June 17, 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

June 17, 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Sahife 12 CAKŞAM 17 Haziran 1935 m Tefrika No. 33 Kaçar, genç zabitin yüzüne bir kamçı indirdi : “İçimizdeki dişi tutsakları avlamak için, elinde Han uyruğu mu var? Akayın yolunu neden kesiyorsun, —— sai da (Dağların Kızı) na mı tutuldu Moğol nöbetcisi, Kaçarı bulk “lu... Akayın kendisini görmek is- tediğini söyledi. Kaçar koşarak g F ayas güle- sal lanan genç Moğol zabitini tanıdış sataştı mı?, Diye varda Aka; — Boynuma sarılmak i ; bırakmadım.. kaçtım. * Dedi. Kaşar hiddetlendi: * © i ben onun denen im sen merak etme Diyerek çe ni ER er re Akay, kaçma: General Keçi, o gün Dağla- rın kızını kendisine biraz daha yakın, biraz daha ısınmış buldu. Ayakta konuşuyorlardı: — Han daha iyileşmedi mi?. — Beş gün sonra gözlerini aça- cak diyorlar.. — m bu ii ami e. um amma, sihirbazi m yanına sokmu. tele nlar, bir insanı ölümden Karması yolunu hepimizden in mi n dağda şe bir gün ıl G cağ sinek)lerdi sari aslanımın burnunu Isı sz 1, Hay- vancık ateşler içinde yandı.. has- talandı.. günlerce iyemedi., ölecekti. Onu ben ölümden kur- tardım. Akay bunları anlatırken dağda- ki hayatını ve ölen aslanıni hatır. lamıştı.. genc Li bakışları bir- 'denbire deği w den öldürdün?. Diye sordu. Kaçar, onun bu bâdisiii unut tuğunu umuyordu.. başını önüne erek; — Ne palım, km ni u ben vurmasaydım, nöbetciler sarin — Oktayın vo ağ için mi bu yararlığı göstet DE — Hayır. Sadece sözüm yap- Ç e 5 m > , 5 5 Di 5 > acaktı. aslanımı hanın ü üzerine slrmamıştm imin üzerine saldırdığını YEN a » © B $ > B m B m E — Onu ölümden kurtarmakla > e Kiandın?, — Sen prensesi öldürmek kazanacaktın?. bakayım. k ay dişlerini eke ei Onu öldür le ne Bana onu söyle tirim, , bu husumete sebep Cİ TACLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR İCENGiZiN OĞLU İSKENDER -FAHREDDİN — Benim ii aslanimi ne- ne? O zavallı kızcağız seni tanı miyor bile, Akay, düşüncelerini daha faz- la oi izini ir ein çekindiği için susmı Et ötük gözcü kolları geçiyor- A Kaçar, Akayın yn önünde dolaşmak istemedi.. ayrıldı. aş ele eteğinde kan dökmeni bir uğursuzluk sb iŞ — Moğol generali, sevgilisinin peşine takılan sarı püsküllü genc zabitten öç alma- dan uramıyordu. sane ki maf birine (Yelo)nun çağrılmasını emretti. (Yelo) e köle en önde gözcülük yapan piştar kolunun zabiti idi. Bu Gil gören za- bitler bellerine sarı püskül takar- lardı. (Yelo) atına bindiği zaman rüzgâr gibi bye diri işi gören- lere ia han b (Yel ei iaiyari inde iki yüz a bulunurdu. Bunlar zırhlı elbise giyer ve ölümden kendile- rini korumasını bilirlerdi. — püsküllü zabitin asıl adı Ton idi. hi çok yakışıklı bir genc- ti.. Kaç ei gurdan yirmi beş yaş daha büz iii bnm uzaktan gördü- sile sevmeğe Tonguru bir nd olsun kollarile sarsay- dı, içi rahatlıyacaktı. Fakat, Akay onun yüzüne bile mamıştı, Tongur, Akaya ne zaman ras- Jasa: — re seba Tongur da skini ki, Akay, Oktayı seviyordu. Tongur a siz dağ güzeline: — Sen Oktay han 'n koşu; eya Onun birçok gözdeleri aza sen de kaybo- lup gideceksin! O, zaten, şimdi Ankinden başka bir kadın sevmi- yor... Diyecekti. Onunla bir daha kar- şılaşınca, bunları söyliyerek, dağ- ların kızını kendine çekmeğe ka- rar vermişti, Kaçar, nl m sert bi ka geldiğ iğini tavurla âyağa Karsisibi içindeki dişi tut- iri avlamak için, elinde han O: . 'neralini ne demek jstediğini anlıyamadı.. şaşkın —— gtrafına bakındı. Ka elindeki (Ye- eymen omuzlarında yalatarık bağın — se yolunu kesiyor muş- Onu, kollarının arasına alıp sıkmak istemişsin!. gur — baktı.. Cevap veremedi. Kaçar, ikinci kamçiyi genc za- bitin suratına indirdi: — Onun, Oktay hana bağışlan- miş ne tutsak olduğunu bilmiyor mus malına göz ve ela gözleri eleme ve elleri kesildiğini unuttun m 4 sı iş Her akşam bir hikâye Otomobil kırmızı köşkün önün- de durdu. Şoför yerinden fırladı. Otomobilin asa açarken elile de kasketi: arıyordu. Sara derin bir. heyecan içinde otomobilden indi. Tiyek kırmızı En n nu seyrek Hayatının en tatlı gün- leri, eri şiirli günleri işte şu kır- mızı köşkün çatısı altında geçmiş» arka taraftaki o- n kiyeli havuz hepsi hepsi bin bir hatıra ile dolu idi. Kırmızı köşk Sara için aşkının müzesi gibi idi. Ne tarafına bak- sa eski günlerin bir hatırasını gö- rebiliyordu. Kırmızı köşk şimdi 1 Hemen o hafta evin muamelesini bitirdiler. Sara Lü yo Köşkü aynen Sami ile geçirdiği iel yeis hale sokmak is- kapının zili e değildi. Eski zilin çok gü- zel bir sesi ğe Bu zilin sesi Sa- minin pek ziyade hoşuna gider- di. salt öm O sesi tatlı, Sa- / minin sevdiği zilden buldurttu. Hemen kapıyı taktırdı. Şimdi zi- lin çalıp çalmadığı prova edilir- ken bir heyecan fırtınası geçiri- yordu. Zil uzun uzun çaldıkça Sa- mi kapının dışında bekliyor sanı- yordu. O kadar ki âdeta zil çalınırken merdivenleri dörder beşer atla- mak, aşağıya koşmak, kapıyı aç- mak, Saminin -tıpkı eskisi gibi- Dn atılarak iki yanağından, yüzünün her tarafından her ta- rafından öpmek istiyordu. Evvelâ her tarafını Saminlü za- manındaki gibi döşedi. Yatak o- —— turuncu perdeleri koydur- du. cu yorganı karyolanın üzerine e sendin Havuzun üzerine fiskiye taktırdı. li altına eskiden olduğu gibi hasır masa ile hasır iskemleleri koydurdu. E- vin içinde her şey her şey tamam: dı. Resme iz eksikti, > her erin Me Kırmızı köşk İ ta kimse ile konuşmuyordu. Ar- tık yavaş yavaş iyice ni ğa başladığım anlıy: ari kulin sarı, ge- niş balkonlu bir köşk daha vardı. Sara hizmetçisinden bu köşk hak- N 3 iç kimse ile konuşmuyan, hiç lari çıkmı- yan acaip bit kadındı. Evine kin seyi de kabul etmiyordu. Semtte ona âdeta yarı deli gözile bakıyor- lardı. Sara yalnızlığı o kadar sev- diği halde bu kadının hayatını merak ediyordu... Bir gece yarısı kapı yi hızlı çalındı. Sara yatağında heyecan- la doğru! mişti. Hizmetçi kapı biraz sonra aklim la Sara» nın ası Km vurdu. — sarı rı köşkün ad mi mi yım... Lütfen Sara hanıme- çul gelebilirler mi?» diye haber göndermiş Sara İMA kalktı, giyindi. Sa- rı köşkün uşağı e bekliyor- lu. Hep birden çıktı lee köşke geldikleri zaman U- ak: — Bizim hanımefendi. hiç kim- seyi çağırmazdı... Altı seneden- beri ilk defa köşke yabancı ola- rak siz gireceksiniz.. dedi. Sara kapıdan girerken âdeta eyecan du; lu... Evvelâ bü- yük bir salona çıktılar. Buranın rengi Saranın tuhafına gitti. Her tarafında açık turunci omobilye vardı. Perdeler açık turunci idi.. içinden: — Ne garip tesadüf!.. Diye söylendi. Nihayet ilâç kokularile dolmuş olan yatak odasına girdiler. Kö- şedeki m çok ağır hasta za- yıf bir k ardı. ies onun yanına yaklaştı, Ka- B ede- Sa- — -“Geldiğinize teşekkür rim.. zahmet ettiniz.. dedi... ra: — Estağfurullah. diye mırıldan-!' ku ii eken m bol. — Size... SA garip a leri vardı. Y. İzem amma.. şu larda, bütün Mi nl çi- çekler ve yapraklar arasında çar- dakta bile... Sara evin neresine otursa Sa- miyi görebiliyordu .Vazoda onun sevdiği çiçekler, beyaz karanfiller dur wde hep onun sev- diği renk vardı. Her yerde hafif bir turunculuk göze çarpıyordu. ara bile -o bu rengi seviyor. di. yı en her gün açık ti ci renkler giyiyordu... Bazi geceler mumla oturmasini severdi. Bunun için Sara da birçok geceler mumla oturuyor. ven dekoru içinde yıllarca yaşadı. Hâlâ çok güzel kir kadın- dı. Hâlâ gencti. Vücudü belki bir- az fazla olgunlaşmıştı. Fakat hâ- lâ peşinde değme erkekleri sürük- leyebilecek kadar çekici gözleri, kızıl dudakları, altında ışık yanı- me gibi parlak bir cildi var. Pek çok eşinde a ar ol muştu. Kendisile evlenmek isti- abe arasında yaşli Dim yaki- şıklı zengin, kibar erkekler var. dı, gencler vardı. Orta vardı. Lâkin o bunlari Seneler iie böyle geçti, Etr “e yalniz, tek bir adamile yaşıyordu. köşkte Saminin hatıralarile — aldırış bile etmiyordu. OKırm Masanın üni mumu yakın.. son dakikamı mumvışığında geçir- mek emmi Sara çok Ban! Masanın aklaştı. O zaman bağır- asanın üzerinde bir vazo ia Vazonun içinde beyaz karanfil- nun arkasını resmi Ger Evet, Saminin resmi.. Ne yapacağı şaşırmış bir hal- de duruyordu. Hasta seslendi: — Mumu bulamıyor musunuz?, * Sara kendine geldi; idum.. yakıyı Mum yandı.. “Elektr riği iğ söndür aklaştı. Hasta gözile masayı işaret ediyor- — Resim.. masanın üzerinde.. fotoğraf.. diyordu.. Sara yerinden kalktı Masanın üstünde duran Sa- minin fotoğrafını aldı. Hastaya za! — n dakika sonra odada derin siri sessizlik vardı, ei b ta nefes almıyordu... ganın üzerinde Şakaşıklı bir deli. HASAN TIRAŞ BIÇAĞI Dünyanın en mükemmel Tıraş bıçağıdır Şimdiye kadar adı Gini barla tıraş arasın n fevkalâde “olduğu ir. Piyasada mev- yanın hiçbir ei Si re yoktur. * Hasan bıçağı istediğiniz halde başka marka brtleke al danmayınız. Taklidlerinden | sakı- nınız, Fiati: İ e 5 kuruştur. 10 ededi 45 kuru; Ankara, İstönbul, Beyoğlu. Baylar diyolrar ki (Baş tarafı 5 inci sahifede) Bence evi geminin kaptanı eya re etmelidir. Evin idaresini kadı- a bırakmak ne bileyim, biraz da bana sakalı ele vermek gibi bir şey geliyor.. Etraftan sesleri g — Aman ü i dışarı- dan hn adam akıllı kazak o- luyorsut Yi a değil, hakikat- Ev idaresinin mesuliyeti için er- keğin omuzları daha münasip- tir sanırım. u kırkta bir ai mi kadınlar üzerinde ne tesir ya; bea ? — Be i tesir yapar.. kü kile e «erkekler yer sözümüzü dinlemiyorlar» odiyor- lar.. ben hiç değilse kadın sözü- nün kırkta biri dinlenilmelidir.» diyorum. — H. Posta ittihadına dahil olmayan ecnebi ei Seneliği e altı aylığı 1900, üç ylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul göndermek lâzımdır. a 16 — ane 43 Güneş Öğle İki Mn Yatsı O 845 432 833 204 Va 207 4,28 1215 16,16 1848 2141 İdarehane: Babıâli civarı Acımusluk Sok, 13 No, ilitam zanlının gülen resmi lde Sara bu resme doğru eğildi, mi- rıldandı — Rezil... (Bir yıldız)

Bu sayıdan diğer sayfalar: