20 Kasım 1938 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

20 Kasım 1938 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

AKŞAMDAN Ak Atatürke dâz” halkın ha hatırala7 Bir çok karilerimden, Atatürke dair hatıralarını nakleden mektuplar al dım. Maalesef, hepsini derece imkân bulamıyorum. Zira, Türkiyenin birin- ci Cümhurreisi - ikincisi İsmet İnönü gihi - bütün hayatını halkla temas ederek geçirirdi. Milyonlarca vatan- daşta onun bıraktığı kudsi intibalar vardır. Lâkin karilerimin mekturlarını da mâkessiz bırakmak istemiyorum. İç- lerinden birini hakletmekle bir farzı kifayeyi eda edeyim. İmzasını okuyamadığım bir avukat şöyle yazıyor: «Atatürkten buhsederken DÜŞMAN- SIZ ADAM demiştiniz. Kendisinin ağ- zından duyduklarımı bu münasebet- A aj / çan | ıkayadaki güneş Ecnebi heyetlerin reisleri Atatürkten büyük hayranlıkla bahsediyorlar M. Sarraut “Atatürk büyük bir inkılâben, büyük bir dâhi idi, Baron Alloizi: “Atatürk çok büyük bir insandı, diyor Afgan heyeti reisi: “Atatürk bütün Şarkın Atasıdır. Biz Onun iyiliklerini hiç bir zaman unutmıyacağız,, diyor Atatürkün cenaze merasiminde M. Sarraut bundan sonra Rmil mışlardır. Biz, Afganlılar onun İyilik- İSTANBUL Hi HAYATI Son veda tâzimi Yirmi dört saat şehir baştan başa durmadan kaynaştı, Gece yarısı Dol- mabahçe sarayından çıkanlar, cena- ze alayı güzergâhıma sıralandılar; aramızdan uzaklaşan en büyük ebe- diyet yolcusunun mukaddes rikâbı | önünde son veda tazimlerini arzet- mek için sabaha kadar ayaküstü bekleştiler. Yol, boydan boya gözyaş- larile ıslandı. Bütün şehir derin bir elem sükü- nuna dalmiş, Arasıra karanlıklar içinde akseden boğuk hıçkırıklardan başka ses yok... En ağır matem sabahının ilk işık- ları, birer paslı hançer gibi gönüllere saplandı. En büyük sevgilinin ayrı- Uş anları yaklaşıyor. Toz pembe ufuk- ili z " | hükümetlerini temsil etmek üzere | Berlen zırhlısile Atatürkün tabutunu | Jerini hiç bir zaman unutmuyacağız. - | : “ z . r larda hayaletler titreşiyor: k- Je tekrarlıyayım: dün şehrimize Fransız, Alman, | hâmil'olan Yavuz zırhlısını takib et. Atatürküm ölümü üzerine Afganis- | kale Sakarya sehidleri, y ie yi 936 senesinde Ankarada Timayei | italyan, Estonya heyetleri, öğleden | tiğini ve cenaze merasiminden sonra | tandaki matemin zamanıda sizin | po tese SGUN EM yakini Etfalin kostümlü balosu vardı. Anka» rapalasta, alt salonda, paviyyonday. dık. Şefin yemek masasında, B. Şükrü Saraçoğlu bulunuyordu. Atatürk, her- kesin dans etmesini, eğlenmesini isti. yorlardı... Bugünkü gibi aklımdu! (Esasen ona dair hangi teferrüat ha- fızada aynen zaptedilmez?) Sırtında koyu kurşuni bir elbise vardı. Elinde sonra da Yunan heyeti gelmişlerdir. Heyetlerin bir kısmı Perapalas, bir kısmı da Tokatlıyan otelinde misafir edilmişlerdir Fransız heyetine riyaset cden Fransa Dahiliye Nazırı ve eski Fran- sız sefiri M, Albert Sarraut dün Pe- rapalas otelinde bir muharririmizi kabul etmiştir. Fransız Dahiliye Na» salı akşamı Relsicimhur İsmet İnö- nü ile birlikte yemek yedikten sonra çarşamba günü Istanbula döneceğini ilâve etmiştir. Alloizinin beyanatı Atatürkün ce. naze merasimin. de İtalyan hükü- metini temsil et- matem müddetiniz devam ettiği müd- detce kabul edilmiştir. Ölüm haberi Afganistana geldiği zaman hüküm- darımızın maiyeti, vükelâ; hattâ halk en yakın akrabaları ölmüş gibi sefâ- rethaneye giderek samimi taziyetler- de bulunmuşlardır. Yalnız Afganis. tanda değil, dünyanın her yerindeki sefarethanelerimizin bayrakları yâarı- ya indirilmiştir, Türk bayrakları tek- tana kızıl atlas döşiyorlar. Ne mutlu onlara ki; ona kavuşuyorlar, Ne ya- zık bize ki; ondan ayrılıyoruz. Uzaklardan gelen hazin bir muzi- ka iniltisi tüyleri ürpertiyor. Etrafa göz gezdiriyorum: Boyunlar bükük, kaşlar çatık, benizler kül gibi. Pus- lanan gözlerde sıcak damlalar sıra- o  p zırını çehresinde Atatürkün ölümü mek üzere şehri. düz beyaz keten bir mendil tutuyordu. | yarsısında duyduğu derin teessür A rar tam olarak çekildiği zaman biz | J2wyor Sonradan yanma, Konya mebusu görülüyordu, Nazır teessür ve ihtisas- > g ki asi de bayraklarımızı tamam olarak çe- Biuzıka yaklaştıkça etrafı kaplı general Ali Fuad geldi. Arka tarafta, larını şu suretle anlatmıştır: yanın iz i An keceğiz yan hüzün perdesi de ağırlaşıyor. uzaktaki bir masada da general Refet, — “Türkiyeye kara sefiri baron alnı bü DRL Mine Güzyaşlam (oyanaklardan yuvarlanı. oturuyordu. Önder, birdenbire başını İ Alloizi de dün ER EE tekrar geldiğim- > bir tek teselli noktası vardır: Milleti- 3 çevirdi. Masasına general Refeti ca- #ırdı. Ve birden, dans, neşe İçinde, sesi yükseldi. Müzik de durdu. den çok babti- yarım. Ancak bu gazetecileri kabul ederek şu sözleri niz rüşdünü, dirayet ve aklını ispat etmiş bir millettir. Hafif bir mırılti duyuldu: — Alay geliyor... Aynen, ezberimden söylüyorum; şu | siyaretimin Bü- söylemiştir: Milletine hakiki hizmetlerde bulu- | Bütün gözler, Köprüden ağır ağır sözleri sarfettiler; yük adamın gay- — Ankarada nan İsmet İnönünü Cümurreisliğine | ilerliyen atlı, yaya kıtaların ortasın- — Medeniyet demek, afiv ve müsa- | bubetine tesadüf sefir bulunduğum o Baron Ajleizi seçmiş olmanız, bunun başlıca delili- | daki kırmızı noktaya dikildi, maha demektir. İptidai kavimlerdir ki etmiş olmasından zamandanberi Atatürkü pek yakından | dir. Biz eminiz ki İsmet İnönü mem- Nokta, yaklaştıkça büyüyor, kızıl kan davası güderler. Afve, müsamaha- ya dayanmıyan medeniyet ceberuta dolayı çok müte- tanıdım, O, pek büyük bir insandı. Bu | itibarla ölümü karşısındaki teessürüm leketinize bundan sonra da büyük hizmetler yapâcak,: milletini Büyük laşıyor. Sanki, bir ilkbahar gurubu. nun hazin kızıllığı etrafı kaplıyor. dayanan medeniyettir; ki çöker... O, essirim, çok derin ve pek büyüktür.» Atatürk izinden götürecektir, . Ben; |; Evet! Yeni Türk dünyasının ilkba- medeniyet değildir. Ben, Yransa- Belçika mümessilinin beyanatı; Kendisini şahsan tanımakla bahtıya- | harında, semamızın büyük güneşi Ve ses yavaşladı, gene yükseldi; dan Atatürke, bu M & 4 (O| Cenaze merasiminde hükümetini | Tım. Bühassa Londrada İngiliz Kralı | gurub ediyor. Ve, onun kızıl haleleri — Şiarımız, iyi, güzel ve doğrudur... | Büyük Adama temsil edecek olan Belçikanm eski | Yorjun cülus merasiminde tanımak | bütün ihlişamile dört bucağı kaplı İyi ve güzelsiz, doğru olamaz... Güzel | Fransanın sonsuz tazimierini getiri: | Ankara sefiri B. Derymon da Atatürk | şerefile mübahi olmuştum. İsmet | yor. olmıyan bir sey, iyi ve doğru olamaz... Daima, ber zaman, her yerde iyi, gü- zel ve doğru, beraber!... Her yerde ve her zaman afiy... Bu kelimeyi (afiv) olarak telâffuz buyurduklarına da dikkat etmiştim. — .. Afiv ve müsamaha... Ancak ve arcak milli davalarda, milli kalkan- mada, netayici kütleye müessir olan işlerimizde . müsamahanın yeri yok- tur. Şahsi kinleri, şahsi husumetleri körükliyen ve güdenler ancak ve an- cak iptidai kavimlerdir... Sonra yanıma, Fransız sefiri Pon- 8o'yu çağırdı. Çok sey Ramona'nın çalınmasını ve hepimizin dans etıne- mizi istedi, Kariimin bu mektubu beni çok mü- tehassis etti ve düşündürdü. Kim bi- lir, daha kaç kişide buna benzer gü- zel hatıralar vardır. Gerçi hepsinin güzete sütunlarında dercine imkân yoksa da Halkevleri belki bir anket açarak bunları derleyebilir; doğru ve kıymetli olanlarını, berhayat olan Şa- hidlerle tevsik hattâ tabeder. Ve bü- tün bunlar, oHalk ve Atatürk» diye zengin bir arşive esas teşkil eder. (Va - Nü) | | yorum. Türkiyede sefir bulunduğum | müddet içinde itimad ve dostluk his. lerile beni taltif eden Atatürke o 20- | mandanberi derin hayranlığım var- dır. Emin olunuz ki bütün Fransa, onun kıymetini takdir ediyordu. O, çok büyük bir inkılâbcı /di. Büyük inkılâbınız, onun en büyük eseridir. Ölümü karşısında duyduğum teessür yalnız şahsi değil, memleketimin his- | siyatının tercümanıdır, Fransa. hükümetinin Atatürkün cenaze merasiminde kendisini temsil edecek heyete beni reis intihab etme- sinden çok memnunum, Büyük bir heyecan içinde Ankaraya gidiyorum: Çünkü orada, ayrıldığım tarihtenbe- ri, hayrete şayan eserler göreceğim. Bu eserler Atatürkün dehasını ve ar- kadaşlarının enerjisini isbat edecek- tir. Ankarada Atatürkün arkadaşla- rını gördüğüm zaman onlara şunu | söyliyeceğim: «Türkiye, Atatürkün halefi İsmet İnönünün idaresinde büyük terakki ve inkişaflarına devam edecektir. Buna ; çok eminiyetim vardır. Ben buraya Türkiyeyi büyük bir dost telâkki eden bütün Fransanın derin ve dostane temennilerini getiriyorum.» MMEREREEAS LAN hakkındaki teessür ve hislerini dün bir mubarririmize şöyle anlatmıştır; — Atatürkü şahsen tanımakla bah- tiyarım. Kendisine derin bir hürme- tim vardır. Ben Ankarada olduğum zaman dalma günese bakardım. Fa- kat ben güneşi ufukta değil, Çanka- yada görürdüm, çünkü hakiki güneş, Çankayadaki Atatürk denilen güneşti, Atatürkün ziyaı, yalnız Türkiye için değil, bütün dünya için büyük bir kayıptır. Afgan heyeti reisinin beyanatı Atatürkün ce- naze 'merasimin- de dost ve mütte- fik Afganistan ter Ajgan kralı ma- jestenin amcala- Tı altes mareşal prens Veli Han, ganistanın Anka. ra sefiri sultan Ahmed Han ve Prens Veli Han paris sefaret müs. teşarı İslâm Bey Han olduğu halde dün 'Tokatlıyan otelinde bir muharri. rimizi kabul etmek nezrketini göster- miştir. Altes Veli Han, Atatürkün ölümü hakkında keder ve teessürlerini şu suretle an- Tatmıştır Büyük Atatürkün vefatından dolayı keder ve teessürümüz © derece ziyade, o kadar derindir ki bunu ifa- de edecek hiç kelime bulamıyorum.» Bu, öyle bir şey olmalıdır ki kal- binizdeki derin tetssür yanında ha- | kiki hissiyatımı beyan etsin, Çünkü Atatürk, Türkiyenin Atası, şarkın Atasıdır. Ve bugün duyduğunuz bu maâtemde sizinle beraber, bütün Af. ganistan, hükümdarımız, hükümet, millet hepimiz müşterektir, Biz bu ölüm karşısında o kadar müteessiriz ki Halâskârımız merhum Nâdir Şa- hın şehadetin ak bu kadar ke- derlenmiştik. Şarkın büyük halâskâ- TI Atatürk, merhum Nadir Şah ile il edecek olan | refakatinde Af- | İnönü Türkiyenin en büyük, en mümr-' | taz, en temiz bir adamıdır. Bu hu- susta siz, bilhassa tebrike şayansınız, Bizce de şayanı şükrandır ki İsmet İnönü, bütün siyasi hayatı müdde- tince bize muhabbet izhar etmiştir. Ben de kendisinin şahsi dostluklarile müşerrefim Biz, Türklerle Afganlılar, sevinçte, saadette, felâkette daima şerikiz ve kendimizi hiç bir şeyde, hiç bir işte sizden ayrı saymıyoruz. Bu muhab- bet mevcut oldukça hiç bir menfaat, hiç bir kuvvet, bizi birbirimizden ayı- rTamıyacaktır. Çünkü bu rabıta, o de- Sağdan soldan duyulan hazin inik tiler; boğuk hıçkırıklar halinde et rafa yayılıyor. Gözyaşları dökülüyor, Titrek feryadlar duyuluyor: — Gitme... Bizi bırakıp gitme... Yokluğunun elemine dayanamayız. Muzika sesi uzaklarda kayboldu. Mukaddes sanduka üzerinde, sönen güneşimizin son kızıl hâlesi bayrak- ta görünmez oldu. Derin bir boşluk içinde, elemin en ağır iztarabı altın- da sendeliye - sendeliye yürüyoruz. Ve, hıçkırıklarla sarsılarak mütema- diyen ağlıyoruz. Cema) Refik beraber iş başına geldiler, Ve mevcud hükümetlerinin esaslarını — kurdular, Atatürk kendi işaret ve hamile ha» reket eden Türk hükümetinin hattı hareketle bize büyük iylifkler yap- Atatürk iürür. tleri mensupları evvelki gün merasimle ur. Yukarıda cemiyet mensupları çelen" Ankara esnaf cemi; Abidesine çelenk koymuş lerken görünüyor. Tarih — «Gömelim gel seni tarihe desem, sığmazsın...»

Bu sayıdan diğer sayfalar: