8 Haziran 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 13

8 Haziran 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 13
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

BIR BULGAR NUVELİ Para Drun seneler gurbette kaldıktan Binra, Dihayet anayurda dönmüştü. Tarlalar arasında yol uzanıyordu. Eng başaklar, kafalarını önle- büzük tepenin üzerinden, doğdu- köye baktı, Şapkasını salladı ve görünen binaya doğru hızlı hızlı ü. Arkasında tarla dalgalanı- bir çe Bir şeyler hşırdadı. Uzaktan kaval sesi söndü ve her şey kay- boldu, ayle evlenmiş olan hemşiresi, 'Usunda, evin işile meşguldu. — «Buika!» - diye seslendi, in yanında durdu. Çantasını m Şapkasını salladı. Kadm kaldırdı. — Allah cezanı vermesin... Ben dan on beş sene evvel «Bulka> İdim, pi Erkek güldü >— Tam on beş sene! İşte o zaman e kâzanmak için yabancı mem- tlere gitmiştim. Kadın öfkeli bir halle muhatabı. z baktı. Bir şey söylemek için ağzı- Açtı. Fakat sesini çıkarmadı. Beyyahı süzüyordu. Yolcu sordu — Beni tanımadın mı? Çitin üstünden atladı. Kolların Barak; — Ah, Tsvetal n: >> Tenkol - Dİ attı. kek gülerek kardeşini okşuyor- iyerek bu kucağa ken- > Tenko'yum ya... Beni beklemi- a, Muz, değil mi?... BİLİ durdun ş >> Sahi... Seni tanımadım... Şe ME sokakta raslamış olsaydım, be- © konuşmasaydın yanından gö giderdim... pının eşiğinde oturdular. Yol seyahatlerini anlatıyordu. Çok ii kaznanı İşte... Şu çanta »« âltınlar dolu!... m, ağlıyordu, inliyordu, baki- Yordu. Akşam olmaktaydı. Hava da- berraklaştı, o mavileşti. Tenko ha kalkiş af Eve gidiyorum... İhtiyarlar na- > Git... Ben yarın sal gelirim... » e kadar değişmişsin... Seni hiç imıyacaklar... Erkek torbasını atıp yola çıktı. Çi- mi kenarına gelince, arkasına döne- > Yarın sabah gelmeği unutma. " ye dtiyar ar, köyün öbür tarafında Ba vyorlardı Fıkara ve ylanz... Yük baba ve büyük anne... Kizla- mi biri evlenmiş, öteki ölmüştü, Yi, ları yabancı memlekete gitmiş... Ardar Ara- On beş Bu seyahati temin etmek için, ih- . tarlasile öküzlerini satmıştı. tün, $€yini vermişti, Kendini hiç dü- Mmemişti. Fakat sonra fıkaralık Göste agva bazan son derece tümldsiz- Kapılıyordu. Aklına fena düşün- a T geliyordu. Dayanılır şey değil. ay » Bazan küçük bir ekmek dil- “ bile bulamamak... İhtiyar hayat arkadaşı onu teselli- Salışırdı. ,— Sabirlı ol... Allah merhametli- » Tenko gelecektir. neler ordu ve 'Tenko gelmi- Mi ŞE ğin bakışları alaleğ » Âlemi kıskanmağa başladı. Ko- ahlâkı da fenalaşıyordu. Ar- Mage işamıyordu. Sadakayla yaşa- Maş, cbr. Kalbi nefretle do- aka, bebe bucağına beşer Mai, Burasını pek m ni de, bu evde nazarında pek me YE. Kaç zamandır enları İn mişti, Yay var baba, kapısının önünde UŞ, dışarıya, avluya bakıyordu. klüm, pejmürde, Tanımamış | yüzün Bu hikâyenin muellifi olan Vladimir Polianov 1899 da Ruscukta doğmuştur. İlk tahsilini Sofyada yaptıktan sonra Gratz, Viyanada ve Mü- nihte yüksek mekteplere devam etmiştir. Muhtelif romanları, hikâyeleri ve nüvelleri vardır. Ksk ökkinikneeğ ömmelis mile Genç yolcu bağırmak istedi. Gel diğini onlara haber vermek. Fakat birdenbire ihtiyarları şaşırtmağı dü- gündü. Kapının önünde durarak ba- — Hey! Dede! Adam, başını kaldırdı. baktı ve cevap vermedi. Tenko: — Ben yolcuyum... Gecemi geçir- mem için yeriniz var mı? Kapı açıldı. Delikanlı irkildi. An- nesi. Ah zavallı ihtiyarcık! Ah şev- gili annesi... «— Anne'> diye bağıracağı geldi; fakat kendini zaptetti İçinden bir ses, ona: — Dur... Bekle... Bakalım onlar seni tanısın! - diyordu. Kadın, kocasına: — Baksana... Bu adam seni çağı- rıyor. İhtiyar, bir şeyler homurdandı. 'Tenko, avludan içeri girdi, — Nine! Geceyi burada geçirmek istiyorum, Yeriniz var mı?... Ha... Akşamınız da hayırlı olsün... — Senin de, oğul... Mademki yol cusun, gir... Evet, yolcuyum, nine!... Hem, üstümde de para var... Bak... Torbasını kâldırdı ve gülmeğe baş- Jadı. İhtiyarların yanına yaklaştı. Eile- rini sıktı, Ev sahibi zoraki muka- bele etti, Ağzını açıp bir şey söyleme- di. Yalnız yân gözle yabancının tor- basına baktı. Dili ağzında şakladı ve tükürdü. Kadın, seyyahı Uzaklara uyuyacağı odaya soktu, Karanlık basıyordu. Evde kul- | lanılmayan bir oda vardı. Zira vak- tile burâsı kalabalıktı, Zavallı nine bunları yabancıya anlatıyordu. 'Ten- koda senki bilmiyormuş gibi dinli Çizmelerile torbasını odasının di- şında bırakarak yattı Ihtiyar kadın kendi tarafına geçti. Bir lâmba yaktı ve seslendi: — Haydi, baba (1) ... yat misin? Gece, iyice kararmıştı. İhtiyar ye- rinden kımıldamıyordu. Gözleri ç lerin üstünden uzaklara bakıyordu. Karısının sesini işitince kendine ge | lir gibi oldu. Yavaşça kalktı, Avluyu dolaşarak evden içeri girdi. Misa nin kapısı önünden geçerken ayağı bir şeye çarptı. Eğildi. Torbayı gör- dü. Bir an düşündü. Sonra yere tü- kürdü ve karısının yanina girdi. Kadın yorganına sarılmış, borlu- yordu. O da yanına uzandı. “ Gözlerini uyku tutmadı. Yatağın- da sağa sola dönüyordu, Fakat bir türtü dalamıyordu. Kalktı. Etrafına | baktı, ihti; zam nefes alıyordu. Dışarıda kuşlar ötüyor ve ağaçların gölgesi sallan yordu, Adam, dalgındı. Fakat ne dü- şündüğünü kendi de bilmiyordu. Sessizce odada bir kaç adım attı ve sonra dışarı çıktı. Misafirinin kapısı önünde durdu. Eğildi. Torbayı mua- yene etti, Kaldırdı, Ağırdı Küçük lâmbayı yaktı. Tekrar gel di. Heybenin içine baktı. Aşağı yukarı bin sarı sitın oldu- gunu tahmin etti. Gözleri karardı. Paradan dolayı değil. Fakat neden olduğunu kendi de bilmiyordu. Etra- fını göremiyordu. İradesini topladı. Doğruldu ve çıktı. Yerinde duramr () Ekser milletlerde kadınlar, evlâd sahibi olmuş kocalarına «bsbas diye hitap ederler. kadın muntazam munta- den... yordu. Bahçede (dolaştı. oBon- ra tekrar karısının yanına girdi. O, Hâlâ uyuyordu. Yanına oturdu. Dü- şünmek istedi. Fakat zihninde hiç bir fikir yer etmiyor. Gayri ihtiyari karısını itti. Nine gözlerini açtı. Dede eğildi ve titgeyen, helecanlı bir sesle, âdeta kulağına fısıldar gibi — Torbasında çok para var... Hem de hepsi Napolyon altını... — Biliyorum... Kendisi söyledi ya, param var diye... Döndü, tekrar uyudu. İhtiyar da uzandı. Etrafına bakip düşünüyordu. Kalı yastıklara baği- nı dayayınca zihnini topladı.. Ah bu para onun olsa, neler yapmazdı, n€- ler... Buhranlı bir uykuya daldı, Sabah ışığının maviliği camlara aksediyordu. İhtiyar yerinden fırla- dı. Odaya baktı. Ses sada yok. Ne burada, ne evin içinde... Kadin uyu- yor. Öbür tarafta, yolcu da uyuyor. Pencereye doğru yürüdü, Sokak ta, bahçe de tenha... Kapıyı araladı. Et- rafı dinledi, Çıt yok. Çizmelerle tor- ba, konulduğu yerde duruyordu. Yavaşça çıktı. Boş olan tavan ara- sma girdi. Bir balta, bir de köhne sapan duruyordu. Baltaya baktı. Yerinden kaldırdı ve birdenbire, san- ki bu temas onu yakmış gibi kaçtı. Tekrar odasına girdi, Pencereden dışarısını gözetledi. Kimse onu gör- memişti. İçini çekti. Gene bin itina ile çıktı. Tavan arasina girdi. Baltayı aldı, Titreyen ellerinin bütün kabi- Miyetile âleti sıktı. Gene odaya girdi. Karısını uyandırdı. Nine korktu. Gözlerini açarak ko- casına baktı ve büsbütün dehşeti arttı. Dedenin gözleri cam gibi parlıyor- du. Ölü gözleri gibi sabitti. — Allahım! « diye inledi, İhtiyar, parmağını dudağına gö- türerek: — Tsss... — Ne var? - diye titreyerek sordu. Erkek eğildi: — Öldüreceğim... gım Nine bağırdı. O sırada, du. Avlu küçük kapısı açıldı. patırtısı işitildi. Ve sonra Tsveta'nım konuşması duyuldu. Genç kadın, sabah olunca artık sabrede- pek erken olmâsına rağmen Parasını alaça- | memiş Nine bir hamlede odasının kapısı- nı açtı, Kız, memnun, gülerek; « Misafiriniz merede?... 'Tanıma- dınız mı onu?... Ah bu Tenko!... Ne kadar da değişmiş... İhtiyar kadın bağırdı: — Tenko mu? Dede irkildi ve çılgınlar gibi etra- fına baktı. Genç kadın, pürneşe: — 'Tenko ya... - diyordu. Kapı açıldı. Eşikte delikanlı belir. di. Tsveta kardeşinin boynuna se nldı, — Seni tanımamışlar... kim olduğunu söylememişsin. Nine oğlunun dizlerine sarılarak; — Evlâdım ! . diye bağırdı. İhtiyar baba sendeledi. Bir adim attı. Duvara ve kapıya tutunuyordu. Merdivene geldi. Ve koşarak avluyu geçti. Tenko arkasından yetişmeğe çalı- şarak: — Baba... - diye hağırıyordu. Fakat Mtiyar, alçak evlerin du- varlarına sürüne sürüne kaçıyordu. Çeşmenin önünden geçti. Başını çevirerek arasira arkasına bakiyor- du. Yakalamak istermişçesine elleri- ni uzatıyordu. Kilisenin önüne bırakılmış bir mer divene çarptı. Yere düştü. Ve başını bir taşa çarparak öldü. Giğerinden kopan son feryad şu kelimeler oldu: — Allahım... Az kaldı, ne yapa- caktım... Güzleri kan içindeydi. Tercüme eden: (Vâ - Nü) Sen de İzmirde müzeler sitesi inkılâp Müzesinin inşası yakında bitecek İzmirde Kültürparkta yapılmakta olan inkılâp müzesi İzmir Akşam) — Kültürparkta Maarif Vekâletinin verdiği para ile Inşa edilmekte olan inkılâp müzesi binası yakında tamamlanacaktır. Zi- raat ve sağlık müzelerinin arasında Inşa edilen inkilâp müzesi, Kültür park ve fuar sahasını süsleyen güzel bir eser olacaktır. Maarif Vekâletin- ce, inkılâp müzesinin tanzimi ve de- korasyon işleri için maarif müfettiş- lerinden mürekkep bir heyet tavzif edilmiştir. İnkılâp müzesinde, inkılâbımza aid muhtelif tablolar, canlı eserler, bir de yeşriyat sergisi vücude getiri- lecektir. Bilhassa hari inkılâbımız, €ski ve yeni mektep tebarüz ettirile. cektir. İnkılâp müzesi, ziyaretçilere Türk inkılâbını bütün istikametleri- le tam mânasile anlatacak ve göste- recektir, Büyük kapısı önünde Mili Şefimiz İsmet İnönünün büyük kıta- da bir büstü bulunacaktır. Kültürparkın müzeler sitesi), Maarif Vekâletinin inşa ettireceği Asarı âtika müzesile tamamlanacak- tır. Bu müzenin İnşası için bu sene ki bütçeden 500,000 lira ayrılacaktır. Bu pâra kâfi gelmiyeceği için gele cek sene bütçesinden verilecek tah- sisatla müze tamamlanacaktır. Sıhhat müzesinde de bazı tadilât yapılacak, bilhassa canlı eser teşhirine (o ehemmiyet ri yünkü sıhhat mü hastalıklar ri, eserden 2 rilmiştir. Müzeler sit daki geniş meydana (İnkılâp meydanı ) ştir. İleride bu meydana bir (İnkılâp üöbidesi) diki- leçektir, Giresunda bir fabrika kuruluyor Giresun (Akşam) — Fındık satış kooperatifleri birliği Giresun ve Or- duda birer fabrika açmak için mü- saade almıştı. Giresunda yapılacak fabrika münakasaya çıkarılmış, in- şaat müteahhid Erzurumlu B, Nalize ihale edilmiş! En şiddetli baş ve diş ağrılarını derhal dindirir. GRİPİN Soğuk algınlığına, baş nezlesine ve diğer nezlelere, gripe, kırıklığa, Bel, sinir, romatizma ağrıla- rında hararetle tavsiye edilir. üşüte mekten mütevellit bütün ıztıraplara karşı bilhassa müessirdir. Aldanmayınız. Rağbet gören her şeyin taklid ve benzeri vardır. GRİPİN yerine başka bir marka verirlerse şiddetle reddediniz.

Bu sayıdan diğer sayfalar: