30 Temmuz 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11

30 Temmuz 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 11
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Bayan Hatice kendi gibi ihtiyar olan Şayesteyi Azrailin âmansız pen- çesine kaptırmıştı, Pek İYİ biliyordu ki, bu en son ağılyacağı şahsiyettir. Zira, kalbi, kabristan gibi, göçen in sanların hâtırasile dolydu. Bütün £8- nıdıklar ölmüş, cihanda tek dost kak manuştı. Uzun yaşamak, ölülerle ya şamak demektir. Annesi, babası, kendinden bir kaç yaş büyük Ebi, sonra kocası, hepsi, sırayla ölmüşler” di, Sevdiği ahbabları, konuştuğu arka” daşları, bir bir yok olmuşlardı. Muhitine ait her şey sönmüş, bit” miş, mahvolmuştu. Çocukları sz ki, önünde yepyeni bir tazelik açıl sm, gelişsin... Yalnız arkaya, a bakâbiliyordu... O mazi ki sırf ken biliyor, hatırlıyor... Kendi ve Şayeste... ? Bunca matemletden sanır, bütün kuyvetlenmişti. ii mın hiç bir akrabası kalmamış ir hız kalfasile birlikte eski günleri ri biliyor, maziyi uzun uzun konuşa liyordu. fi Sık sık kavga da ederlerdi. Lâkin biribirlerine: «— Aklına geliyor mu, Şa; «— Hanımcığım, hani o sene... ye anlatırlardı. X Ve geçmişin sahifeleri açılır, ai rinin önünde, neler, eler canlamırdı. Şimdi bu da bitmişti. İki sene süren bir hastahk... Adım adım ilerliyen ölüm. Ne doktorlar... Ne Bi hiç bir şey fayda etmemişti. : Sadık adamını, can yoldasını kur- tarmak üzere, Hatice hanımcağı?, masraftan da kaçınmalmış, Şayesteyi tebdil havaya götürmüştü. Yatağında sapsarı yatan eski hala- yık sorardı: — Ne zaman döneceğiz? İstanbula, Eve?... — Sabret... İyileşir iyileşmez hemen Si hanım, tatlı sözlerle Şayes- yeste...» Fakat teyi mütemadiyen teselli etmiş; ona, | ölümünü sezdirmemişti Hizmetçi: — Ah bir mutfağa gine de ez Sevdiğin yemekleri yapsam > ğım! - diye kesik kesik söylenirdi. Cenaze kalktıktan sonra Hatice ha- mm İstanbuldaki konağa ra karar verdi, Öyle ya: da ni yapacaktı? Çocuktanberi büyüdüğü © yerden başka hangi muhitte yaşı- yabilirdi zaten?.. Mademki bütün sevdikleri, tanıdıkları ölmüştü, hiç ol- Mazsa eşyaların şahsiyetleri etrafını Sâracaklar; kaybolup giden insanları hayalinde tecessüm ettireceklerdi. Evin bekçisi kapıyı açtığı zaman, bomboş koca konakta âdeta mezara girer gibi oldu. Dikkat etmiş misinizdir: Oturulmıyan binalar, sinsi sinsi vahşileşirler; insanı âdeta yadırgar- Jar, Naftalin kökan bir rutubet, derin bir süküt, ihtiyar kadını soğuk bir ş8- kilde karşıladı. > Hatice hanım evinin içinde dolâştı: — Şayestel - diye bağırmağı canı ne kadar istiyor... Ortalık aydınlık ve güpegündüz ck duğu halde içi korkuyla Sayi Salonda başını kaldırdı. Duvara ası olan resmini seyretti. Yirmi beş yaşındayken çektirip ağ- rTandisman (yaptırdığı bir fi bu... ihtiyarlık yalnızlığı Ölümden korkmak yüzünden şim- diye kadar yaşıya Yaşıya, kendini bu derece çirkinleştirmiş ve çöktürmüş bekçisi anlatıyor: ir bir patırtı işitmiş, girmiş... Çerçeve ve cam yep yi sında Hatice hanımı cansız ol PE eymi ezilerek zavallı ölmüşmüş Ni Polis tahkikatı şu neticeyi gösterdi: Ağır çerçevenin asıldığı ip zamanla prandığı için, - (Hatice hanım, mu- ei düzeltmek maksadile dokun- muş olacak) » kopup başına düşmüş! Gazeteler de ayni şeyi tekrar ettiler. Fakat hiç kimse, köşkteki muamma - ememişti. va şefkatten mahrum kalmış bu zavallı ihtiyar kadına, gençliğinin acıdığını ve onu bu yalnızlıktan İ$ tarmış olduğunu kim anlıyabilirdi?.. deden: Hatice Süreyya COTY'nin yeni icad FLAKSAK her şik kadının çanlasında bulundurması İâzımgelen ideali partöm Ca MEŞHUR FRANSIZ MARKASI i ler Nöbetçi eczane'er Nargileciyan: Şişli: Pangaltıda çet sim: Limonelyan Galata: Hüse- EKE KK 30 Temmuz 938 Cumartesi İstanbul — Öğle neşriyatı: 1230: Plâk- Ja 'Türk musikisi, 1250: Havadis, 1305: Plâkia Türk musikisi, 13,15: Konser; No- votniden naklen orkestra: M. Kemal Akel idaresinde: i - Orkestra: Peşör dö prel fantezi (Bizet), 2 - Şarkı: Bariten Yunka, 3 - Orkestra: An der şönin blavn donav Valzer Siraws, 4 - Şarkı: Tenor Bakeas, 5 - Orkestra: Plezir damu Martini, 6 - Orkestra: Luvan dr bal Entermezzo Jilet, 14: SON. Akşam neşriyatı: 1430: Hafif Belediye bahçesinden Konferans: Prof. Salih Murad (Fen müsahâbeleri), 1955; Borsa haberleri, viç rasathanesinden naklen saat ayarı 2002: Belma ve arkadaşları tarafın- dan Türk müzikisi ve halk şarkıları, 2040: Hava raporu, 2043: Ömer Riza Doğrul tarafından arabca söylev, 21: Sasi syarı: Orkesira: 1 - Halevi: La jüvif fantezi, 2 - Piazi: Rozalbah, 3 - Rubenstayn: reador e andaluz, 4 - Tosti: Partet, 21 Necmeddin. Rıza ve arkadaşları taraf dan Türk musikisi (Sabah fash),, 2210: Müzik varyete: Tepebaşı Belediye bahçe- sinden naklen, 2250: Son haberler ve ertesi günün programı, 23: Saat ayarı: SON. Ankara — Öğle neşriyatı: 1330; Karı- şık plâk neşriyatı, 1350: Plâkla Türk mu- sikişi ve halk şarkıları, 14,15: Ajans ha- berleri, Akşam neşriyatı: 1830: Plâk neşri- yatı, 1915: Türk musikisi ve hulk şarkı- Yarı (Makbule), 20: Saat ayarı ve arapça neşriyat, 20,15: Türk musikisi ve halk sarkıları (Hikmet Riza), 21: Şan plâkları, 2115: Stüdya salan orkestrası: 1 - Becce: Erste İtallenische Suite, 2 - Micheli: Ro- sen und Sehmetteriingex, 3 - Waldteufel: Tüut - Paris, 4 - Siede: Das Clgaretten- mödel, 5 - Manfred: Ein Kârnevals - Traum, 22: Ajans haberleri son SON. Avrupa istasyonları Saat 20 de Alman istasyor 2 de Breslavdan naklen #por şenlikleri — Athlone 20 ser — Budep. TI 2010 orkestra Deoitviç 20 konser — Florans 2020 mandolin Helsingfors 20 piyano — M. Ceneri 20,15 hafif muzika — North — İteland 2005 saksofon — Oslo 3015 solistler — Prag «Yeşil Çayırda» halk opereti — Riga 005 halk muzikası — Sottens 20 dans — Sirasbg. 2030 piyano — Rad. Towlouse 20,45 karı- şık muzika. Saat 21 de Berlin 21,10 konser — Breslav 21,10 konser — Deuteehi, S. ve Danzig 21,10 or- kestra — Frankft, 21,15 askeri muzika — Hambg. 21,10 konser Kolonya 21,19 konser — Künigsbg. 2110 hafif musika — Leipzig 21,10 hafif muzika — Münih 21,10 konser — Sasrbr. 2130 dans — Btutte. 21,10 hafif muzika — Athlone 2120 karı- şık muzika — Bari 21,15 Yunanca neşri- — Belgrad 21 halk konseri — Bükreş — Florans — 2130 Konser konser — Nis, Bordo ve Montpellier 22 operaya de- yam — Rad. Paris 22 Salzburg festival- leri — Roma 72 «Andre Ghenlers opera- sı <- Sofya 2230 dans — Sottens 2235 hafif muzika — Strasbg. 72 konsere de- vam — Rad. Toulouse 22,0 hafif muzi- — wa 22,10 halk muzikası, > EE Saat de Alman itasyonları 23 de #por şenlikle- rine deyam — Belgrad 73,15 hulk muzi- kası — Berom. 2305 dans — Brno 2330 dans — Brüksel 33,40 konser — Brük- sel Mi 23,0 dans — Florans 73 dâns — Helsingf. 23 dansa devam — Milvers, 7 2340 hafif muzika Kopenhag 2320 orkestra — Lyubllana 73,15 konser — Lundra (23, piyano, 2320 Amerikan dans muzikası — Milâno 23 konsere devam Nis, Bordo ve Montpellier 23 operaya de- vam — Oslo 2315 dans — Prag ii 7330 dans — Rennes 23 konsere devam — Ro- val 2330 dans -- Riga 23 dans — Roma 23 operaya devam — Sotenns 23,20 dans. Saat 71 den itibaren Alman İstasyonlar Berlin, Breslay ve Münihten naklen 24,30 dans ve hafif mu- zika — Budap, 2410 dans — Drolfviç 24 dans — Kopenhag 24,15 - 1 dans — Lük- semg. 24 -1 dans — Milâno 24 dans — Rad. Paris 24 - 130 dam — Stutig, Prenkit. ve Berlin 1 - 4 aökeri muzika ve sâlre — Diğer Alman istasyonları Berlin- den waklen #e kadar muzika — Milâno Adada kaya kovuklarında yaşıyan ve bir kaç Bizanslı askerin muhafazası alında bulunan bu mahkümlar - Arap korsanlarının Bizansı sardığını görünce - ayaklanmışlardı. Muhafız- lar da gerçi Bizans askeri iseler de Bİ- zanslı değillerdi. Yabancı ırklara mensup ve fakat Bizans ordusunda çalışan kimselerdi. Hattâ bu muha- fızlar arasında bir de Afrikalı zenci vardı. Bu adam Arap korsanlarının Bizansı kuşattıklarını görünce mah- kümlarla bir olarak; — Hepiniz serbessiniz! dedi. Fakat mâhkümlar adadan nereye gidebilir- lerdi? Adadan ayrılacak hiç bir va- sıta yoktu. Yassı adada en çok asilzade sür- günler vardı. Burada bir de beş pa- paslı bir manastır bulunuyordu. Manastır bu küçük adanın garbine tesadüf eden burunda çok eskiden yapılmış, sekizinci Mihailin İznikten Bizansa gelmesi üzerine, ilkişibu manastırı tamir ettirmek olmuştu. Mahkümların manastıra temas- ları yoktu. Nöbetçi kuleleri manastırla mah- kümların barındıkları kısımı ayırmak suretile adayı ikiye bölmüştü. Manastırda münzeviler bir sabah uyandıkları zaman, adadaki mah- ümların barındıkları inletden çıka- rak sahilde bağırıştıklarını gördüler, Mahkümlar hep bir ağızdan: — Sürgünden, ölüm cezasmdan, ebedi esaretten kurtulduk, Diye haykırıyorlar ve sevinçle bir- birlerine sarılıp öpüşüyorlardı. Mahkümlara bu hürriyeti veren Af- rikalı zenci nöbetçi, Arap korsanı Sa- idin sadece adını duymuş ve Bizansı zapletmeğe geldiğini öğrenmişti. Ne de olsa araplık ve hristiyanlık davalarının büyük mücadeleler ve karşılıklı akınlarla sürüp gittiği bu ve bundan önceki asırlarda lâlinleri yıl — Biz de bu mahkümlarla birlikte burada ölüp gidecek değil miyiz? Bu adamları serbes bırakmakla kendi- miz de hürriyete ve dünyaya kavuşa- cağız. Diyorlardı. Ayni gün öğlene doğru Yassı adaya doğru bir Arap yelkenli. sinin geldiğini gördüler. Yelkenlinin içi hıncahınç insan doluydu. Korsan gemisi adanın sahiline yak- Jaştı, Nöbetçiler kulelerden sahile koş- tyar. j «orsan Saidin tanınmış kaptanla- rından biri zenci nöbetçiye sordu; -— Burada kaç mahküm var?... — Düne kadar altmış kişi vardı. Fakat şimdi mahküm olarak hiç kim- se yoktur. — Ya bu perişan kılıklı, saçı sakalı uzamış adamlar kimlerdir? — Düne kadar bu adada ölüme mahküm olarak yaşamış suçsuz, ta- Mihsiz zavalhlardı. Sizin geldiğinizi duyunca hepsini serbes bıraktım, On- lara siz de merhamet ediniz! Kaptan, zenci nöbetçiyi gemiye al- dırdı, Ambarda hapsederek, getirdiği esirleri adaya çıkardı. Said Cebbar, Bizans surları dışında kalan ne kadar tehlikeli adam varsa hepsini toplayıp Hayırsız adalara göndermişti. oYelkendinin içindeki esirier üstüste yatıyorlardı. Tıpkı ko- yun sürüsü gibi güverteye, ambarla- ra tıkılmışlardı. Gemide üç yüze ya- kın esir vardı. Bunların hemen hep- si de zengin, fikir ve ilim sahibi kim- selrdi, Bizans kapılar kapandığı için sur içine İlticaya vakıt ve imkân bula- mayıp Bosfor ve Karşıyaka kıyıların- da kalmışlardı. Arap kaptanı adaya yeni muhafız- lar çıkardı. Adayı dört çevresinden Arap nöbetçileri kuşatlı ve manastır- daki beş rahibi gemiye alarak, ada» nın en güzel binası olan bu manastı- rı da muhafızların ikametine tahsis etti. Bu sırada, ambara atılmış olan DİŞİ KORSAN Tarihi Deniz Romanı Yazan: İskender F. Sertelli Hayırsız adadaki sürgünler arasında bulunan prens Vasilin sağ gözü imparâtor tarafından oydurulmuştu! Tefrika No. TI zenzi Bizans askeri; , — Beni buradan çıkarı Size faydalı olacağımdan emin olunuz! Ben İmparator için bir kılımı bile koparmadım. Fakat Emir Said için kanımı dökmeğe hazırım... Diye bağırıyordu. Arap korsanları reisi Said, bu g& minin kaptanı olan Mehmed Haceac'a selâhiyet vermişti, Mehmed Haccac (1) korsanların ileri gelenlerinden biri idi. Hristiyanlara zulüm ve iş kenceyi çök severdi. Ona bu adı de niz arkadaşları vermişti, Haccac, zenci askeri güverteye çâ- gırttı: — Benden ne istiyorsun? dedi, sır- tında İmparatorun elbisesi, kursa- ğında önün ekmeği var, Sana nasıl itimad edebilirim? — Hepsi doğru. Fakat, ben bristi- yan değilim, Vaktile bunların eline düştüm, İmparatorun ordusunda va- zife almağa ve canımı kurtarmağa mecbur oldum. Size diyeceklerim var; Eğer ihanetimi görürseniz, beni asar- sınız! Bana itimad ediniz, Size hizmet edeceğim! Haccac, zencinin suratına şiddetii bir tokat indirdi: — Esir düştüğün zaman, kendini neden öldürmedin? o Hristiyanların eline düşen bir müslüman, onların hizmesne nasıl girebilir? Pis kursa- ğını doldurmak için bu zillete kat- landın. Senin gibi sefil bir mahlüka nasıl itimad edeyim? — Pekâlâ, İtimad etmeyin. fakat, bir dakika. beni dinleyin! Adadaki mahkümlar arasında İmparatorun akrabasından prens Vasil adı bir adam vardır. Bu prensi buradan kur. tarırsanız, belki ondan çok şeyler öğ- renirsiniz! vi Haccac, Afrikalı nöbetçinin sözle rini dinledi, Prens Vasili buldurdu. Gemiye ge- tirtti, y Yelkenli tamamile j Mehmed Haccac gemicilere derhal hareket eririni verdi. d Gemi Hayırsız adadan ayrıldı. Prens Vasil korsan Saidle nasıl anlaştı? Prens Vaslli Yassı adadan Kızkı- lesi açıklarında duran korsan Saidin gemisine getirdiler, Said, ilk önce: — Haccac! Bu herifin boynunu n& den vuramdın? ; Dediyse de, Afrikalı nöbetçinin Haccaca söylediklerini işitince; — Elimizde böyle bir rehinenin bu- lunması faydasız olmaz. Diyerek, Vasil ile konuşmağa baş- Jamıştı. Korsanlar © gün surlara bücum yapmadılar, , Yeni hazırlıklara meşgul oldular. Prens Vasilin bir gözü kapalıydı. © Korsan Said, prense ilk önce gö. zünü sordu: — Ağrıyor mu? — Hayır. imparator oydurdu... Said birdenbire gözlerini açarak: (Arkası var) S 1 (1) Haccac ibni Yusuf, Emevi halifele- rinden (Abdülmelik bin Mervan) an Yâ“ İMilerinden idi. Hicretin 41 inel yılında Haccac İbni Yusufun valiliği zamanın- da maiyetindeki ordu ile Mekkeyi muha- sara ederek «Beylullah» 1 tahribe Kal- kışması, kendisine isnad edile zulümlerin sayılacak tarihi vakalardan bivi-. (4 H) Haccac bu muhasaradan Mekkeyi zaptetmiştir. il tarafından Hicax, Yemen ve Yemame kıtalarına vali tayin edilmiş ve nüfuzu €s- kişine nisbetle on misli artınışlar. 2 İşte romanımızda adı geçen ve Arab. korsanlarile beraber Bizansı muhasaraya «Mehmed Haccnc. da, ondan ön- ceki devirlerde adı göçen meşhur Hascağ Gibi, zalim bir kumandardı. LES,

Bu sayıdan diğer sayfalar: