14 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

14 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Iktisad vekili havuzları gezdi Dün bütün tesisat gözden geçirildi İktisad voklli bay Celâl Bayar deniz Müesseselerinde tedkiklerine devam edi- yor. Vekil dün sabah dâ Deniz ticaret müdürlüğüne gelmiş, direktör bay Müfit Denizden muhtelif işler hakkın- da izahat almıştır. Bay Celâl Bayarla birlikte tedkikatta bulunmak üzere Iktisad vekâleti baş müşaviri Von der Porten de Ankaradan şehrimize gel- miştir. Deniz ve hava müsteşarı bay Sadul- lahla M, Von der Porten dün sabah deniz ticaret müdüriyetine gelerek ve- kille mülâki olmuşlardır. Saat on bir buçukta bay Müfid Denizin odasında bir toplantı yapılmış ve tahlisiye umum müdürü bay Necmeddinin de bulündu- ğü bu içtimada muhtelif deniz işleri etrafında görüşülmüştür. Saat 12 de iktisad vekilinin riyase- dinde ve müsteşar bay Sadullah, baş müşavir M. Von der Portenden mürek- kep bir tedkik heyeti Galata rıhtımın- dan motörle havuzlar ve fabrikalar İ- daresine gitmiştir. Heyet havuz ve fab- rikalardaki tesisatı gözden geçirmiş, idarenin müdürü Vekile izahat vermiiş- tir. Bir saatten fazla süren bu tedki- kattan sonra heyet tekrar deniz tica- ret müdürlüğüne dönmüştür. Bay Ce- )âl Bayar saat bir buçukta deniz tica- ret müdürlüğünden ayrılmıştır. Büyük ticaret ve yolcu gemilerinin İstanbul tezgâhlarında imali için mev- cudiyetine lüzum görülen tesisat ve havuzlarıda ya,. cak tadilât hakkın- da baş müşavir M. Von der Portenin riyasetinde bir heyet ayrıca tedkikatta bulunacağı haber alınmıştır. İktisad vekili pazartesi günü liman umum müdürlüğünden başka Türko- fisde de meşgul olacaktır. Tahlisiye umum mükürlüğü 937 bütçesini hazırladı Tahlisiye umum (müdürlüğünün 937 yılı bütçesi üzerinde yapılan çar Uuşmalar bitmiş ve bütçe hazırlanmış- tar. Umum müdür bay Necmeddin, şehrimizde bulunan iktisad vekili bay Celâl Bayara yeni sene bütçesi etra- fında izahat verecektir. Bu izahattan sonra bay Necmeddin bütçeyi tasdik için Ankaraya götürecektir. Şark Demir yolları umumi heyeti dün toplanamadı Şark demiryolları umumi he- yeti dün öğleden sönm top- Ionacaktı. oEkseriyet oOhasl Ok madığından bu toplantı başka gü- ne bırakılmıştır. Umumi heyet şirketin tasfiyesi işlerile meşgul olmak üzere bir heyet seçecektir. Bu heyet teşek- kül edinciye kadar şimdiki muvakkat tasfiye heyeti çalışmalarına devam edecektir. Şark demiryollarının hükümetçe sa- tan alınması münasebetile hazırlanan mukavele umumi heyetin tasvibine &rz olunacaktır. Tefrika: No. 23 — Evet. Serbesçe itirafım üzerine bütün vü- cudünden bir titreme geçti. Bağırma» si, başıma bir şeyler atmasını bek- Byordum. O bunların birini yapmadı, yalnız sarardı. Sigarasından çektiği dumanı tavana üfliyerek: — O halde adalet yerini buldu, şim- di de o istirap çekecek, dedi. Fakat birdenbire asabileşerek: — Bundan sonra da bana düşen va- gifeyi yapacağım, evleneceğim dedi, Evlenmek için yüksek partiler eksik değil, fakat bu sefer bana sadık kala- cak, beni sevecek bir adam arıyaca- Em... Artık hayattan yoruldum, gö- rüyorsun ki mücadele edecek kuvve» tim kalmadı. Ayağa kalktı elini uzatmadan: — Seni de bir daha görmek iste- mem, sen çok tehlikeli imişsin, dedi. Bunun üzerine biribirimizden ayrıl- dık. Bu sabah babamda büyük bir neşe yar, anneme, hizmetçilere, dört bir barafa emirler savuruyor: — Bay Zühlüler bizde bir kaç za- KIRILAN BEBEKLER AEŞAM Londra - Istanbul - Singapur yolunun inşasına başlanıyor Bu yol Ankaradan ve diğer bir çok | büyük şehirlerimizden geçecek Autostrade adı verilen hususi oto- mobil yolları Avrupanın ve hattâ dün- yanın askeri ve siyasi ve münakale po- litiklarını altüst etmektedir. Alman- yayı bir şebeke ile kaplıyan ve gayet geniş asfalt caddeler teşkil öden bu yola larda otomobillerin karşı karşıya gel- melerine imkân yoktur. Çünkü giden otomobillerle . karşıdan gelen oto- maobillerin asfalt yolları ayrı ayrıdır. Yolun ortası yüksek.çit olduğundan giden ve gelen otomobillerin fenerleri ve projektörleri bile biribirinden görü- lemez. Bu yollar sayesinde askeri fır- kalar ve ağırlıklar yıldırım süratile memleketin bir tarafıridan öteki tara- fina nakolunabilir. Şimdi İtalyada da şimaiden cenuba doğru böyle otomobil yollari yapılıyor. Salzburg, yani Avusturya Tirolu üze- rinden Almanya ve İtalya autostrade- ler ile biribirine bağlanacaktır. Daha ziyade askeri maksadla yapü- makta olan bu yolların haricinde ola- rak sırf seyyah otomobillerinin kolay- ca ve emniyetle yürümeleri için Avus- turya ayrıca autostrade yaptırıyor. Avusturya hükümeti 1937 senesinde alacağı büyük istikrazdan yirmi iki milyon şilini bu yolun inşasına tahsis edecektir. Bu para ile Viyana - Voral- berg arasında hususi bir otomobil yo- Tu yaptıracaktır. AVRUPA - ASYA YOLU Bu yol, Avrupa ile Asyayı birleştire- cek büyük autosrade'ın Avusturya top raklarına tesadüf edecek bir kısmını teşkil edecektir, İki kıtayı birleştirecek büyük yolun plânlarını hazırlıyan, ge- çenlerde vefat eden Viyanlı meşhur teknik mütehassısı profesör Leopold. Oerley' dir, Avusturya hükümeti Avrupa ve As- ya kıtalarını baştan başa katedecek Vi 0 4 Üz 4 AN AN ve birbirine birleştirecek bu muazzam , Londra - İstanbul - Singapur otomobil yolun mutlaka Avusturyadan geçme- sini temin için mali müşkilâtına rağ- men, şimdiden yukarida söylediğimiz | nan yolunun haritası plân mucibince, Avrup - Asya veçhile milyonlarca para tahsis elmiş- otomobil yolunun mebdel Londra sa tir, Çünkü bu yol Avusturyayı ihya e- decek ve bulunduğu mali ve iktisadi zorlükları esaslı surette bertaraf ede- | Mayn nehri üzerindeki Frankfort, Pas: cektir. BÜYÜK PROJE Avrupa - Asya otomobil yolunun in- şesı, beynelmilel münakalelere aid son | Sofyadan doğruca İstanbula gidecek» toplanan kongrelerin cümlesinde tas- vib edilmiştir. Fakat şimdiye “kadar hiçbir memleket bunun inşasına baş- lamamıştır. İlk başlıyan Avusturya oluyor. Profesör Oerley tarafından hazırla Nakleden : Zeyneb idil man kalmak için geliyorlar. Sühey- Jânın eski odası ile yukarıdaki iki kü- çük odayı hazırlayınız, diyordu. Bay Zühtü babamı zengin eden Ye- | melerden sonra bay Zühtü: mişteki kabzimal yani velinimetimiz. Büyük harpte İstanbulda “yükünü | giz birer kahve içiniz dedi. tuttuktan sonra (İstiklâl sonlarına, doğru daha iyi Iş yüpacağı- | yedi yaşlarında, yuvarlak yüzlü, ge- nı kestirerek İzmire gidip orada yer- | piş omuzlu, biraz züppece giyinmiş leşmiş. Babama bakılırsa bugün Tür- | bir genç oturuyordu. Evvelâ «haberi- kiyede bay Zühtüden daha Zengin | miz olmadan Vahide evlenmiş» diye yılacaktır. Avrupanın karasındaki mü: him istasyonlari sırasi -ile Brüksel, sau, Avusturyada Linz ve Viyana, Ma- caristanda Peşte, Yugoslavyada Bel- grad, Bulgaristanda Sofya olacak, yol tir. Asyadaki başlıca istasyonlar sırasi- le Ankara, Şam, Bağdad, Tahran, Hin- ditanda Lahor, Kalkütta, Siyamın mer. kezi Bangkuk ve Malaka yarım adasi- sefex görüşümde kıyafetinde, tavırla” rında büyük bir fark seziyorum. Ba- bem gibi Yemişten yetişen bu adam gittikçe asrileşiyor. Bugün de yaşı ile uygun çok güzel bir seyahat elbisesi giymişti. Uzun boylu, zayıftı âltmış beş yaşına çoktan geldiği halde san- ki hiç yıpranmamış, çökmemişti. Ka- rısı da hemen hemevi ilk tanıdığım 20- mandan farklı değildi. Hararetli öpüş, — Ben şu hesabı görünciye kadar Kızları Vahidenin yanında yirmi adam yok. Samsunda, Giresunda, | düşündük. Gencel dikkatli dikkatli Mersinde su gibi pzra getiren üç bü- yük ticarethanesi varmış. Her biri- nin başında oğulları otürüyörmuş. Bu sefer İstanbula gelişinin sebebi sözdüğümü farkeden Vahide: — Sahi Süzan sen en küçük karde- imiz Nedimi tanımazsın, hiç görme- din, dedi. piyasayı tetkik edip görüşüne uygun | © Delikanlı züppe elbiselerinden hiç bulursa bir tane de burada açmak» | gid etmediğim bir sporcu hareketi. mış. Avrupada tahsilini bitirip gelen le elimi sıktı, konuşmağa başladık. en küçük oğlunu bu ticarethaneyo | Tatillerinin yarısını İstanbulda geçir- müdür yapacakmış. diği halde rahatsız etmek korkusu ile Bay Zühtüler üç dört senede bir | şimdiye kadar bize gelmemişmiş. Ne | İstanbula gelip bizde kalırlar. Babam | dim fazla mahcup bir genç, kinayeli | bu çök sevdiği ve hürmet ettiği ada- mın önünde sigara bile içmez. sözlerime verecek cevap bulamayınca | yüzü kızarıyor gözlerini başka tarafa | nin cenubundaki Singapurdur. İngil terenin yeni Cebelüttarıkı olan bu ti- caret ve harb limanında yöl nihatey bulacaktır. Profesör Oerley yolun güzergâhını ve topografisini plânlarında göstermiş» tir. Yukarıda söylediğimiz yol Avrupa ile Asyayı biribirine raptedecek ana yol- dur, Bunun şubeleri de olacaktır. Me- selâ bir şubesi Kolonya üzerinden Mos- kovaya kadar uzayacaktır. İstanbul ve Ankara Ana yolun üzerinde buluna- nümune teşkil edecektir. Çünkü'bu yol demiryolları, şosalar ve diğer yollar ile karışmıyacaktır, Autostrade, demiryolların ve şosala- rın ya üzerlerinden, yahut altlarından geçecektir. Binaenaleyh bu yoldan ge- çen otomobillerin tren, otobüs ve em- seli diğer nakil vasıtalarile çarpışma- larına imkân kalmıyacaktır — F, Bir otomobili yolu Deniz idarelerinin 936 bilânçoları Denizyolları, Akay ve Havuzlar ida” relerinin 936 senelerine ait bilânçola- rını tedkik etmek üzere dün Ankara- dan bir heyet gelmiştir. Heyet, bir bu- çuk ay müddetle bir çalışma netice- sinde bilânçoların tedkikini ikmal edecek ve tasdik edilmek üzere vekü- ete göndezecektir, — Maşallah Süzan ne kadar güzel- leşmiş, büyümüş, sokakta görseydim tanımazdım. Bundan dört senç evvel şu kadarcık bir çocuktu. Doğrusu pek beğendim, dedi. Acaba masil bir tavır Babam: — Kımm sen de yanındaki küçük bay gibi niçin kızarmıyorsun? der gibi yüzüme" bakıyordu. Güzelliğime bir kat da mahcubiyet ilâve etmek için kıpkırmızı oldum. Sekiz gündenberi misafirlerimize, İstanbulun gezdirmediğim köşesi kal- madı. Bu müddet zarfında biribirimi- ze daha çok alıştık, biribirimizi daha iyi tanıdık. Eğlence yerlerinde, misa- firlikte, alış verişte hep fikrimi soru- yor, ne dersem kabul ediyorlardı. Geçenlerde Nedime iki düzineden fazla kravat aldırdım. Giyinmeğe düş- kün olan bu gencin demek yalnız kravata ihtiyacı varmış. Dükkândan çıkarken annesi kulağıma eğildip: — Nedimi evlendirmek istiyoruz, dedi. Kızın İstanbullu olması şartmış. 'Bu hararetli müjde bende bir soğuk duş tesiri yaptı. Nedimin aranıp ta bulunmuyacak bir parti olmasına rağ- men bu hususta misefirlerimle fikir. lerimiz ayrılıyor, O anda aklıma par- takınmalı? Onları almek için, saat üçte Tokat. | çeviriyordu. Ahbaplığımızı gören an- | lak bir teklif geldi. Nedim Emelden yan oteline gittik. Bay Zühtüyü her | nesi babama dönerek; daha güzel, daha dürüst bir kız ala- ilemi yn Lİ 14 Şubat 1937 KADIN KÖŞESİ Yün ceket Beyaz yünlüden örülmüş ceket. Kolları ve önü kırmızı, yeşil yünle iş- lenmiştir, Yakasında yeşil: eşarpı Çarşıkapıdaki cerh vakası Dün yaralının vücudün- deki kurşunlar çıkarıldı Çarşıkapıda Yıldık kıraathanesi sahibi Eminin 22 yaşlarındaki oğlu İbrahilmle kıraathane ve otel ortağı 45 yaşların- da İbrahimin kavga ettiklerini ve mal sahibinin oğlu İbrahimin tabanca ile diğer İbrahimi yaraladığını yazmış- tık. Müddelumumilik ve zabıta bu vaka etrafında dün akşama kadar tahkika- ta devam etmiştir. Yaralı İbrahim dün Cerrahpaşa hastanesinde adliye dok- toru bay Salih Haşim tarafından yene edilmiştir. İbrahime amel pılarak karnında ve Kolundaki kur: lar çıkarılmıştır. Gece sabaha karşı yakalanan İbra- him dün sorguya çekilmiş ve görülen lüzum üzerine vaka esnssında kendi- sile beraber bulunan kardeşi Etemle babası Hakkı Emin de isticvap edile- rek fahkikat genişletilmiştir. Tahki- kat bugün bitirilerek suçlunun yarın adliyeye teslim edilmesi muhtemeldir. Doçent Ekrem Behçet Uşakta Uşak (Akşam) — Tıp Fakültesi boğaz, burun, kulak, seriryatı kıymet- 'E doçenti bay Ekrem Behçet Sumes- tre tatilinden istifade ederek yurd içinde yaptığı seyahat esnasında memleketimize de uğramış ve ikamet ettiği müddet zarfında Parti tarafın- dan gönderilen hastalarla beraber şeker fabrikası direktörlüğünün vaki ricası üzerine fubrika memur ve içşi- Jerile efradı ailelerini meccanen mü- ayene ederek buradan ayrılmışlardır. Saygı değer doktorun bu hareketi bütün halk tarafından derin minnet ve şükranla karşılanmıştır, Diğer yük- sek kalpli profesör ve doçenilerimiz- den de bu gibi faideli seyahatler di- leriz, cak değil ya! Evet, babası, hapisha- neler, Rusyalı yabudi ile yapılan gaz ticareti her ne kadar varsa da her şe- yi çobuk unutan bu İstanbul onların para ve zevkle kuracakları yuvaya da kucağını açar. İzmirli dostlarımız İstanbul piyasa- sını elverişli bulup işlerini yoluna koyduktan sonra bir hafta evvel ev- lerine döndüler, Hep birlikte iyi vakit geçirmiş, istiraplarmı oavutmuştum. Şimdi yine onlarla başbaşa kaldım. —U4— Bu sabah havanın sıcaklığından 1$- tifade etmek için annem ve babamla birlikte Şişliye doğru yürümeğe baş- Jadık, Ben dalgın dalgın arkalarından gidiyordum. Yarı yolda birisi başım- dan şapkamı çekti, döndüm baktım, doktor Süleymandı, Biraz hoşbeşten sonra: — Pervini hiç sormuyorsun Süzi, dedi, — Pervini mi, ne olmuş? — Kadıncık fena halde hasta, yar kayı kurtarırsa ne âlâ, — Ciddi mi söylüyorsun doktor? — Ciddi de söz mü! demek duyma» dınız. Beyin hümmasına tutuldu, bir kaç gündenböri katiyyen kendisini bilmiyor. Ateş gittikçe yükseliyor. Ne güzel, ne aklı başında bir kadındı. “(Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: