15 Haziran 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

15 Haziran 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM Açık havada dans “ans dersleği ; “yi amma bunlar | niçin çıplak çıplak d öynuyorlar?.. S Sebebi ne ki?..,, .. Kuzguni, kapkara arap > hocanın, elinde sopa bağırıyor: « Bir.. iki.. bir.. iki » Tepebaşı Bahçesinde açık havada dans dersleri — Kuzum burası plâj mı?. e münasebet yahu?.. Şeh- rin ortasında plâj olur mu?.. Peki bu mayolu rrEğ bu ven renk mayolu genc kızlar.. amanları, bu sıcak yaz günlerinde, güneş etrafı kasıp ka- vururken eğer Tepebaşı bahçesi- nin önünden geçerseniz garip ga- rip şeyler görürsünüz... Parmak- lıklara seyyar satıcı, hamal, ber- riyi, bahçeyi seyrediyor. Amerikan gazetelerinde resimler çıkar... Ameri va a kızları yaz sıcağında 90 katlı apartı- anların en üs lerinde, taraçede dans ei yapıyorlar.i İçeriye bakarsanız -benzetmede det de öyle yaparak dans ediyor- lar, Başlarını biri kKuzguni, kap- nız?.. Yoksa içeride böyle zıpla- yan bu garip insanlara bakarak «acaba delirmişler mi?» diye s0- rTanlar mı istersiniz?. Hele iki çöpcü vardı. İkisi de ömür... Uzun saplı faraşlarına ka- Klanı .dayamışlar, o parmaklığa gözlerini uydurmuşlar baktılar, baktılar, biri: — Emme de oynuyorlar be!, — Oynuyorlar ya ölen.. ne san- ın ki.. in ön çifte G3 ve — Bu telli melli değ yon m iken zip zip sıçrayı veriyorlar... — İyi emme.. niden ötürü çık pah çılpab Ee a Ötekisi uzun müddet Avrupa şehirlerinde bar bar dolaşmış bir- ok oyunlar seyretmiş gibi gayet Re se tavurla: n bilmezsin.. dedi.. o oyun ve oynanır.. “Öbürü de Sekli bilgisine pek güvenmiş olmalı > yi ina- nır gibi bir tavurla su: İ irdim, iş elinde ocaman bir sopa... Hepsi kan ter içinde... Baletler kıpkırmızı Grill hocanın sopası havaya kalkıyor EE ie, Gör- siçrayı — Bir, i Hele kömür gibi kapkara hoca- nın hiç şakası yok... Elindeki so- pa da dehşet. ner bir filim is- çılı medeniyet»... ük fasıla çeri: bahçenin açık ram tahtalar üzerine serildile: Of. iile: — Ayaklarıma kara su indi.. — Eve aki gitmez hemen ya- tıp uyuyac Hoca onlari 14 - 15 yaşında birisini daha fazla ri “Bu Mecbure adında b zı idi. Yaşının allel. rağ- men fevkalâde iyi dans ediyordu. Haydi Mecbure!.. Hec u sözü üzerine Mec- bure belini kıvırdı. Tahtanın ü- zerinde garip bir şekil aldı. Yusyu- varlak bir hale geldi. Başı vücu- dünün garip bir kıvrıntısından, elle. ri, bacakları bambaşka, acaip acaip| bacakları bambaşka, acaip acaip yerlerden çıktı.. bir tehlike kar- ve tostoparlak olan tesbih bö- ceği gibi acaip bir şekil aldı.. İlk mektebi imi işi bu Türk kızcağızı bütün arifetleri 8 aylık bir dersten sonra öğrenmiş.. Rus hoca M. Kazbek: — Göreceksiniz.. o bir yıldız olacak... diyor. Mecburenin yanına yaklaştım. Mahcup bir kızdı. İçime merak olmuştu?.. Acaba bizde bir balet kızı nasıl yaşıyor?. Arzulari, ide- alleri Kazancını nasıl sarfeder. Ne yapıyordu. Sordum: mektebi zorla bitirdim. Ke m ni Ankara 11 (Hususi lim bir ilkbahar ve vermek için boş yere'uğr ; Memurların da- irelerinde en kolaylikla ir iş bol, bol terlemekten ibarettir. Fakat bu nihayet tir altı serin yerlerinden biri de çiftliğidir. Pazar günü istasyondan çiftliğe kalkan ilk tren sepetli, bohçalı, destili ve gramofonlu bü- yük bir insan kalabalığını şehir- den uzaklaştırır. İlk trenin bu halini görenler memleketin dısın- dan gelen göçmenlerin (mahalli ikametlerine ) gönderildiklerini şehirlilerdir. Akşama gene evle- rine döneceklerdir. Pazar günleri Orman çiftliği o kadar kalabalık oluyor ki bütün Ankara sakinlerini şu büyük çift- liğe taşınmış sanırsınız. Şehirden Gölgelere halılar serilir, sepetler- den yemekler çıkarılır ve meşhu: kreme meharetini Kikieimeye ar. yi sonra Bira parkı tık- Jam tıklım doludur. Daha kapısına gelmeden yollardaki ilânlar sizi (Bu yol Bira parkına gider), (Ankara birasının eşi yok- tur), (bir düble a içmeden geçmeyiniz) eğer bu ilânlara da- yanabilirseniz çiftliğin diğer ta- raflarına gidebilrsiniz, Bira parkında yerler daha şimdi- âlâ le yorum. e masrafımız iskarpin ve mayodur... Çok iy eskitiriz... olmak istersin?., — Tabl en büyük emellerim- den biri yorum.. fakat felek fırsat vermi- or, — Burada böyle senin yi ev geçindiren kızlar var — Çocek.. iç ln İ Sabahat Geçer de 14-15 ya- şında bir şeydi. O da kazancile ev ıyordu.. Burada hepsinin müşterek, eri- ilemiyecek, kavuşulamıyacak, ya- naşılmıyacak tatlı birer rüyaları var: Sinema... Hepsinin gönüllerinde bu garip cazibenin heyecanları, sinemadan bahsederken âdeta bir sevgiliden bahis açılmış gibi bir tufah oluyor- r. Bu esnada güneş is- tediği za sizi yakıp kavurmak istesin çiftlik takilan soğuk biraları karşısında nihayet aczini itirafa mecbur kalacaktır, Bira parkının hemen üstünde eğlence bahçesi ayi Büyük eşe dosta tastik Makeallekiir. Üç topla üç sırığı devirdiğiniz tak- tirde eğlence yeri sahibi hediye- İçlerinde yapayalnız alm kazançlarile tek başına bir yon ein oturanlar var. grup oturmuş sinemadan bahseden genc kızlara baktım.. İçimden — Kimbili ir, helme? rl böyle sinema rüyasi kaç milyon genc kız vardır.. ia çeşidden kızlar alay alay ak memleketlere giden altın a- nizi de ihmal etmez, Beş kuru YE a Sahife 7 Ankara mektupları Ankara halkı yazın pazarları nasıl geçirir? şw rip aldığınız halkadan hiç olmazt birini karşısında dizili şarap şişi küçük köşkün içindeki yaz güneşinin köpürmüş gazebir hafif abele e mektedir. Beyaz elbiseli garsonle bir tango ile muk: salara yerleşmiş urmadan ayran dağıtırlar. Bira parkile Lokanta bahes nin yanından geçen asfalt yol si Marmara havuzuna kadar götür, bilir. Burası daha sakin, dah sessizdir. Eğer kanınız kaynam yorsa haftanın yorguluğunu bi rada çıkarabilirsiniz. Dediğim gibi Ankara 10 man gifliğinde... önemli çifliğine gidiverin, O zatı, elini! le komuş gibi, orada bulab lirsiniz. Size bazı kolaylıklar da göst rebilirim. Eğer tefekkir mizaçlı biri ise Marmaı havuzunun kenarındadır muhal kak. Eğlence meraklısı, cazbanı dans düşkünü bir zatsa Lokan! bahçesindeki kalabalığın arası dadır. Oraya bir bakıverin, F kat, bu saydığımız soylardan d gil de ehli keyiftense boş yel Marmara tepesinde aranmanınr nası yok, elbette Bira parkındadı Velhasıl Ankaralılar pazar ş nü şehrin altı sıcağı unuturlar; yorgunluğunu çıkarı lar. Akşam yaklaşınca trenler i sanları şehre taşımağa başlarla Trenler ne kadar kalabalık o Hele son tre günlük yor bilemezsiniz. leri hiç sormayın. Pazar günü çiflikten ayrılı son trenleri görünce insan İsta bulun tramvaylarını Bu pazar ben de bu so: den birinin kalabalığı arasını lıyacak sıcak yaz mevsimini ha lıyar lu gece çamlarda kalsâk ne olür Şarkısını söylemeğe başla iki dakika sonra Ankaraya vard rayıcılarına benziyor. Milyonl ç altınlı, renkli rüyalar den sefil, berbad bir halde hay larının sonlerina erişiyorlar.. şarıya çıktım. Çöpçü hâlâ teki ediyor: — Emme de özlü oynuyor ha... Hikmet Feridı

Bu sayıdan diğer sayfalar: