29 Eylül 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

29 Eylül 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

KA yy 7 29 Eylül 1935 AKŞAM Tefrika No. 137 ; . Radyo TAOLARI ÇİĞNEYEN HÜKÜMDAR |: bir klye | Üçler İ 25 Eyi pür Gg l 1, 12,30 Plâk b 18,30 uya — Bak, Ahmed, bak iki tarafta gördüğün kızlar kar- Dane mask an Gay m j I Dostum bu sırada Taksim mey- | deştiler, Ortalarındaki de teyzele- | köpekleri, Galip Bayar, vi 30 Radyo ear ve e İSKENDER FAHREDDİN “Seni sarayımda alıkoyacağım, oğul! Belli ki, becerikli bir yiğite benziyorsun! Haydi git, eşini al.. buraya getir. Size el ve dil uzatan olursa, hemen bana haber ver!,, “Eşine el ve dil uzatan olursa, bana haber ver..!,, Kırlaguç odadan içeriye il amme Fakat, Cengizin oğlu kendisini sara- a ne kadar çi Çag a güler yüzle sordu: zak illerden yurdumuza ne- Mei bee Söyle bakalım, deli- kanlı!. Kırlaguç, yolda gelirken rasla- dığı adama EN eren ya da tekrarladı imi çek gerer Ken- di kabilem arasnda barınamaz- Yurdunuzda rahatlık ve ada- gözünün ucil bakmak e I gı 2 biri değildi. Ellerini göğsünün üs- tünde kavuşturarak yalvardı: — Beni affediniz!.. Hi size ileri geri sözler söylemi . Ben içi dışı bir, bir b gin şim- di tanıdım. Gelirken, kim olduğu- nuzu bilmiyordum, Biz yalan söy- İemesini ve bir insanı arkadan çe- kiştirmesini bilmeyiz... Çagatayın çok hoşuna giden bu merd bakışlı ve iri boylu yiğiti Uy. gur iline Tanrı mı göndermişti?. Cengizin a gün nlerdenberi a a- e kadar merd v, cesur bir erkek olduğu kolazlikiz okunabiliyordu. e delikanlıyı yanına ça- 3 gur ili benim buyruğum altındadır, oğul! Seni e alıkoyacağım. İlk önce k nöbet bekliyeceksin.. seni ii İene- dikten sonra iç hizmetinde kullana- cağım. Becerikli bir yiğite benzi- yorsun!, Haydi git, eşini al, sara- yıma getir. San yanında bir — vereceğim. Eşin- le beraber o odada oturursun! Sonra birden m çatarak şu sözleri ilâve etti — Uygur ilinde © eşine el ve di Spina olursa, bana derhal haber vej ya ağzını açıp birsey söy- a muhafızlarımın liyemedi. Çok sevinmişti.. sevinci eteklerine kapandı., yanından sar- kan sırmalı püsküllerine yüzünü, gözünü sürdü. Yavaş yavaş geriye çekilerek ©- dadan çıktı, Çagatay, ayakta duran Moğol zabitine: — Ne temiz yürekli yiğit, Aya- gile uzak Kr bana muhafız olmağa gelmi Diye söylendi Zabit cevap ver- medi.. içinde! — Ben sü budalaların ayağı- nı kaydırmasını bilirim, dedi. na kendisinin tayin umuyordu. Kapı bekçiliğini iste- yen bir adam elbette ee Mo- gol zabitinin üstüne ç Moğol zabiti Erlas (1) kabilesinin me taşıyan genç bir Tatardı. Küçükten Cengizin sara- Di zl Cengizin yanında yümüş ve uzun yıllardanberi ime hizmet etmişti. Erlas kırk beş yöşlarinda cesur Sayı ve gösterişli bir erkekti. fazla yara ğe 1. Erlas, Uygur beyinin muhafızı olursa, yattığı odaya bir adım daha yak- laşmış olacaktı. Çagatay bir Tata- rı yanında bu kadar sivriltmek is- oylardan biri- E las tehlikeli bir adam olabilirdi. rlas, Çagatayın a için neler düşündüğünü bilmiyordu. Çagatayın: «Ayağile ik iller- den bana muhal olmağa gel miş!...» sözünden şüpheye düşen Erlas, ilk nee Kime kıs- kanmağa başlamıştı, İnsanların en çabuk yola gele- ni, daha doğrusu en kolay idare edileni, düşünmeden ümide kapı- lanlardır. Erlas da bu fikirde idi. Kendi kendine: — Kırlagi düşüncesiz bir lam, Boyuna il bakmadan e mergimmii g0 oldu.. böyle çarçabuk u düşen budala- ların in im yola ebilirim. Hele bir kere şu her. kesten sakındığı eşini de görelim. aşı var) (1) (Erlas) ve (Berlas) Tatar cin- sinden Sİ ella e iie gelen kabileler gollarla müddet uzla- tamamlar. aney cemiyet maâ- ei gelen ( zrlat) il Moğol e Erla enin ve tahmin oedile- EE Süz lügati— Satılık iz yatak odas Tekmil masif pi İngiliz ve - ie , 2 komodin, alı e! kineli gardırop, peş di, bi ir tualet, e ii gazetesi ilin memuru Nur. dine müracaat, Telefon: öl a seye geçen üç kadını göste- rek kulağıma bu sözleri söyledi: — Gördüm. Ne var?. Nail Jatanibuld oturmazdı. Ara- da sırada İstanbula düşer, biraz oturur, tekrar ğe döner- di. Mektepte talebe iken pek iyi dost idik, Üç sene denbüri ne ken- disini görüyordum, ne de bir mek- tup al um, üzünde bir kızartı, halinde bir garabet gördüğüm için, suali tek- rar ettim: eki, ne olacak? Bu kadın- ları neye gösterdin bana?. — İçlerinden bir tanesi benim karımdır! Hoşuna gitti mi? Karım sağ taraftaki. Güzel, değil mi?. Evet, karım diyorum sana... Be- nim karım olması tuhafına mı gi- di n böyle bir e slam erhal- aten o Ve şaşırmıştım ki, münasebetsiz bir şey söyleyi- vermekten ise susmayı tercih et- im. Bir een girdik. anlatayım, vi Tale- be iken b zi bazı garip halleri- me dikkat ederdiniz.. hepinizden kaçar, yalnız kalırdım. Hakikat, üzerimde garip bir hal vardı. İn- sanlardan kaçmak, yalnız kalmak düşünmek isterdim, Gözü nünde hep güzellik hayalleri dola- ş anlıklarında ba- ünün görür gibi olurdum. Bir artist olmayı düşün- düm. Sonra besine Mr Artık kendimi zevke v. İstanbulda tahsilimi sonra memlekete dönd > e Jik günleri ü üzerim- Fa- kim iflik- kat yavaş yavaş tekrar fenalaşma- ğa başladım. Kendimi âdeta ka- palı bir yerde mahpus gibi sani- yordum. Ne istiyordum- Ne arıyor- dum? Bilmem! Her halde bütün ruhumla bir kadın ve bir aşk bek- lediğim muhakkaktı, Fakat öyle ras gele bir kadın.. onu nerde o- ağ bulabilirdim. Müstesna, yü bir tanecik bir kadın! İşte böyle e bekliyor ve bu- lamadığ bu sinir rahatsız- hen rl Bir aralık birkaç gün iy İstan- bula gelmiştim, Sokakta üç kıza tesadüf ettim. Bunlar öyle mükem- mel bir levha vücuda getiriyorlar- dı ki, keyfimden ve hayretimden âdeta kendimden geçtim. Çifliğe döndüğüm zaman bu levha gözü- mün m dee bei Adeta rüya gi ri. Artık hergün peşlerinde idim. İçünü birden sevemez, üçü ile irden evlenemezdim. Bir tanesini tercih lâzımdı. Sağındakinin en güzelleri olduğuna hükmett Gözlerinde öyle ee ve m iz ttim. 0 Eylül Pazartesi İstan 0 pa yn dersi, bayan Azade bin 0D musikisi, 19,10 «A; 19,50 Rumen ale orkestrası, 20,20 Haberler, ifade vardı ki.. hafifçe büker, derhal ii sn çeviriyordu. yet bir mektup yazarak ev- Bra | istediğimi açıktan açığa esip evlerine çağırdılar, Zehra > imiz Zehra yalnız ko- uştuğu zaman sesinde kulağa a Flimi bir eda vardı. Fakat bun- dan dolayı onu sevmiyecek değil dim yi hra hemen yalnız ba- du. Hep bir de lâtif bir musiki peyda oluyor- u, bu musiki içinde sesler işitili- yor, fakat seslerin kime ai - en ile yim İlk zaman- o kadar senelerden Di a ret e gelkiğimi aşka imi düşmüş zannettim. Fakat bu hülya çok en Evlendikten birkaç ay s #y hra gözüme es- kisi gibi güzel, lâtif Yi yele hele sesi, hele sesi!, endisine tahammül edemez hale gelmiştim. Aldım onu tekrar İstanbula getirdim. Tabii, teyze- sinin evine indik. İstanbula geli- şimde hiç bir maksad yoktu. Ne yapacağımı bilmemekten ileri gel- miş bir hareketti. Fakat daha gel- diğimiz akşam, sofrada Zehrayi kardeşinin ve mn arasında ML Mila Eski cazibe, eski güzellik, eski şiir ve musiki simi i tekrar can- lanmıştı! Ertesi günü, Zehraya s0- İki Lari van nında tesadüf ettim. Beni görmü- yorlardı. Öyle bir levha vücuda ge- Eri ki, kendilerini ilk gör- ün hissettiğim zevk ve saadeti ei kalbimde buldum. akat geceleyin karımla yalnız sinirlere doku B. & duğumu itiraf ettim, Onlardan ay- rı kalınca Zehra müstesna güzel- liğini ele yak alelâde, her ka- as gibi oluveriyor- yemli ona anlattım. Zehra ağladı, yalvardı. Sonra öz yaşlarını sildi. Bana deli de- bi pe de işi — Mine li Artık enlek yaşıyamıyana- ğımı gördüm. Her işi bırakarak ei geldim. Bir pansiyonda oda tutarak burada yaşamağa başladım. O üç kızdan başka hiç bir şey düşünemediğim için seni aramadım bile. Nihayet kendilerine sokakta ge- ne ras geldim. Arkalarına başka esvap giymişlerdi. Fakat levhanın güzelliği, cazibesi hiç değişmemiş- ti, e hangisi daha hı gittiğini tayin edemezdim. o: Üçü dibi seviyordum! Sene- eden beri kalbimi yakan, beni hasta eden o meçhul güzellik ve aşk ihtiyacını bu üç kızdan biri tatmin edeceğine dair içimde bir emniyet peyda olmuştu. Kim eri nerde oturduk- larını tahkike vaffak oldum. 5 Z radyo caz ve tango Di 21,35 Son haberler - Borsalar, 0 Ali Sez- gin kuvarteti: Ali Sezgin Mn , İzzet Nezih, Mesut Cemil, (Bestekâr: Hasan Ferit Alnar: birinci kuvartet), 22.15 Plâk nesriyatı. Cep kılavuzu İstanbul 27 (A.A.) — Türk Dil Kı €nel sekreterliğinden: dır. Cep kılavuzlarının bu basımı ve za satılmaz, Ancak ni di ii kısmın bedelini bilirler ve kılavuzları 80 ie ştur. Se ir kasli a caddesinde Türk ki- tapçılığı limited d şirketidir. Yunanistanın yeni Sofya sefiri İşe — şlıyor Sofya 27 (Akşam) — Yeni ta- yin olunan ika bura se- firi Diamandopulos Atinadan bu- raya gelerek ay başından itibaren vazifesine başlıyacaktır. Çocuğunuza iyi bir dadı arıyorsanız AKŞAM'a bir KÜ iLÂN vermekle bunu hemen temin edebili: mmm Selâmi İzzet Kayacan TIYA GR SANATI türkçemizde / tiyatı hakinda ls? ve ehliyetle yen biricik eserdir. Bu kitabı kumayan edebiyat ve tiyatro 54 sele e hamulelerinde doldu- ir noksan kaldığına emin pire — Her kitaptıda bulunur. lemediklerini bırakmadılar. ye hep bir arada ne kadar lâtif idi- ler! m hikâyesini anlattıktan sonra Tie içini çekti, imi — di ayrı yaşıyoruz! e Gazinodan çıktık. Biraz yürü — Gene onlara ras geldik. Dor — Görüyor musun? dedi. ne müstesna bir levha vücuda ge- tiriyorlar. Bana istersen sen de de- li de. Fakat ben bu kadınların üçü- nü de, üçünü Bü seviyorum, Birkaç gün sonra, tabii, bin es ki arkadaşımın bu macerasını unut- muştum. Aylar ve seneler geçti. Dostuma bir gün gene ras geldim. Beni görür görme: Z; — Haberin var mı? dedi, Karı- Fiyeti: 75 kuruştur 2x önül üssün My a AAA pre mın teyzesi öldü!. — Sen de artık şifayap oldun inşallah!. — Hasta değildim ki, yalnız ar- tık hür kaldığımı hissediyorum. — Karından öriğgeri mı?, — e » Yalnız artık hür oldum iel: Artık başka badi ye iii eyi bu dı oldukça, olmuyordu. Şimdi, yarın bana gelirsen ladığım bir kadını gösteriri iğ Hü şi ç li

Bu sayıdan diğer sayfalar: