2 Aralık 1937 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7

2 Aralık 1937 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 7
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Izmir mektupları Izmir imar edilirken yapılan bir hata Fen heyetleri getirtilen mütehassısın plânı üzerinde bir çok değişiklikler yapmışlar ! İki den hata dana çıkmış, göğü Dorak kağ esef e ai İzmirden güzel bir görünüş: Körlez ve Karşıyaka İzmir (Akşam) — Büyük yangında İzmirde milyonlar yandı, şehrin güzel yerleri bir kül yığını halini aldı. Yıl ardanberi bu kül yığını üzerinde ya- süslemek ve orada bir mamure yarat- mak mümkün olmıyacaktı. Bu mü- him eseri İzmire, yurdun bü güzel şehrine veren belediye reisi Dr. Beh- cet Uzu ne kadar takdir etsek azdır. İzmirde söylenen bir darbı mesel vardır, Derler ki: «İstanbul yanarsa İzmir yaptırır, fakat İzmir yanarsa İstanbul yaptıramaz.» Bu darbı mesel, İzmirin zenginliği- ni gösterir. Fakat ne çare ki son yıllar- da bü zenginlik, yanan İstanbulu ye- niden yaptırabilecek dereceden çok aşağıdır. Mektubumda zaten bunun sebepleri Üzerinde duracak değilim, çünkü bü- nun izalu sütunlara sığmaz. İktisadi bazı sebepler yüzünden İzmirin bir it- halât merkezi olmaktan çıkması ve yalnız bir ihracat merkezi halinde kal. ması belli başlı sebeplerin birincisi ve başıdır. Bizim burada söylemek ve te- barüz ettirmek istediğimiz nokta; İz- mir İmar sahası adı verilen İzmirin yangın sahası için vaktile meşhur mi- mar Rene Danje tarafından hazırla- nan büyük plânın zamanla bozulduğu ye berbad edildiğidir. Şehir meclisinin bu toplantı devre- sinde belediye reisinin de söylediği gibi Rene Danjenin üzerinde uzun etüdler yaparak hazırladığı büyük plân, muhtelif belediye reisleri zama- nında çalışan fen heyetleri tarafın- dan zaman zaman ilâveler ve tadiller- le ilk şeklinden tamamen başka şekil- Jere sokulmuştur. İmar sahasının dün- yaca meşhur bu mimar tarafından hazırlanan ilk plânındaki bulvarlar kark, elli ve altmışar metre genişliğin- deydi. Yangın sahasında henüz hiç Inşaat yapılmadığı sıralarda plânın tatbikine kalkışan fen heyetleri; — Bu kadar geniş bulvarlar İzmir çin olamaz, ancak bir Avrupa şehri .için olabilir. Diye düşünerek yanlış bir nokta Bâzara saplanmışlar ve bulvarları da- Talttıkça daraitmışlar, bu vaziyet kar- gısında müteferri caddeleri de küçült- mek mecburiyetinde kalmışlardır. Halbuki Kültür Parkın inşasına bâş- landıktan ve aradan iki sene gibi kısa bir zaman geçtikten sonra yangın sa- hasında mühim bir çok inşaat yapı- hınca hâta meydana çıkmış, plânın bozulduğuna esef edilmeğe başlanmış- tar. Maamafih şimdiki imar plârıda fk esas plâna dayandığı için şehrin çirkinleşeceğini düşünemeyiz. Yeter ki son plânlar, kati plân diye kabul #dlisin ve üzerlerinde tekrar değişik» lik yapılmağa kalkışılmasın. İzmir; Kültür park sayesinde kısa bir zamanda mamure haline gelmek yolunu tutmuştur. Bir kaç yıl sonra rada ileride gene plânlar üzerinde de- ğişiklik yapmak gibi bir hâtaya düş- memek için (İzmir müstakbel plânı) nın üzerinde çok düşünerek bu güzel yurd parçasına en uygun bir şekilde tanzimi meselesini katiyyen unutma- mak ve daima gözönünde tutmak lâ- zumdır. Gaziantepde fakir çocuklara yardım Gaziantep (Akşam) — Doktor B. Saip Özerin başkanlığı altında çalı- şan şehrimiz çocuk esirgeme kurumu muhite faydalı olmak için durmadan uğraşmaktadır. Geçenlerde toplanan kadınlar heyeti; kurum menfaatine tertib edilen biletlerin satılması, okul- lardaki kimsesiz yavruları yedirmek, ve giydirmek hususunda kararlar it- tihaz ederek faaliyete geçmiştir. Ku- rum Cumhuriyet bayramında 150 de temin için çalışmaktadır. Bir kı- sım mekteplerde yemek verilmeğe başlanmıştır. İneboluda kalafat yeri davası İnebolu (Akşam) — Çekek ve Ka- lafat yeri olarak kullanılmakta olan gümrük binasile postahane arasında- ki yere belediyenin tasarruf iddia etmesi ve müdahalesi yüzünden be- lediye liman idaresi arasında tahad- düs eden dava neticelenmiştir. rafından tasdik edilen haritada da Çekek ve Kalafat yeri olarak göste- rilmiş ve ayrılmış olduğu ve 0 z&- mandanberi de bu yolda istimal edil- diği sabit olduğundan belediyenin tasarruf iddiasının reddine ve mü- dahalesinin menine karar verilmiş- tir, Ayancıkta radyo meraki Ayoncık (Akşam) — Yakın zaman- da elektriğe kavuşan Ayancık halkı arasında şimdi radyo merakı başla- mıştır. Hemen, hemen her evde ve kahvelerde radyo vardır; işittiğime nazaran Ayancık belediyesi halkın ve köylünün istifadesi için Belediye Parkına bir hoparlör koyacaktır. Gemlikte tavuklar sokaklarda dolaşamıyacak Gemlik (Akşam) — Gemlik bele dlyesi sokaklarda tavukların gezme lerini yasak etmiştir. Hatice: “Ben kimseyi dolandırmadım,, diyor Maamafih hâkim kendisi- nin tevkifine karar verdi Balıkesirde Adalet adında bir kızı kendi oğlile evlendireceğini söyliye- rek kızı ve akrabalarını İstanbula ge- tirip dolandırmaktan suçlu hatice adında bir kadın yakalandığını yaze miştık. Buçlu hakkında zabta tahkikat ikmal edilmiş ve kendisi dün adliye- ye verilmiştir. Sultanahmed birinci- ceza mahkemesinde yapılan sorguda Hatice vakayı şöyle anlatmıştır: İki sene evvel kocam öldü. Üç çocu- ğum vardır. Bunlardan büyüğü şim- di Eskişehirdedir. Geçenlerde bu oğ- lum Balhıkesire gitmişti. (Orada bir bahçede otururken Adalet adında bir kızla tanışıp konuşmuşlar ve evlen- meğe karar vermişler. Oğlum bana bir şey söylemeden Eskişehire gitmiş. Bir müddet sonra Adaletin yengesi bana bir mektup yazarak oğlumla A- daletin evlenmek istediklerini ve Ba- lıkesire gidip kızı görmemi bildirdi. Oğlumla mektublaştım ve Somadan Balıkesire gidip onlarla görüştüm. Kızı beğendim. Oğlum bana yazdığı mektupta, kızı alıp İstanbula getir- memi ve kendisi de İstanbula gelib bir ev tutarak burada düğün yapaca- ğını bildirdi. Ben Balıkesirden Ada letle yengesini ve daha bir kaç akra- balarını alıb eşyalarile beraber İstan- bula getirdim. Fakat bu sırada Ooğ- lum bazı kimselerden aldığı mektup- lar üzerine bu kızla evlenmekten vaz- geçmiş. İstanbula gelince ben, bir akraba- derek Adalete ve akrabalarına vaziye- ti anlattım, Bu yüzden bana kızdılar, İftira ediyorlar. Altmış liralarını do- landırdığımı söylüyorlar. Bunun da aslı yoktur, Onlar sarfettikleri yol pa- rasını benden çikarmak (istiyorlar, Şimdi eşyalarını da teslim ettim ve hepsini vapura bindirip gönderdim. Hatice bunu da inkâr ederek: — Katiyen yalandır. O Fethiye adında bir kadınmış, Benim kocam bana Fethiye derdi, amma, benim asıl ismim Haticedir. Bankayı dolandıran Fethiye her halde başka birisidir. Dedi. Hâkim, suçlu Haticenin tev- kifine ve evrakın müddelumumiliğe iadesine karar verdi. Umumi evler hakkındaki şartlar tamamen tatbik edilecek Son kabul edilen emrazı zühreviye tallimatnamesinin umumi evler hak- kında koymuş olduğu şartların ehem- miyetle tatbiki alâkadarlara bildiri. miştir. Buna nazaran; umumi evlerin kapıları önünde kadınların durarak yoldan geçenleri her ne şekilde olursa olsun davet etmeleri, evler içinde içki âlemleri tertip edilmesi, evlere vesika» ız kadın kabul edilmesi bu yerlerin zabıtaca kapatılmasını icap ettirmek- tedir. Bundan başka bu evlerin baştan aşağı muşamba döşeli olması ve mut- velâ muvakkat, tekerrürü halinde mü- «bed kapatma kararları verilecektir. Yük yükletirken arabacı ile kavga ettiler Sirkecide Zeki ve Ali isimlerinde iki kişi, Rıza isminde bir arabacıyı çağı- rarak taşınacak bir yük için pazarlı- ğa girişmişlerdir. Pazarlık esnasında arabacının söy- lediği birkaç sözden sinirlenen Ali ile Zeki; Rızayı adam akıllı döğmüşlerdir. Polis, Rızanın müracaatı üzerine di- gerlerini de yakalamış, hepsini mah- kemeye vermiştir, ESRARENGİZ KERVAN Yazan: Arif C. Denker Tefrikz No, 20 İkinci kurşun Çinlinin boynuna isabetle can damarını delmişti. Oradan Ölünün biraz şişmiş olan sağ gözü açıktı ve intikam hissile dolu bir bar kışla sanki Olgaya bakıyordu. yordu. Üçüncü kurşun ise galiba he- define isabet etmemişti. Olga tekrar doğrulduğu zaman köpek hâlâ havlı- yordu. Kiz onu kucağına aldı. Öbür elinde rovelverini tutuyordu. Bu vazi- yette Sonyanın yattığı yere doğru yü- rüdü. Arkadaşı gürültü esnasında yerinden bile kımıldamamıştı. Zavallı kızcağız kımıldamamakta da haklı idi. Çünkü sağ kulağı hizasından sol kulağına doğru giden büyük bir bıçak yarasile gırtlağı kesilmişti. Katil Sonyaya herhalde arkasından hücum etmiş ve bir anda kızın gırtla- ğını ikiye ayırıvermişti. Olga arkada- şını muayene etmekle meşgul iken di- şandan gürültüler işitilmeğe başladı. Olga kapıyı açarak dışarıya çıktı. — Andrey, Vassilii diye uşaklarını çağırdı. Andrey biriken halkı dağıttı, Ona: — İçeriye kimseyi bırakmal emrini verdikten sonra: — Haniya Vassili nerede? diye sor- du. Uşak: de bulunmaz ki! cevabını verdi. Bu aralık kapının önünde biriken insanlar gittikçe çoğalıyordu. Nihayet Vassili de geldi. Olga ona: — Git hancıyı çağır, hemen gelsin! dedi. Ondan sonra biriken insanlara hitab ederek: — Haydi çabuk dağılınızi Andrey kamçın nerede? Dağıt şunları! diye bağırdı. Andrey kapının yanında du- ran kamçısını almağa vakit kalmadan halk dağıldı. Bu aralık Vassili ile beraber hancı da geldi. Olga âhi bir surette maruz kaldığı hücumdan dolayı ne büyük bir tehli- ke atlattığının farkında idi. Son gün- lerdeki takibat nihayet tecavüz! bir şekil almış ve bu da arkadaşı Sonya- nın ölümüne sebep olmuştu. Fakat, Olga bu tecavüzün hangi taraftan gel- diğini ve ne maksatla yapıldığını lâ- yıkile tayin edemiyordu. Bu işte Ah- med Abud tarafından gösterilen kâğıt- ların bir rol oynaması muhtemeldi. Fakat Ah-Singe ne oluyordu? Çünkü ölen adam onun uşağıydı. Demek ki işin içinde onun da parmağı vardı, Olga her şeyi örtbas etmeğe karar verdi. Gürültüyü işiten adamlar ne düşünürlerse düşünsünler, çin zabıta- .s1 işe karışmadıkça vaziyet o kadar vahim değildi. Bunun için de her şey- den evvel hancıyı elde etmek lâzımdı. 'Tehdid ve para ile bunu yapmak müm kündü. Onun için hancıyı odanın içi- ne aldıktan sonra ona dedi ki: — Bak, arkadaşım bir hücuma kurs ban gitti. Senin dikkatsizliğin ve ka- yıtsızlığın yüzünden bir hırsız, bir ka- til odamıza kadar girmeğe muvaffak oldu. Âni bir surette arkadaşıma hü- cum ederek onu öldürdü. Bak, hem de ne tecrübeli bir katili Bunu sende itiraf edersin. Senin hanına böyle ka- tüller mi girip çıkar? Ben bu cinayeb- ten dolayı seni müşterek tutacağım ve ne dereceye kadar bu katil ile alâka- dar olduğunu tahkik ettireceğim. Se- ni hapsettireceğim. Hancı korku içinde ellerini havaya kaldırdı ve dedi ki: — Emin ol ki Barinya, şimdiye kar dar hanımda böyle bir vaka çıkma" mıştır. Han kapısını daima nezaret altında bulundururum. Ben görme- den hiç bir kimse girip çıkamaz. Be- nim kabahatim yoktur. — Bakalım, var mı yok mu görü- rüz, Olga bunu söyledikten sonra yatan ölüyü göstererek: kan fışkırıyordu verim onun kafasında daha evvel h- rekete geçti. Onun odamızın damında, gizlenmesine neden müsaade ettin? maktulü tanıyor musun? Olga bunu sorarken Iimbayı aldı, ölünün yüzüne doğru tuttu. Üşak, yarı açık duran ağzının içi akan kan- la dolduğu halde yatıyordu. Dışarıya fırlıyan sağ gözü açıktı ve tavana doğ- ru dikiliydi, Sol gözü ise yarı kapalıydı vebu vaziyeti simasına gülünç bir şekil veriyordu. Hancı ses çıkarmadığı için Olga tek- rar sordu: — Söylesene, bu herifi tanıyor mu- Hancı bir kere Olganın azimkâr si- masına baktı, bir kere de elinde kam- çıyı tutan Rusun hiddet püsküren gözlerine baktı, sesini çıkarmadı. Kız; kekeliyerek: — Uşak Ah-Singin adamlarından- dir. dedi ama bitti, — Ah-Singin mi? Zengin tüccarın ismi bu, öyle mi? Ben derhal kendisi-

Bu sayıdan diğer sayfalar: