January 7, 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9

January 7, 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 9
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

7 Kânunusani 1936 AKŞAM Garib bir dava Kasık çıkması elektrikle tedavi edilebilir mi? Paris hukuk mahkemesi bir doktorla müşterisi arasındaki ihtilâfı halletmeğe taba Fıtık hastalığı el davi edilebilir mi? e mahkemesi bir doktorla müşte- risi arasında çıkan böyle bir ihti- lâfı tetkike başlamıştır. rank ücret e e 1900 frank istiyoru! Müşteri — tahlık! Beni bu kadar verm: yeceğim. Fazla sele ta dok- tordan 3,000 frank zarar ve 2zi- yan istiyorum. . — Ma Mi bu a se emi kullanma: müdavinizin RL lek Ben, karnımdan muztariptim. emine sisi şu adam, beni sekiz ted iyi Edeceğin söyledi? Yalan mı ği le, sen beni iyi edeceğini ta- ahhüd etmiştin. Ben de aptal gi- e karnımdaki ha- fiflemek şöyle il ler di. Bana on dakuz defa elektrik masajı yaptın: ğ ha baş edın hâlâ elek- Madam Mosson X tedavisine devam (edecek- ei reis! Cerrah bana şu söz- leri ie adam! Hastalığınız fıtıktır. Bu lke iyi olm t pmak ister...» Cerrah bana ameliyat yi ve er yam iyi u karşımda duran d sa, safdilliğimden ide siz ede- rek beni eee dur. m! eği geliniz. edim öd fazla değil — Sizin tedaviniz semeresiz kaldıktan başka sıhhatim için de tehlikeliydi. Sonra bay reis! Kocama şu mealde bir mektup göndermekten utanmadı: «Eğer zevceniz, daha az vicdanlı bir doktorun eline düşseydi, muhak- o doktor, hâleti asabiye- sinden istifade ederdi. Halbuki ben böyle bir şeye kalkışma- dım.» : Mahkeme reisi, eğer müdahe- le etmeseydi davacı doktorla ka- dın müşterisi e bu mü- nakaşa uzayıp gidec raya reisi, bikim arka- şavereden sonra bu şte hakkında tıp fakültesi pro- ğa karar verdi ve er ve etti. fesörlerinin mütalâ: Çin akşam bir hikâye j , Fatma olduğu yerde bir dire- ir. k pa- ra bile kalmamıştı. İş bulmak için her tarafa şt. Nafil, ilmü- Bugün bu vaziyette şu iztıra- bı çekerken aklına İrfan geldi. genç kı- kat etmek için israr etmiş ra, başka akşamlar da Vie a söyl o kaçamak lie vermişti. İrfan hoşuna gitmiyor değildi. Fakat yaradı- lışı mene herkese kolay kolay emniyet iğiniz gibi beni seviyor- saniz ii isbat ediniz, diyordu. — Ne ? Mi sizi temin edebilirim ki niyetim ga- yet halistir, sizi son derece £ viyorum, payım? — Ne bileyim ben? Aşkınızın imiyetine, kuvvetine bir delil gösteriniz! muştu. metlerini gösterm 'utanıyor- du. Temiz giyinmek Fatmanın ötedenberi merakı idi. Halbuki şimdi.. Fatma soğuktan titriyordu. So- kaklarda dolaşamazdı. Biraz ısın- mak için büyük bir mağazaya girdi. Buraya her istiyen girebi- lir, her a ea ayi — e havanın feni Aşkın delili Bi raralık kalbalık sıkıştı, Her- kes biribirini iter İy$ oldu. Fat- işman adamı kadar 30- davrandı. ,biredn bire kan başına M : Delikanlı hüzünlü bir tebes- sümle: — Nasılsın ii biri Şi Biraz yorgu: nüyorsun? Bir puan idin ei En mı? , hayır teşekkür ede- rim, i bir ve söz Tee Oraya gitmeğe me: Fakat belki ie belki açlıktan, Fatma sendeliyordu. Elindeki çantayı düşürdü. İrfan ri yerden alarak Fatmaya — a canım, dedi. Biraz oturup konuşalım, ne olur? Fatma şimdi bu REM diye yordu bile. Çünkü şişman adi bir memura benzeyen kale birile geldiğini görmüştü. Ne yaptığını va eye yalvardı: yalnız birakmayınız, rica ei işman adamın yanındaki zat Fatmaya soruyordu: — Bey cüzdanını yemi acaba siz gördünüz mü Fatma kızardı, Se Ce- vap veremiyordu, Şişman adam Jâkırdıya karıştı: — Mutlaka hanım almıştır de- akat cüzdan çalınma- demi biraz evel yanımda hep ba- 3 — Saat yedi olmuş. Beni bura da bekleyiniz. Bir yere kımılda- refaket — Çoktanberi işsizsiniz. Ne ere bilmiy yorkonuz, değil ? dedi. Fatma hüngür hüngür mğlnrişn! ğa başladı. — Ağlama Fatma. Bana sevağ; ver, ven aç, değil mi? vet. — si eni sattın galiba? Evet. , — Bana itimadsızlık gösterdi. ğine çok fena ettin, Fatma. Ne ise elbette sana bir iş buluruz. tma, bir sevkitabii ile İrfana sokuluyordu. Delikanlı gayet ta- bii bir ei i Iı çantadan ben ak a Bu adamın elbette po- zn adresi vardır. Yarm cüzdani kendisine iade etmenin yolunu buluruz. Fatma kıpkırmızı kesildi: — Nasıl.. ei kekeledi. Siz gördünüz mü Eğ — Buddüği bahsetmiye! ar- ik, Fatma. Yalnız, si bana: ilk defa idi bu değil mi? Gerçek- ten, ilk defa? — Yemin ederim... © j onun için, sana kar- şı böyle davranmakta hiç tered- düt etmedim zaten. — Fakat İrfan, sen neden i nim için bukadar büyük bir teh- | likeyi göze aldın? Ya senin üstü- nü arasalar, cüzdanı sende bulsa» lardı? — Ben hiç bir fedakârlık yap- madım, Fatma, Ben bu mağaza- dan ve bl çi ii yi mı görmüştüm de labalıktı, Büyük bir dikkatle, ya- İrfan atıldı: vaş yavaş, tekmil eşyayı, seyre- — Kabil di DE e öy. | mu diyor, it le kad ça v du. Önünden lir Şan bir adamın pantalonunun cebin- den kocaman bir para cüzdanı- nın ucu çıkmış olduğunu gördü. Bu adam ihtimalki daha emin ol- sun diye cüzdanını oraya koy- muşi Yatma bu kabarık cüzdandan gözlerini için kendisini aliye Fakat muvaffak şb yordu. tası “ME işte. re ys Fatma yerin dibine giriyordu. Yüreğine inecek gibi olmuştu. Polis m a benzeyen adam çanta; yı açtı, — Bir şey yok, dedi. Şişman adam da, memur da uzaklaştılar. Fatma Em kal mıştı. Hiç birşey anlayamıyordu. İrfanın sesi onu kilin getir- e- Il olur da üstümü arardı? — Fakat ya arasa idi? den aşkıma bir de- il iş istememiş mi idin? İşte sana o delili gösterdim. Yalnız esef et tiğim nokta göze aldığım tehlike-. nin daha büyük olmamasıdır. | Tenha ve za ir so) kakta. i ep li in dudakları de- La içinde birleş- | çekinmediler. | ai, hiç € Hikâyeci İNiL ÇOCUKLARI| İskender Fahreddin Bu haber herkesten ziyade Mi- kerinosu telâşa düşürmüştü. Genç veliaht Cizeye dönmek istiyordu. — gemi site oturmak benim hakkımı Diyordu. er Naca Fakat, ben babanın bu kadar ça- — Anako ile büyük bir orduyu elde ettikten sonra, korkulacak da e ile birlikte Cize üzerine yü- Tefrika No. 23 — Fena bir fikir değil, Fakat.. aşka bir endişen varsa söyle, Mikerines! Görüyorsun ki, ben kadın olduğum halde her teh- likeye seninle birlikte atılıyorum. iyme merasimi ya” pılmadan Cizeye varırsak, halkın seni sevinçle karşılıyacağından eminim, Kefren Mısıra hükümdar olursa, Mısırlılar beşinci sülâlele- rini idrak etmeden mahvolurlar. Mısırı ve Ma sen kurtara- caksın, erinos! Genç veliaht sevgilisinin söz- lerini dinledi. Ki Karnakta bir kaç gün daha kalmağa karar verdi. Mikeri ıztıraptan Iztıraba, üzüntüden üzüntüye sevkeden bir vaziyet vardı: Karnakta s mak. O, artık kendini meydana çıkarmak ve ordu ye «İşte, şerefine şarap a an gelmeğe yemin Saim Miki s buradadır!» diye ba- aklan- ğirmak istiyordu. Prens bu fikrini prenses Naca- ya da söylemişti. N veliahdı Karnakta daha fazla saklıyamıyacağını anlayın- ca, Cizeden yeni gelmiş gibi dav- ranarak ortaya çıkmayı kararlaş- tirdt. Karnak muhafızı zaten prensin meydana çıkmasını istiyordu. B haberi duyunca, rinosa; — Ordu bu sırada sizi burada görürse başında taşıyacaktır! de- di. Anak ece evinde bir ziya- fet daha hazırlamıştı. Mikerinos ızın iğ 'uğrıyacaktı. Su uyur, dönük uyumaz! Mikerinos altın madeni arkasındaki hurmalıklar arasında dolaşıyordu.. Elinde Madi bir av sapanı vardı. Uzun kanatlı ve eti çok tatlı olan çöl in avlı- yarak akşamı bulmağa ge du. Prenses Naca ona: «Çok cikme ve şehirden uzaklara açıl- ma,. Yolunu kaybedersin!» demiş- ti. Mikerinos yalnızdı, Karnakta hir muhafızının misafiri o- larak tanımışlardı. Yollarda rast- ladığı muhafızlar kendisini se- lâmlayıp geçiyorlardı. Mikerinos vakit geçirmek için Nil boyuna kadar inmişti. Genç veliaht keşki buraya kadar inme- seydi.. e e sözünü tuta- rak dönüp gitseydi. Nil va iülanyan bir fe- lâketle karşılaştı, Mikerinosun amcası Kefrenin adamları günler- denberi genç veliahdı arıyorlardı. Yeni Prensin birdenbire karşısına çıkan bu iri ve heybetli adamlar, Mikerinosu çarçabuk tanıdılar, zi arıyorduk, den kurtulamazsınız! Sizi Amca- nız yeni hükümdar Kefrene diri olarak teslim edeceğiz.. Mikerinos beş kişi ile döğüşe- miyeceğini solan cellât kılıks h silâhşorlara vk mağa mecbur olmi Kef davram | renin. damlanın kolay 1 kolay kurtulamıyacakt — Şehire kadar ente bili | te gelmez! misiniz? dedi. Orada | benim altınlarım ve ea rim var, ez guhafzlarından biri Bi vg sr ei na gidecek bim a altın ve mücevherleri-. ni een şaşmamak kabil >! bi tüyleri örperdii « Hükmi oç ou Ml il l edi; su) na mi attıracak? Diye sordu. * N Firavunun adamları önlerine bakarak bir ağızdan cevap v ler: psün tahtına oturunca, te sizi ortadan kaldıracak. i (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: