Bükreş (364.5 m.) — Dinice orkestrası, 20, 3 plâkla pe Mm. operası, la ler. Prağ (470,2 m.) — 21,40 orkestra, haberler, 23, ii plâk, 23,30 salon or- kestrası, Roma (420,8 m.) — 18 hafif te- geni komser müsahabe ve mi 21,45 mütenevvi konser, 24 haberler, Posta ittihadına dahil ei ecnel bi memleketler; Se Adres tebdili için i beş Kuruşluk pul Eseri sidik, 4,35 Tİ 2 2,01 Ve. 2412 4,29 12,12 16,12 19,37 2188 Idarehane: Babiili civarı Acımusluk Sk. saraya erki basımdan silmeye pen içindi mek ki Galerim a lm ve imiş.. Amma sesini İb- rahim özle sesine ml Diyerek, Karaman beyine dön- dü: — Sizin dairenize geceleri dı- şarıdan ziyaretçi geliyor mu? — Hayır, padişahım! Kulunuz her gece kuşçu başi mek yer ve ömrü şahanenize dua- lar e erkendn yatarım! e) dileri, dir, abe? İbrahim bey şüphe vermiyen ciddi bir tavırla: — Murat reisin karısı olsa ge- kulunuza kaçma! dirmişt, i Fakat, ben: «Allah gös- termesin, başkasının karısında s- dünya güzeli olsa - gözüm yok- “ tur!» diye cevap vermiş ve bu ha- beri getiren acuzeyi kovmuştum. Padişah hiddetlendi: y kahpe var..! Kocasi var- çi ken başkasına kaçmak istiyor a hiç başını çevirmedi. Delikan.| duğuna hayret ediyordu. Hem ha...21 «(Arkası 1 var) lı bunu görünce derin bir nefes | Yadini tutmıyacağını bile bile... i Hikâyeci © dü dü 5 dlldin e Genç kadın âşığına mağrurane cevap el zannediyorsun? de Bek bi çok... Hele bir tanesi var ki her ak vere- nin m dolaşıp duruyor, * n biliyorsun? almğ Demek pencerede oturup ona een İstemeden de gördüğüm olu- yor. Ve dönerken sokakta ras- Şe Hep orada, beni bek- ler. — Ya şen — Ben ne demek? — Sen de ona bakar misin? — Orada olduğunu görüyorum. — iz musun lv — Hiç Bişi hak — Yemi am a hoşlanmaz dığımı bilirsin, Kolkola idiler, Erkek sevgilisini şiddetle vücuduna doğru sıktı: — Seni çok severim. Bana azap verme, dedi. — Ne yaptı — Bu nr nim ne kabahatim var? Bir adamı evin önünde durmak- — ye altında dolaşmak- lebilir miyim? — “Se hiç bir şey söylemedi mi? — Hayır. Bazan selâm verir. — Ya sen? — Mukabele etmem. epeyce zamandanbe- Delikanl ri sevgilisinin yanında bu kadar zevk si Şimdi sevgilisi me» LE şayanı ilk yapıyormuş gibi bir usanç gelmiş- ti, Şimdi, bu lâkırdılardan sonra genç kadın kendisine pek mu: zez görünmüştü, Ayrılacakları va- elini avucunun içinde tuttu, gözlerine baktı. — Bu akşam gene seni bekliye- cek mi? eli sordu. — Kim nin na ne Gülüştüler, el Delikanlı arkasından u, Bir an için- de oni iş gi o eyi Mİ gösterirse? Sevgi lisinden ayrılmak şimdi kendisine hayattan ayrılmak kadar elim ge- liyordu. Ertesi gün büyük bir aşk coş- kunluğu içinde sevgilisini bekledi. Kolun una ikale zaman öyle bir sokuldu ki genç kadın Sokağa olduğumuzu unu- ini dedi. Ayrılacakları sırada delikanlı soruyordu: — Bu akşam gene bekliyecek mi? — Kim. — Âşık! Ge kadın istihfafkârane omuzlarınnı silkti, O akşam delikanlı sevgilisinin ilhakika ka- geçerken şapkasını Tilki kürk aldı. Öteki gencin aman laşmacım se; Artık pek me ee Fakat bul sahneyi düşündükçe içinde ii Yavaş yavaş bu şüphe bir eldi, Evet, selâm laşmşlardı. Ertesi wgilisine bir şey özlemi İn iyiye bir ka- . Aşığın ne yaptığını hiç sormaz oldu. Fakat si akşam sevgilisini takip ediyor, âşığın onu leyip beklemediğine bas kıyordu. Delikanlı daima orada, çi önünde ayakta duruyor. Genç kadın içeri girdikten sonra gözlerini pencereye kaldı- mahzun mahzun a, Kendisi için bu an içindeki a kı coşturan bir zafer dakikası ve u. Kadın sebebini bik miyorsz da ndi- sine âşığın e merbutiyeti, ipti- lâsı arttığını fari mi: m istifi k çoktanberi düşündüğü b til atkısı istedi. galeyan duyan delikanlı bunu s55-' ve seve di, Ertesi akşam genç kadını ge- ne takip ediyordu. Fakat o meç- öremedi. ayrılırken içi rahattı, Sinirleri ya- ipi ağa kendisinindi. Hiç bir te! yoktu, Aşkı sükünet m ra iki? Genç kadın gülerek soru yordu, O ya bile: # — Tilki mi ; Sevgilisinim çiheşini yordu. O güzel dudak hep eskisi gibi olmakla beraber onda sanki bir eksiklik var gibi bir şey his- ve u boyun atkısını lg sun, n, değil mi? Aklımda... Bak lim... Belki kabil olur. Biribirlerinden biziz lat YE rıldılar, Delikanlı çevirip 1. İns ettiğini düşünüyo: zeldi, zarifti, fakat ne olduğun tayin edemiyeceği bir şeyi eksik .İ gibiydi. Nasıl olup ta öyle büyük bir hediye almak vadinde bulur” de , diil

Bu sayıdan diğer sayfalar: