26 Eylül 1934 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

26 Eylül 1934 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Fr Yazan: AKDENİZDE TÜRK AKINCILARI İSKENDER FAHREDDİN Tefrika No. 189 mag —— Oz türkçe Türk dili Dr cemiyeti başkanı Saffet bey, 26 eylül ayinde Feriye Günleri Murat, Avrupalıların Türkler aleyhinde birleşmesinden endişe ederken, Padişah, amber ve afyon iptilâsından, memleket işlerini ihmale başlamıştı Amber ve afyon salgını özleri Muradı — Onun kem e kabil olmıyacak, Hamzaci e cevap veren Muradın kaç silik beri çehresi süzgün ve ben- zi uçuktu. ei eritir yalnız bırak” mak istemiy rat! Bi lr, başını dinlersin! Yattığım oda- ın manzarası okadar güzel ki.. urat: — im git. Ben, belki yarın ge- Tirim. Diye söz vermişti. Murat, Hamzadan ayrıldıktan sonra, doğruca saraya gitti, Musa- s hip Cafer ağadan amcası Mahmut , Paşayı sordu. Cafer ağa, Mahmut paşanın sa- rayda olmadığını söyledi. Murat padişahı iran kimiz ikinci ogün yalnızdı. — Zatı şahaneyi görmek için amcanızın İnler ne lüzum var? Ben şimdi gidip arzedeyim.. dedi. seri intizar odasında bekli- hava serin olmasın: rağ- ii bir ber iptilâsı, o izdeki hâkimiyetimizi bu gidişle kaybedeceğiz. Dediği için derhal gözden düş- müşlü. Kaptanı derya Ahmet paşanın ani olarak azlile yerine geçen Rüs- tem paşa tok sözlü bir adamdı. Fehiikeyi Padişala söylemekieh çekinmiyordu. Murat intizar odasında le Sultan B. nl ile boğazlara kadar kes şevketlim! İstanbuldaki ecnebiler e vr kışkırttığını yam KAY dan ni >. ai lerle Orme la ttifakına mâni olmuş cağız. Bu sırada harem ağalarından biri, Sine altın bir tepsi ile pa- serik bir bardak şerbet getir- en Bayazit bahsi değiştir- mek için güzel bir vesile bulmuştu: ir şerbet te Murada getir! Diyerek gülümsedi rbeti larak yudum yudum içmeğe baş- arem ağası derhal dışarıya çı- | İ a bir bardak şerbet daha ge- tird Padişah sordu: da bu tiye değil mi? Ambei n nefisidir, Murat! Sen ağzının ta- ını bilirsin! İç bakalım.. Beğene- cek misin? Murat hafif bir göğüs geçire- rek, Mi me götürdü: .. Güzel bir ko- kusu di var, Beyazıt gözünün ucile-Murada baktı: — Tesiri, lezzetinden güzel. Anlarsın ya! Murat, son günlerde padişahın ika bir ni Saffet beyin o gece sö; liyeceği nutukta, VR öz türkçe kelimelerden haber aldıklarımızı okuyucularımıza öğretmek için aşağıya yazıyo- iz. “ g er — Lider, Budun — Millet, Armağan iii Zat < Yaban- — İsmet; ii ie z Harimi ismet), Cihan, dünya, Amaç Hedef, Ulus — li halk, Güzey — Sâye, şi MiğiMm Okyaı Yalçın riklik > Zr İni, iz E Kemal, al (Madde), — aşina Ee > İhtiyaç, e ve b zarüret (bunalmı Asığlı > Fayda- > Hepimiz, mk — Uza — imti- yık 5 Kati, muhakkak. B isyazıdin yaşı ire sareti mi kaybolmuştu? Yol İNE meal ri büyülemiş- miydi? «— Hint sularına kadar gide- ceğim!» Diyen ikinci Beyazıt şimdi he- vesatma düşkün, memleket kay- DA uzak, ne duygusuz bir olmuş — Ben, Paj apa (Borjiya) y. völig mektubu yazıdın, oy kapılarak leketi meml sürüklediği muhakkaktı, Çünkü, man eli Venedikten Türk sarayına kadar nmış, ve her şeyden evvel padi- şahın istilâ duygularını söndürme- ğ EL öl een ad i lü. şeceğinden emindi. Fakat, gene a da a ki, memleket iş- yük bir b ve fa- aliyet pi ikin azıt, Mu- radın Sl dike dinliye- cek ve don enize çık- masına müüne araç Cafe: ia güle n, Murat a yi sizi i bekdi yor! Zatı t, Akdeniz seferinin za: nı gole bahsederken, ai ci Beyazıt teri çatmıştı, Murat a ordü: — ane Adalara hücum et- mek için müşterek bir donanma ŞU, B 1 Sulti tilâsı maiyetine de sirayet etmişti. Bü- tün saray ve hükümet erkânı am- ber kullaniyordu. Yalnız amber iptilâsı baş gös- termiş değildi. İkinci bir iptilâ daha vardı ki, bu, ötekinden çok daha müthiş bir felâketti: Afyon ç z eds ellerini biribirine vur- ai eee içeriye girdi. Beyazıt gülerek: iy m getir! Diye bağı Padişah in misafirlerine af- yon çektiriyord. 'ubul Kl esi. Radyo 26 Eylül Çarşamba Ruşi b “ er ve Veciher Sentikia Şölüh 21, a 2 30 Stüdyo caz ve deği ork Bükreş (365. m.) — iyi 15 neşriyatı, 18 Üvertürler o ve iri 19,15 yeni Fransız operetlerinden par çalâr, 20 üniversite, 20,13 plak, Stan Gelenin akşamı, (Piyano - 23 habe gün, 21 flüt), e (550 m.) — 18,30 çigan sikii. 20,0 taganni korosu, 21,15 hikâyeler, 21,50 Budapeşte komser or kestrası, 23,15 haberler, 23,35 dans musikisi, Viyana (507 m.) — 20 erlelile e, 20,20 dans ii 21,05 senfonik konser, 23 akşam konseri, 23,30 ha- be ver 23,50 akşam konserinin devamı, ik “a vg Perşembe İstanbul : 0 plâk neşriyatı, 19,20 ajans beke <U 30 Türk musiki neş- riyatı e Bi an Azmi ka ai Hi nımlar), 2 İyo orkestrası, e urat o bir defa bile in on çekmemişti.. Çekenlerden de hoşlanmazdı. Murat içinden: — Ne için geldim.. Neler görü- yorum iyi söyleniyordu. Beyazıt: akalım, Murat reis! dedi - a bundan daha ke- y yok. İnsanın gamını, Kansai o kadar çabuk gideri- yor ki.. Allah razı a bunu icat kası var), si SY ve mi konferans, 215 30 yüne le “ömründe ründe | Her akşam bir hikâye Vie” 7” Yirmi enberi a Ondan kalbimin en derin araya geceleyin işitik sesi gibi ince ve yu- sakin bir nin nasıl bir şey olacağına aklım iyordi ermiyordu. Naciyeyi yi — rg günü, pe cerenin ö ik defa li izim için o kadar büyük, u o kadar kaplı- yan harikelâde bir saadet oldu ki o akşam biribirimizle tek bir lâ- kırdı bile edememiştik. Bu güzel aşkın sonu gelmedi. Geçirlğim muhtelif aşklar için" en temizi, en hoşu bu oldu, Pe neticesiz kaldı. Ertesi sene babam ölmüştü, Ben yetim kal- Seri Tahsilime pek iyi devam im. Hayatımı kazanmak m 9 25 2 ns n evlendiğini duydum. böle kalbim biraz kanadı. Fakat sonra bu ilk büyük bir acı b mazi- nin yadigârları arasına karıştı. Naciyeden arada sırada, kardeşle- ri vasıtasile haber alıyordum. akları olmu: şt. sin işleri mp gidiyordu. Zaman geç- artık Naciyeyi hiç iri slim Fakat, geçen sene İstanbulda Naciyenin kardeşlerinden birinin evinde kocasına rasgeldim. Kısa boylu, şişman bir adamdı. Gaze- telerde ismi ge omanları: memnun oldu. Taşralı in için bu gibi şeylerin hayatta em- miyeti olacağını samedeck ka- dar tecrübesizdi. ye behim romanlarımı hep satın li Kim bilir beni görse ne kadar memnun olacakmış. Memlekete gidersem bir kaç gün kendilerinde misafir olacağı- mı vadettim. Zatı dum: Bir ile sevdiğim e kadını göreceğim, diyordum. Adetâ gizli bir ıztıraba doğru yürüyormuşum gibi içimde bir sıkıntı, bir e 7 var. Bir bakışı- mın, bir sözümün hayalimde bir melek temizliği Di yaşıyan bu ka- urunu bozması İptida kocasi karşıma çıktı. Be- ni büyük bir şevk ve muhabbetle karşıla. — Naciye sizi hekiyorl dedi. Beni mi bekliyor? Ona ne söy- Vi zihnimde tayin edemi- bir gibi i FUR. içim- da bü; yük bir helecan var. Eve girdik, ir. odasına geçtik. ve ası: — Ben Naciyeyi sarayım, di- Jik aşk dg ye çıktı, Odada yalnız kaldım. a Etrafıma bakındım. Duvar asık, i bana Naciye. El yarabbi ne, kıyafet! pi ilk aşkım bu mu? Kalbi-' o kadar kadın bu ii Objektif karşısında çehre ne kadar ürkek, alık bir hal alak Ibim sanki Zi İçimde derin bir acılık du; rum, Bik Mat nasıl > bi: şey kay- tmişim gibi bir esef var. I yere — sesleri işittim. Biri ağır, diği iy a mii düm, Kocasınin Eği şişman, tu- haf kılıklı bir isi in iyi i öğ ürmüştü." karışık idi. Tombul tombul bir u iye idi i loş geldiniz, meşh: mancı, dedi. Ev işlerinden bozul- ş kalın parmaklı elini bana uzattı. Samimileşti: — Nasılsın bakalım, Hayri? Kaç sene var ki biribirimizi gör“ müyoruz! ' — Yirmi sene oluyor. Sen na- sılsın Naciye? Elhamdülillâh sıhhatteyim. alir bin şükür, halimiz vakti- miz de yerinde. Bunu söylerken itinektmilini bir nazarla kocasına baktı. ahat otursana Kocam rada yalnız üç gün a kalacağını az bu. Biz seni lan uğramış bir hak de kendisine bakıyordu Eski yak Vü- kal- etâ ehli Yü- bir cu çel binin alevi sönmüş, bir hayvan haline girmişti. zünün üstündeki küçük ben mercimek kadar büyümüştü. Çeh- resine P ei bir se veris yordu, bu simaya baka eski- den kalma bir ei bir yn arıyordum. Naciye gülüyor, konuşuyor, tün maneviyatı bir avuç içi ii görünüyordu, Karı koca bana mehsulâttan, vergilerden, çocuk- larından bahsettiler. Giy r bis rer birer geldiler. H sev- şadım. Oğlanın li sor« İaciye: Senin m ii dedi. dim; dum. N Evlenmediğim yaz Gözlerine a imla e ir heyecan yoktu. Sofraya oturduk. Bol bol ye dik, Yemekten pencer önünde kıra karşı otu: den, ölmüş akrabalardan, dost: bahsedi > hayatını kaakle di. Ben de müteessirdim, Kendi- n ğin Kari lenbire, uzaktan si eld. eme imiz i an biri. Artık hı şarkılardı Gözle lerim im Nar son e buldu. in gözlerini aradı. pen ie uyuyordu, Hi iyki bir adama dolayı müteessir- Fakat o kâyeci | öle ln ğa a

Bu sayıdan diğer sayfalar: