17 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

17 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

17 Teşrinisaıi 1938 AKŞAM Tasanlığın yetiştirdiği büyük bir hatib ATATÜRK Bütün inkılâplarını sadece bir mantık ve muhakeme şaheseri olan nutkundaki inandırma kuvvetile yapmıştır Jusanlık tarihinin en büyük vatan- pervori, en büyük kumandanı, €n büyük devlet adamı ve en büyük in- kılâpçısı olan Atatürk gene insanlık tarihinde beşeriyetin yetiştirdiği pek | büyük hatiplerden biri olarak müs- #esna bir mevki alacaktır. Atatürkün milletini sevk ve idare ederken kullandığı en müessir vasıta, disanı idi. O konuşmak sıfatının bü- tün inceliklerine vakıf mümtaz bir şahsiyetti Küçücük çotuklardan seksenlik ibtiyavlara kadar her yaş- taki insana hitap etmesini bilir, mü- nevverle olduğu gibi köylü ile de ay- nı talâkat ve belâgatle konuşur, küt- lelerle derdleşir, onların tâ Kkalpleri- ne kadar nüfuz edip gönüllerini fet heder ve ruhunu pek iyi anladığı Türk milletini istediği ands bir sözi- | mantık ve muhakeme şaheseri olan nutkundaki inandırma kuvvetile yap- / maştar, Bin hir misslden birini tercih ei- mek lâzımgelirse işte şapka ve peçe inikilğibi! © inikilâp ki medeniyet âle- minin Atatürk elile Türk milletine agilan ilk kapısıdır, 1925 de İnebolu- da kadın erkek iin kişiye yakın mü- | nevver 'bir kütleye ve oradan bütün Türk milletine onun ağından söyle nen şu sözleric açılmıştı <Efendiler! Türkiye Cünthuriye- tini tesis eden Türk, hilkatta medeni dir, tarihte medenidir, hakikatie me- denidir, Fakat âlemi medeniyete ben, sizin öz kardeşiniz, arkadaşınız, ba- banız gibi medeniyim diyen Türkiye Cümhuriyeti halkı fikrile zitiniyetile medeni olduğunu isbat ve izhar et- mek mecburiyetindedir. Medeniyim diyen Türkiye Cümhuriyeti halkı gile | hayatile, yaşayış tarzile medeni oldu- İ gunu göstermek mecburiyetindedir. Velhasıl medeniyim diyen Türkiyenin hakikaten medeni olan halkı baştan aşağıya kadar vazı haricisile dahi me- deni we mükemmel bir insan olduğu- nu filen göstermeğe mecburdur. Bu son sözlerimi çok vazih beyan etme- liyim ki bütün memüeket ve cihan ne demek istediğimi sühuletle anlar sın. Bu izahımı heyeti sliyenize, he- yeti umumiyeye bir sual tevcihile yapmak istiyorum. Soruyorum: Bizim kıyafetimiz amllli midir? Atatürk mutuk söylerken (Hayır, hayır seğaları) Bizim kıyafetimiz medeni ve bey- nelmilel midir? (Hayır, hayır sedaları) Size iştirak ediyorum. Hayır, hayır, 'Tabirimi mazur görünüz. Altı &a- | val, üstü şişhane diye ifade olunabi- decek 'bir kıyafet ne millidir, ne de beynelmileldir. O halde kyafetsiz bir millet, Bu olur mu arkadaşlar? (Hayır, hayır, katiyen sadaları) Çok daymetli bir cevheri çamurla sıvayarak enzarı âleme göstermekte mâna var mudır? Bu çamurun için de cevher gizlidir. Cevheri göstere- bilmek için çamuru atmak lâzımdır ve tabii bir cevherin muhafazası için mahlaza yapmak lâzımsa onu altın- dan veya plâtinden yapmak icap etmez mi? Bu kadar açık bir hakikat kanısında tereddüd caiz midir? Bizi tereddüde sevk edenler vursa onların humku belâgatine hükmetmekte hâ- Jü mı tereddüd edeceğiz? Arkadaşiar turan kıyaletini ihya eylemeğe mahal yoktur. Medeni ve beynelmilel kiyafet bizim için çok cevheri, milletimiz için iâyık bir kıya- fettir. Onu iktisüb edeceğiz. Ayakta gibi, smokin gibi, frak gibi... Bunda toreddüd edenler vardır. Onlara diyeyim ki çok gafilsiniz ve çök cahilsiniz. Efendiler! İçtimai havatın mebdel, ukâesi aile hayatıdır. Aile, izaha ha- cet yoktur Ki kadın ve erkeğin heye- ti umumiyesidir. Kadınlarımız hak- kında da erkekler hakkında söyledi- ğim kadar açik izahatla bulunaca- gım. Bu mevcudiyeti ulyiyeyi bilhas- sa huzurlarında müsamaha ile geçe- mem. Müsaade buyrulursa bir iki ke- me söyliyoceğim ve &iz de söylemek istediğimi sühuletle anlıyacaksınız. Esnayı seyahatimde köylerde değil bilhassa kasaba ve Şşohirlerde kadın arkadaşlarımızın yüzlerini ve gözleri- mi çok kesif ve itinalı surette kapa- makta olduklarını gördüm. Bilhassa bu sıcak mevsimde bu tarzın kendi- ies için sayilaka maç aza ve iz m iç A | İ i in kek arkadaşlar, bu biraz ham hod- binliğimiz eseridir. Bu belki çok afif, çok dikkatli olduğumuzun icabıdır. Fakat muhterem arkadaşlar Tüfeka» yı nisvanımız da bizim gibi müdrik ! we mütefekkir insanlardır. Onlara icabatı ahireyi telkin etmek ye milli ahlâkımızı anlatmak ve onların di- mağmı nur ile nezahatle techiz et- mek ibresi üzerinde bulunduktan sonra fazla hodbinliğe lüzum kalmaz, Onlar da yüzlerini cihana güstersin- ler ve gözlerile cihanı dikkatle göre- bilsinler. Bunda korkulacak bir şey yoktur. Arkadaşlar, sureti mahsusada te lâffüz ediyorum. Korkmaynız, bu gidiş zaruridir. Bu zaruret bizi yük- sek ve mühim bir neticeye isal edi- yor. İsterseniz bildireyim Ki bu ka- dar üyksek ve mühim bir netiyece vusül için lâzemgelirse bazı kurban larda verdim, bunun ziyanı yoktur. Mühim olarak şunu ihtar ederim ki: Bu halin muhafazasında teannüd ve taassub hepimizi her an kurban lık koyun olmak istidadından kur- taramaz. Hanım ve bey “arkadaşlarım! Size malüm olan bir hakiksti kisa bir cümle ile tekrar arzedeceğim, Beni mazur görünüz. Medeniyetin coşkun seli karşınsa mukavemet beyhudedir, O, gafil itasisizler hakkında çok bi- amandır, Dağları delen, semalarda pervaz eden, gözle görünmiyen yıldızlara tedkik eden medeniyetin müvncehei kudret ve ulviyetinde kurunu vustai silkmiyetlerle ve iptidai huratelerle vürümeğe çalışan milletler mahvol. mağa veya hiç olmazsa esir ve zelil olmağa mhakümdurlar, Halbuki Türkiye Cümhuriyeti hal. Xı mütekimil bir millet olarak ilele- bed yaşamağa karar vermiş, esaret kahramanitıklarla parça parça et- miştir.» Kastamoniye dönüşte... O zaman Atatürkün bu harikulâ. | tırab olduğunu tahmin ediyorum, er- Kışlanmış, şehri dölaşmağa çıkınca millet ayuklarına kapanmıştır. Atatürk İneboludan Kastamonuya avdet ettiği zaman büyük bir tebed- dül karşısında kalmıştı, Kastamonu- de nutku halk tarafından çılgınca al | Fransız heyeti dün akşam hareket etti Cenaze merasimine iştirak için Emile-Bertin kruvazörü geliyor Arnavudluk heyeti dün tayyare ile hareket etti. Yunan heyeti bugün hareket ediyor. 100 kişilik bir Sovyet müfrezesi de geliyor İtalyan heyeti reisi B. Alsirt Yugoslav Harbiye Paris 16 — Atatürkün cenaze me- rasiminde hazır bulunacak olan Fran- siz heyeti muralıhasası reisi B. Saraut | bu akşam Semplon ekspresile İstan- bula hareket Türkiyede birçok dostları bulunan 'B. Sarraut, Ankarada kalacağı birkç gün esnasında yüksek “Türk Yicalile mülâkatlarda bulunacaktır, Heyeti murahhasanın Azası arasın- da general Georges ile amiral Labor- de vardır. Emile- Bertin kruvagörü- nün, Atatürkün cenaze merasimine iştirak için 19 teşrinisenide İstanbu- Ja gideceği zannedilmektedir. Arnavudluk heyeti tayyare ile hareket etti Tirana 16 (A.A.) Alba ajansı tebliğ ediyor: Kemal Atatürkün ce- naze merasimine iştirak edecek olan Amavudluk heyeti tayyare ile hare- ket etmiştir. Adliye Nazırı B. Faik Sbatku, heyete riyaset etmekte ve heyet meyarında mebuslardan B. Cavid Leskoviku “e Amavudluğun Ankara elçisi B. Asaf Djadjul bulun- maktadır. Yunan heyeti cumartesi günü geliyor Atina 16 (AA) — Başında Başve- kil B. Metaksas bulunan, Kemal Ata- türkün cenaze merasimine iştirak edecek olan heyet hususi trenle per- şembe akşamı yola çikacaktır. Heyet cumartesi günü öğleden sonra İstanbula varacak ve ogün Ankaraya müteveccihen hareket ede- cektir, Bulgar heyeti Ankara 16 (A.A.) — Atatürkün ce- naze merasiminde hazır bulunacak olan Bulgar heyetinin tam listesidir, Kral sarayı mülki dniresi şefi Cons- tantin Panof, Majeste Bulgar Kralını temsil edecektir. Hükümetini temsil edecek olan Hariciye Nazırı General Thedosi Das- caloft, Zam temsil edecek olan Sofya dan ayrıldığı sırada bütün memur lar ve halk sarıklı, fesli, kalpaklı iken bu sefer hepsi Atatürkün başın- dakl gibi «panama» şapka giymişler ve onu reverans ile selâmlamışlardır. ğ Eeee Yunan Başvekili gernizonu kumandanı general Kons- tanlin Lukach. Sovyet müfrezesi Ankara 16 (A.A.) Atatürkün cena» Ze merâsimine 100 kişilik bir Sovyet müfrezesinin zabitlerile birlikte işti- Tak edecekleri haber almmıştır. Alman heyeti Ankara 16 (AA) Atatürkün cenaze merasiminde hazır bulunacak olan Alman heyetinin tam iistesidir; Müşavirler meclisi reisi son ekse- Yâns Baran Fon Neurath, ordu ku- mandanı piyâde generali List, ami- ral Ceris, hava ordusu kumandanı general Felmi, orta elçi Fon Kotze, sefaret müsteşarı Braun Von Stumm, sefaret kâtiplerinden Fon Kessel, tay- yare albayı Kettenbeil, yarbay Fon Rost, bahriye birinci mülüzımı Betge. Eski Afgan kralı ifa için geldi Ramada oturan eski Afgan kralı Amanullah, Atatürkün vefatını ha- ber alınca şehrimize gelmiştir. Ama- nullah, dün öğle üzeri Dolmabahçe sarayına gitmiş ve halkla birlikte Ata- türkün tabutunu ziyaret etmiştir. Sabık kral, gazetecilere şunları söy- lemiştir: — Çok mütsessirim, Onu çök s8- verdim. Romada radyo dinlerken, ha- yata gözlerini kapadığını haber aldık, Yalnız ben değil, bütün ailem birden- bire beynimizden vurulmuşa döndük müessif haberi teyid edince, Romada daha fağla kalamadım ve hemen 1Is5- tanbula hareket etlim, Eğer buraya gelemeyip son ürtiram vazifsini ifa edemesey'dim, bu acı içimde ebediyen kde kalacaktı. İstanbulda yapılacak olan merasimde bulunacağım.» Sabik Afgan kralı bu sözleri söy- lerken, gözyaşlarını zaptedememiştir, Atatürk sözlerile milletinin ta kal- bine nüfuz eden emsalsiz bir hatipli. O devirde medeni dünyaya kapalı olan Türk halkına Atatürk bu me- deni serpuşu sekiz on cümle ile giy- Onun hitabet kudretini anlatan misaller saymakla tükenmez. Şevket Rado ,

Bu sayıdan diğer sayfalar: