23 Temmuz 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

23 Temmuz 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Dünyanı , Mületler Cemiyeti istatistik mer- kezi tarafından neşrolunan en son Mmalümata göre 1937 senesi iptidasın- Ma yani bir buçuk sene evvel bütün dünya njifusunun mikdarı iki milyar yüz on beş buçuk milyona baliğ olmuş» fur. Birkaç sene evveline nisbetle birkaç etmektedir. milyon artmış demektir. i Dünya memleketlerinden bir ç0- ğunda tevellüdatın artmsal ve ve fiyatın azalması tabiatile insanların çoğalmasına sebeb olmuştur. Teveilüdatın en âz olduğu memle- ket Fransa olup bin nüfusta 14 bu- Tunuyor. 'Tevellüdatın en çok olduğu memleket de Romanya olup binde n nü Lehis- otuzdan fazladir. Daha sonra 78 tan geliyor ki her bin nüfusa 25 isi ediyor. Daha sonra dili Den nüfusa yirmi ikiden faza isabet ediyor. Almanyada riyle akın teve! dam sonra tevellü- memleketler İngiltere ile olan dalı az a ön Di ika olup her bin nüfi kadi isabet etmektedir. Vefiyatın en az olduğu memleket Almanya olup her bin nüfusa 1l ke dardır, Fransada binde 15, Romanya» da binde 19, Lehistanda binde 14, İtalyada da binde 14 ve İngilterede binde on İki buçuk isabet ediyor, Eskimolar sıcaktan şikâyetçi Bakalım daha neler duyacağız?. Eskimolar sıcaktan şikâyete başlamış- Jar!. Şaşılacak şey ama doğru. Eskimo- Jarın sıcaktan şikâyete hakları var, Ku-! tubda son günlerde bir sıcak dalgası var. Alaska ve civarında hararet Si- fırdan yukarı 20 dereceye çıkmış... Bu sıcağı gören Eskimolar post cübbeleri- ni çikarıp güneş banyosu yapmağa Londra hayvanat bahçesi Londra hayvanat bahçesi direktö- rü İngiliz meclisine bir istida ile baş vurdu. Mesele şudur: Birkaç zaman evvel hayvanat bahçesine Brezilyadan beş on tane kara örümcek getirtildi. Bu hâyvanlar ürediler, şimdi de biribir-; lerini yemeğe başladılar, biribirlerinin kanını emerek besleniyorlar, Besle- nip canlı kalanların sayısı yirmiye in- di. Halbuki yüz tâne kadar olmuşlar- dı. Direktör geri kalan yirmi örüm- ceğin itlâfını istiyor. Telefona rağbet Telefona rağbet her sene biraz da- ha artıyor. Her yerde telefon abo- neleri, telefon konuşmaları çoğalıyor. Yeni neşrediler bir istatistik de bu- nü gösteriyor. 1913 de 310.000 telefon merkezi varmış. 198âda bu sayı 1.481.000 e çıkmış. 1913 de 45 milyon telefon muhaberesi yapılmış. 1936 da ise 242 milyon telefon muhaberesi ol- | 12 bin 500 muş, Pulların şahı müzayedeye çıklı, Bu şah Moris adası puludur. Fevkalâde nedir bulunur. Postalara dağıtıldık- tan bir gün sonra bir kelimenin yan- Uş basıldığı görülmüş ve derhal top- Yengesini öldürenterlikçi İçlerinde bu sıcağa da- lamışlar... e asta olanlar, bayılanlar yanamayıp h da var. Dk Rasataneler bu gayritabiiliğin s€- behlerini araştırmağa başladılar... ier- halde bir zaman küremizin soğumağa başladığını iddia edenlerin iddiası çü- rümüş oldu, İşte Kutublarda bahar rlar, ei temin için belki de eku- atörden bir soğuk dalgası geçer! Nikotin ilâçtır! Porsmutta mühim bir up kongresi var, Gelecek hafta «acid nikotinike adı verilen ilâcın faydaları gösterile- cek. Bu ilâç tütün yapraklarından, yani nikotinden istihsal ediliyor. Bugüne kadar zehir telâkki edile tütünün bilâkis panzehir olduğu İs- bat edilecek. talığına karşı çok müessir bir deva teşkil ediyormuş. Gülden zarf Paris çalkanıyor. İngiltere kralı ile kraliçesi Fransızların misafiri. 21 temmuz perşembe günü Versayda bir ziyafet çekildi... Malüm, ziyafet sof- rasında herkesin önüne yemek tarife- si konur. Bu ziyafette de herkesin önünde bir tarife vardı. Ancak kraliçe- nin tarifesi bir zarf içindeydi ve bu zarf da gülden yapılmıştı. Gül İngi- tere kraliçesinin en çok sevdiği çiçek tir. liralık pul lattırılmıştır. İşte bu pullardan birisi ni Beriinde müzayedeye çıkardılar. Bir pul meraklısı 12 bin beş yüz lira yı az buldu, Yakında pulların şahı ye- | niden müzayedeye çıkarılacak! Halidin muhakemesi Katil, Huriyeyi, gayri me sinden dolayı kunduracı bıça Yengesi Huriyeyi kunduracı bıçaği- le beş yerinden vurup öldüren terlik- çi Halidin muhakemesine dün ağır- ceza mahkemesinde bakılmış, müd- delumumi muavini B. Remzi iddia namesini okumuştur. B. Remzi, mağ nunun bu cinayetini bütün tafsilâ- tile izah ve teşrih ederek ezcümle d& i ki: l . — Maznun Halid, yengesi Huri- yeye göz koyarak gayri meşru ay yüller beslemeğe başlamıştır. Bu mü nasebetsiz arzularını müleaddid de- ialar muhtelif vesilelerle ve ısrarla yengesine anlatmışsa da kadından dalma red cevabı almıştır. Halid bü- nun üzerine kadını izâca ve o başlamıştır. Son zamanlarda tazyi ve ısrarlarını tahammül derecede ileriye götürmüştür sinin kendisini şikâyet edece renen Halid, kadını takibelmiş © Huriye polis karakolundan çıkarkel Arkasını takibetimiştir. Kadın biraz nana NSİ benizsizlik için yeğine deva Eu munlahip etibba tarafından 1 edilmiyecek | Ye de mani şru arzularını reddetme- dile öldürdü erleyince Halld birdenbire üzerine lik Huriyeyi bir telgraf direği- nin yanına sıkıştırmış Ve cebindeki kunduracı bıçağını çekip beş yerine saplamıştır. Huriye aldığı yaraların tesirile orada derhal ölmüştür. Cinayetin bu şekilde işlendiği tah- kikat evrakı, şahidlerin ifadeleri ve maznunun evvelki Ikrarile sabit Ok muştur. Maznun Halid her nekadar yengesile kendisi arasında cinsi mü- nasebet mevcud olduğunu iddia et- mişse de bu cihet sabit olamadığı gi- bi maznunun yaşının küçük olduğu hakkındaki iddiası da doktor rapor- larına istinaden varid görülmemiştir. İddia makamı cinayeti izah ettik- ten, maznun Halidin suçuna Bi ürk ceza kanununun 448 inci mad- ekiş göre cezalandırılmasını İste- miştir. Evrak tedkik edilib karar ve- rilmek üzere muhakeme başka güne bırakılmıştır. ya zafiyet ve Chlorose ZLIK SIROP DESCHLENS, PARIS Acit nikotinik bilhassa cüzzam has- | verdi amma, sahibi satmadı, bu para | ıyor Kadının yanındaki erkek, kıyafetine çok dikkat etmeli Senelerdenberi moda mecmuaları- nı karıştıranlar her defasında, kadın- ların giyimlerine dair bir yenilik gö- rürler. Kadınların hangi yeni moda- ya tâbi olduklarını, hangilerini geç- miş moda, saydıklarını öğrenirler. Mevsim tayör giyilmesini mi emredi- yor, yoksa düz elbise mi, gece tuvale- ti için organza mı, yoksa tül, müselin veya broderi mi tercih olunuyor, bun- ların hepsi moda mecmualarında ya- zılıdır. Fakat hiç bir moda kitabında yazıli olmıyan büyük eksiklik var- dır ki bunu dikkate almak kimsenin hatırına gelmez: Kadının moda kıya- fetine uygun bir çeki düzenle giyinen erkek! Bu eksiklik hakkındaki düşüncele- rini anlatan meşhur bir muharrir di- yor ki: ,İnanınız bana bayanlar, bay deni- len moda mütemmimini ben o kadar ehemmiyetsiz saymıyorum. Çünkü moda raporlarını senelerdenberi ka- rıştırıyorum ve kadınların daima mo- daya muvafık giyindiklerini gördü- güm halde bu kıyafetlere uyan şekil- lerde erkekleri göremiyorum. Öyle ka- dınlar gördüm ki hışırdıyan kumaş- lardan yapılı gece tuvaletlerile gözle- ri kamaştırırlarken yanlarında bulu- nan erkekler keten elbiselerle pek bi- çimsiz bir manzara arzediyorlardı, O erkek elbisesinin ancak bir yazıhane- de yeri olabilirdi. Güzel endamlı, uzun boylu kadınların yanında ufak tefek erkekler de hoşa gitmiyordu. Yanya- na giden ve biri şişman ve diğeri çok zayıf olan çifler de bu sınıfa dahildir. Velhasıl, geçen seneki el çantasile s0- kağa çıkmağa utanan, moda nüansı- nın biraz farkettiğini görerek derhal elbisesini değiştiren kadınların yan- larında giden erkeklerin moda kıyafe- İ tine hiç ehemmiyet vermediklerini müşahiede ediyorum. Bu hal beni çok İKTİSADİ MESELELER Yerli tayyare Geçen sene Galatasaray Misesi bina» sında açılan sergide en yeni şey, İr mit kâğıd fabrikasının kâğıdıydı. Bü- tün halk, Sümer bank e saatlerce yerli kâğıd seyrediyordu. Bu enli serginin de en yeni şeyi, yerli tayyaredir. Şimdi en kalabalık halk, tayyare paviyonundadır. İkti- sad Vekdii Şakir Kesebir, bu paviyonu siyaret ettiği zaman, geçenlerde ölen tayyare mühendisimiz için, fabrika sahibine taziyette bulundu. Nüri Demirağ cevap olarak dedi ki: — Demiryollarını yaparken yüz- lerce kurban vermiştik. Fakat binler- ce kilometre şimendifer yapıldı. Şim- di de tayyare kurbanları vereceğiz. Nuri Demirağ, yaptığı işleri pek mütevazi bir lisanla ifade etmekte- dir: — Bütün bunların ne ehemmiyeti var? Bu gördüklerimiz yapacağımız işlerin küçük bir mukaddemesidir. Da ha çok şeyler yapacağız. Daha büyük tayyareler, motörler, makineler... Bir gün gelecek yerli mallar sergisinde, yerli motörler göreceğiz.» Bunu göreceğimize pek eminiz. Bi- rinci yerli mallar sergisinde yerli traş bıçağını, ipekli kumaşı gördüğümüz zaman «Bizde de böyle şeyler yapılı- yormuş» diye seviniyorduk. Şimdi ser- gide yerli tayyareleri seyrederken, ay- ni sevinci duyuyoruz, Nuri Demirağın dediği gibi, yakında yerli motörleri- miz, yerli makinelerimiz, traktörleri- miz olacaktır, bütün bunlara, gelecek senenin ağustosunda işe başlıyacak olan Karabük fabrikelarile kavuşaca- ğız. Karabükte kurulan demir sanayii, memleketimizdeki sanaylin temelini teşkil edecektir. Karabük demir sanayii, Türkiye sanayiini Avrupanın ana sanayii olan demir sanayinden kurtaracak, sana- yimizin istiklâl bulmsna sebebiyet verecektir, — H.A, Muharrir yazdığı bir ya- zıda: “Şık bir kadının yanında pejmürde kıya- fetli erkek kadar çirkin şey olamaz,, diyor düşündürdü. O derece ki bu mevzuu biraz karıştırmağa karar verdim. Bu yüzden bazı erkek ve kadın oku- yucularımı kızdıracağımı biliyorum. Çünkü modanın hususi hayata da te- cavüz edecek kadar İleriye varamıya- cağı söylenerek mukabele olunacak- tır. Şüphesiz, kadının modası giyin- miye inhisar ettikçe bu moda yalniz kadının şahsını alâkadar eder. Fakat bana kalırsa moda ahengi bayanla baydan mürekkeb oları çifte de şamil olmalıdır, Hayalimde yaşıyan şey şu- dur: Modaya uygun bir çift, Doğru, korekt ve pürüzsüz giyinmiş bir çift! İhtimal ki Ascot yarışlarında gör- düğüm manzaralar bana bu düşünce- leri ilham etmiştir. İngiliz yarışların- da olduğu kadar hiç bir yerde kusur- kadınlarının kaprislerine uyarak bi- rer centilmen gibi görünmekten iba- rettir. Erkekler o kadar imtisal nümü- nesi olacak tarzda giyinmişlerdi ki insanın âdeta aksini kabul ederek ka- dının moda hususunda erkeğin mü- temmimi olduğunu kabul edeceği ge- liyor, Fakat netice gene bir olduğu için aksini kabul etmekte bir mânâ yoktur. İyi giyinmiş bir kadının ayağında- | ki biçimsiz bir kundura nasıl bütün kıyafetini bozarsa ayni hal, yanında İ giden kıyafetsiz bir erkek için de va- kidir. Eldiven, çanta, şemsiye gibi te- ferruatın nasıl ehemmiyeti varsa €r- kek te ayni ehemmiyeti haizdir, Bura- da erkekliğin mevkiini düşürmek İs- tediğim zannolunmasın. Mevzuum yalnız modaya inhisar ediyor. Moda noktal nazarından bakıldığı takdirde erkek kadına nazaran teferruattan ibarettir. Sizde kaç defa: «Ne uy- gunsuz bir çifti. sözünü elbette işit. mişsinizdir. Bu bir kaç kelime bu ma- kalenin mevzuunu tamamile ifade eder. Onun için, muhtelif moda mecmu- İ alarında kadının taşıyacağı tuvalete sid tafsilâtın: yanına yalnızo tu- valete uygun gelecek kundurala- rın, şapkanın ve sair teflerruatın de- gil, ayni erkek kıyafetinin de tersim ve tarif edildiğini görmeği pek arzu ediyorum. Bir de, en mütekâmil şe- killerini yalnız filimlerde gördüğü- müz çiftleri gündelik hayatta da gör- meğe çok hevesliyim. Meselâ Holivut erkeği kadının bir mütemmimi ola- rak göstermekte çok mahirdir. Daima, mevcud olması lâzım gelen ahenk na- zarı dikkate alınır, Her zaman uzun | boylu bir erkek artiste daha kısa boy- suz giyinmiş kadınların kusursuz gi: | yinmiş erkeklerle itmam edildiğini | görmedim. O erkeklerin vazifesi zaten | tu bir kadın artist katılır. Halâ bu hususta şimdi o kadar ileriye gidili- yor ki yalnız göze kanaat edilmiyerek bir filimde oynamaları mukarrer olan bir erkek ve kadın artist çiftin evvelâ bir arada fotografları çekilerek bakı- lıyor, Endamlarının ve yüzlerinin çiz- gilerinde bir ahenk mevcud olup ok madığı tedkik ediliyor. Giyecekle- ri elbiselerin en ince teforrualına kadar biribirine uygun olmasına ba- © kılıyor. Nihayet, bu araştırmalar ve buluşlar neticesinde, yekdiğerine uy- gun olan ideal bir çift meyfana geti- İ riliyor. Gündelik hayatımız için de bazan filimden ibret dersi almak müm- kündür. Gabin Kadıncağız ağlamadan şişmiş gö; lerinin yaşlarını silerek, «Ne yapalım oğlum, her şeyden evvel sağlık lâzım, Kardeşinin tedavisi için satılacak baş- ka neyimiz kaldı ki, Merhum baba- nın şu üstüne titrediği seccadeyi de al sat», dedi ve ilâve etti: «Yalniz dikkat et, seni aldatmasınlar. Bele- diyenin müzayede salohuna götür, kıymet koysunlar» On dört yaşını henüz aşmış ço- cuğun kolunda seccade Kapalıçarşi- ya girdiğini gören bazı dükkâncılar hemen etrafını sardılar, «Ne o satı- lacak bir şey mi var evlât? Getir bir de ben bakayım oğlum! Bedestana kadar zahmet etme, bugün kapalı- dır», gibi sözlerle çocuğu yolundan çevirerek pek kıymetli olan söccade- yi on liradan tutturup, o da güya ço- cuğun israr ve yalvarmalarına kar- şı, on yedi liraya güçbelâ aldılar Paraları sımsıkı tutan eli cebin- de önüne bakarak acele acele eve ye- tişmek için yürüyen çocukcağızın önüne şişman bir adam çıkarak iki kolunu da yana kaldırıp geçmesine mâni olunca çocuk başını hayretle kaldırdı. Kim olacak? Merhum ba- basının en aziz arkadaşlarından bay Sadi. «Bu ne dalgınlık delikanlıs, diye söze başlıyan Bay Sadinin sık sık ev- lerine gitmesi hasebile kıymetini pek- âlâ bildiği seccadeyi çocuğun on ye- di liraya sattığını öğrenmesi bütün neşesini kaçırdı. «Sen ne yaptır yav- rum? O seccade yüz on yedi liraya verilmezdi. Gel bana satın alan dük- kâncıyı çabuk göster» diyerek çocu ğu önüne kattı. Dükkâncı kalantor zat gelenleri pek soğuk karşıladı. «Alan almış, sa- tan satmış, ne olmuş ki?, âlyerek on-| ları dinlemek bile istemedi, Lâkin Bay Sadi de her mânasile pişkin bir adam- dı. Soğukkanlılıkla dükkâncının kar- $isına oturdu, «Ceza kanununun bu husustaki maddesi pek hatırımda de- gil amma, dedi, Borçlar kanununun 21 inci maddesini size pekâlâ söyli- yebilirim: Madde 21 — Bir akidde ivazlar arasında açık bir nisbetsizlik bulun- duğu takdirde eğer gabin mutazarrı- rın muzayaka halinde bulunmasın- dan veya hiffetinden yahut tecrübe sizliğinden istifade suretile vukua getirilmiş ise mutazarrır bir sene fında akdi feshettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir. Bu müddet, akdin inikadından itibaren cereyan eder, Yâni karşılıklı verilen şeyler arâ- sında açık bir nisbetsizlik olduğu takdirde ve bunun sebebi taraflardan) birinin, tabii aldananın, muzayaka halinde bulunması veya korkusu ve- ya tecrübesizliği ise bu şahıs akdi fes- hettiğini beyan ederek verdiği şeyi geri alabilir, Yalnız fesih beyanmın akdin inikadından, hadisemizde sa- tışın vukuundan itibaren bir sene içinde olması lâzımdır. Bazı hallerde mütekabilen verilen şeyler arasında sarih bir nisbetsizlik olduğu halde 21 inci maddedeki va- ziyet mevcut değildir, Meselâ bir tab loya siz, ben en fazla elli lira veririz de bir meraklısı çıkar dört yüz elli li- raya alır, Burada gabin yoktur, Çürr| kü alıcının müzayakası, korkusu v&- ya tecrübesizliği varid değildir, Avukat Emcet Ağış

Bu sayıdan diğer sayfalar: