30 Kasım 1935 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

30 Kasım 1935 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAM Kulis arası muziplikleri .. Tiyatro oynarken seyirciler nasıl eğlenirler, artistler nasıl? “ Saz - Caz » operetinde Emin Beliğ bir bardak bir operet var, Tiyatro. Oynanan eser- , kan ter > ziyet ae te böyle değildir o oynan r de tiya ırkei iin badi aralarında ğlenişie. Vardır ömürdür. Siz-“bunu yakla - rkedemezsiniz. eğ 'u eğlen, J tayın... Meselâ akın Manda yapılan bir nil bahasdeyi im, En son oynanılan «Saz, Caz “Pereti,. Beliğ ie lur.. Hazımın işletti- — bir otele gelir ve kum sancısı mağa başlar: “iğ Aman su.. Bir bardak su.. İlkin Arkadaşları hemen koşarlar, € bir avuç tuz karıştırılmış bir tuzlu suyu getirip Emin | Suyu son damlasına kadar iç- iğ lâzım.. Bir yudum alır. Mi- olur, döner... Bardağı geri verecek iğ Ur. Muzipler ısrar ederler: —İç.. iç Allah aşkına sıkılma.. “Emin Beliğ içmemekte israr *der, Min) istemem artık.. kum Sim Ni ileştim, bi dim bna ye i,.. iyileştim, bir şe- bay . kum sancısı öyle yi Eyi geçmez.. İç, iç $i m İçare doktor aktör son ei ün kadar tuzlu suyu liğe tin ) da gülmeken katl eserde son zam v i hakikaten pek ii mü ik day tler gösteren ve günden glüycedi eri girer, bii ei fakat mali e herif.. bunu bana Ba iz eceğine hemen önderse- diye Mahmudun yüzüne tü- tat Mi Arkasından fırsat bu fır- iy | m. a içi tarihi bir piyes oynu- © Yağa, Yal olacak, Başına ie ba hiç Mi bir taç giyecek... Sahne yin; <seleden fena halde Mitler Emin Beliğe Ye > Ben artık bu işten vaz geçi- O diye tacı başından çıka- aşları mukavva taci tuzlu suyu nasıl içti ? Tiyatroo ynarken artistler de kendi aralarında eğlenirler bu işten vaz geçiye- rTum.. Tacımı çıkarıyorum, Diye taca el atıyor.. Nerede? Tac ya- 'P imkânsız.. a üzerine yerim- den fırlı — menhus tacı eyim.. Diye sahneden çıkıyor, kulis arasında başım sı- cak iğ sokup yumuşatarak güç ukavva tacı çıkarmak kabil oluyor.. Lüküs Tie son sahnesinde Hazım rol icabı muzikaya: ban ika,. diye ğırır, Hazımı kızdırırlar, Hazım da son sahnede kimsenin kulis arasında bulunmaması için emir çıkartır... Bu suretle son sahnede alabandayı kendisi di- yecektir. O gece gene oyun nihayete yaklaşır. Artık kuliste kimsenin olmadığını bildiği için «alaban- da» diyecektir. Fakat bu sırada kulis arkasından bir ses çınlar: — Alabanda muzika... azım n.. ger operet kısmı artistleri ta evinden Bayan Neyireneyyiri getirmişler, «ala- banda» yı ona söyletmişler. çArtistlerin. daha bu kabilden si- lör bilir, Şu artist rolünün şu kıs- mını ezberlememiştir. Oraya a ince birden susuverir. Artık s artistin vere düşünün.. Bu muziplik «Karanlık Kuyu» piyesidiğ çok garip bir sahne ya- Tatmıştır. Meyhane.. Sara Man- nik bir fahişe rolünde.. Karşısın- da Muhsin.. Birdenbire si Mannik rolün o yn in oda susar.. Muhsin yavaşça — Söyle.. > Manik ses yok.. çi Se .. Gene ses va Bu se- fer Muhsin hiddetle bağırır: Söyle diyorüm,. Sara Man- nik te sert sert cevap verir; — Sö: Muhsin pim Manniği kolun- dan tutar: söyletmesini bili- rim.. > irerek Kn çıka- az Hazımla Vasfi, Refik e bütün rolünü ezberlerler. efik Kemal içeri girip söz söyli- yeceği sırada Hazım onun yerine söyler, Vasfi cevap verir, Hazım söyler.. Refik Kemal ağzını aça- maz, şaşırırlar.. Herhalde görüyorsunuz ya.. Bi- zim kadar onlar da eğleniyorlar,, e. üç ruştur. Adres bii in yirmi beş e ruşluk pul göndermek lâzımdır. AAA 4 — Kasım 23 5 a. 5.20 704 1202 14,18 16,42 18,19 İdarehane: Babıâli civari Acımusluk Sok. 13 No. yılımda (1932), ket Cereyanlar, kitaplar ; birçok memle- duğu gibi bizde de türkçeye çevri fazla zaman geçmiş. bı şöyle açıp gözümüze ilk ilişen cümleyi okuyalım: Piskoposlanın yazdığı evrakın başında bii allam Landini; lol Zundan, ahali kendisinin müteaddit ve sifatlarna kendi adını tercih ederek, Monsenyöf Bienvönü tesmiye De Biz de onların bu intihabını kabul & rek, zikri geçtikçe, kendisini bu li yadedeceğiz. Kim) ki...» aa Sami beyin bende bul ei için in si han Rıza'nın Eks tırları ne de- receye kadar miyorum; tin de bugün kullandığımız türk- çe ile değil. Belki bütün kitabı eder yazsa, yeniden çe- aha iyi ederdi: Kitap da- yap- yeni virse di ha kolay okunurdu isim vieux di ire» ya halk dilini ERE “öğünen şairin va Tügatinde arapça, farsça imelerin bir çoğunun gn işaretini N A gim, çünkü Hugo'nun uğultı lu, Tenkli, ahenkli üslübu kay- bo ü Şi ini mi muz saygı ile söyliyelim. bir sa- natkâr değildir. Dil kmda onun ve Midhat efendinin dü- şüncelerini kabul eden bir Na- mik Kemal, Sefiller'in iyi bir türkçesini verebilirdi. Ne yapa- lum ki öyle bir adam gelmemiş!.. Ömrünün birkaç yılmı les Mi- sörables'ı dili igneur Myriel'in, müfettiş Ja- vert” in hikâyesini pek âlâ an- latıyor. ee Hugo'nun Tes Misörak- tanlarından da ünlü olduğu söy- lenebilir. Onu Ookumuıyanların © “Sefiller, da sesli, sessiz filimle. rini görmüşlerdir. i Kitaptan bahsedecek değilim, Şemsettin Sami bey, daha elli altı yıl önce: : < Tercümesine başladığımız bu kitabı: muharriri Victor Hugo o kadar bie vir zattır ki hakkında bir söz bile söy. lemek abestir.» Di. Ona çok da hücum edilmiştir; onun romanlarında bir tek sahici insan bulunmadığım söyliyen Gus- tave Flaubert'den Racine'i sevdik- lerini başka her şaire dudak bü- kerek isbat etmek istiyenler ka- dar herkes ona bir ta Ne çıkar? damı rinin en zayıf tarafı olan tiyatro- su ki bazan güldürme, n küçükler gibi en büyükleri > çekiyor. Victor sma 1789 Ni A şadı, mesine Tağ- ihtilâlinin o ihtilalin at ozamanlar da aldanmadı, aldandı. Yıllar geçtikçe v, Hugo baba, al ve büyük baba- lıktan da yükselip bir kahraman, bir tanrı çehresi alıyor, Ümide, coskunluğa, ileriye iy eyi > İiyen, kendi kendimizi marhem: ve fedakârlikla aşmağa . vet eden bir ilâh. Sefiller işte Şiirleri belki daha üs tündür; fakat onlar, başka dile çevrilmelerine imkân olmadığı için, kalacak- tır, nesri ise herkesin olabilir. Ki Fransızların malı daha iyi ve bunu daha güzel bir şekilde basmak, bir yandan da yine böy- le ucuz Hatle başka eserler çi karmak kabil olur. Nurullah ATAÇ Geçen haftaki iye Barrös'in GE | de üzerindeki tesi an parça, di- zilirken yali Vi şa satırlarla bitiyordu: «Bunlar o (Berrös'in yapma- Gide'e imiyetle (o sarsimi (sincörement sincöre) olmağı İn ari gördüğü yanlışları tahlil eder- iken renki tabiidit, Bunun içindir es çilere inat değil, onları mist olmuştur.» NA ki Gi ali e kommu! ini, e ——- güzete mecmua ve samağ ni ve arsiyey z olarak AKBA müesse- sela tedarik pir 1935

Bu sayıdan diğer sayfalar: