25 Nisan 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8

25 Nisan 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 8
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Milli küme maçlarında şehirler arasi iarşılaşmalarda İstanbul, Ankara ve İzmirin vaziyeti nedir? Milli küme maçları öyle neticeler verdi ki bugün spor efkârı umumiye- si bu neticeler karşısında şaşırmış vaziyette bulunmaktadırlar. Beşikta- şın Fenerbahçeyi yendikten sonra İmei birleşik takımları karşısında muvaffakıyetsizliğe uğraması ancak bir beraberlik, bir mağlübiyetle dön- mesi, üçüncü hafta da İzmir takı- mının Ankarada 5-i ve6-1 yeni- lerek hezimete uğraması hakikaten futbol meraklılarını şaşırttı. İşbu kadarla da kalmadı. Ankarada 5-1 kazanan takım, İzmirde ayni takıma yenildi. Ankaralılar İstanbula geldi- ler, Güneşi yendiler. Beşiktaşa 4-1 mağlüp oldular. Beşiktaş Ankaraya gitti, bir maç kazandı, birisinde kay- Buna mukabil Ankarada yapılan maçlarda üç galibiyet ve bir mağlü- biyet ile karşılaştı. İzmirde oynanan oyunlar ise iki galibiyet, bir mağ- Tübiyet ve bir beraberlikle neticelendi. Umumi netice: Yedi galibiyet, bir berabere, dört mağlübiyet. Ankara: Kendi sahalarında üç ga- Hibiyet, üç mağlübiyet. İzmirde oyna- | dığı oyunlarda bir galibiyet, bir mağ- lübiyet. İstanbuldaki karşılaşmalar- da bir galibiyet, bir mağlübiyet aldı. Umumi netice: Beş galibiyet, üç mağ- lâbiyet. İzmir: Kedi sahalarında üç gali- biyet, bir berabere ,iki mağlübiyet. Ankarada oynadığı oyunlarda iki mağlübiyet, İstanbuldaki karşılaş malarında da iki mağlübiyet ile kar- şılaştı. Umumi netice: 3 galibiyet bir berabere, altı mağlübiyet, Şu neticelere göre iyi ve fena pu- vanleri bir arada hesap ederek vazi- yeti anlamak istersek İstanbul yekü- nu yedi, Ankara on sekiz, İzmir on altı puvan almış oluyorlar. Fakat İstanbuldan dört, İzmir ve Ankara. dan İkişer takım iştirâk ettiğine gö- re daha iyi bir fikir edinebilmek için yalnız fena puvanları şuraya kay- dedelim: İstanbul: 9 fena puvan Ankara: 8 fena puvan İzmir: 18 fena puvan, Yukarıda kaydettiğimiz gibi İstan- bulun dört takımı ile iştirâki naza- ri itibara, alınırsa en iyi netice İs- tanbulda olduğu meydana çıkar, ikinci derecede Ankara veen fena neticenin de İzmirde olduğu görü- Yüyor. Diğer mühim bir noktaya daha işa- ret edelim: Yukarıya yazdığımız ne- ticelere dikkat edilirse İzmirlilerin elde ettiği galibiyetler, ancak kendi sahalarında olmuştur. Halbuki rakip sahalardaki müsabakalar hep mağ- lübiyetle neticelenmiştir. Ankaralılar ise kendi sahalarında yalnız Fenarbahçeye karşı her iki maçla da mağlüp olmuşlar, Beşikta» şı ve İzmirin Doğansporunu o yen- wişler, buna mukabil İstanbulda Gü- yenmek muvaffakıyetini kazan- dikları gibi, İzmir karşılaşmasında her iki maçta da mağlüp olmamışlar birisini kazanmışlar, birisini kaybet- mişlerdir. İstanbul takımları için ise bilhassa Beşiktaşın İzmir ve Ankara karşılaşmaları müvaffakıyefsizlikle neticetenmiştir. Yalnız Fenerbahçe Ankaradaki iki maçı kazanmış, Gü- neşin İzmir seyahati bir mağlübi yetle neticelenmiş, kendi sahaların- da yalnız (Güneş, Ankaragücüne mağlüp olmuştur. Bu neticelerden sonra münakaşa edilecek yegâne nokta İzmirlilerin kendi sahalarında elde ettikleri ga- Hbiyetlere mukabil rakip sahalarda ki bütün müsabakalarda mağlüp ol- malarıdır. Hiç şüphe yok ki bu vaziyet fut- bol efkârı umumiyesini çok haklı bir düşünceye sevk etmektedir. Acaba İzmirliler - rakip sahalarda kendi oyunlarını oynayamıyorlar da ondan mı mağlüp oluyorlar? Yoksa kendi sahalarında elde ettikleri galibiyet lerde başka sebepler mi vardır? Rakip sahalardaki müsabakaların hep mağlübiyetle neticelenmesi, ikin- ci noktanın daha ziyade tedkike e > A nelerden ileri gelebilir. Bir dereceye kadar şurada kaydetmeğe çalışalım: 1 — Takımların bazı sebeplerle ek- sik bir kadro ile gitmek mecburiye- tinde kalması, 2 — Hakem meselesi, Sebep olarak düşünülmesi lâzım- gelen birinci noktada Beşiktaş haki- katen İzmirdeki maçlarını dört, beş oyuncusundan mahrum olarâk eksik bir kadro ile yapmış, yalnız Ankara- da tam kadrosu ile mağlüp olmuş- tur. Güneş ise o da birkaç oyuncusun. dan mahrum bir vaziyette gitmek mecburiyetinde kalmıştır. Bunlar gös- teriyor ki birinci sebep mühim bir rol oynamıştır. Hakem meselesine gelince: Şehir- ler arasındaki müsabakalarda ha- kemleri herne kadar federasyon so- çiyorsa da bizde başlıca dert olan ha- kem yoksuzluğu içinde gönderilen hakemlerin bazılarının dürüstlüğün- den şüphe etmiyoruz. Bilgisizlik hiç şüphe yok ki mağduriyete sebep ol- muş ve netice üzerinde müessir ol- muştur. Yazımızı bitirirken birinci sebebi bir tarafa bırakarak hakem mesele- si üzerinde federasyonun çok titiz davranması lâzımgeldiğini kaydet. mek isteriz. Çünkü bir senelik bir ça- luşmanın bilgisiz bir elde mahvedil- mesi o takım için çok acıdır. M. Kemal yn Diyarbekir (Ak4 vss — Şehrimize (© © Güneş ve Beşiktaşta bugün karşılaşıyorlar Milli küme ve İstanbul şampi yonasında mühim bir rol oyn yacak olan Güneş ve Beşiktaş karşılaşması bugün Beşiktaş sta- dında yapılacaktır. Bu iki takım karşılaşması hiç şüphe yok ki senenin en çe tin müsabakalarından birisi ola- caktır. Dörtler turnuvasında finale kâ- lari bu iki klüp bir buçuk saatlik çetin bir karşılaşmadan sonra beraberlikle neticelenmşti. Bu oyun â&yni zamanda o maçın bir devamı olacaktır. Her iki takım da bu müsabakaya tam kadrola- rile çıkacak ve maçı Fenerli B. Said Salâhaddin idare edecektir. Izmirdeki maçın tekrarı isteniyor Galatasarây 3 -2 Doğanspora galip zahürat yaptı. Oyun Galatasarayın 3-2 Doğanspora galibiyetile bitti. İzmir Türk spor kurumu ile Do- ğanspor idarecileri bu maçın neti cesine itiraz ediyorlar ve maçın tek- Tarını istiyorlar, Galatasarayın üçün- cü golü olsayttı. Bunda yan hakem- le de müttefiktir. Hakem Adnan ba- na beyanalında; — «Vaziyetten müteessirim, Halk aleyhime tezahürat yapmakla hak- lıdır. Fakat size katiyetle söylüyo- rum ki, güneşin tesiri ile ofsaydi gö- Temedim. Halk süiniyet sahibi oldu- ğumu sanmamalıdır. Maçı mümkün olduğu kadar iyi idareye çalıştım. Lâkin yarınki maçı idare edemiyece- dim. Ankaraya telefon ederek vazi- yeti federasyon reisine bildirecek ve alacağım emre göre hareket ede- ceğim: dedi, Beşiktaş B. takımı Bakırköy gin bir spor programı yapmış, binler- ce halk önünde bu bayramı kutla imıştır. Bayram için davet edilen Beşik- taş B takımı ile Bakırköy İstiklâl ara- sında yapılan maç çok zevkli olmuş ve 2.0 m ne futbol laz sonra Yıldız oyuncuları daha ziyade açıldılar ve bir penaltı kazandılar. ban ğından sahadarr bu Yaldır takın br go yapta. Bu golden suretle 1 « ün gla b SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme iktibas hakkımahfuzdur. Tefrika No. 870 Romanya ile ittifak teşebbüsü nasıl suya düştü? - Sırbıstanla beş senelik ittifak yapıllyor 1904 - 1906 da Makedonyada Bulk gar ve Rum çeteleri çalıştıkları, Bul- gar ve Yunan zaddiyeti son haddini bulduğu sıralarda Bulgarlar yalnız Makedonyada Rumları ve Patriyar- şist Bulgarları ezmeğe çalışmakla ik- tifa etmiyorlardı. Şarki Rumelide ehalisi rumca ko- nuşan köyler vardı, Bazı kasabala- rın üçte ikisinin, yarısının ana lisa- nı rumca idi. Buralarda bir çok Yu- nan tebaası da ticaretle meşgul bu- lunuyordu. 17 Temmuz 1906 dan itibaren bir ay içinde Varna, Burgaz, Filibe ka- sabalarında Rum mahalleleri, kilise- leri, mektepleri, hastaneleri, ehalisi rumca konuşan Stanimaka kasaba- sile civar köyleri yağına ve yüzlerce lemiş, bunlardan beş altı binini ada- larda, Tesalyada iskân eylemişti. «Bulgaristanda zulüm gören Yu- nanlılar> meselesi bütün Elenizm garlar aleyhine Yunan husumetin. den istifade eyliyecekti. Gene Münir paşenın verdiği izaha- ta göre: Prens Ferdinandın İstanbu- la gelişinden az evvel Romanya kralı Karol mahremlerinden Margarit na- mında birini gizlice İstanbula gön- dermişti, Bulgaristanın büyümesihi, kuvvet- lenmesini hiç istemlyen Romanya devleti aliye ile Bulgarlar ve Rumlar aleyhine bir itilâf akdi emelini besli- yordu. Margarlt bu emeli sadrazam Halil Rifat paşaya gizil olarak açtı. Fakat Halil Rifat paşa işi bir neticeye isal edecek bir teşebbüste bulunmadı. İngilterece kraliçe Viktoryanın tâh- ta cülüsunun altmışıncı yıldönümü tesld ediliyordu. Bu merasimde hazır bulunan teşrifat hayırı Münir paşa lenmesini hiç istemiyen Romanya, kralı ve hariciye nazırı ittifak teklifi- ni tazelediler. Yalnız bu defa ittifak mukabilinde Makedonya. Ulahları için müstakil bir metropolit tayinini iste- diler. Makedonyada Ulahlar Rumlara, Bulgarlara, Sırplara nisbeten az ve Ancak vükelânın ileri gelenleri devletçe Romanya ile ittifakın Bul- garistanı kışkırtacağını düşünüyor, Bulgaristanın arkasından bir Rusya çıkıp çıkmıyacağını kestiremiyor, bir türlü kati bir karar veremiyorlardı. Müzakerelerin de rıahremiyeti temin edilemiyordu. Romariyanım Osmanlı devleti itti- fakına talib olması sarayı ve Babıâli- yi siyaset dürbününü daha vasi bir Balkan ittifakı olacaktı! Ve onu kı- pardıyamıyacak bir hale getirecekti. Bu büyük siyasi tasavvur askeri encümende, havası vükelâ arasında hani, harıl müzakere olunuyordu. Gizli ittifakları bir, iki kişi haricine çıktığı vaki değil iken ve Romanya teklifinden İstanbuldaki Romanya elçisinin bile malümatı yok iken bu garistana edilen vâadleri de öğren- mişti, Elçi Kâzım beyi çağırdı: — İstanbulda galiba sır saklamak kaidesi bilinmiyor! Bizimle ittifak olunacağını buradaki eiçilerden işit- tim. Bu kadar senelik ittifakı müsel- lesin, Rusya ve Fransa ittifakının vü- cudünü âlem biliyorama ittifakın esasları hâlâ kimsenin malümu değil dir. Siz ise sır saklamağı bilmiyorsu- nuz. Birde siz bizden kimin aleyhin- de ittifak bekliyorsunuz? Siz Bulgar- larla da ittifak ediyor imişsiniz; di- ğer Balkan hükümetlerile de iltifak yapmağa kalkmışsınız! Bu ne âcaib şeydir? Her ne ise, ben bu hususta müşkül mevkie düştüm. Artık sizinle ittifak edemem. Bunu başka vökite saklıyalım. O vakit ittifak meselesi de bu söz- lerle kapandı. 20 haziran 1903 de Sırp kralı Alek- sandr ile kraliçe Draganın itlâfı üze- rine saltanat Karacorci hanedanı eline geçince o vakite kadar Avustur- yaya meyyal olan Sırp siyasetind: bir değişiklik görülmüştü. Sırbistanın Rusyanın tavsiyelerile Bulgaristan ile anlaşmaya meyletmiş hattâ 1905 de arada bir gümrük itti hadı imzalamıştı” bu sırada bir itti- faktan da bahsolunmuştu. Fakat Avusturyanın müdahalesi bu yanaş- malara kati bir darbe vurmuş, bun- dan dolayı meşrutiyetin ilânıma ka- dar Sırp - Bulgar mukareneti gitlik- çe gevşemişti. Gizli ittifak müzakerelerinde en mühim rolü oynıyan Paris büyük el- çisi Münir paşanın verdiği izahata göre: 1906 senesinde Bulgaristanın askeri hazırlıkları Ostaanlı devletini endişeye düşürmüş olduğu için saray Balkanda müttefik bulmak meselesi- ne yeni baştan sarılmıştı. Münir paşa Pariste ve seyahatlerin- de Sırp, Rumen; Yunan ricalile vaki olan temasları neticesinde Balkan- larda Bulgarlara karşı bir citlihad» husulüne çalışmak lüzumuna kani olarak bunu padişaha tavsiye eyle- mişti. Abdülhamid Çit köşkünde teftişi askeri komisyonunu topladı. Erkânı harbiye Bulgarların #sker tahşidinde devleti aliyeye takaddüm edeceği ve ilk günlerde bazı muvaffakıyetler elde edebileceği için kuvvetlerile Bul- garları tehdid edecek olan Romanya Sırbistan ve Yunanistan ile ittifaktan başka çare olmadığını tasdik etti. (4 mart 1907) Bunun üzerine Abdülhamid Münir paşayı bu ittifak müzakerelerine me- mur etti. Münir paşa iptida Belgrada gitti. Sırp ricali ve kralı Balkanlarda Şar ki Rumeli ile Makedonyayı ihtiva edecek yekpare bir Bulgaristanın Sır- bistan için tehlikesini ve Sırbistanın Jacak olursa devleti aliye ile Sırbistan Avusturya işgalinin refine ve buraya devleti aliyenin siyasi nüfuzu altında idari muhtariyet verdirmeğe çalışa» caklar, bu kıta ahalisinin kendi meye- lânlarına göre Sırbistana İltihak ci- hetini tayin hakları tanmacaktı. (Bu demek idi ki devleti aliye Bosna, Her- seğin Sırbistana iltihakını bile tasdik edecekti. Avusturyayı Kuşkulandır. mamak için bu maddenin sonra itti- faknameden çıkarılması ve Osmanlı sefaretile Sırp hükümeti arasında bu bapta mahrem vesikalar testisi ka, rarlaşmıştı.) (Arkası var)

Bu sayıdan diğer sayfalar: