26 Eylül 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

26 Eylül 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

26 Eylül 1985 AKŞAM Sahife 9 — —— —— Tefrika No. 134 TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR CENGİZİN OĞLU KENDER FAHREDDİN Uygur kadınları, Çagatayın etrafın sardılar : “ Yur- dumuz 7 düşerse, hepimiz, askerin arkasından taşıyaca ğız. Orduya canımızla yardım edeceğiz. » Çagatayı im istiyen Çagatay, Same sözlerini İnce doğruldu. kaşlarını il Ne diyorsun? dedi. Beni i ök “dürmek mi istiyorlar y — Evet... yorlar! > ir mi anladın?. Ke DE an adam, Uygu! — niçin geldiğni Ve ii anlatm “kimm. — Bütün müslüman kabileleri enin ölümünü bekliyorlar!. Dedi. O gün bu adamı Çagatayın as- kerleri parçalamak istiyordu. Ça- gatay ayağa kalktı.. önüne inerek, halkı meydana topladı. — Benden bir dileğiniz var mı? Diye sordu. Çagatay o gün ilk defa sokağa çıkıyordu. Prensin iyileştiğini gö- Trenler: enin yaşamanı istiyoruz. nünde açığa vurmaktan çekinirler- di. Çagatay, kendisini zehirlemeğe gelen adamı meydana çıkararak halka gösterdi: — ri lemeğe İŞ, pmak istediği fenalığı ağzile de ear Cezasını siz ve- rin!. Diyerek geri çekildi. N e toplanan binlerce ti ruğu bu sırada hep bir- a imiş kalktı: — Onu bize teslim edin.. hemen "parçalıyalım. dakika sonra, adamın Ve beş leşi yerlerde sürüklenmeğe başla- in buk gövdesinden ayrılmıştı. » Aka y, Çagatayı sevenlerin sayı- sı, b rden daha çok ok e sevindi. y, o günden sonra, anlaş "mak İrtediği bu zn kabile. sine el rar an vaz geçmişti. Çag bir gün, em > hanın e “verdiği öğüdleri düşü- nüyordu. Cengi, — Çagatayın sertliği- ni gördük: «İnsan, e zamanında dana gi- bi yavaş ve halim olmalı, Fakat, , Çagatay, yaşı em sert- i artıyor, yasaya ve tü; ay- kırı gördüğü işlere m omuz sil- geçemiyordu. yep (Akay) ile çok lerinde: iyi biri de, Akayın gibi sert ve a- e olmasıydı. Akay bazan Ça- e atılganlıkta çok 7 ea yurd sevgisi ya- y, halkta ze yor «— Sevginin bulunmadığı yer- de, kuru kalabalık, insana dost o- lamaz. Böyle bir kalabalığın, rü- da görülmüş insan big dan farkı yoktur. Onları her gün görürsünüz.. ve imi her gün silinirler!...» Derdi. Sata Uygur iline geldiği e Sİ pi bu ve br ik 2 Rüya iie nde bir gece| Şair Ahmed Necip o akşam Mısırlı paşanın larına ilk edebiyat dersini verdi. Çocuklar biraz i olduğu için epi yo- rulmuştu. Fakat fakir şair ay s0- nunda eline -geçec rın vü dinleniyordu. Dersten sonra paşa kendisini yemeğe alı- hay Kohekta çıktığı zaman vakit son derece gecikmişti. İnce ince yağmur yağıyordu. Eyvahlar olsun ve havada tramvay bekle- yeşil renkli tramvay elendi bir meseley- di. Zira genç şair kırmızı re tramvaylara pek adımını atamaz- dı. Uzaktan bi i mevki bir tramvay geldiğini farkedince kır- mızı örtü bir boğa gibi yayılmış ei külleri Moğol ocakları- nı ve erlat (1) e ksvveileşti riyorlardı. Uygur iline uzaktan bir düşman gözünün dikildiğini sezenler, der- hal ki ek ar: 'urdumuza düşman ayağı ayız. iyerek, Çagatayın etrafında toplanırlardı. Bi vaş olursa- geride kalacak ek Tarla kadınların ne işe yarıyabile- ceklerini anlamak istedi. Kadınla- rı meydana topladı ve maksadını mlaftı lantı Çagatay için çok faydalı olmuştu. Kadınların da bez sp bu kadar bağlı olduğu- ilmiyordu. Genç kızlar ve orta za bütün kadınlar hep bir ağız- kaşarlı. doğru yü- rürken birdenbire köşeyi baş döndürücü süratle dönen bir uğ 'akat otomo- hızla durunca üzerine başına müthiş çal sıçramıştı .Atlattı- ğı kazadan fena halde hiddetlen- mişti, ei içindeki şofö- re sertlend — Bu ne ila bu ne kepa- zelik... Böyle son süratle mekte mâna var mi?. davranıp kenara çekilmeseydim.. mutlaka parça parça olacaktım.. Fakat. otomobilin önün ya- pulün işığı altında dimeksiyonuz kullanananın genç bir kadın olduğunu ei sus- e! eçmemişti. Bu şık, gayet lüks bir a tomobildi. gri yalnızdı. Genç ve Wi bili yuvalarımızda| — İhtiyı bekçi mitp beikağı. Yurdu- muz tehaikeye düşerse, hepimiz, askerin arkasından su ve erzak ta- ıyaca; Binicilerimizin yedek götüreceğiz. Orduya imızla, kanımızla yardım ede- ceğiz. gı atlarını (2) ca tay Uygur kadınlarını böy- Tece denedikten sonra, biraz daha emin ve müsterih yaşamağa baş- lamıştı, agatay, nihayet biribirine hi- sım olan birçok Türk kabilelerini bir soy çevresi içine almağa mu- İmuştu. Bu çevrenin —— da kalanlar, zaten Türk so olmıyan yabancı kabili iba- retti, Daha çok eski ağam beri süregelen yurd ia gizin son yıllarında öz ee türeleri kadar kemi e tay Uugur ilinde halka toprağını sevmeyi, sonra yuvasi- ni ve larını ara öğretmişti. Çagatay, Uygur ilinde, bazı ka- bile beli Benklimiliği top- raklari onların elinden almak iste- yen düşmana karşı, bu kabileler muzaffer olup döndükten sonra: — Gördün mü? vvet, bilmektedir ar yenilec. ie iz bur Diy ele akarlar da, ilanla kam birleşme ze ni wki- “Urear ide bu enini birleşik 1 Suç hiç bir zaman büyük a- apmak ihtiyacını duymu- (Arkası var) 0 Kayn göste) demektir. bir Şi at götürürdü. yoner kızıdır. Böyl si yapayalnız e. çukur ri yapan tatlı bir gülümseyişle cevap verdi: — r güller canım... RM kü- çük bay... Bi tında böyle bağırıp rm e oto- mobilime buyursanıza... Sizin bi genç, güzel, ince bir delikanlı- nın saatlerce tramvay beklemesi günah değil mi?. Ahmed Necip hayatında biç kadar şaşırmamıştı. Genç dında âdeta yılışık bir e diz âşık, gece sokaklarda dolaşan bir alı çapkını ağzı vardı, Pa- ralı ri bir erkeğin bir genç 81 ni in kul kıza asi r ili Nihayet otomobilin ka- pısını açtı: — Buyursanıza... Şöyle yanı- ma oturun... Hem bu a tram- vaya! binemezsiniz. . Bir yı dışarıda durulmıya, Böler maa Genç kadın: e şöyle... dedi, o kadar uzak durmanıza sebepte yok. biraz bana yaklaşsanıza ... Ahmed a yaklaştı, Mr yan gözle d yordu. yüzü, sıcaklığı u b ağa si len kırmızı etli dudakları vardı. Otomobil gene baş döndürücü bir hızla yoluna koyulmuştu. Yağ- — yağdığı i — şamdan ge- içeride genç kadının insanın sinirlerini difeki . ei işinden lr ve zel a damla eriten baygın koku- su al ordu. kadın bir yandan direksiyonu kullanırken bir yandan da Neciple konuşu- yordu: — kadar genç görünüyor- sunuz?. Yirmi beş yaşında var mısınız?. — Yirmi sekizindeyim... — Evli misiniz?, — Hayır,.. — Sevgiliniz filân? — Öyle mühimce bir bağım Bu kadın du. ne tuhaf konuşuyor- Tıpkı bir erkek, yılışık âşık: i genç, güzel bir alar rahat bıraksınlar... hiç di elile mem. . yı delikanlının yanağını okşadı, Ah- med Necip hayretten hayrete dü- şüyordu. Otomobil bir barın Bayan geçiyordu, Genç — işte bura rada üzerinizi temiz- leriz... er zaman iz ğim bar. Bir soğuk şey içer siniz?. mesi Bütün garsonlar genç ven 1 ie eri bir locada oturdular. Ee sa istediler. Ahmed Necip üze- rini temizledi. Buzlu sodalı vis- kii Yeşi Dans ettiler. ettiler, Hesap Fakat garson m büyük bir inin hesap pus- — genç kadının önüne bırak- şöyle eşi ellilik kâğ kâğıt ağ “Genç | a garsonlara yüklü bir bahşiş bı- tan sonra kal » Otomeo- raktık bile binerken: — Benim «Rüya köşkün me ge- lir misiniz... bende havuz me- rakı Eski konaklardaki bir çok işlemeli mermer havuzla- rı topladım. Köşkün her salonu- il YUZ yaptırdım .. Gör- seniz pek beğenirsiniz de büyük havuzun kenarın ei Vi çay içeriz.. hay: Rüya köşkü Küme nefisti. Bilhassa havuzlar birer harika ei şıkır şıkır suları renkli elektrik ampülleri ez eo maviye, turuncu» ya, , yeşile, kırmızı eş Köp bütün şıklar vuzları! çıkiyordu. gi rüya köşkü idi... Genç kadın — Bana bir dakika müsaade.. b ii içeri süzüldü. a or ipekli bir pijama ile geldi. me kenarına uzun iki ipek- li yastık attı, Birine kendi otur- di Yanma Ahmed Nesil rl tuy. gk rsi gün Ahm Necib ir köşkünden O kadar etmesine rağmen genç banlinikş bir randevü alamamıştı: sem sizi bulu- . bir daha buluşmamızın ne Memi var?.. Demişti.. Beklediği ikinci mevki tramva- ya bindi.. bilet alırken elini ce- bine daldırdı.. iki tane elli lira- lık.. şaşaladı.. demek.. bunu rüya öşkünde o kapıyı çaldı. Hizmetci — Eğ en İ anıme| remezsiniz.. gece uykusuz almış. şimdi yattı, dedi, kapıyı in O kadar çalmasına Vi kapı açılmadı. Bir daha hi a köşkündeki Radyo 26 Eylül Perşembe İstanbul: Bayanlar için öjmnastik, ba Azade Tarcan, 18.50 d ra VAN 50 bayi m esi Ludvinkson. 22.05 pik, Benian : 13 » 15 plâk ve duyum ser kestrası, bei, - şarkı, 22,30 isi ie Bi jü dolayisi! yi o. 25 gitar ri 20, 20 Mili- e ei 15 23,3 Koro konseri, 5 plâk. i, 20,40 Aktü- müzik, (şar- 35 son a a Kimi rain 22 plâk neşriyatı. , Bükreş, 13, 5 Plâk ve duyum servi- si, 18 Radyo ez 19,15 Konser, ia bire röle: ana «Die Puri- ope! 23 Konse: 23, 15 Hafif ei ler , 23,45 Dans mü- ziği. Belgrad, 18,15 e 1 30 Ulusal yayım, 21 Zagrebden 20 Plâk. ,35 lap: an mi 18,50 Plak, 20,20 Piyano ile şar- i 3,10 Londradan Tag, ii Plâk - Sözler - Plâk, a program, 20,10 Emer ye bayramı revüsü, 21,30 rtet kei P 19.20 Almı 20,40 Bir Mirai 'Tunadan bir şehir, 22,40 Kua 23,30 FN âk. 20 Mozartın Dİ kon- Ek panik m, 20.40 Ak- 3'U 22,30 Halk şarkıları, 23 30 Sözler, 24 Gece müziği, endiyi Biiym gö- kadına er AKB Ani EN her dilde gazete mecmua kitapları bütün mektep Kaşları X eman olarak A selerinde iL deilim. el mn: 3377 Askerlik daveti WE başkan beyi celbinde bir buçuk senelik Ele ve 316 Ja 327 balli: 328 umlul, ri kalanlar ve iki sı 6 il 328 ei 329 doğ; ez ve jandarma ali ayrılmış olan 316 ilâ 329 bakayesile 330 siki. cel- > Bip fenni ii li olan inci teşrin 535 ve "Bedeli zall i ii bedel» leni 23 1 inci teşrin 935 akşamına kadar e edilecektir. Deniz sınıfına ayrılmış olan erat va see a 10 1. inci teşrin 935 ir. Bu sınıftan bedeli nakti vereceklerin bedelleri 9 | inci vr kşamma ilecel — Jandarma iin ayrılmış olan e ce yn içtima 15 Lim ci teşrin. 935 tr. Eğ samırcep bzdeli akti veren e bedelleri 14 | vim ya 935 akşamına kadar kabul e 5 — Yukarda önerilen teriklerde şubelerine müracaat etmiyenlerin hakkını da Askerlik mükel İletiyeti kanununun cezâ maddesi â tbik edilecektir. a mad an öğrendi. Bir g ce ne arkadaşının başına di ni işti, O da sabahleyin ce- e iki ellik bulmuştu. Arka- d aşı: — Nihayet öğrendim.. diyordu., bu kadın zengin, ğe zengin bir kadın.. erkek tıpkı bekâr paralı bir erkek yar aşamaktan ailene böyle hareket v yormuş.. kendi parasile sevgili ile istediği gibi siliyer muş.. dünyada ne gari, ük- yıldız) , ikin si > d

Bu sayıdan diğer sayfalar: