5 Kasım 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

5 Kasım 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

emi vOdn pa 53 Bir avanağın günlük hayatı tramvayla Taksime gidiyordum. Oturulacak yerlerin en arkasında, iki kişilik boş yerde, ayaktayım. Eminönünde yarıma bir genç geldi, yağ- murdan sırsıklam olmuştu. Halbuki ancak uzun müddet meydanda do- aşanları islatabilecek kadar hafif bir yağmur yağıyordu. Biletçi geldiği zaman Benç, Harbiyeye bilet kestirdi. e tramvaya hir genç kız bindi. O da tramvayın arkasında, bir ki- “Ye mahsus ayakta durulacak yere geçti. Biletçiden Taksime bilet istedi. Elinde çantasile belki de işinden dönen bu eli yüzü düzgün kızın tramvaya yanımdaki ıslak genç canlandı, Durduğu yerden çıkıp kızın karşısı- DA geçti, Tararla yüzüne bakmaya başladı. Tramvayın her sarsıntısında, mü- balâguh hareketlerle, kızın üzerine yıkılıyor, yüzünde sevimli olmıya gayret eden bir tebessümle, biçarenin gözünün içine girmeğe çalışıyordu. Derken kızın önündeki sırada oturan ihtiyar Bankalarda indi. Islak genç hemen o yeri kapıp oturdu. İki dakika sonra kalkarak bu yeri genç kıza takdim etmek istedi. Kız nezaketle reddedince bu sefer kendisi de oturmadı. Gene 15- Kız sıkılıyor, bu göz tazyikinden kurtulmak için mütemadiyen dışarı bakı. Yor, elindeki çantasını sinirli sinirli dlğikliyor ve bütün tramvay halkı, dünya- dan bihaber ıslak gencin bu izac hareketini gülerek seyrediyordu. Nihayet Taksime geldik. Kız kendisini zor dışarı atlı. Arkasından olak genç, cebinde Harbiyeye kesilmiş bileti olmasına rağmen kızın arkasından İn- di. Ben de indim. Kız hemen orada kendisini bekliyen bir ahbabile selâmlaştı, koluna girdi, hızlı hızlı yürüdüler, Bu vaziyet karşısında projeleri altüst olan ıslak genç hemen tramvayı ara- dı; fakat çoktan kalkmıştı. Belki yetişir ümidile tramvayın arkasından bir müd- det koştu, yetişemeyince elleri cebinde olduğu halde, sicim gibi yağan yağmur altında, Tarbiyeye yollandı. İşte bir avanağın günlük hayatı! Şüphesiz daha evvel de bu yüzden ıslan- ee NELER ER SEBE Çölde yağmur mıntakası Sahrayıkabirin şarkında Libya çölü sa- | yıkebirin rüzgâr esnasında daime mütehar- mile maruf seyyar kum sahüsında yarım / rik olan kum tepelerinin arası ehram- Asır evveline kadar hiç bir hayat eseri ba- | ları ihtiva eder mamur ve lâkin melrük Yunmadığı ve buralara bir damla yağmur | bir mıntaka bulmuştur. Mintakeye girdik- YAğmadığı günnediliyordu. 1374 #enesinde | leri zaman birdenbire iri teneli ve sürüm- #arki Sahrayıkebirde seyahat yapan Rohif | lü yağmur ile karşılaşmışlırdır. Almasy İk defa bu büyük kum Okyanusunda bir | etrafı araştırmış ve yarim asır eyvel bura- Yağmur mıntakası bulunduğunu keşfetmiş- | lara gelen kâşif Ruhlfun ağzını kırmızı Hi. Bu kâşiften sonra münhasıran kumdan VE taştan ibaret olan bu sahnda dalma Mezbul yağmur yağın bir mıntaka olduğu- Nü Mısırlı prens Kemaleddin 1924 senesin- de yaptığı seyahatte bir daha tesbit etmiş- tir. Son defa bu yağmur mıntakasını bu- lan Macar kâşiflerinden kont Almasy ol- muştur. - Macar âlimi şarkında yap- tağı kaşif ve todkiklerin neticesini neşret- miştir. Almasy bu seyahatte yanına vaktile Mısırlı prense refâkat eden Mahmud ve Ka- der isminde iki Mesir çöl seyyahını almış- tr. Bunlağın yardımı ile Macar âlimi Sahra- İ mumla mühürlemiş olduğu bir şişeyi bul- muştur. Şişede yağmur mımtşkasıni tarif eden bir mektup bulunduğu zannediliyar. Macar âli“ mi bu şişeyi şimdilik açmamıştır. Sahrayi- kebirin şarkındaki ilmi tedkikleri himaye eden Misir kralına bu şişeyi takdim edece- ğinden muhteviyatı ancak o zaman Kahi- rede malâm olacaktar. İri yağmur yağdığı zaman kızgın güneşten yanmış olan kumlar üzerinde âdeta bir orkestra gibi muntazam bir ahenk yapmaktadır. Sahrayıkebirin hiç bir tarafında görül- miyen bu harikulâde sahanın mevkii şim- İdi tamamile tesbit edilmiş bulunuyor. Almanyada büyük bir kanal açıldı Avrupada harp, büyük nafıa işlerinin devamına mini olmamaktadır. Almanya- Min garpte Ruhr kömür sanayi havzasinin Şarkla bir mümasili bülunan Yukarı Siliz- Ya kömür ve sanayi havzası as) Almanyaya bir su yolile bağlanmadığından bu havza- dan lâynkile istifade edilemiyordu. Çünkü Yükan Silizya kömürleri ve sanayi eşyası demiryolu vagonlarile Öder pehri sahllin- deki Cöselholen llmunına nakledildikten sonra burudu mavunalara aktarma edilip Almanyanın muhtelif yerlerine mavnalarla makledilmekte !di. Bunun için 1933 senesinde Oder nehri Ve Yukarı Siliayanın merkezi Gicivike şehri arasında bir büyük kanal hafrına baş'an- mıştı. Kansl ancak şimdi bitmiştir. 750 ton- Yuk mavnalar işlemeğe başlamıştır. Şim- di Yukarı Silizyayı Tunaya bağlamak için ikinci bir kanal yapılıyor. Bir Alman senede 1 Almanyada son senenin patates mahsulü #ll milyon tona baliğ olmuştur. Patates #erolunan saha dahi iki milyon dokuz yöz bin hektardır. Bu miktar patatesten yemek 75 kilo patates yiyor pişirmek için kullanan miktarı 13 milyon tan olduğuna nazaran her Alman vasati senede 175 kilo yemiş oluyor. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Seyyah Magellan Çanakkalede, İtal- yan bandıralı Kapo- pino vapurunu bati- rin ve muhakemesi esreyan ettiği için $ki senedir Haliçte duran İspanyolların Magellan isimli va- purunu teslim almak üzere bir heyet geldi Bu münasebetle va- pura İsmini veren R büyük seyyah Per- > nand de Magellan'- Seyyah Magellan © dan bahsedelim: 470 de doğup 1521 de ölen Magel- (Macellan) Portekizli meşhur #eyyah Ye #emicidir. Asil bir aileye mensup olup Şotükken gemlelliğe heves etmiş ve Porte- kiz (hosuna gönüllü yazılarak Hindistana Sefer etmişti, Afrikada, Fasta Portekizitler hesabına ti. Fekat 1512 de Portekiz kralile ars- # bozulduğundan İspanya hizmetine geçti. Iâgellan Amerikanın cenubundan dola» ,Şarak Asyanın şark sahillerine gidebilece- Gini tahmin ediyordu. Molük adalarına 1 Yoldan, yani garpten ulaşibilirde bâha- tile meşhur olan bu adaları İspanyaya Ng in edebilecekti. İspanya kralı bu tek- İ kabul etti, Magellan beş gemi ile İs- ryapadan hareket eti Breriya sahille- ken cenuba doğru indi. Yolda çok &- işpti çektiklerinden gemiciler birkaç defa m ettiler. Magellan bunları zorla ya- Hard. halle ciların elebaşlarını Putagonya 8a- rine bıraktı. Nihayet bugün kendi yapin taşıyan boğazı keşfetti, Oradan Bü- al Okyanusa geçti. Magellan üç ay yir- 1g çın GÜziee bir yolculuktan sonre Sart 152, Filipin adalurına varmış o Bulunuya iu, Orada Zebn adasının kralına ve halkı- na katoliktiği ve İspanya kralı tabilyeti- ni kabul ettirdi. Onlarla beraber komşu kabilelerden birile çarpışırken öldürüldü. Bu suretle kâşif maksadına varmış, fakat memleketine dönememiş ve büyük keşfin. den istifade edememiştir. Magellan'ın beş gemisinden dördü muh- telif zamanlarda batmış ve yanmıştır. Yal- nız Vittorya adı gemi İle Mağellan'ın adamlarından Söbastien del Cabo Seya- hatte sığ kalanlarla beraber İspanyaya dönebildi. Bu keşif seyahati üç sene 14 gün sünnüş, dünya etrafında yapılan bu fik deniz yolculuğu hakkında birçok eser- ler yazılmıştır. 4 113 tulumba yaptırılıyor Pasif koruma teşkilâtında kullanilmak üzere mahalle tulumbaları almması ka- rarlaştırılmıştı. Vilâyet şimdilik 113 par- şadan İbaret olan bü tulumbaların İma- ni bir müteahhide Ihale etmiştir. Bu tu- Yumbalar el tazyikile ve tekerlekler üze- rinde hareket edecek tertibatı haiz ola- Gaklardır. Tulumbalar bir yerli müsssese- de imsi eğilecektir. BERLITZ 294 İstiklâl caddesi Akşam Lisan kurları Fransızca - İngilizce . Almanca Haftada üç ders Ayda 4 lira Tahtelbahirlerde hayat Denizaltılar nasıl seyrederler, hücuma nasıl hazırlanırlar ? Geçen hafta 60 cesetle sağlam olarak bulunan Alman tahtelbahiri lerin içinde mü- rettabatın sürdü- cum ederken ve torpil atraken gir- dikleri tehlike hakli kında şayanı dik- kat bir makale yaymıştır. 'Tahtelbahircilik hakkında okuyu- cularımiza bir fikir vermek için bu makalenin merak- Deniz altında s€y- rederken bir tah- telbahirin oâzami sürsti 8 mili geçe- mez. Fakat denizaltılar, pek nadir | Yukarda: Bir Alman tahtelbahiri dalarken, aşağıda: Kumandan periskopla etrafı tarassud ediyor biraz denizin sathına doğru çekmek» te bulunduğunu anlarlar. z Birkaç dakika sonra kumandanın üçüncü bir emri etrafı çınlatır: — İki makine yavaş işlesin, 30 ka- dem derinlik, sola hafif meyil. Tor- pidoları hazırlayınız. Ateş! Torpidolar, endaht edilirken, .de- nizaltı baştanbaşa sarsılır. Son tor- pido da atılır atılmaz denizaltı ku- mandanı, alârm işaretini verir. Denizaltı gemisinde bu alârm işa- reti üzerine hummalı bir faaliyet başlar. Bütün mürettebat bilir ki, bir iki dakika sonra düşman torpidoları, tahtelbahirin bulunduğunu tahmin ettikleri yere üşüşecekler, denizin içinde 20 - 25 metre derinlikte patlı- yan bombaları savuracaklardır. De. nizaltı için tehlike müthiştir. Kumandan alârm işaretile beraber: — Yüz kadem derinliğe... Emrini vermeği ihmal etmez. Tahtelbahir, denizin derinliklerine inerken bulun- duğu yerden son süratle uzaklaşma- ğa çabalar. O sırada yukarda torpi- doların attıkları bombalar, etrafında patlamağa başlar. Bombalar patla- dıkça denizaltı, baştanbaşa sarsılır, müş'ireler sallanır, geminin içindeki tabaklar, kadehler düşerek kırılır, mürettebat da yere düşerek bir ta- rafları zedelenmemek için etraftaki demirlere sarılırlar, Kumandan, geminin vaziyetini an- lamak için akabinde; — Vaziyet hakkmda râpor veri- niz... emrini verir. Denizaltının etrafında bombaların infilâkı devam eder. Kumandan düş- manı aldalmağı düşünür: — Makineleri durdurunuz, emrini vermekte gecikmez. Makinelerin durdurulması saye- sinde düşman, denizaltının izini kay- bediverecek. Fakat kumandan bu tedbirle iktifa etmez. Düşmanı iğfal etmek için bir supapı açarak dışarı- ya bir mikdar mazot bırakır. Mazot, denizin sathına çıkınca yukarıkı düş- man gemileri denizaltının yaralan- dığını ve yahut batlığım sanacaklar ve sevinerek takipten vazgeçecekler. Kumandan, bu hileye başvurmakin beraber hafif süratle 100 kadem de- rinlikte seyrine devam eder. Denizaltı, mazot bırakmak hilesi sayesinde tehlikeyi, atlatabilirse ar. tık gündüzün denizin sathına bir da- ba çikmaz, Denizin satlına çıkmak için gece karanlığının basmasını bekler. Geçenlerde İngilterenin Goodwin sahillerinde sâpsağlam karaya vuran ve içinden altmış ,çeşed. Gakarılan, Ala, haller müstesna olmak üzere birçok sebeplerden dolayı bu süratle de seyrelmezler, Deniz altında fazla sü- ratle seyretmek, bataryaları tüketir, | periskopla etrafın iyice tarassud edil. mesini güçleştirir. Zria suyun hücu- mu, periskop üzerinde bir takım akis- Jer yapar. Fazla olarak tahtelbahirin | deniz altında iken sürali, iki milden fazla olursa periskopu deniz sathın- da köpük bırakır ve mevcudiyetini düşmana bildirir. 'Tahtelbahir harp faaliyetinde iken, düşmanı aramaz, bilâkis, geçeceğini tahmin ettiği yolda bekler. Bu iti- barla denizaltı, nisbi bir seyir kabi- liyeti bulunan bair maync benzetile. bilir, Hücum için başlıca şart: Denizal- tının, düşmanın seyir hattı üzerinde bulunması, münasip bir yer alması, ve düşmanı kaim Zaviye vaziyetinde beklemesidir. Fakat bu kolay bir iş değildir. Zira nakliye kafileleri, tor- pidoların himayesi altındadır. Torpi- dolar da nakliye kafilesinin etrafında fınl fırıl dönerler. Bu takdirde de- nizaltı kumandanının, âzami dikkat ve basiretle hareket etmesi lâzımdır. Kumandan, periskopu, denizin sât- hına uzatıp etrafa seri bir göz gez- dirdikten sonra derhal aşağıya indi- rir. Bu kısa tarassudu müfeakip düşmanın muhtemel harekâtını he sap ve tahmin ederek hareket etmesi lâzımdır. Denizaltıd&, yukarıda olup biten şeyleri bilen yegâne adam, ku- mandandır. Kendisi âyni zamanda iyi bir aktör olmak lâzımdır. Zira periskopla etrafa baktıkça, mürette- bat yüzünün takellâslarından ve iş- mizazlarından hariçle neler cereyan ettiğini anlamağa çalışırlar, Eğer çehresi yeis ve asabiyet ifade ederse mürettebatın bündan mü- teessir olarak feci bir hataya düşme. si ihtimali vardır, Kumandan: -- Periskopu indiriniz! Kırk ka. dem aşağıya. Yarım süratle ileri! Em- rini verdiği zaman denizaltı tayfa. ları bunun ne mâna İfade ettiğini derhal anlarlar, Denizaltı, düşman torpidolarının barajı ültından geçe- cek. Pervanelerinin keskin kenarları, yakınlarındadır. Tayfalar, yerlerin- de, sessiz duruyorlar. Biraz sonra düşman gemilerinin pervane sesleri. ni üzerlerinde duyacaklar. Kuman dan, dalma müş'irelerinden gözlerini ayırmıyarak: — Bu derinliği muhafaza ediniz emrini verince, tayfalar üzerlerinden geçen düşman gemisinin denizaltayı, miti nin esrarı man denizaltısının feci âkibetinin es- rarı henüz anlaşılamamıştır. 'Tuhafı şudur ki, karaya vuran dö nizaltı içinde mürettebat ve zabitan, vazifeleri başımda ölü olatak bulun- muşlardır. Bu münasgbetle İngiliz gazeteleri, geçenki Avrupa harbinde buna ben- zer bir vaka kaydediyorlar: 1915 senesi mayısında U 1$ Alman denizaltısı, bütün gün devam eden hummalı bir fualiyetten sonra pek fazla yorulan omürettebatını dinlen- dirmek ve kendisini takip eden İngi- Miz torpido muhriplerinin takibatın- dan kurtulmak için denizin dibine dalarak oturmuştu. U 133 denizaltı yepyeni bir tip- te idi. Almanlar, bu tipin esrarını gizli tutuyorlardı. U 18, içinde bulu- nan oksijen sayesinde diğer tahtel- bahirlerden pek çok saat fazla deniz altında kalabiliyordu. Fakat denizin dibinde insanların hayatını kurtaran eksijen, bazı de- falar ölümlerine de sebebiyet vere- bilir, Oksijenin içinde vakliiz cerrahi ameliyelerde kullanılan sarhoş edici gaza benziyen bazı unsurlar vardır. Bu gazdan fazla mikdarda teneffüs edilirse İnsan neşelenir, fakat biraz sonra yorgunluk hissederek derin bir uykuya dalar, öksijenle fazla dolmuş bir yerde uzun müddet kalırsa, “hiç bir şey hissetmeden uyku içinde iken ölür, Anlaşıldığına göre 1915 senesinde U 13 denizaltısı, büyük bir derinlik- te hareketsiz kaldığı zaman tayfala- rından iki kişi nöbetçi kalmışlardır. Bu nöbetçiler iki saatte bir değiştiri- leceklerdi, Nöbetçilerin vazifesi, gayri tabii bir vaziyet gördükleri gibi alârm işareti- ni vermek, her yarım saatte bir defa da tazyikli oksijen şişlerinin tıpsları- nı açarak bozulmuş havayı değiştir. mekti. Fakat nöbetçi neferler ya fazla yorgunluktan, yahut da ihmalden oksijen şişelerinin tıpalarını kapat- mağı unutmuşlardır, U 13 müret- tebatı derin uykuda iken bu gazdan boğulup ölmüşlerdi. U 13 denizaltısından hiç bir ha- ber alınamadan haftalar, hattâ aylar geçmiş, Alman amirallığı da bu ge miyi, mahvolmuş addederek kadro- dan silmişti. Fakat tazyikli havanın kabarcık- ları, yavaş yavaş denizaltının su dolu bölmelerine- girmişler ve oradaki su- yu boşaltarak geminin müruru 24- manla denizin sathına çikmasını te- min eylemişlerdir. U 13 denizallısı dalgaların ve rüzgârların tazyikile, iki ay kadar dalgalarda serseriyane dolaşmış ve en nihayet İngilterenin Greyt Yarmut sahillerinde karaya vurmuştur. İngiliz sahil bataryaları, denizaltı yı, dalgaların sevkile sahile yaklaş makta bulunduğunu görünce Üre rine şiddetli bir topçu ateşi açmış» lardır. Denizaltırın, bu ateşe muka- bele etmemesi ve denize dalmaması, sahil topçularının merak ve hayreti- ni kamçılamış ve bir İngiliz takip ge- misline haber verilmiştir. İngiliz muhribi, denizeltıya yök- laşmış, geminin sağlam bulunduğu- nu görmüştür. Derhal denizaltının kapakları açılarak içeriye hava veril- dikten sonra.teknenin içine girilmiş- tir. İngiliz bahriyelileri, denizaltının mürettebatmı dinlenmek için uzan. mış oldukları Bamaklarda ölü bul muşlardır. Geminin ortasında bulu- nân tarassuğ kamarasında nöbetçi #ki tayfa, hâlâ iskemlelerde oturmuş bulunuyorlardı. Cesedler, henüz te tessüh etmemişti. 1919 senesinde İn- giliz amirallığı neşrettiği bir raporla U.13 denizaltısının esrarını ifşa et- ane

Bu sayıdan diğer sayfalar: