1 Şubat 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

1 Şubat 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

TUAL RA Ka e Te m m a) m İ ml Şubat 1936 AKŞAM Bedava diş çektirenler.. “Efem.. Benim dişlerim şekerden bozuldu.. Gıdam badem şekeridir.. ,, « Taşları ölçerim... Bu çeneciğim Hüd dağları gibi şişmez mi.. Ebabil kuşları gibi figana başladım. » 1 imdiye kadar hiç dişçi mekte . On- N dinlerken Hüse; Ki aklini Ni m birini okuyorum a yer ki: hanırnısı.. ve ağla , tu, aşı ölçeyim, Wi ln ğları gibi gişmez mi?... Ma Taşar üç gün üç geci il kuşları gibi feryadı tiğan t $u burayı söylediler, vie şim örtünce koşup g dp (Aman ee Sale eli Ye hafifti Tini Mü rahmetli?.. ne . Dişçi değildi ama im dişlerimi ve dana elile di... Ah n derin — Hızla bir çekin- mi İş elinde kalır 1, Yap eptaki bütün kadmlar yaşlı.. bi Digi Okaebie genç işçiler bedava diş çekiyor, tedavi ediyorlar şekeri pek severim., işte şeker mekten o inci gibi dişlerimin Beg si çürüdü gitti... Malüm ya şeker dişleri bozar... Beybam akşamlar rı hep şeker getirirdi. Sonra ni- mali Bas badem ş€- Sek azdı. Benim sadi ğe “şekerdir. Badem şekersiz duramam efem... İşte o- nun için Gr Vr sırada ha Be —54.. bu 34 n numara Le badem şekeri olduğunu s saçlı kızın numarası idi... tedavi iskemlelerine doğru koştu... O uzaklaşınca yaşlı kadınlar- dan biri arkasından baktı: — Amaaaan hasba... çaron karı... Acaba sen şekerini şekercinin camekânında le musun.. anasını tani- . Muhtarların evinde çama- şır mağ Kendi de daha geçen sene rejiye girdi.. Burada «hanı- mısı benim gıdam badem şekeri- dir..» diye abokatlık ediyor... Şu düdüğe bak hele... Gıdası badem .. Şimdi beni günaha Bijiblir bir dedikodu mevzuu bulmi uşlardı.... Tabakalar çıktı, Uçları sivri, tükürülenip 2 rılmak üzere sigara kâğıt ıtları kü- çük birer beyaz bayrak gibi yırtıl- mış el sarması sigaralar biribirle- rine ikram edilmeğe başlandı: — Allah aşkına al kardeş... Sen yapıştır diye ucunu tükürük- lemedim... — Buyur allah aşkına... t3ki yl ere- in bendi örmüş, tepesinde bir de bırakmış saçlarını oksijenle bi, Rarye sarısına boyamış, ikide va, siz arsız gülen bir genç kız > Ağzını açtıkça bütün ön dis- 5 “ g 2 ii p m 2 *-“ş e 8 E 5 g E Gi na hiç di yari yüke, Dürü din. lenmeden çatır çatır mütemadi- Hele şöyle bir asıldılar mı?. «Raaap» ellerinde.. Genç bir dişçi bayanın karşı- ia dişlerini tedavi ettirecekler... Lâkin oturan hamalın dişi, hem de en son kök dişi çıkarılacak... İri hamal, bir Zend saffetile s0- ruyor. — “Allah rızası için Rİ ha- num... Elin hafif midir? ayan: — Hafiftir. hafiftir... Diye ace- le bir cevap veriyor.. Ağrıyan di- şe bir kere şey mi mere «gık» bile dem Oksij su ile gargara... w önü tamponlar, Hamal klinikten çıkarken arka- daşlarına: — Pardon derim işte... Diyor, erkek gibi iel bilih.. Beni burâya götürdü dostum küçük bir kutuyu işaret etti. İçi çekilmiş m. dolü idi. Belki 15 - 20 diş 5 Bir diş doktoru gülümsüyor: — Birli çekilen dişleri top- larsanız küçük bir apartıman yap- tırabilirsiniz.. ya sre da dişçiler apartıman yaptırsınlar.. Yalnız ai: gebe de ğiller Yalnız bir çocuk çekilen dişini geri istedi. kendisine: — Ne yapacaksın. diye sordu- lar: — Dama atacağım.. dedi, kar- galar oradan alırlarmış yerine al- tın diş çıkarmış.. Diş çekilen salondan çıktık.. Mektebin ortasındaki avludan ge- çiyoruz. Arkamızdan bir kadın grupü geliyor, konuşuyorlar: — Ayol sana sg yapmadan mi dişini çektiler? — Aman Yekliş İnşaallah ben am gelini ne güzel taze.. Bü- dişleri altın... Bir güldü mü? li ışıl ışıl gözler sia nsan olunca — yle olmalı. Talih işte kar. — Aman be: di de yirmi yaş dişim ikisi ayol... Yirmisi- ne basıy ya.. Biliş Bai pe söyleyen kadın en aşağı otuzu H ikmet Feridun Cereyanlar, kitaplar : Tehlikeli günkü yazımı bitirirken: ili ru bahseden çebi isteriz» sözünün EE ten doğmakla be: kile edilmesi tehlikeli Salağenm söyle- miştim. O dileği kısaca, kısa oldu- — derecede de kuvvetle gösteren: ektepten memlekete formule'ü, fe ki mektebi kabul ediyor, etmese anmazdı; fakat şekli, akı- şı ile onu mühimsemediğini, ancak Emi diye boyun eğeceğimiz merhale saydığını anlatıyor. ikinci kelime üzerinde, «memle- ket» üzerinde ısrar ediyor. harrir i işin, başlıca yesifenin etra- u yine tes- sikii «Mem- leketten önce mektep» sözünden ne kadar farklı.. Ancak ürer eee sese len merhaleler, ü- Zumsuz emiş Bay ei Kemal'in formule'ü, «mektebi» ka- bul ener a o kelime üzerinde durulmadan tekrar edilmeğe di elverişlidir. Hele bu zamanda... Yeni Türk mecmuası hakkında fikirlerini söylemeğe ça- mecmuaya, Avru; virilmiş ver makaleler kon- masına itiraz : «Bize bizden bahseden le lie » de miştir. «Adapter» edilen, yani şa- his ve yer isimleri değiştirilerek dilimize çevrilen romanlar, tiyat- plrumi «tercüme» edilenler- aha çok rağbet görüyor; on- ii eken da -kaç tanesinden duydum, siz de duymuşsunuzdur.: «Ne yapalım! bize bizden bahse- eden zatı, adapte roman meraklı- yetlerin birleşmesi, kavgadan da beter bir barış görüşe sebep olur. Şimdi ben yaşta Simleri yazıya Rİ büy Yak. a ya Kemal bize yol gösterir, eli- mizdeki kâğıtları okuyup ıslah ka- benede, Babıâli caddesinin ona bir- kaç yıldır kattığı alay kokusun- dan eser yoktu. O zamanlar, bu- gün adlarının anılmasına pek ta- ammül etmediği birkaç arkada- şı ile beraber, bize Avrupa mu- harrirlerinden bahsederdi; arka- le hayli frenk adı sayıp dö- kerl: Bugünkü gençlerin yazıların. da, bizimkilerden sirgemediği alâkayı bilmem steriyor mu? Her yıl irili ufaklı bir yığın şiir, hikâye kitabı çıkıyor: hele onları açıp bir göz gezdirsin. Hemen he- men hepsinde insanı ürperten bir cılızlıktan başka bir şey daha gö- recektir: o kitapları çıkaran adam- dil bil keti sevmeği başka hiç bir gayrete lüzum bırakmaz bir meziyet say- dıkları e ri ere benlik, rma bizlik... Bunların ikisi e bir esir öldürücüdü ür, eN hislerini paylaşma- dığımız zamanlar bile ilim, irfan sevgisine inandığımız üstadımız Yahya Kemal orları bir okusun, Sahife 7 sözler İbni ön o zaman: «Bize bizden bahseden edebiyat isteriz» demek: e, «mektepten memleketen de mekte bir tehlike bulunduğunu görmiyecek mi? Sözünün yanlış anlaşılmasından, daha büyük bir Mi davet diye değil, kafaları 'aten uyuşturan şu bi meraka (incuriosit&) diye karşılanmasındı ru olduğunu tasdik etmiyecek mi? Memleketten önce mektep... Ek bette ki o, bu GüN idcdile rime daha ışıklı bir kuvvetini verebilir, formule'ün Belki de büsbütün yanılıyorum, b sözlerin olur. Kendi e inkâr etmiş olur de- fakat «mektep»ten kendi setirdiklerinin kafi olduğu- nu, bugüne kadar gerek kendisi- nin, gerek kendisinden başka üç beş kişinin «Avrupa kültürü mek- lm aldıklarının kafaları a yeter bir hazine olduğu- nu Şİ demektir. Bu kanaate varmışsa banılığıma inandırmak da çok zordur, hattâ imkânsızdır; çünkü böyle bir kanaat, Dante'yi, Cervantes'i, Goethe'yi kılmış olmak kanaati insana pek tatlı gelir, lüzumsuz vas'taki gence» hiç duy- madığı adlardan bahsetmekte de- vam e onları merak etsin, okusun, larla yoğursun e bir gün, bizim de onları diğimizi, — bilgisi ile caka sattı- ğımızı anlayıp cehlimizi yüzümüze vursun diye... Hem, ki ilir? o öğreniriz. «Snob»luk büsbütün de değildir. Nurullah Ataç n faydasız Kiralık daire Beyoğlunun en işlek yerinde Yazıhane, erkek ve; verişli zemin k bir daire ke İstiklâl caddesi “Şık,, sineması karşı- sında 156 inip etik, apartmanı. kapıcısına, görüş- mek için “Akşam, ilân me- muru Nureddine müracaat, Telefon: 24740 Dr. FETHİ LABORATUVARI ee aa em anil nie vadı gaita gibi tibbi tahliller ve bütün ve lojik teamüller gayet yet dikkatle apılır. Beyoğlu Taksime giderken Meşelik sokağı Ferah apartımanı Tel, 40534

Bu sayıdan diğer sayfalar: