24 Mart 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10

24 Mart 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 10
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

y ve Giiküii Sahife 10 AKŞAM Saray ve Babıâlinin iç yüzü Yazan : SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkı mahfuzdur — Tefrika No. 660 Lugatlara girmiyen kelimeler, ortadan kalkan ve değiştirilen isimler Âli paşanın son günlerinde | Har- biye mektebi Balay Süleyman bey - paşa - (me- neşretmişti. an paşaya «ziyade müdahane» edi- yordu. Süleyman bey de kitabının mu- kaddemesinde kelâmı dört beye taksim seri birinci merte- besine ın bir tezkeresini misal imei edat paşa ise fi hakkında şu mütaleayı yürütü- . yor: (Süleyman bey zeki bir zat ise de edebi ilimleri 'yolile okumu değildi; bu kitabı da şundan, bun- dan alarak telif eylemişti; aya nin şivesi m maruf inşa usulümi ze hiç muvafık değildir; inşa mağ ninin a belâğattir; Süleyman beyin ise bunda bizaası yoktur; mak üzere telif edilmişti; yetişe- cek talebeyi hatadan korumak, eyakkuz ve intibaha davet eyle- mek için hazı malâmat vermeğe lüzum gördüm. (Tadili mebani- gayet mültezemdi; bunun için bu risale neşrolunamadı.) Cevdet paşa o zaman uzlu ve cüretkâr zevattan Şenler kitabını neşretmemiş! Abdülhamid zamanında olsa telif zahmetine bile katlanmazdı. Çünkü ne suretle olursa olsun «zülfüyare» dokunabilecek bir serin meydana çıkabilmesi kabil olamazdı. Neşrolunacak kitaplar i için mâ- sat almak bazan beş, altı ay sürer- di. Mektep ve e fen kitaplarının hep- si sansüre tâbi idi. (Devlet) risalesinde teftiş ve mu- ayene encümeni sultan Murada ait beyitleri silmişti; bu suretle Abdül > sonra Abdülhamid cülüş etmiş görünmek gibi bir ga- rabet hasıl mi Bunu yapan encü Gedik; tiyatrosunun yeri güya bir medrese yapıla- diye yıkılmasını ülhi din muvaffakiyetleri arasında sa- yı isalede: Maarifperveri gör kim tiyatroyu edip tahrip Güzel bir meksebi âliye tahvil eyledi anıl Beytindeki tarizin ve meth yo- İle zemmin farkına varamamış- tı! Fig olduğu gibi kitap- larda da ismi Hâmide, Murad nie Veliahd Mehmed Reşad efendi hatıra gelmesin diye Reşad ismi Neşete tahvil edilirdi. Konya çelebilerinin elkabı olan (Reşadetlü) tabiri de Reşad efen- diyi hatırlattığı şa gazetelere yazdırılmadığı “a elkabı res- mi salnameden ee dl Abdülâzizin halini, Sultan Mu- radın hastalığını hatırlatan ve halk arasında söylenen destanlar ve şarkılar şiddetle yasaktı. Şer'i- ye ve hukuk mi i ve mubhtellişşuur kelimeleri kulla- baar pe pod ey ait dava e bila ana a kitaplarında iştial eden main Temiz gösteri amid isminin ilk çime İs me il riya- ziye ere iye — ılamaz. dı, Meselâ A H > ei çünkü bu reis > sifir mu- adelesini vie bi Gramer kita; a (nâh duz, bedbal am emi ye duz, gibi cümlelerle misaller irad edi- lem ezdi. Abdülhemid var e sultan Muradın, veliahd efendi- nin SÜ Kem rt de ya etmişti, gz desi Allah ve Peygam- berlerin isimlerini muhtevi yazı larla cami ve türbe gibi des binaların resimleri bulunan kart- postalların ithali de yasaktı; kart- e rape m ürer —— onay üst- lerine bilir diy. Teftiş » ve muayene encümeni pa immer olan Tarsuslu hoca abi, gurura yakın iddialı, kitaplar Mi yl kal- kar, medreseden kıraathane odala: rına geçmiş ayaklı bir ram meziyetile hakkında hürmet terilen bir zattı; hayrete şayan bir sürati YE sahibi idi. (1) Pasi e ettiği hizmetlere dair yazdığı bir makalede mik- roptan ba! Keşfeyledin nce daiş im eyledin? | Dünyayı cahil eyledin ey Beyti ile maz yine tin derinliğini ort Hoca en ii ye mi arkadaşlarına tutulurdu. Bu en- encümende mn zihniye- tini ve ilmi ihatasını Geçen gün yok iken mecliste hayret, bilümum heyet Arbça bir kitap e Ni Beytile tehzilen tasvir Ezlediği meşhurdur. Şe Ae ie eserler mi ve cümeninden da bir izi “tetkiki müellefatı pe ye) namile şeyhislâm kapısında müteşekkil peri bir heyette da- ha teftiş v lunurdu. Bu heyet amir arar, eski ve muteber fıkıh kitaplarında yerini bulmadıkça yeni en mi inti- şarına müsaade etmez. Yanyalı Sava paşa Baht sara- yında tesis edilen hukuk mekte- binde islâm h unu fransızca olarak tedris eylerdi. Uzun tetki- katı neticesinde fransızca bir (u- ” sulü fıkıh) telif eylemişti, (2) Bu eserin birinci cildi avukat bay Abdurrahman Adil tarafın- an türkçeye tercüme edildi; ter- cüme babı meşihate e; r bu ia sene süren tetki sonra bu (tetkiki emre se ye) encümeni reisi Halis efendi: u kitabın nakilleri nerede? Wi görmedikçe, fıkıh ki- taplarında yerlerini bulmadıkça neşri Dedi. Türkçe tercüme tabı ve neşrolunamıyarak kaldı. (3) (Arkası var) (1) Ahmed Rasim: Matbuat hatıra- larından. 2) Sava paşanın iki cildlik etude sür la #heorie du diroit musulman ve Le ürek eek e başka birde le vi nal musulman ünvanile kazaye dair bir eseri vi (6) in hukukiye, Abdül! rısında ra her cins ki- ti sansürü, ve kalem izi görülür. Bazı kelime- lerin “ere değiştirilmiş, bazı lim, e büsbütün tayyedil. miştir, lâ Şemseddin Sami beyin fransızcadan Tügatinin eski tabılarında imesi- ni bulamazsınız! Liberı& de hüri- ret mânasını ta; etmez! (i me Tügat yer hüriyetin mukabili eriliktir; hal? ve Yıldız kel limeleri | bu lügat- lerden çıkarılmıştır. Mağlübiyet ve felâketle netice- lenmiş Rus muharebesinin kitap-; larda, gazetelerde adı (meselel zaile, vakai zaile) idi, terin bulunsa beşinci sultan radın namı tarihten büsbütün ; blüincl rreşadın Osmanlı gi manzum olarak saydığı Eger her sey sizi Mide ve titizlendiriyorsa, eger ulak bir ahilik fikilerinizi al üsl e iy rsa, eger geceleri uyku hutmayar, teşliis pek basittir; sinirle a” hi iyeti artmıştır, benliz vakıt varken bu denalığı pükmeğe terki «Knolls bülün düny. anı bir pa in Di kaybettiğiniz. rahatı, uykuye ve aliye Tesiri gayet seridir. — Bromucal'in hiç bir zararı yeri ir, 10 ve 20 Kipmi hav tüpe Merde eğtanele, e İle Satilir. Knoll A-G,, kimyevi maddeler fabrikaları, Ludwigshafen s/Rhin. 24 Mart 1936 Meşhur polis hafiyesi ELLİS PARKERİN HATIRALARI Kellesiz cennete gitmek istemiyen Cezayirli müslüman Sr Bı tipteki otomobillerde şoför direksiyon çarkının vaziyetinden dolayı yerinde geriye rahatça e oturur. Edouard bu v olsaydı e, pis le oturacak yerin köşesine - infilâkın tesirile berha- va olmasından - düşmüş olacaktı yahut sağda oturacak v. diğer riye doğru uzanmış olması ic er. olduğuna kuvvetli bir alâmettir. Eğer karısı vurmuş olsaydı kocası hiç bir sn çay olmaksızın geriye aslaı m e duğu zaman 2 Hilâl kullanı Tabancanın elma ili dahi ateş ederken Edouardın ile- riye doğru kanburlaşarak eğildiği- ni gösteriy, or, Sözlerimi bitirdikten sonra a- damlardan biri dedi ki: —Bu izahat pek mukni ve müskit| detildir Kadının kocasını vurmuş olması ihtimali hâlâ variddir. Rl > , Fakat 7 kadının kocasını dindi nnetmem. Edouardın üzerind ya kolleksiyonuna bakınız. Bunla- rın arasındaki sigorta poliçesi O. M. Makleod adına yazılmıştır. A- iyi halkasındaki inisiyaller dahi Bu anahtarlar da- © o, M. Makleod namına alınan kasalara aid olacağına şüphe yok- tur. Tahkik edebiliriz. O. M. Mekleod ise Edouardın ilem eski kocasından başka uzun müddet kullanılmadığına de- lâlet eder, Binaenaleyh kadının — dikleri doğrudur. Bu tabanc talim yapmış olsa bile pek ri za” man evvel yapmış olmalıdır. ii ei lerden biri dedi ki: — Şef, tavazzuh edecek daha birçok noktalar vardır, Cevap verdim: me de sriemim Lâkin ka- dın bize pek malümat verdi. Me kontrol çime kadının ne — yesin duğunu öğrenebili- şeyden evvel Senlui be- vi hastanesine telgrafla mü- kadının orada bakıcılık yapıp . madığını öğrenelim. Daha Los Angeles zabıtasına m ederek hâdisede âlet olan taban- Me dlslim'ie ruhsat tezkeresinin kime verildi- gini anlıyalım, Kadının hemşiresine de müra- caat edelim ve madam Edouarda 200 dolar borç verip vermediğini anlıyalım, Sözüme devamla dedim ki; — Şimdi ilk iş olarak ölenin ü- ayıralım. Edouard karısına ken- disinin Fransız olduğunu söylemi$- Halbuki üzerinde çıkan mektup- em hiç biri fransızca yazılma” gen sıkan fotograflardan i lelain parki ük re son senelerde ve Şikagodaki em Igrafla müracaat se ama hf ne zaman açıldığı, Bu çiflik ile ME ya e ia ge olarak alâkadar bulunmuş malıdır. Kolile sarmış olduğu inme karşı mubabbss ve ei dır. Tavır ve ha- rekelrinden burasını sai alıp va koralım demek istedikle- ri istidlâl olunuyor. Mütaleamı dali ziyade uzata- rak dedim ki: Fotoğraftaki en Edouard 2. duğuna şüphe yoktur. Fakat kasında yazılı isim ii Mep handır. Anlaşıliyor ki, bu adam i kul ıştır. Daha bir sen agoda Stephan biten şeylerden ve hattâ kocasının adı türlü bulunduğundan vi etmiş ie okta manidar ve mühit Siken üzerinde 'ki eşya sera yonundaki diğer delilerde ilâve €- dilecek olursa ehemmiyeti bir kat aha artar, Meselâ Vancouverde Fosterden gelen kart bunlardan kalanıdır. Altın madenleri şirket- lerine aid li evrakı da Van- ouverden gelmiştir. Fakat Foste- rin ai bir perisi aid bulundu- lâ alâkadar değildir. Binaena- leyh Edouard Vancouver şehrin- de Foster ile telâki etmiştir. Hem ets ve fotoğraftaki şahsı tanıyıp tanı- madığını sorsun. “Posta pulu üzerinde TTucsen şeh- postahanesnin mgası olan zarf üzerine bakın, iş zarf üze- ri de ölünün Mandi çıktı. Zar- fın üzerinde bir başka kadının adı yazılı. Üzerindeki h Mun- delein ei çifliğinin açıldığı ve Edo: n karısı ile evlendiği zamana tesadüf ediyor. Edouard bir zaman Tucson şehrind lunmuş olsun olmasın orada bulu- nan kadının adresini muhafaza et- h di * h iyet vers miştir, Bundan anlaşılıyor ki, Edouard bir seni ir müddet içinde muhtelif üç kadın ile sıkı alâkada bulunmuştur. Meselenin heyeti u- mumiyesi ne gibi bir tablo arzede- cektir?. Mahalli hükümetin zabıta me- ei biri dedi ki: — Anlaşılıyor herif kadınlara çok düşkün imiş. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: