17 Haziran 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6

17 Haziran 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 6
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

ee il Ke il “lik denizaltı gemisi ne Silrlan Ankarada resim sergis ve nasıl yapıldı ? d Denizaltı gemilerinin bugünkü hale gelmek için Secirdikliri safhalar İnsanlar eski zamanlardanberi de- niz altında seyahat edebilmek ârzu ve hevesine kapılmışlardır. Bu husus hakkında yazılan muhtelif ve mütead- dit romanlar ve yapılan birçok araştır. malar neticesi olarak nihayet 1620 ta- rihinde Hollandalı (Cornelius van Drebbel) tarafından (Diving Beli) dal. gıç kubbesi tesmiye edilen ve bir ta- kım tertibatı mahsusa İle denizde sey- rini temin eden bir âlet keşfedilmiştir. Çan şeklinde olup alt tarafı açık ol- duğundan suya daldığı zamanlarda üst kısmındaki mahsur kalan hava su tafafından sıkıştınımak esasına müs- tenit olarak icad edilen bu âlet tahtel- babirlerin esas noktasını ihzar etmiş- tir. Bu cismin gövdesi odundan su geç- mez bir tarzda hermetik olarak üzeri. ne deri kaplamak suretile imal ed miş ise de içine girecek olan kimsen hava tazyikine karşi olan mukaveimi ti düşünülmiyerek yalnız muhtet umuklarda su tarafından göreceği ezil. me tazyiki, dahili hesap edilmiştir. Bu âletin ileri geri, aşağı ve yukarı harekâtı sağ ve sal taraflarında su 517- ntlar vasıtasfle açılmış deliklere konulmuş kürekten ibaret olmak üzere heyeti umumiye itibarile pek iptidal bir denizaltı gemisi meyda- na gelmi, Bundan takriben 150 sene sonra olunan ç tatlarla tec- hiz edilmiş ve pervane vasıtasile ha- sin eden Tk EY icat edil imal edilmesi A ve dümenin üst kısır nevi kabili nakil mayın ilede te edilmiş olup teknenin dahilinden rot vasıtasile ağaç kılavuzlu vida Janes lerinin altına birakmak üz: edilmiştir. Davit Bushneli bu tek bağanın iki üst kısmının bir araya mesinden teşekkül eden şekle benze- diği cihetle (Turtle) kaplumbağa ün. vanını vermiştir. Resimde görüldüğü veçhil ağırlık ile ve iç kısmı da bir adet mü- vâzene sarnıcı ile techiz edilmiş olup bunlar vasıtasile daldığı ve deniz Üze- rinde bulunduğu zaman muvazeneyi gayet kifayetli bir surette temine müu- ştur. Halihazır denizaltı ad olan âletlerin bir Tefr efrika No. 29 ÇE — İri yağız atlar koşulmuş çifte ispirli lândomda, tül şemsiyemi aça- Tak gezmeğe çıktığım da oldu; bir ufak Kırkız beygirinin sırtında günlerce bozkırlarda dolaştığım da... Birinde arabamı Grandükler ve prensler takip ederdi, bir gülümseyişime nail olmak (çin! Öbüründe ise arkamdan doly dizgin Bolşevik süvarileri koşardı; ye- tişip şakağıma kurşunlarını sıkma için! Elbiselerim Pariste dikilir, çama- gırlarım Londradan gelirdi; amma ay- larca Kırım bezinden bir gömlek ve kafkas abasından bir ceketle de gez- dim. Bu ellerime bak! Onlar, yıllarca, müslinlerin, kürklerin, dantellerin, tenimin yumuşaklığına temas ettiler, Sonra toprağı eşeledikleri, buzları ka. sdıkları, katılaşmış cescdleri araştır. dıkları da oldu. Anla X Kıran anlamaktadır; fakat ii mak istiyor. Kulaklarında bir vi duyuyor; bu uğultunun her boğma- ğında bir başka manzara, biri refah, öteki sefalet, biribirine ıd başka sah- | temin edilmek üzere tertib edilmiştir. le teknenin dış alt kısmı kurşun İ TME TUATLE Kaplumbağa denilen ilk denizaltı gemisi kısmı ile mücehhez olduğu resimde dahi görülmektedir, Ufki olarak ileri ve geri harekâtı, dahilden el ile bir gırank vasıtasile tahrik edilen bir pervane tarafından temin edilmekte ve aşağı yukarı hare- kâtı da amudi bir surette gene bir gıranga raptedilen ve teknenin ön üst kısmına mevzu bir pervane vasıtasile Teknenin kıç tarafına amudi bir dü- men vazedilmiş ve kontrolu tekneyi idare eden şahsın sağ tarafına vazolu- nan bir yeke vasıtasile idare ve temin ve tekne denizin altında 30 dakika ka- labilecek kabiliyette hesap ed''miştir. Teknenin sürati denizin altında ve üs tünde 2 ilâ 3 mil olup bu da idare eden kimsenin kuvvetine tâbi bulunmakta. dır. Geminin imlâ ve tahli; stemi (dal- ma kma tarzı) sintineye mevzu bir müvâzene sarnici ile bu sarnıca aid ve ayak ile hareket ettirilen, deniz tazyikine karşı açılır (Kingston) sis- temi bir valftan ibarettir. . Bundan başka iki adet muvazene tulumbası mevcud olup dalmış vaziyette iken menfi sephiye esnasında, tehlikeye kâr. şılık olmak üzere bu tulumba ile sar- isli suyunu tahliye etmek ve ayrı zamanda amudi pervaneyi çalıştırmak suretile ve icabı takdirinde bir maka. nizma vasılasile dahilden bırakılabi. len ve teknenin dış alt kaidesine mev. Kg, ağırlığındaki kurşun sikleti TE Yazan: REFİK HALİD ne canlanmaktladır. Nina kâh bir ipek yumağı, kâh bir yapağı parçasıdır; kâh peri, kâh cindir; kâh çiçek kokuyor, kâh tezek; kâh bakiredir, kâh fahişe! — Gene bu ellerime bak! Kıran önüne bakıyor. — .. Bu ellerim Kolt kullanmakta ustadır; mitralyöz de işletmiştir, han. çer de saplıyabilir, Ver bana mavzeri- nl, şu havada süzülen kartalı yere in- direyim. Düş arkama, gidip ilk kara- kolu ben basayım ve bana bir düşman göster, tek başıma onu kurşuna dize- yim! İşte ben buyum, böyleyim, anla- dın mı? Nina günlerdenberi devam eden sü- ütundan, birdenbire, konuşma latma krizile uyanmıştır. Bunları Ki- rana mı söylüyor, kendisi: hattâ söylemiyor mu, yı Idamıyor mu, tayin edilemez. Birdenbire ayıldı, ro. mantik bir ti andıran bu anletışı | - Affediniz, dedi, korkünç günle. rim gözümün önüne gelince böyle İ bırakarak gemiyi hafifletmek surelll& suyun yüzüne çıkmasını temin etmiş. tir. Bu kurşun sıklet tekne dahilinde mevcud bir ipe bağlı olduğundan de. mirlemek için de istimal olunmakta. dır. Denizin umkunu gösterir ve bir pi- rinç boru ile teknenin alt kaidesine deniz kısmına amudi olarak bağlı üst kısmı kapalı bir adet camdan mamul sü umuk müşiri mevcuttur, bu müşi. rin içine ufak bir fosforlu mantar par- çası konulmuş olup bu suretle denize daldığı umku bu camdan boruya mu- vazi olarak konmuş olan taksimatlı cedvelden okunması kabildir; bu mü. gir halen taksimatlı şişeden Jbaret olan derin su iskandillerinin aynidir gene tekneye bir adet fosforlu mikna- tisi pusula vazetmek suretile teknenin emniyetle seyir ve hareketi temin 0- Tunmuştur, Muhteri teknesini su üzerinde bu- Tunduğu zamanlar dahilen havalandır. mak Üzere bir adet menfezle tertib ve techiz ederek bu vasıta ile su üzerin- de seyrederken daima taze hava İle elde etmiştir. Bundan başka muhtelif fasılalarla su Üzerine çıkarak bu men- i havalandırmak nda iki adet hava borusu imal etmiş ve bir vantilâ- tör vasıtasile hava borusundan çektiği havayı geminin en alçak olan sit kı- sumlarına sevketmek suretile de ha- valandırmak çarelerini elde etmiştir. Bu borulardan birisi hava alıcı borusu olup denizde kalan dış nihayet ucuna su borunun içerisine hucum edeceği zamanda olomatik kapatmak üzere bir âdet çek valf ile techiz edilmiş olup teknenin iç kısmındaki bu boruların ağızlarına; çek valflar otomatik ola rak hareket edemedikleri takdirde su- yun tekne dahiline girmesini men için birer adet de stop valf konulmuştur. Teknenin dış arka tarafına mevzu ve ağır meşe ağacından imal edilmiş olan torpidonun tarzı tertibine gelin- ce, teknenin ön tarafına içerden bir gırank ve rod vaşıtasile hareket etti rilen ve üzerinde bir ip bağlı uzun bir ağaç kılavuzdan ibaret olup bu ipin bir ucu da mayna sıkıca ATATIŞİST, Mayın 70 Kg. barutla imlâ edilmiş olup zatülhareke olarak gene mayının da. hilinde dişli çarklar vasıtasile bir ateş» leme tertibatı da yapılmıştır, bu ateş- leme tertibatı; mayın matlüp mahalle (Devamı 1 hifede) buhrana tutulduğum olur! Ağir ağır ayağa kalktı, gene sütuna ndı, gene uzaklara daldı. Kiran hâlâ yerindedir, Ninanın âyaklarını bastığı toprağın Üstünde oturmaktadır. Otlar daha yanık ko.' kuyor, hava daha durgun, daha reha- vetlidir. Aşağıdaki derenin değirınen arklarından sakince, köpüksüz, yağ- lı, rahat akan sularının mırıltısı bile duyulmaktadır. Ninanın yanaklarındaki nem göz yâş- Jarı mıdır, yoksa alnında, bir kırılmış ihizin suyu gibi taze, Lerlemiz süzülen ışıldak terler mi birikip dökülüyor? Nina ağlıyor. Göğsü kabarmadan, bıçkırmadan, rahat rahat ağlıyor. Ki- ran Sol kolunu uzaltı; kadının diz ka- pakları arkasından geçirdi ve sarstı. Nina şimdi bu kolun üzerinde, arkaya bükülmüş vaziyettedir. Sağ elile de sır-| tından yakaladı, çekti. Artık kucağındadır. Dertop olmuş, tamamen vücudüne yapışmış, kenet- lenmiş bir halde, yüzyüze kucağında- gsü kabuğu soyulmamış sert- e ermiş hissini veren bir mey» le sol koltuğunun altına sü. rünüyor. Oraya sokulmak, mak istiyor gibi... Kıran kulağına birşeyler söylüyor; kesik, şirin, scak kelimeler söylüyor. Hem türkçe söylüyor. Fakat farkında değildir ve aldığı cevapların da türk- Güzel sanatlar birliği tarafından Ankarada Serglevinde bir hafta evvel açılan resim sergisi büyük bir alâka ile karşılanmıştır. Sergievi her gün binlerce kişinin ziyaretile dolup bo- şalmaktadır, Sergiye 30 sanatkâr iştirak etmiştir. 200 kadar eser teşhir edilmekte- dir, Sergievinde teşhir edilen eserler arasında bay Şevketin sıcak renkli çinilerle süslenmiş cami resimleri, Vecihe : Bereketoğlunun asil ve ince bir zevk mahsulü manzaraları, bey Ayetullah ve Fehimanın üstadane portreleri, Şeref, Hikmet ve Saminin parlak renklerle manzaraları ve Ol- gun çiçekleri serginin başlıca kıy- metli lâvhalarını teşkil etmektedir, Bayan Güzin Feyhiman tarafından muhtelif koleksiyonlardan toplanan | rasa gibi maddeleri de dış piyasalarP ve mahir bir sanat elile yapılan Ka- rTagöze ald 300 e yakın resim, sergi- hin ayrı İki paviyonunda teşhir edil mektedir, çe olduğunu farkedemiyor. Yaşla ka- rışık her buseden sonra Nina: — Bir daha! Bir daha! Diyor; bu «reler çifter telâffuz edi- len Tatar şivesindedir: — Birr daha! Birr daha! ... Şurasını önceden söylemek lâzımdı: Nina ile Kiran iki gündenberi Şalan kalede yalnızdırlar; başbaşadırlar; bü- tün Amanos sırtları onlarındır. Zira bu güzel sevişme sahnesinden evvel bazı vakalar olmuştu; şimdi bunları anlat. mak icap etmektedir: Demir beyden beklenilen talimat ni- hayet gelmişti. Milli kuvvetler geri çe Kilmekle beraber İskenderun sahasın- daki münferid faaliyetlere nihayet ve- rilmek istenmiyordu. Filvaki Antak- yaya hâkim Silpiüs tepeleri artık eli- mizde değildi, binbaşı Puybonnisu ni- sanın birinci günü, geceleyin buralara hücum etmiş ve yerleşmeğe muvaffak olmuştu. Leçede kuvvetimiz de yoktu. Fakat düşmana hareketsiz görünme- mekliğimiz lâzımdı; binaenaleyh ye- rinde temin edilecek bir küçük akıncı takımile İskenderun - Amuk şosesi üze- rinde arasıra kendini göstermesi icap ediyordu. «Metanetini kaybetmiyeceğini bili. yorum. Pek mümkündür ki, 1921 sene. si bizim için bâzı fena vakalar doğu- racaktır; Eskişehir üzerine bir Yunan Maarif Vekilinin sergiyi ziyareti Sergiye Ankaradaki ressamlar Ö İştirak etmişlerdir, Sergi daha on gü kadar Ankara halkının ziyaretini açık bırakılacaktır, Mardinli bir sanatkârın esef Mardin (Akşam) — Mardinli bi sanatkâr alçıdan *t muvaflakt yetli bir insan vücudu pmuştır Mekteplerde ders #leti olarak kull# mılacak olan bu insan vücudunda azalarımız pek ustalıkla taklid edif miştir, Trakyadan domates ve pırai ihraç edilecek Edirne (Akşam) — Uzunköprü K# yun kooperatifi bu yıl domütes ve pr ihraç edecektir. Soğuk hava tertibe! yagonların sayısı Devlet demiryolla? tarafından artırılmıştı —— e taarruzu beklenebilir; belki de dahi gerilere çekileceğiz. Fakat gene bu 9€ ne içinde büyük zaferler kazanmam# ve diplomatik semereler toplamanı$ ihtimali kuvvetlidir. Son kazanç b” imdir. Bunları yazdıktan sonra Demir bej mektubuna şu hamişi ilâve semt N «Bahsedilen kadın bir mübadele ©” masında işimize yarıyabilirse de şu $” rada tarafımıza izamı ve sizce de Mü“ hafazası müşkül olacağından elde9 çıkarmanız zaruri görünüyor.» Mektubu okuduktan sonra Kıran aldığı kararlar şudur: Öksüz ile Yoksul icap eden yerler? baş vurarak arkadaş, silâh, gözcü muhbir tedarik etmek için Antaky# havalisinde araştırmaya çıkacaklar; Küçük ve yeni çete şose üzerinde baskınlar yapacak, Fakat Nina ne olacak? v İşte henüz kararlaştıramadığı nok” ta budür. Bunun hallini arkadaşlar” nın dönüşüne bırakmıştır. Kati olarak bildiği ise şudur: He ne şekilde olursa olsun Ninadan ku” tulacaktır. «Kurtulmalıyım!» diye kendi kö” disine söyleniyor, fakat «kurtulma$t imesi ona biraz da «ayrılmak» m nasında görünüyor. (Arkası var?

Bu sayıdan diğer sayfalar: