12 Mart 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

12 Mart 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Çi ei EZ NN e SARAY ve BABIÂLİNİN İÇYÜZÜ ,Yazan: SULEYMAN KÂNI IRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 430 Said paşanın ingiliz sefaretine - ilticası nasıl oldu ? letler İstanbula b gemis ler göndermeğe karar vermişler- di. (Almanya elçisi (Zormayeliç) mabeyin ki ım beye im- paratoru — Buna Abdü il kat etsin! Yoksa bu mesele belini badi: olur!., Der, Kâzım bey bunu sira hamide anlatmağı: vazife Abdülhamid sonderece ie va şer. Hariciye nazırı Tevfik paşa irade: ile esbak Sadrıazam Said paşayı: birlikte alarak Almanya sefaretine giderler; keyfiyeti res- men elçiden istizah ederler. Elçi: — Aslı yek! rek elçiye gitmek üzere müsaade. alır, ptınız? Beni mahvede- a bö; > ya yialmi — Söyledim, ais bağ bu: sö- zü resme koyam. Der. Kii ari ey saraya döne- rek elçinin bu sözünü; de arzeder. Said ve Tevfik paşalar ikinci de- fa sefarete gönderilirler. Bu defa elçi iki türlü söz eğ se bebini. şöyle izah e: — Bu mesele a bilimin “ rasında hususi bir şeydir. İş res- me konulunca, Hariciye lü idarei kelâm edemem. bir sırada böyle bir söz matbuata aksederse vaniyet bir kat daha iel der; —. sultan Hahid artık Kâ- eyi mabeyinde bulundur. made akl Tevtik paşaya: Kâzım sz kanğe n— sini reva gire eme bir elçiliğe isa ola cağım MM yolda irade sa» dır olur. Bu belâdan hafifce bir ceza ile: endisine' nimet sefareti bulumuyordu. Kâzım: beyin! bur el- çiliğe tayini arzolunur; olunmaz iradesi de: çıkar.. Said paşanın Ingiltere sefareting İlticasi Dahili tazyikler ve izaclar kar- şısında yeni osmanlılar siyasi emellerini istihsale hariçte çalış- ir c e bayi lee dönmüş- lerdi. Hıristiyanlardan bir çokları 0s- manlı hükümeti memurlarının iklerinden korunmak. arel hakikatte bir çok imti; ecnebi devlet- lerin tabiiyetine, di olmazsa hi- 1 yolunu buluyor: lardı, Müslümanlar için bu kapı açık olmadığından an dev- rinde her hangi bir'emel ve mak- sad uğurunda ise se e e gu almak seneden s mum eden bir moda Halini e tı. Bilhassa Murad beyin azimet ve avdeti bir çoklarının rütbe, mansab, ihsan'celbi hususunda iş- tihalarıni kabartmıştı, O kadar ki, Avrupaya firar edecek diye kendisini jurnal ettirenler bulun- Sn ai biri olmuştu. Mahmud paşanın Av- rTupaya a ar hayli telâ- şa koymuştu. Jön rklerin av- rupada saray ve Baba tabirince «Evrakı muzirre» neşretmeleri sarayı çileden ein şeylerden: di. Mithat paşanm Avrupaya > dı üzerine Avrupa ricalile temi dahil ile avucu içinde bulundu: ne tercih ettirmişti. Mithat paşa İzmirde Fransa konsoloshanesine i dar az mı üzülmüştü!. etibbayı hazreti e tiy Mavroyeni paşa Rusya sefare- tine iltica eylemişti; onu da çi kartmak keme az u atana Said' pi w kendisini İngilte- re elime same mecbur gör: müştür. Fakat m bu hareketi hırs, menfaat, mansab gibi sebeb- sah ileri gelmemi Onu bu: sevki ini muhafa» za mb «Sultan eğ kor- kusudur.» Said: paşa Mithat paşa akibetine uğramak i şısında: ihtiyatlı o bulunmağı mu- e Said paşanın imei ei verdi. gi izahata göre hâdise şöylece ce- reyan etmiştir? Said paşa beşinci sadaretinden mabeyin “baş kitabetinden aldıgı bir tez- tabit' olan zi- yaret ve mülâkatını temarüz kabul) etmemek iradesi tebliğ e- Bir kaç gün sonra da Şürayi. Devlet azasından Zühdü bey Said. dan ye nazırı paşa da işid skaı yorlar. Bunun üz. ben de (Ben uzakta idim; d dikkat edeme- dim!) dedim. 7 Diye Halil Rifat paşanm söz“ lerini nakletti. Said paşa Zühdü beyer — Kâmil paşa ne demiş?. Sualini irad etti. Zühdü beyi — Kâmil paşa bir şey söylsme- (1) Bu ziyafet ermeni vakasının üçüncü günü Şal Imanya prenslerindon birine veri miş. yalnız Bekir beyi dinlemiş. Cevabını: verdi daliilindim yirmi sekiz gün sonra gece vakti kurenadan Faik ey de Said paşaya gelerek şu teb- liğde bulundu: — Efendimiz: buyurdular ki: Ben e e kadar ne- zaketle e getirdim .0i ise Erosaileni tedib et- medi; Islahat gürültüleri çıktı. A- e me Ni kan inler ie Gelik de (Başbaşa ve- ee TE demek ireği en ine nezake e ettim; eli ziyaft- te nişanından tuğramı çıkardı; yanıma öyle geldi. Ermeni patri- ği de armayi kilise kapısından o gün a işl. şa. bu tarizlere şu mu- söle e ul. — Vakıâ kendilerinin lütufları- tuf an için dediğiniz —— Bir ittihamdir. Bunu Kabul demem, "hatırlatmal (Devamı var) Radyo 2 Mart Sali İstanbul, 18. Almanca ders, (o 18,30 Dm sn esi Azâde, 18,50) Muh» i parçaları- plâk, a. 5 b Haberler 19, 50 Piyano ve Vi- yolonsel Solo, Cemal Reşid - Mesud Cemil, Di iye e namına eyl 20/30 Demi: 1,20: So haberler, Borsalar, 21, 30 Sai gin rası, > Re (Şan) Ra yn Pe nl 8 Sözler 184 is Gi Oda m > (Felemenk eserleri), 18450 Sözler, 19 re e havaları - söz- plâk sğizem sözler,, 20,33 ler - Islık ve armonik 21 Poloner mame 21, — kia e e 5 Dam ve şarkılar, 20, 1$ Sözler, 21 Konferans, 21,10 tolla İnv: lidez adli skeç, 22,15 Grlarğ dişe kılar, 24 Dana mı “e Beken 8:30 Piyano Sl Der 19.40 Esi kn. Kİ e a, mal Gi Berlin, 3 e 19,30. Plâk, 20,30 Hukuk ni, ,40. Aktüalite, 21 EE berler, 21, 10 ik Balon uçuşu teci ait bahisler, 22,10 er iz lar) ali 23 Haberler, 2 Gi 24 Breslaudan, dans nala Tm. 18 Pil, 19,25 — ler, 19,30 Sırp Reklâm va 20, 15 eriği ei sl ii Opem. orkest: özi a 33, 15 ai vu, 316 m. 19,20 Aşg ezgi ii üren Sözler, 20 Silezya bestele- ri, 22 aNaclimaschines. skeç, Haberler, 23,23 Teknik, 23,35 Dana, 13 M İstanbul, 18 Franszon dem; 18,30 Em ili Ka 18,50 Po travinaki, 19, bakanlı Damme konferana. bambu kız lisesi muallimi Cömile, 2: Dn alalayka o i Ya Sonat P, kestrası, 2 İle caz ve Ağ piki traları, i gi , İçin beraber getirmiştim: İBAHAR Yazan: Muazzez Tahsin İşte seninle orada m ve eviştik Minacığım. Sen büyük le kalbinle derhal bu anasız kıza kollarını açtın ve bende ve dım. Çok defa eve dönmesini is- temiyordum bile, Sana mekteb hayatımızı tekrar Kk ne iyi na 2 Berater geçen o çalışma, eğ me ve © dolu pis ei mak kabil mi?: Bütün bu mekteb günlerinde ocam sör S$; yı resme birin hasrettiği için.. resim merakı bende haki genişlik alıyordu. Mektebde yaptığım tablolar velâ muallimlerin, müfettişlerin ellerinde dolaştıktan sonra tale- benin arasına yayılıyor, bana kü- çük muvaffakıyetler yeriyordür. tekrar ev Bir cuma günü, bir kartpostal- dan kopye ettiğim bir tablo olim nl doğru e nasıl oldu bilmi- orum ayağım kaydı, sendeledim, dll 5 ve e telle elimedn düştü. Babam koştu, çantamı kaldir dr ve o sırada yerdeki tabloyu da gördü. — Bunu kim yaptı? diye hay- retle sordu. — Ben — Sen mi? Babamın gözlerinden bunu be- Zenmediğini Eyi gekingen bir sesle söyledim — Evet baba, Beğenmedin mi? Halbuki mektebde herkes bu- “ nu çok beğendi. Hattâ bunun için bir mükâfat ta aldım. Buna sevi- nerek tabloyu i «Ba- bam ressamdir, bakalım ne diye- cek!» diye kendi kendime telâş ediyodum. Babam, senelerdenberi ilk defa başımı Mi arasına aldı > v. gözlerimden. öp inmi de söz mü? Sen| bir ressam: ire kızım. Bir aç sene sonra ihtiyar baban s6- ninle iftihar ir... Bu yaz seninle üz resme çalışırız sl mu yavrum? Ömrümün karanlik De bir ışık belirmişti Mina O yaz ve e çıktıktan sonra babamla birlikte resme çalıştık, li a sonu gelmi- rk bir ateş vard çalışma iile biribirimi- ze Mağ Bağlıyordu. Babamla ya- vaş yavaş arkadaş olmağa Başla” mıştık. Hattâ bana birkaç defa annemden: bile balisetmişti, Bir akşam beni odasına çağır- di. Çok kederli ve zavallı bir heli vardi. ğım?» diyerek ona ir ma sasının üzerinde etrafı giveli bir zarfa gözlerim mi y ım... Annem ölmüştü; ayaklarmın dibinde- ki sandalyeye oturdum: ve başı- mi onun dizlerine koydum. İlk | yac defa olarak beraber ağladık. «Ne oldun babacır Sıra No:13 Gİİ Yatmağa giderken babam: — Feyhan, dedi. Annen biz den ayrıldıktan sonra De za vallı ve sefil bir ömür Bunu bir dostumdan ballar ak dıniş onu boşamak istememiştim. Bir gün belki gene gelir diye düş- küm bir hiz ve ümüdle beklemiş- fakat dostumdan gelen mek- dan; annenin bizi çok geç hatırladığını anlıyorum; ölmeden ancak birkaç saat evvel onu ça- gırtmış. ve bizi sormuş, bizi iste- Hattâ dostum bu son arzu için Bizi telgrafla çağıracakmış ta doktor mani olmuş, bir iki saat yaşar yaşamaz, boş yere dlererinmayı: niz! demiş. — Zavallı anneciğim! — Evet, zavallı kadın... Fakat de onun ka- miş, sunu: yerini Feyhan sen ve ben dar zavallı değil miyiz Bu tek cümlede babamın hisle- rini ve iztirablarını açikça oku- muştum. Boynuna sarıldım. — Babacığım! Babam, aramızdaki hissi daki: kaların uzamasını önün — Anne: de ölmüş Baba? — Floransada » Şimdi dostuma bir mektub yazarak ona bir kabir yaptırmasını rice ede- ceğim. Odama geldiğim vakit ra Lâmbamı yaktım gelen mektubu saygı ve korku in açtım. Titrek bir elin yazdığı satır ları göz yaşlarımla ıslatarak oku dum: Annesinden Feyhana Kızım, Sana hitab ederken annenin ne kadar derin bir azab ve acile' kıvrandığını görsen mutlaka iş" lediği günahı affederek ona vi larını açarsın. Çektiğim acıları ve döktüğüm göz yaşlarını sana anlatmak, bü- tün bir hayatı anlatmak kadar güç ve uzundur. Benimse buna ömrüm. yetişmiyecek, Birkaç gün, belki: de birkaç saat sonra ölece ğim, Seni, unttum, seni düşünmedim sanma kızım! Senden başka ço“ olmasımı istemedim der aşk rinden sonra biribirimize kayna” tıramadı. Belki de bu menhus harb olm8” saydı biz bu ayrılığı bu rel acı bir şekilde göremiyecek V* senin gölgende ikimiz de mesud olmasa bile rahat ve sakin yaf” aktı. oan

Bu sayıdan diğer sayfalar: