10 Ağustos 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

10 Ağustos 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Beynelmilel san ? at ve terbiye kongresi Bütün beşeriyet için çok faydalı olan beynelmilel toplantılardan biri de âanat talim ve terbiyesi usulleri ile meşgul beynelmilel kongredir. San köngre Berlinde toplanmıştır. Tem- muzun yirmi beşinde başlamış ve yir- Mi sekizinde nihayet bulmuştur. Ge- lecek kongre de 1940 senesinde Lon- rada toplanacaktır. Kongre münasebeti? büyük bir ser- &i dahi açılmıştır, Sergide sanat ta- im ve terbiyesi her memlekette umu- mi talim ve terbiyenin mühim bir kıs- mi olduğu birçok resim ve istatistik- ler ile isbat edilmiştir. Son kongrede en hararetli ve dik- kate sayan münakaşa ve mübahase- ler her hangi sanata girecek çırakla- rın talim ve terbiyesi yalnız ihtisas olan sanata münhasır kalıp kalma- ması etrafında cereyan eylemiştir. Kongre âzalarının yarısı talim ve | terbiyenin sahası ve hududu muay- yen sanat üzerinde temerküz ederek umumi malümat İle çırağın zihni ka- rTıştırılmaması noktai nazarım dafaa etmişlerdir. Diğer âzalar ise çırakların dahâ ilk günden itibaren muhtelif ilim ve fen- ier ile istinas ettirilmesini ütizam et- mü- / mişlerdir. Gene ticaret ile uğraşacakların ay- ni zamanda teknik tahsil görüp gör- memeleri üzerinde münakaşalar ya- pılmıştır. «Teknik tahsil gören tüc- cars ile «ticari tahsil gören teknisi- yen» in arasındaki farkları tayin et- mek çetin bir iş olmuştur. Almanyadaki işsizliğe karşı sigorta işleri ile meşgul dairenin şe Dr, Sy- rup sanat intihabı, sanat istidadı ve sanat ıstıfası mevzuu üzerinde uzun izahat vermiş, bir memleketin refah ve saadeti, halkının devamlı surette iş ve maişet vasıtası bulması ile ölçü- lebileceğini söylemiştir. Dan'markada kız ve erkek ilk ve orta tahsilini ikmal eden çocukların hangi sanat ve mesleğe intisab ede- ceği mütehassıslardan müteşekkil bir hükümet dairesi tarafından imtihan şeklinde yapılan tedkik neticesinde kararlaştırılmaktadır. Bu suretle sa- nat ve mesleğe intisab eden gençler kendi istidad ve kabiliyetlerine uygun iş bulduklarından, hayatlarında mu- vaffak olmaktadırlar. Bu esasın her memlekette tatbiki köngrece tavsiye edilmiştir. Cömerd bir maymun Riga'da yaşıyan tüccardan Pakark- tis'i herkes tanır. Çünkü o çok cömerd ve fıkaraya bol bol sadaka verir. Bay Pakarktis'in bir de maymunu vardır. Hergün dükkânında masasının yanı- başında duran bu maymunu Pakarktis cenubi Afrikaya yaplığı bir seyahatin- de satm alarak Rigaya getirmiştir. Dükkâna bir fakir geldikçe bu may- mun, efendisinden aldığı izine güve- nerek elini iane kasasına daldırır ve çi- kardığı ufaklıkları fakirlere verir, Ge- çen gün bay Pakarktis nasılsa kasayı | açık bırakarak dükkândan uzaklaşır. Londra: Londranın sisi meşhurdur... Londra karanlık bir şehir olduğu için, zabıta vukuatı da çok oluyor. Bunun için en güzel zabıta romanları İngilterede yâ- zılıyor. Maamatih ışık bahsinde de, Londra Avrupanın en sz aydınlık olan şehir- Altına Oranj: serbes mıntakasında, Baal nehri kıyılarında, 30 kilametre mu- Tabbaı bir sahada altın madeni bu- Tundu. Bu civarın bugüne kadar fakir ve Donunu kaybe Prag jandarması Bratislava 5050- sinde donsuz dolaşan bir çingeneyi Yakaladılar, Adam sorguya çekildiği zaman şu ifadeyi verdi: — Kumar oynadım. Kumarda hay- Yanımı, çadırımı, eşyamı ve nihayet Hamidiye zabitle Ka mem Hamidiye mektep Ordu (Akşam) — Siği tarafından hararetli tezahüralla zabltanı şerefine verilen ziyafetten bir Liman nizamnamesinde tadilât Timan nizamnamesinin tadili üze- rinde çalışmalara devam ediliyor. Ko- Misyon Deniz ticareti müdürlüğünde arak bu işle meşgul olmuştur. Maymun bu fırsattan istifade ederek dükkâna gelen fakirlere kasadan çi- kardığı banknotları bol bol dağıtır, Ni- hayet kasada hiç para kalmaz. Bunun üzerine maymunu derin bir düşünce alır. Bir hata işlediğinin farkına var- dığı için korkusundan fitriyerek dük- kândaki dolaplardan birinin üstüne Çi- kıp sahibini beklemeğe başlar. Bay Pa- karktis dükkâna dikkat ettiği zaman maymunun ettiği haltı görür, ona fe- re giden banknotları bir daha geri ge- tiremez. karanlık şehir lerinden biridir. Parise, Berline, Ro- maya nazaran, şehirdeki Jambaların sayısı azdır. Londra evleri de pek az güneş gö- İ rür. Senede ancak 8 saat 12 dakika güneş gören evler pek çoktur. hucüm! yoksul halkı birdenbire zengin oldu. Yeni bir altın madeninin meydana çıktığını duyan yüzlerce kişi altına hücum etti, Oranj'a her gün yüzlerce altın arayıcı akın ediyor. | den kumarbaz donumu da kaybettim. Ortaya kari- mı koydum. Kumar arkadaşlarım ih- tiyar ve çirkin diye beğenmediler, İşte böyle dolaşıyorum! ... çe kumarbaz hapishaneye atıldı. rişerefine ziyafet gemisinin şehrimize muvasalatı, Talk lanmıştır. Hamidiye zabitan ve müret- İebafı izaz ve ikram edilmişlerdir. Yukarıki resim Ordu 'Halkerinde Hamidiye köşeyi gösteriyor. Yunan vapuru yüzdürüldü Gelibolu civarında karaya oturan Yunan bandıralı Akti vapuru uzun çalışma sonunda dün yüzdürülebii- miştir, Vapur tamir edildikten sonra yoluna devam edecektir. alim|ifarı na halde çıkışır amma bu tekdir bir ke-| Hindistanda hüküm süren Hindistanın Jay- pur şehri öğle gü- neşinin sıcağı al- tında kaynıyor, Sı- cük dalgasına ka- rişan çiçek koku- ları insanın başını döndürüyor, Mavi boncuklarla süslü zebular evlerin ka- pıları önünde oturmuş, geviş getiri- yorlar, Üzerleri boyalı filler bati adım- larla dar sokaklarda dolaşıyorlar, dük- kân camekânlarına çarparak kiriyor- lar, önlerine ne gelirse ezip geçiyorlar, evlerin damlarında yeşil papağanlar- ia güvercinler biribirlerile kavga edi- yorlar. Dar ve fena kokulu sokakların bi- rinden birdenbire garib garib sesler gelmeğe başlıyor. Bir küme garib mahlükun yuvarlanarak, takla aâta- rak yürüdüğü görülüyor, Gürültü git- tikçe artıyor. İhtiyar ve çirkin, genç ve güzel kadın simaları başlarını pen- cereden çıkararık aşağıya doğru ba- kıyorlar. Fakat tavırlarında korku ye- rine merak beliriyor. Mırıldanarak ilerliyen küme yavaş yavaş yaklaşı- yor. Küçük maymunlar sıçrıyorlar, #ekiyorlar, yaygara koparıyorlar, bir anda pencerelere tırmanıyorlar, dam- lara çıkıyorlar, papağanları kovalıyor- lar, önlerine çıkan zebunların üzerle- rinden atlayıp gidiyorlar. Maymunlar kafilesinin ortasında yorgun ve iki büklüm bir ihtiyar yü- rüyor. Büyük ve parlak gözleri ile 66- vimli sevimli maymunmlara bakıyor. Bazan kaba dudaklarının hareket et- tiği görülüyor. O zaman ihtiyar, dost- ları olan maymunlara hitab ediyor, İhtiyarın yüzü bir buruşukluk ağile örülüdür. Mavi önlüğünün kenarına kırmızı güller takılıdır, önlüğü tutan bağın ucunda asılı duran bir düdük , Sola sallanıyor, Sağ elinde bü- yük bir değnek bulunan ihtiyar, ara- da sırada yere oturuyor, bir torba açı- yor ve biribirlerini kıskanan maymun» Jara yem veriyor. Ondan sonra hemen gene ayağa kalkıyor. “İşkence ile çocuk öldürme davası Cevdetin veremden öldüğü raporla sabit oldu Bir müddet evvel Kasımpaşada Salih adında biri evde üvey çocukları altı yaşında Necati ile sekiz yaşında Cevdete afyon yutturmak ve yavru- cağı ateşe tutarak işkence yapmak suretile bunlardan Necatinin ölümü- ne ve Cevdetin ağır surette hastalan- masına sebebiyet vermek suçundan maznunen mahkemeye verilmişti. Salih, ifadesinde çocuklara afyon yutlurmadığını ve üşüdükleri için ısıtmak üzere ateşin yânına oturttu- gunu iddin etmekte idi. Muhakeme de- vam ederken hastanede tedavi altın- da bulunan Cevdet te ölmüştür, Evve- lâ Necatinin ölümüne ve Cevdetin hastalanmasına sebebiyet vermek su- çundan Salih hakkında takibat ya- pılıyordu. Bu defa Cevdet de ölünce, Salih hakkında bu cihetten de taki- bak yapılması kararlaştırılmış ve Cev- detin ölüm sebebinin tesbiti için ce- afyon yutmak ve işkence tesirile öl- meyip akciğer vereminden öldüğü bildiriliyordu. Bu vaziyet karşısında mahkeme, Salih hakkında Cevdetin ölümünden dolayı ayrıca takibat 4o- rasına mahal olmadığına karar ve rerek gelmiyen bir şahidin celbi için muhakemeyi başka güne biralamış- tır. Bundan sonra Salih hakkında sa dece küçük Necatinin ölümünden dolayı muhakeme dövam edecektir, Takas komisyonu Takas komisyonu dün "Ticaret oda» sında toplanarak mesâisine devam et miştir, K 1 Derken boğuk gong sesleri işitili- yor, Ortalık biraz serinliyor. Mihrace- nin musikişinasları şehrin bir tarafın- dan muzika çalmağa başlıyorlar, Ça- Hınan havalar Hind musikisi değil, her Avrupalının bildiği melodiler! İhtiyar ve maymunları geniş bir caddeye sa- Piyorlar. İhtiyar, büyük bir mongo ağacının Altında yere oturuyor. May- munların bir kısmı ağaca tırmaniyor- lar, bir kısmı da ihtiyarın etrafını sa- rıyorlar, başına ve omuzuna çikiyor. Jâr ve kucağına oturuyorlar, Hindili kadınlar ve erkekler onların önünden geçiyorlar, Renk renk elbiseler giymiş olanı genç kızlar, maymunların önün- de toplanıyorlar ve ihtiyardan anlat- masını rica ediyorlar. İhtiyar yüzüne, gözüne dokunan küçük maymunları nazikâne bir el hareketile uzaklaştırıyor. Gözleri si- yah kadifeden yapılı gibi parıldıyan ihtiyar, genç kızlara sevimli bir bakış- la bakıyor. Ondan sonra kizlara aş- kın kuvvetinden, Budhanın asırlar- danberi dağ höyükletinde yaşıyan gölgesiden ve Arz İle sema arasında dolaşan omabudlardan bahsediyor. Onun sesi sihirlidir, Ahenkdar ve taze olan bu sesin karşısındaki insanları okşadığım ve ihtiyar kıyafetine gir- miş genç bir adamın ağzından çıktı- ğını zannedersiniz. O söylerken kız- lar hayallere dalan gözlerile onu te ediyorlar. Yarı çıplak oğlan ço- se gülümsüyorlar ve ihtiya- rın sözlerini ciddiyetten ziyade bir is- tihza ile karşılıyor gibi görünüyorlar. İhtiyar, şah Cihanın güzel ve sevgili karısı Mümtazi Mahal için Agrada 20 bin amele çalıştırarak inşa ettirdiği Mukaddes maymunlar, incir ağacı altında ölen ihtiyar dostlarının cesedine kimseyi yaklaştır- .madılar. Cesedin başında durarak nöbet bekli- yorlar, ağlaşıyorlar, yaklaşmak istiyenlere diş gıcırdatıyorlar, saldıracak vaziyetler alıyorlar b âdetlerden bir nümunı mezardan bahse yor. Bu hikâye ik tiyarm en çok s8 diği mevzudur. ! her sene Agraya | der, oradan Ben? rese de uğrar Mi kaddes Ganj neh sularında yıkanı ondan sonra gen maymunlarına avdet eder, Gördükk rini, işittiklerini Jaypur kızlarına ar latır. Fakir değildir, belki bir şairdi Herhangi şehre gitmişse hayvanla onunla dost olürlar ve müâymunls grkasından gitmeğe başlarlar. Bur larla ihtiyar arasında mullâka giz bir münasebet mevcuddur. Bahsettiğimiz günün ertesi sabah bütün Jaypuru çalkalıyan bir habe duyuldu. Miskin iletinin insanı he adım başında tehdid ettiği bu mem lekette bu haber derhal umumi bi heyecan ve alâka uyandırıyor. İsn Bavetara olan maymunların bu ihti yar dostu geceleyin öldü, diyorim Ölüsünün bir Hind inciri ağacınt altında yattığını bildiriyorlar. Sabahleyin güneş şualarile etraf yakıyor. Yarı çıplak beş kara gövd ihtiyarın ölüsünü kaldırmak istiyor Fakat ölü Savetaranın etrafını sarar maymun dostları buna müsaade et miyorlar, kimseyi yaklaştırmıyorlar Ölü dostlarının başı ucunda nöbe bekliyorlar, ağlaşıyorlar ve yaklaş mak istiyenlere karşı dişlerini göste rerek hücüm ediyorlar, Akşamleyin ölü olduğu yerde duru yor. Maymunlar dalma nöbet bekli yorlar, Ertesi sabah tefessüh etmeği başlıyan cesedin üzerinde kartallar uçmağa başlıyor, Maymunların sura tı asıhyor. Ne kadar sadık olsalar dahi ölenle uzun müddet dostluk edilmesi. ne imkân olmadığını anlıyorlar, Biret birer oradan uzaklaşıyorlar, pencere lere, damlara tırmanarak, önlerine çıkan zebuların üzerinden atlıyarak, fillerin sırtına sıçrıyarak omukaddeş hayatlarını yaşamağa devam ediyor. lar... Saçları, makine ile kıvır tırken ateş alarak yandı Bayan Hatice adliyeye müracaat ederek berber Emin aleyhine takibat yapılmasını İstedi Elektrikli ondülâsyon makineleri yüzünden yeni bir yanma hadisesi olmuş ve vaka dün müddetumumlliğe intikal etmiştir. Vaka şudur: Samalyada oturan Hatice adında yirmi beş yaşlarında bir kadın müd- delumumiliğe bir istida vererek ber- ber Emin adında birinden davacı | olduğunu bildirmiştir. Bayan Hati- | cenin iddiasına nazaran kendisi ge- çen gün Samatya civarında Emin adında bir berberin dükkânına gire- rek saçlarına ondüle yaptıracağını söylemiştir. Berber derhal işe başla. mış, elektrikli makinenin altında ba- yan Haticenin saçlarına maşalar ta- kılmış ve cereyan açılmıştır. Kadın- cağız saçlarının muntazaman kıvrıl- masını beklerken birdenbire saçları arasında kıvılcımlar parlamağa baş- lamış ve biran içinde bütün kafası dumanlar, alevler içinde kalmıştır. Dört ayda 202 yangin oldu Belediyece tanzim edilen bir istatis- tiğe göre, 938 senesinin İlk dört ayın- da İstanbulda 202 yangın olmuştur. Bu yangınlardan "74 ü İstanbulda, 88 4 Beyoğlunda, 11 1 Üsküdarda, 14 ü Ka- dıköyünde, 6 sı Adalarda, 5 i Bakır- köyünde, 5 i de İstinye itfaiye mınta- kasında zuhur etmiştir. Yanan bina- lardan 146 i sigortasız, 57 si sigorta- lıdır. Kemerburgaz yolu Silâhtarağa le Kemerburgaz ârm sındaki yolun inşası dün Daimi en- cümen tarafından bir müteahhide ihale edilmiştir, Berber Emin yetişip ceröyanı kesere telif yerlerinden de yanmak suretile yaralanmıştır. Bu vaziyet karşısında kadıncağısl müddelumumiliğe müracaat etmiş tir. Bayan Hatice ondüle makin sinde yanmak suretile güzelliğinin de kaybolduğunu ileri sürerek Emi hakkında takibat oyapılmasını ve Eminin kendisine tazminat verme. sini istemektedir. Müddelumumilik bu iddianın di ru olup olmadığının tesbiti için dün bayan Haticeyi adliye doktoruna g dermiştir. Doktor B. Enver K kendisini muayene etmiştir. Mua; ne neticesinde verilecek rapora gö müddelumumilik kânuni girişööektir. Sus vapurunda tadilât Denizyolları idaresinin Bandırma hattına tahsis edilen Sus vapurunda bazı tadilâta lüzum görülmüştür, Bu tadilâta, yolcu adedinin gittikçe art- ması sebep olmuştur, Vapurun üst g gertesinde yolculara mahsus ye genişletilecek, bu suretle güğel 0 daha fazla kimselerin seyahat etme sine imkân verilmiş olacaktır. Yeni araba vapuru Şirketi Hayriyenin kendi tezgâhlı rında yaptırdığı araba vapuru bü günden itibaren seferlere başlıyaca tır, Yeni vapurun dün tecrübesi ya

Bu sayıdan diğer sayfalar: