25 Eylül 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

25 Eylül 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Malatyada bu sene meyva hem bol, hem çok ucuz 10 kiloluk bir şeftali sepeti 75 kuruşa satılıyor Mahayada btasyon binasi Malatya (Akşam) — Malatya bol meyva memlekelidir Burada yetişen kaysıların, şeftalilerin, armutların şöhreti her tarafa yayılmıştır. Sul tanlık devrinde bu güzel meyvalar çürür, pek az kısmı sevkedilirdi. Cüm» huriyet devri bunun önüne geçti. Şi- mendifer hattının Malatyaya gelmesi sayesinde şimdi meyvalar kolayca sevkediliyor. Bu sene Malatyada meyva çok bol- dur ve fiatler çok ucuzdur. 10 kiloluk bir şeftali sepeti 15 kuruşadır. Diğer meyvalar da bu nisbette ucuzdur. Malatya ayni zamanda bir sanayi merkezi halini almıştır. Son seneler- de burada birçok fabriakalar kurul. ve yeni İnşaat muştur, Yeni ve büyük mensucat fab- Tikasının inşası gelecek sene bitecek- tir. Bu fabrikada yalnız Malatyada değil, Elazığ vilâyetinde de pamukçu- Tuğu ihya edecektir, Malatya yakında ayni zamanda pamuk ve sanat mem- leketi olacaktır , Malatyanın mühim bir eksiği var- dır: Adliye binası... Malatya Adliye- sini, Cümhuriyet müddelumumisinin genç ve kıymetli muavini B, Mustafa ile gezdim, Adliye, bir hanın üst katı- nı işgal ediyor. Hâkim adaleti tevzie uğraşırken, geniş ve dairevi bir avlu- nun etrafını işgal eden mağazalar manifatura pazarlığının gürültüsile çınlıyor. Tamir (akşam) — İzmire gelmiş olan ordu müfettişi orgeneral Fahreddin Altay, İzmri Fuarını ziyaret etmiş ve şerefine Belediye ve Fuar komitesi reisliği tarafından Fuar gazinosunda bir ziyafet verilmiş, ziyalette donanmamız ami- rali Şükür Okan ve maiyeti hazır bulunmuşlardır. Orgeneral Fahreddin Altay ve amiral Şükür Okan, İzmir Sonbahar at yarışlarında bulunarak yarışları alâka ile takib etmişlerdir. Yukarıdaki resim, örgeneral Fahreddin Altay şerefine verilen ziyafetten bir intibadır. MEŞ'UM KADIN Aşk ve macera romanı Nakleden: (Vâ - Nü) Böylece muvazenesiz bir döğüş baş- ladı. 'Tek başına Kadri ve bir müfre. 78... Nihâyet zavallı adamı yakaladı. lar. Sımsıkı bir iskemleye bağladılar, "Türkçeyi en iyi konuşan biri: — Rezil herif!., Sana gösteririz! « diye haykırdı. Ötekiler tekmeliyor, muştalıyordu: — Kurşuna dizilecek!.. Yere yuvarlanmış olan Pembe, peri- şan bir halde, kalktı; çavuş elbiselisi- ne yaklaşarik yalvarmağa başladı: — Kocamı bırakın... Zaten alil... Si- ze ne yaptı... Siz bizim kapımızı kır- dınız... Yemek vereyim... Rakımız yok... Fakat herif sert sert başını sallı- yor: — Hayır... Divanıharbe vereceğiz... Çünkü bize karşı geldi... Biz burada hâkimiz... İstediğimizi yaparız... Ço- cuk arsız.. döveriz... Sen de fena de- gil, güzelsin... Hah hah hah... Seni de okşar öperiz... Bu sözleri söylerken yaklaştı, haşin bir hareketle kadını kendine doğru 'Tefrika No. 16 çekti, Sonra bayağı bir kahkaha ata- rak Kadriye: — Bak!.. Karını öpüyorum... Hep karılarınızı böyle öpeceğiz... » Dedi... Kadrinin ağzı da bağlandığı için ses çıkaramıyordu. Fakat öfkeden âdeta çıldırıyor, iplerini koparmağa çabalı. yor, boğuk boğuk inliyordu. Askerler evi altüst ettiler. İşlerine gelen öteberiyi topladılar. Kimini ceplerine attılar, kimini çıkın yaptı- lar, Başları olan herif emir verdi; — Haydi yola... Şu topalı da karar- gâha götürelim... o. O esnada, dışarıda bir silâh patladı ve bunu müteakıb bir çok yaylım ateş- ler oldu. Herifler bakıştılar, — Vay! Baskın!.. — Kim olabilir? — Yürük Alinin çetesi galiba... — Ama, farkında değiller... Bizim silâh başına... Gösteririz!.. Kanlı bir çete harbi başladı. Kadın- h erkekli, köy halkı, canını dişine tak. muş, kendilerini kurtarmak üzere ge- Adanada pamuk mahsulü Bu yıl rekolte 145 bin balye olacak Adana (Akşam) — 938 - 939 pamuk mahsulü bundan yirmi gün kadar ev- vel 200,000 balyeden fazla tahmin edil- mekte iken bugün Adana Ticaret oda- ! sının neşrettiği bir rapordan anlaşıl- dığına göre, rekolte ancak 145,000 bal- yedir. Bu miktarın içinde Tarsus ve ve Mersin bölgesi de dahil bulunmak- tadır, Adana borsasındaki satışlar hara- Tetsiz olduğu gibi, fiatler de düşkün- dür, Pamuklar 28 - 32 kuruş üzerin- den alınıp satılıyor. Bu yıl rekoltesinin düşkünlüğüne ve keza kalite zafiyetine sebep, hava» ların yağmurlu gitmesi ve bazı mın- takularda haşereler çıkmasıdır. Tahmin bürosunun bugünkü son raporunda işaret edildiğine göre, 145 bin balye rekoltenin 77,260 balyesi Klevlând cinsi, 67,740 balyesi de yerlt pamuktur, İyi bakımla, az araziden çok mahsul istihsal! gayesini güderek bu yıl ekim sahasını daraltmış olan çifçi. maale- sef tabil hâdiseler dolayısile talihsiz- Yiğe uğranuştır. Sanıldığına göre, bankalarımizın işlettiği fabrikalardan birkaçı, çifçi- nin bu elim vaziyetine yardım için Adanadan, geniş mikyasta mübayaltta bulunacaklardır, Bucakta imar hareketi Burdur (Akşam) — Burdur - An- talya şosesi üzerinde bulunan Bucak kazasında imar hareketi büyük bir hiz almıştır. Yeni kaymakam bay Etem, Bucak'a geldiği gündenberi gece, gündüz çalışmaktadır. Bucağın en büyük ve onulmaz der- di olan susuzluğa çare bulmuştur. Bucak ovasından akıp gitmekte olan Arvallı çayından alınacak su dağ kenarından açılacak arklarla kasa- baya getirilecektir. Kasabada bir kaç sene evvel yapıl- mış, fakat işletilmesine imkân bulu- namamiış olan elektrik fabrikasıda mumaileyhin himmetile çalıştırılma» ğa başlanmıştır. Bursa spor kulübleri Bursa (Akşâm) — Yeni beden ter. biyesi kanununa uymaları için Bur- sadakl spor kulüblerine yapılan tebii. gat üzerine, kulüblerin hemen hepsi musatlal ve gayrifanl bir vaziyete gir- miştir. Yeni kanuna göre teşekkül edecek kulüblerin en az iki yüz âzadan mü. rekkeb olması lâzımdır. Bu kayde gö- re iki yeni kulüb tesisi için” vilâyete iki teşebbüs ve müracaat yapılmıştır. Vilâyetçe izin verilirse kurulacak olan bu yeni kulüblerle, çok monoton bir sahaya inhisar eden spor faaliyeti. nin verimli bir şekilde inkişaf edeceği tahmin olunmaktadır. ilenlere yardım ediyor, sopayla, bal- tayla düşmana karşı koyuyordu. Her evden alevler çıkıyor, insanlar ve hay- vanlar, can havlile sağa sola koşuşu- yor; ortalık kan revan içinde, toz du- mana karışmış, kimse kimseyi göt- müyordu. Bu hal bir kaç saat devam ettikten sonra, Yürük Ali çetesi mevkie hâkim oldu; fakat köyden de iz kalmamıştı. Düşman, takviye kıtaalı almak üzere gerilemişti. Kıranta bıyıklı, avcı elbiseli, siyah kalpaklı, şişman ve babacan bir adam, Alnında pıtrak pıtrak beliren terleri silerek; — Or, çok şükür defoldular! - Diye Sonra etrafına bakındı. Daimi te- bessümü biran yüzünden kayboldu. Gözleri yaşararak: — Fakat, köyde de ne ev kaldı, ne insan, ne hayvan! - Dedi. Harabelerin ortasında yürüyorlar. dı. Yolun kenarında, bir yığın külün içinde, minimini bir çocuğun üç ce- sed arasında oturduğunu gördü. Yav. rucak, gelenleri farkedince çocuklu. gunun şuursuz ve ölümden bihaber masumiyetile gülümseyerek: —iİşte babam!.. Buda annem.. Öteki de ağabeyim! - Dedi; ve - uyu. yorlar, değil mi?... - Diye sordu. - Ses- Izmirde sonbahar at yarışları başladı İlk hafta sahada büyük bir kalabalık vardı Sonbahar at yarışlarında seyircilerden bir grup, dördüncü ve en heyecanlı koşuda iki İngiliz atı başbaşa İzmir (Akşam) — Yarış ve ıslah encümeninin İzmir sonbahar at ya- rışları, fuar mevsimi sona ermeden başlamıştır. Havanın serin olmasına rağmen fuar münasebetile İzmiri dolduran kesif ziyaretçi kalabalığın- dan mühim bir kısmı, Kızılçullu ko- şu sahasında yapılan at yarışlarını alâka ile takib etmiştir. Haliskan İn- giliz at ve kısraklarına mahsus olan birinci koşuda Baylan birinci, Komi- sar ikinci ve Springport üçüncü gel- miştir. Yerli yarımkan İngiliz taylarına mahsus ikinci koşuya beş tay girmiş, E/;tepe birinci, Dagel ikinci ve Jon- | ikinci koşula; türk üçüncü gelmişlerdir. Yrımkan Arab ve haliskan Arap at ve kısraklarına mahsus üçüncü ko- şuda Ünlü birinciliği, Musul ikinci- liği Keklik üçüncülüğü almıştır. Handikap olarak ve haliskan İngiliz at ve kısraklarına mahsus dördüncü koşu çok heyecanlı geçmiştir. Birin- elliği Dondi, ikinciliği Springport, üçüncülüğü Şipka kazanmıştır. Be- şinci koşuda Mahmure birinci, Nona ikinci, Ceylân üçüncü gelmişlerdir. Çifte bahis dört ve beşinci koşular- dı. 22 lira kazandırmıştır. Haftaya dilacaktır. İzmir (Akşam) — Donanmamız, gene Epe sularına müşterek talimlere çıkmıştır. Donanma, tekrar limanımıza dönecek ve sonra İstanbula hareket edecektir. Yukarıdaki resimde donanmamızın İzmir limanında gece manza- rası görünüyor. Çok facıalar görmeğe alışmış olma. sına rağmen, kıranta bıyıklı adam dehşetle geriledi. «— Aman Allahım... Ne sahne...» Diye düşündü. Fakat yavruyu korkutmamak için kendini topladı ve gülümsemeğe ça- lışarak, mümkün mertebe munis bir sesle: — Ne garip köylü ismi... — Ama, söylesenize... Neye bu ka- dar uyuyorlar... Çok mü yorgunlar?.. Ihtiyar çeteci cevap vermedi. Çocuk devam etti: — Onlar beni döğen adamla döğüş- tüler. Sonra annem beni sakladı... Sonra uyudum... Sonra bum bum ol- du... Tavan yıkıldı... Her taraf büyük mangal oldu... Of, ne sıcaktı... Kork- tum, çıktım... Annemi, babamı, ağâ- beyimi burada uyuyor buldum... Ses- lendim, seslendim, cevap vermiyor. Jar... — Uyuyorlar da onun için... — Ama artık uyansınlar... Üşüye» cekler... Çocuğun güzel yüzü ağlamak üze- re kırıştı. Kara kalpaklı adam, hemen Şermini kucağına alarak: — Üzülme sen, şekerim... Onlar çok yorgun... Daha uyusunlar... Gel ben seni gezmeğe götüreyim... Döndüğü- müz zaman, buraya bu yıkılan evin daha güzelini yaparız... Bak, ben ne masallar bilirim... Hep buraları cen- net olacak... Şu taraftan san saçlı, mavi gözlü bir adam gelecek... Bastı. ğı yerde çiçekler açacak... Hepimizin yüzü gülecek... Gül bekayım, gül. Kırk gün kırk gece bayram yapaca- öz... Bayraklarla dolaşacağız... Gel seni omuzuma bindireyim, dah dah yaptırayım... Çocuk, iri lâciverd gözlerini muha- tabına dikti. Mütereddid bir hali var. dı. Tedkikinin neticesinden memnun kalmış olmalı ki, sokularak: — Sen kimsin? - Diye sordu. — Ben Malik amcayım... Eskiden zabittim... Sonra ihtiyarladım, «otur dinlen!» Dediler... Sonra seni döğenler buralara geldi... Ben de senin baban gibi onları kovmak istedim... Nah şu sopayı elime aldım. — O, tüfek!.. Kuş vurulur... Sopa Aferin... Sen ne akıllı kızsin... Bu sırada, uzaktaki tepeden bir 15. Tık çalındı. Sonra 865 duyuldu: — Haydi arkadaşlar, hazır olun... Gidelim... Fazla kalmakta mâna yok... Malik bey, çocuğu elinden tutarak, arkadaşlarına doğru yürüdü. Tiğ gibi bir zeybek olan çetebaşı Yürük AN e (Arkası var), , |

Bu sayıdan diğer sayfalar: