14 Şubat 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

14 Şubat 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

e — - bu vaziyeti doğuran sebepleri araştır- 14 Şubat 1937 Evliler bekârlardan daha çok bunun sebebi nedir| “er yaşıyorlar, AKŞAM 100 bin bekârdan her sene 1,218, evliden Verem, zatürree, grip, nüzul, böbrek hastalıkları bekârlarda evlilerden fazladır. Evlilerde de mide ve karaciğer hastalıkları çoktur Eskidenberi söyleyip dururlar: Ev- Yler bekârlardan daha çok yaşarlar» mış... Amerikan heccavlarından biri bunu şöyle tefsir etmişti: Evliler be kârlardan daha çok yaşamazlar, evli- Uk hayatı, kendilerine daha uzun gibi Amerikada Metropolitan hayat si- gortasının yaptığı bir istatistik, Ame- rikan heccavının yanılmış olduğunu meydana çıkarmıştır. Eğer bir evli kadınsanız 60 yaşını aşmak ihtimeliniz, bir bekârkadmın gansından yüzde yirmi fazladır. Şayet evli bir erkekseniz uzun yaşamak ihti- mali, hür hayatından dolayı birçok defâlar kıskandığınız, bekârden yüzde kırk nisbetinde fazladır. Sigorta kumpanyasının istatistiğine göre, 1928 senesinden 1932 ye kadar 100,000 bekârdan her sene 1,218 kişi ölmüştür. Halbuki ayni 12 sene zar- fında, evlilerden ölenlerin senelik va” satisi 857 dir. Asıl şaşılacak şey, bekârlar arasın- da veremin yüzde 66 nisbetinde daha fazla olmasıdır. Vereriden ölen bekâr- ların adedi, ayni hastalıktan ölen ev- lilerin adedinden yüzde 83 fazladır. Zatürree neticesi vefat edenlerden yüzde 75 i bekârdır. Gripten gidenler- de bekârlar evlilerden yüzde kırk dört nisbetinde fazladır. Nüzul, böbrek ve buna berizer diğer hastalıklarda da bekârlar eviilerden daha çok ölmekte- dirler, EVLİLER NİÇİN FAZLA YAŞARLAR? İstatistikleri toplıyanlar, elde ettik- leri bu malümatla iktifa etmiyerek imışlardır. Evliler niçin bekârlardan daha çok yaşıyorlar? Bir kere evlenme çağına gelen er- kekler ve kızlar arasında hastalıklı olanlar ekseriyetle evlenmezler, Bilhas* 8 paranın mavzuubahs olmadığı yer lerde genç kızlar sıhhatli, güçlü, KUY- vetli erkekleri tercih ederler, 5 Diğer taraftan erkekler güzl kız ararlar. Mütehassıs- doktorlar güzeli“ ğin evsafımdan bir çoğunun sıhbat nes ticesi olduğunda karar kılmışlardır. Pembe yanaklar ve kırmızı dudaklar şimdi güzellik enstitüsünde elde edile- bilir. Fakat güzelliğin en büyük evsa” , | fından biri olan parlak nazarla, o can- hlık ve fıkırdaklık şüphesiz ki sıhhat âlâmetidir. Evlilerin büyük bir kısmının bu Sus retle sıhhatli kimselerden mürekkep olduğunu kabul etsek te bu, onların bekârlardan daha fazla yaşamalarını tamamile izah etmez. Başka sebeplerini olması da gerektir. BİR MUKAYESE İlk nazarda bekâr bir erkeğin sıh- hatini daha iyi koruyabileceği zanne- dilir. Çünkü o sadece kendisine bak- mak mecburiyetinde olduğu için ken- dinde biraz rahatsızlık hissetti mi kalkmaz, keyfine bâkar. Hava bozuk Olursa işinden bir iki gün kaybedebi- Mir. Halbuki evli, çoluk çocuk sahibi bir erkek için vaziyet böyle değildir. Çoluk çocuğunun laşesini teminle mü- kellef olan baba, iyi, hasta demeyip, hava yağmurlu, karlı diye düşünme- yip işine gitmeğe mecburdur, Bir gün Onun için bir gündür. Çünkü başında bakılacak kimse çoktur. Bekâr bir kadın için de vaziyet ay- nidir. Biraz keyifsiz oldu mu, hava bi- raz soğuk oldu mu yataktan kalkmı- yabilir. Halbuki evli kadın kocasına ve çocuklarına bakmak meeburiyetinde olduğundan, behemehal her gün 'er- kenden yataktan fırlayıp ev işi ile meş» gul olmağa mecburdur, ise 857 kişi Vaziyet böyle olmakla beraber be- kârlar kendileri lehine olan bu şari- lardan istifade edemiyorlar, kendileri- ne o kadar iyi bakamıyorlar. KILIBIK, DİYE ALAY EDERLER, PAKAT.. Bekârlar, kılıbık, diye evli ârkadaş- ları ile alay ederler. Arkadaşlarını, ka- nsı, kapıdafı çıktıktan sonra geri ça Karsa ve kii takmasını veya 1â5- İrini giymesini söylese gülerler. Halbuki bilmezler ki bu tedbir arka- daşlarnın soğuk almasına ve hasta ol- masına mani olacak ve onlar yatakta yatarlarken evli arkadaş gene işine de- vem deceketir. Evli kadınlar için de vaziyet aynidir. Halbuki bekrlara her dakika baka» cak, onları düşünecek kimse yoktur. EVLİLERE MUSALLAT OLAN HASTALIKLAR Fakat bazı hastalıklar vardır ki ölüyor bunların bekârlardan ziyade evlileri muzatrip ettikleri tesbit edilmiştir. Bu hastalıklar mide ve barsaklara ârız olan hastalıklardır."Karaciğer ve mide hastalıklarından ölen evliler yüzde 20 nisbetinde fazladır. Bekfrlara bu has- talıklar her nedense az ârız oluyor- Bunun sebebini araştırmışlar ve şu neticeye varmışlardır: Bekârlar dalma gezdikleri ve muntazaman evde bulun: | madıkları için gelişi güzel karınlarını doyurmakta ve bu sebeple midelerini her şeye alıştırmaktadırlar, Bunlar ayni zamanda lokantada hesapla ha- rTeket etmekte, dalla az yemek yemek- tedirler, Öğle ve akşam muntazaman safra, | başına oturan evlilerde vaziyet, böyle | değildir. Aile sonfrası başında itina ile | hazırlanmış yemeklerden biraz fazla- ca kaçırmak gayet tabiidir. Esasen he. men her kadın kocasını fazla yemeğe | teşvik eder. Diğer taraftan evliler be- kârlar kadar çok hareket etmezler, Bu hal senelerce devam edince mldâ rahatsızlıklarına, karaciğerde ve böb- reklerde taş ârız olmasına sebebiyet vermektedir. Bu hususta kadınların vaziyetinin daha fena olduğu görülmüştür. Evle- kadın, kendini beğendirmek ihti- yacını o kadar mübrim olarak hisset- mediğinden, şişmanlamaktan kork- muyor ve çok yiyerek mide Yahatsız- Jıklarına uğruyor. MÜVAZENESİZ HAYAT Bekârların ölüm nisbetinin yüksek olmasında bekâr hayatının büyük bir rolü vardır, Karısı ve ailesi tarafından bir erkek ne kadar izac edilirse edilsin; gene hayatı ayni mihver etrafında dön- düğünden, alâkası bir şey üzerinde te- merküz ettiğinden müvazeneli bir yiz ömür sürer, Halbuki bekârın hayatı müvazenesizdir. Gailesi az da olsa bu müvazenesizlik, intizamsızlık onu biti- rir. Bu müvâzenesizlik ve intizamsızlık neticesidir ki bekârlar arasında âni ölümlerin daha çok olduğunu görüyo- ruz, Ayni zamanda bekârların daha Tefrika No. 16, “İttihad ve Terakki » nin son devirlerinde suikasdlar ve entrikalar yet nasıl battı? Teceddüd fırkası niçin doğdu, nasıl dağıldı? Yazan: Mustafa Ragıb J Talât bey “ Ekmeğe on para zam et, dedi fakat Cemil paşayı kandıramadı Cemil paşa ile (Merkezi umumi) namına hareket “edenler arasında bu ihtilâf başgösterdiği bugünlerde Ta- lât bey de Bükreşten İstanbula dön- müş bulunuyordu. Dahiliye nazırı, Kara Kemal beyin, yani cemiyetin alâkadar olduğu bir teşekkülün teklifine Cemil paşanın yanaşmadığı görünce, bizzat ken- disinin araya girmesini muvafık gör- dü ve Şehremanetine giderek Cemil Paşayı ziyaret etti, HÜMÜMET ERKÂNI CEMİL PAŞAYA İTİMAD EDİYORLARDI Cemil paşa, «İttihad ve Terakki ye mensup olmamakla beraber, başta Talât bey olduğu halde, hükümet erkânından çoğunun itimadını kazan- mıştı. Operatör, Gazi Ahmed Muhtar paşa kabinesi tarafından Şehremin- liğine tayin edildiği halde Babıâli bas- kmına rağmen mevkiini muhafaza etmiş, muhaliflerile olduğu gibi İtii- hadçı hükümetler zamanında da Şeh- remanetindeki çalışmalarına devam etmişti Hükümet ricali arasında Talâ bey, Cemil paşanın şehrin imarı hususun- daki himmmetlerini ve diğer faaliyet- İerini takdir ediyordu. Bu sebeple Enver ve Cemil paşaların Şehremini lehinde hareket — ettiklerini o gö- rüyor ve diğer bazı İttihadçı arkadaşlarının şikâyet ve itiraz- larına orağmen, operalörü (Şeh- yade şahsi idi: Enver paşa, sıhhati çok tehlikeli bir halde bulunduğu zaman, İ Cemil paşanın yaplığı apandisit ame- Bekâr, her gece kolunda güzel bir kadınla safa içinde yaşamasına, evli ise | gece yarısı ağlıyan çocuğunu susturmuğa çalışmasına râğmen evli bekârdan daha fazla yaşıyor liyatından dolayı kendisine minnettar bulunuyordu. Cemil paşaya gelince: Diğer iki ar- kadaşından ziyade İmar işlerine büyük bir ekemmiyet veren bahriye nazırı, Şehremanetinin kendi düşüncesine uy- gun gelen faaliyetlerini pek beğeniyor, Cemil paşayı Şehreraanetinden uzaklaş- tırmak isteyenlerle şiddetle mücadele ediyordu. CEMİL PAŞAYI UZAKLAŞTIRMAK İSTİYEN BİR ZÜMRE VARDI Fakat Cemil paşanın, Enver, Cemal paşalar ve hattâ Talat bey tarafından bu kadar itimadla karşılanan bir mev. kide bulunmasına rağmen -dar bir fır- kacılık zihniyetile hareket eden « «İtti- had ve Terakki; erkânından bir kısmı, leri bu hislere adeta kızıyorlar, Cemil paşanın icraatına engel olmak ve bir vesile bularak operatörü Emanetten uzaklaştırmak istiyorlardı. Cemil paşanın İttihadçı olmamasi ve Kâmil paşa kabinesi zamanından | müdevver bulunması, fırkaçılıkta çök müteassıp olarak hareket eden bazı İ İttihadçılar nazarda, Şehireminine isnad edilen yegâne kusurdu!. Filhakika, 10 kânunusani 328 tarihin. deki Babıâli baskını üzerine düşürülen Kâmil paşa kabinesi zamanında tayin edilen bütün valiler, mutasarrıflar, ne-| zaretlerdeki müdürler ve sair hükümet, erkânı, yerlerini İttihadçı memurlara, terketmeğe mecbur olmuşlar, fakat, yalnız Cemil paşa Şehremânetinde ib- ka edilmişti. Cemil paşa, şehir işlerini düzelt- mek için büyük bir faaliyet ve alâka gösterdiği halde, bir an evvel Emanet- ten ayrılmasını istiyen bir İttihadçı zümre, Balkan harbini müteakip ilk defa toplanan (Cemiyeti umumiyel belediye)ye «İttihad ve Terakki» nin bazı kuvvetli ve nafiz unsurlarını sok- mağa muvaffak olmuştu. Bunların ba- bilâhare Şehremini olan sabık polis müdürü Berdi bey (*) bulunu- yordu. (9) Bedri bey, barbi umumi öte rekesini müteakip Talât, Enver, Cemal paşalarla beraber “İstanbuldan © kaçıp Almanyaya iltica etmiş, ve bir müddet sonra da Efganistana gitmiş, Köbilde çok intihar etmesi ayni sebpten ileri geliyor. remi bir vazife kabul ederek çalıştığı ramenetinden uzaklaştırmak istemi- | yordu. Harbiye nazırının Cemil paşa i hakkındaki his ve rabıtaları daha 2i- Şehremini hakkında şeflerinin besledik-| Cemiyeti belediyedeki bu-İttihadçı zümre, Cemil paşanın bütün icraatına müşkilât çıkarmıya o çalışıyorlardı. Harpteri evvel pek te büyük tezahürle- ri görülmiyen bü cereyan, seferberlik» le şehrin umumi hayatında başlıyan fevkalâde vaziyetler üzerine, şiâdetlen- di. Bahusus harp olunca ticaret yap- mağa karar veren (İttihad ve Tafak- k: merkezi umümisi) un mübayaası NAZIRI, ŞEHREMİNİNE SÖZ onan SNIYORDU Dihiliye nazırı Talat bey, ieraatile bütün şehir halkına kendini sevdiren ve ayni zamanda iki kuvvetli arkadar ş1 Enver ve Cemal paşalar tarafından sahabet edilen Cemli paşaya karşı sert ve şiddetli bir Hattı hareket takip et- meği doğru bulimuyordu. Diğer taraftan Şehreminine muhalif olan İttihadçı zümreyi de kımak iste- miyordu, Böyle bir hal karşısında mü- tereddid bir vaziyet alan Talât bey, her iki tarafı anlaştırmağa, yani Cemil paşa ile muarızları arasındaki son un ihtilâfını halletmeğe karar verdi, Dahiliye nazırı evvelâ Şehremininin âmiri olmak, sonra da aralarında sa- mimiyet derecesine gelmiş bir dostluk bulunmak hasebile Cemil paşaya söz geçireceğini zanediyordu. İşte Talâte bey, - yukarıda hikâye ettiğim -yüz bin çuvallıık un meselesi- ni düzeltmek niyetile Şehremanetinde Cemil paşayi ziyarete gittiği zaman,” böyle bir haleti ruhiye tesiri altında idi, Pek pratik tabiatli olan ve hiç bir mukaddeme yapmaksızın doğrudan doğruya maksada girerek konuşan Ta- Yat bey, hemen bu un bahsini açtı ve Kara Kemal bey namına Şehremane- tine teklif edilen yüz bin çuval unu neden satın almak istemediğini Cemil «EKMEĞE OX PARA ZEMMETİ» Şehremini, Talat beyin ne maksad- la söze başladığını kavramıştı; derhal şu cevabı verdi; — Sizin Romanyada sipariş ettiğiniz un 29 frank olduğu halde, bana burada teklif ettikleri un $2 franktır. Üç frank daha ucuz bir un dururken, diğer unu almak doğru mudur? Bu teklifi kabul edersem, Emaneti izrar etmiş olmaz- miyım? Talât bey, Şehremininin gösterdiği şu sebebi cerhetmek için şöyle bir mu- kabelede bulundu: —Paşâ, befi de Emaneti Zarara sok- mak istemem, Fakat kolayi var: Ek- meğe on pard gam 'edersin; olur, biteri Emanet bütçesi de müteessir olmaz. Cemil paşa, Kara Kemal beyle ar- kadaşlarınm kurmağa karar verdikle- ri iklisadi teşekküllerin ilk sermayesini teşkil edecek olan böyle bir ticari mu- ameleye yanaşmağı, bu harp günlerin- de gıdasını yalnız ekmekten alan fa- kir halk hesabına, doğru bulmadı, ve her türlü tehlike ve akibeti göz önüne alarak dahiliye nazıtının - rica mahi- yet ve hududunu mar le tavsiye- lerini şiddetle reddetti. Talat bey, 98 yaparsa yapsın Cemil paşayi kandıramıyacağını anlamıştı, Maamafih pok pişkin zekâlı olan dahi- Mye nazırı; Şehreminini gücendirecek birvaziyet almadı ve bir kaç samimi Söz daha testi ettikten sonra Cemil pa» şanın yanından ayrıldı. Şehremihile yaptığı bu mülâkatta muvafiak olamıyan Telât bey, kati bir karar vermeden, kendi arkadaş- ları arasmdaki son cereyan ve ka- naatleri öğrenmek istiyordu. Gerçi Talât bey, gerek (Merkezi umumi) ye, gerek kabinedeki ârka- daşlarına hafiz “olmanın pek kolayını bulmuştu. (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: