24 Nisan 1936 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

24 Nisan 1936 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

vw Sahife 6 AKŞAM Me KE NE RNA i 24 Nisan 1936 Atina hapishanesinde müthiş bir hadise Bir müebbed kürek mah- kümu bir mebusu hapsetti Mebusun kurtarılması için mahkümun öldürülmesine mecburiyet hasıl oldu rete giden bir mebu: habsetmiş ve affedilmediği tak- dirde öldüreceği tehdidile ortalığı altüst etmiştir. üebbed kürek mahkümi hükümet arasında 24 saat süren heyecanlı müzakerel bi sonra bu cüretkâr katil rülmüş, mevkuf mebus ta a olarak kurtarılmıştır. Akıllara durgunluk veren bu hâdisenin tafsilâtı Birl m nos namında, bir oi ke sekiz sene di ihmal ve luklarından dolayı, vazife- imam çıkarılmıştı, Marinos tek- ifesini alması için yaptığ ra ün Ziraat neza- retinin merdivenlerinde beklemiş ve vazifesinde: ıkarılı dan yakalanmış- a mal sonra tilin sinir müptelâ olmasını esbabı Bıubatfe feden addederek müebbed küreğe ekle iktifa ötmişti: Yunan meclisinin en genç mebusu | olar Lambros Eftaksios, hemşerisi olan bu mahkümun vaziyeti alâkadar olmuş, yaptığı teşebbüs- ler neticesinde onu diğer mahküm- ından a; ayırmağa ve ii verdirm. g. ie 7 a > İ 8 ti muvaffak 2 la ii iiereke onu Zziya- Tema dört beş gün evvel me- hapi — ziyaret etmesini rica edi- Mebus Eftaksias” yordu. Bu rica üzerine Mahküm Marinos mebus, yanında mahkümun kardeşi de bulunduğu halde hapishaneye git- miştir. Mebus, münferid höcrede mah- kümla bir müddet konuştuktan mümaneâ- tına uğramıştır, Ya beni ge Marinos, e teda ettiğ nc çe vak mel a day. — Beni elime İn? e n çıkamazsin, yoksa seni öldü- rürüm tehdidini savururken, in demir kapısını arkadan sür- memiş ş, höcrede ne kadar eşya varsa barikad vazifesini Mi için min arkasına sürükle; siri Mebus, bu vaziyet Kar ında: — imdad! bağırmağa Era Bu feryatları semi gardiyan- le eri oşarak arkadan sür- gülenmiş olan kapıyı açmak için dışarı zorlamağa iz et miami Fakat mahküm den Mi nız diye — Kr zorlarsanız mebusun beynini yakarım diye bağırmış ve dell sia balkesi ını beynine daya- mıştır. Vaziyet bu şekli alınca hapis- hane müdürü höcreye koşaral mahkümdan ne istediğini sormuş oda: — Ya hükümet beni yahut mebusun beynini affeder, yakarım, cevabını vermiştir. Bundan sonra ahki ile hapishane idaresi arasında uzun bir münakaşa baş- lamıştır. Mahkümun en Marinos, taleplerini bir - ğıda yazarak kapının ufal w penceresin- den eid atmıştır, İstedikleri m Sabah saat beşe kadar af- eyer müş'ir kral iradesinin kendisine e 2— radesini muhtevi res- mi gazete Er eline veril mesi. 3 — Af ve tahliyesine dair emir- namenin hapishane idaresine teb- liği. Mevkuf mebusun akraba ve hkümun affını rica eylemişlerdir. Halbuki bini kat kral Jorj, af talel surette midemi, bunun üzerine mahkü- mun yemekleri arasına uyutu. ve alar zehirli ilâçlar konularak le ması ve yahut öldi atılmış ve büna te- Si ii Halbuki kurnaz katil, hileyi iile yemekle- re dokunmamış endisi yemez- den evvel solu İK 1s- rar etmiştir. Bu hile ere vermeyince, tat- lılığa baş anl kraıln kendi- sini affedeceği ve mebusu serbest mişti af ira- mi gazetenin kendi eline verilmesinde ısrar et- miştir. Son tedbir Bütün bu emmi za gittik- üç gardiyan ayakkabılarını çıka- nin kapısına yaklaşmışlar ve elle- rindeki mitralyöz ve otomatik ta- bancaları ile iri in pencere sinden ansızın mahküma ateş et- mişlerdir. Mahküm vücudünün muhtelif yi yediği kurşunlarla ye- re nırken, höcrenin bir kö- inde gebe olan mebusa ta- bancasile ateş sirin ve alnından ve ye wu baskın ha ole İken ve ee ardi- > ar höcrenin ağar alar emi içeriye girmişler ve ha- m yaralı olan mebusu kurtar- mışlardır. Bir aile fa m Sivasın bir köyü bir köylü karısını karısını dü irdü yaşlarında Firdevsi erinden bıçaklamak suretile öldürmüştür. Hasan karısından şüphelendi. için epi zamandan beri öldür- böylelikle zavallının saçını tama- mile eline doladıktan sonra bir- den bire saçından 1 çekmiş ve bu suretle boş il” al böğrüne ere düşürmü: onra: n üç defa daha bi- çak saplayarak öl ştür. Ayni günde Hasanın kezdeşleri İsmail ve Mustafa ve İsmailin ka» rısı M in iştirakile gene o köyden İbrehim adında birini de tabanca ve mavzer kurşunile öl düriülerdir. Katiller yakalana- adliyeye teslim edilmişlerdir. Ihtiyar katil Karamanın Boyalı köyünde tarla yi e yi ğa köy Meh 2 Ak oj oğlu dle H >. zaman zaman kavgalar, eülkiler ol muş ve bu an ai bile boyi mış, çıkmışlar, Ötedenbe: med son ike nan Ali oğlu M. amünazaalı lak almış, oraya doğru A e. i ği kollayan ea yn Mi olan ii sürdüğünü sü kabet yale ihtiyar kanl yakaya ba pe tes- Hm etmişti KABİN KÖŞESİ Kısa ceketler i | | Yazın pek çok giyilecek olan çiçekli kalın yi 7 kısa ceket, Bunlar ekse- te let Emire yağmurlar Tütün müstahsilleri ekime başladılar İzmir 22 (Akşam) — İzmir ve havalisinde yağmu! le tütün o Çele çi kat bugün yağmurlar, tü- tün alakali yüzünü gül irmüştür. Yağmur az olmaz ve fideleri tarlaya ekmek için yetecek derece- de olursa, bu hafta içinde umumi şekilde tütün Benn başlana- caktır. Foça ala tütün vpn Mayalama fazlaca yağmur düşmi uu yağmurun tütün kizil için faydası olmı zeytin mahsulüne zararlı olduğu ,söyleni iyor. İzmir vilâyet bütçesi İzmir 22 (Akşam) — Vilâyet umumi meclisi, yakında mesaisi- ni bitirecektir. Vilâyetin varidat bütçesi, 2,316,000 lira olarak tes- bit edilmiştir. YEŞiL ELMALAR — Dur! Kımıldanma! Bu emirle niye uğradığını şaşı- ran üstübaşı perişan adam kaldı: federsiniz bayım, diye lie otomobilinizin kapısını m istedim. y Gökselin mavi gözleri iki elik parçası gibiydiler, Karşısın- 'dakinin ciğerine saplanarak bakı- yorlardı: — Pek Alt, pek Alâ, dedi, el. Yere, galiba, bir yirmi beşlik attı. Üstü bali perişan adam pa- rayı almak için yere eğildi. Göksel, onun her hareketini büyük bir dikkatle pi — sonra, taksinin kapısıni kendis açtı ve bana, âdeta emi meler e yurun bay Cemil dedi. Taksiye bindim, Göksel, şefi. «Büyük otele» çek! emrini ze otomobil hare- ettikten a arka camdan TefrikaNo. 7 geriye bir göz attım. Üstü başi perişan adam gölgede duruyor- du. Ve bana öyle geldi ki sapsarı yüzüyle peşimizden bakıyor. Yolda giderken, Göksel demin- ki telâşını izah etmek mecburiye- tini hissetti: — Böyle serserilere karşı ga- rib bir nefret arım, dedi. On- lara acımak di ol ama, ben hı bak heriflere.. eme e larına bile tah Büyük bi “ yetle kanin. mi yz izahat beni etmedi. O, demin büyük bir lke | katşısın- da sanmıştı kendini. Ben tehlike karşısında insanların ne hale diklerini çok z ei O, demin böyle bir hale gi na ne a E 1 Bahsi, eğirme lâ- zım, — «Büyük otele» gidiyoruz amma, dedim, kılığım kıyafetim pek Büyük otellik değil. ei dedi, şöyle bir kenara çekiliriz. Taksi, «Büyük otelin» asıl ka- pısında aca, fak fakat Di > e «Arka kapıya» taksi «Büyük lie ln o gös İlarından geçer k yolları bati bir kapıdan içeri girdik. Bir garsonla İran Gökselin dişi nda gıyla büküldü. enini y bt dnbayi — Bize şöyle ikinci katta, bak konlu bir oda, emrini Bir yığın ışıltılı Kürtlerde geçip, şahane bir A N çıktıktan sonra odaya girdik. n model « cayip çiz- gili eşyalarla döşenmişti. Ortada ASASI, Ve be tarafta bir yemek mi içekler, Masaya o karşılıklı o oturduk. Göksel bi sordu: Sonra akı ve bana viski. ye öteberi de getir.. Gar: n yine büküldü. e m. na varmış bile olsa belli inik herhalde. — İyi bir hizmetçi, iyi bir uşak, iyi bir garson cemiyetin en garib verimlerinden biridir, dedim. — Evet, dedi Göksel, fakat ay- nı mi cemiyetin en nefrete değer verimi de, — Tuhaf meden Göksel o çelik gibi soğuk göz- ini yüzüme dikti: yatını şöyle kolayca ka- dü. e mm bozulacağını hiç ümit etmediğim bir anda, o, birdenbire sordu: — Siz kimsiniz? Necisiniz? Ne yaparsınız? Size bütün bunlari sadece basit bir merakla soruyor m, — Vellahi, dedim, bunu sadece denbire cevab vermiyeceği: Güldü. pe doğrusu dudaklar Tı buruştu yine — Haydi pie olsun, dedi. ça si de seni sözle: Cıgaramdan bir nefes çekerek: — Ya? e mi? dedim, kine haline sokan insand. — Evet öyle... Hem kim bili ret edilmez , bir ıza | belki si de size bir faydam bir uşaktan çok bölme ederim. dokunur. üldüm: — Belki... — Haklısınız, dedim, ben d Masaya dayandı. Baktım, bü“ kendi payıma uşak olmaktansa | yük, adeleli, nasırlı elleri va” hırsız olmağı tercih ederim. e 2 m göre nasırlaşmığı Sustuk. S ş (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: