9 Kasım 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

9 Kasım 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

< 4 e m Türk- ing iliz - Fransız muahede- Hitler “80 milyonluk bir milletin neye sinin tasdiki kabul edildi (Baştarafı 1 inci sahifede) bildirmiş ve müstacelen müzakeresi. ni istemiştir. Hariciye Vekilinin nutku Meclis bu talebi tasvip ettiğinden alkışlar arasında kürsüye gelen Ha- riciye Vekili Şükrü Saracoğlu şu nut- ku söylemiştir: Arkadaşlar, Alti yedi aydanberi, fırka grupu içtimalarında, etbirliği ile çalışarak vücuda getirdiğimiz eser, Türkiye ile Fransa ve İngitere devletleri arasın- da, 19 teşrinievvel tarihinde, Imza edilmiş olan bü üçlü yardımlaşma muahedesi ve merbulları, millet ve- killerinin son ve resmi tasvibini al- mak için, bugün yüksek huzurunuza gelmiş bulunuyor, Söze başlarken, hemen söyliyeyim ki bu eserin vücud bulması için bera- ber çalıştığım Fransız ve İngiliz se- firleri bana eserin büyüklüğü ile mü- tenasip büyük birer devlet adamı ol- duklarını anlamak fırsatını vermiş- lerdir. Üçlü muahedenin bu iki kıy- metli amelesi, uzun süren müzakere- lerimiz esnasında, az vermek veya çok almak gibi hasis fikirlerden İs- mamen uzak kalmışlar ve sadece eserin daha büyük bir eser olması için çarpınmışlardır. Diyebilirim ki üç devletin murahhası, bu muahede için, yekdiğerile münakaşa ve p& zarlık etmiş değildir. Münhasıran, biraz evvel arzettiğim gibi, eserin büyük ve muvaffak bir eser olması için karşılıklı ve kıymetli yardımlar. da bülunmuşlardır. Onun için, İngi- Jiz sefiri Naçbula ve Fransız sefiri Masigliye (o hüzürunüzda teşekkür edeceğim. İşte arkadaşlar, bir taraftan siz- lerle diğer taraftan Fransız ve İngi- liz devletlerile yapılan shenkli ve anlayışlı ve müvazi çalışmalar üç devleti, dünya tarihinin esaslı bir dönüm noktası teşkil edecek olan bu üçlü yardımlaşma muahcdesi içinde sözleri, şerefleri ve imzalarile birleş- tirdi. Kim ne derse desin, bu muahede sulba hâdimdir ve tamamen hüsnü niyet eseridir. Ve bundan sonra üç devletin sulh için çalışmaları daha müessir ve müsmir olacaktır. Arkadaşlar, Bu munahedeyi, bizim için, yalnız askeri ve siyasi bir vesika telâkki et- mek asla doğru olmaz. Bilâkis, doğ- ru olan telâkki şudur ki bu siyasi vesikalar, milletimiz için, siyasi ve askeri sahalarda olduğu kadar, içti- mai ve iktısadi sahalarda da uzun, mesut ve verimli bir devreye esaslı bir başlangıç teşkil edecektir. Çünkü, bundan sonra Türkiye dünyanın en büyük ve en medeni iki milletinin busumetle, hatta, lâkaydile baktığı bir mevcudiyet değildir, Türkiye yi- ne bu iki milletin sadece terakki ve tealisini sempati ile istediği bir mevcudiyet de değildir. Türkiye il mi ile, irfanı İle, ordusu ile, büyük İngiliz ve büyük Fransız imiletleri- bim gözünde ve dimağındı medeni- yet için, terakki için, sulh için, in- sarılık için ve bilhassa kendi mevcu- diyölleri için zaruri ve çok faydalı bir varlık telâkki edilmektedir. Mua- hedenin büyük manası bize verilen bu kıymettedir. Eminim ki bundan sonra terakki ve medeniyet ve insan- hk yollarında adımlarımız genişliye- cek, hamlelerimiz sıklaşacak, kardeş- lerimiz refaha, büyük Türk milleti hedefine biraz daha yaklaşacaktır. Türk milletinin bugünkü nesli sal tanat devrinin asırlarca süren ihma- Mini, taassubunu, sulistimalini ve fe. , Yâketlerini, Atatlirkün bayrağı altın. da toplanarak, bir hamlede silkinip attıktan ve cümhuriyet rejiminin fe- yiz ve imkânlarını hayatın her saf. hasında canlandırdıktan, dünyanın badireler içinde yuvarlandığı bir de- virde, çelikten bir tek adam gibi, bü- yük kumandan ve büyük baş İsmet İnönünün etrafında toplanmak Kki- yasetini gösterdikten ve, böylece, ar- tık Türk bayrağının, bundan sonra, halk çocuklarının omuzları üstünde, mütemadiyen yükseciceği kanaatini âleme verdikten sonra, o neslin men- sup olduğu Türk milletinin, medeni ve müterakki milletlerle ayni safta ve ayni hizada yer alması, artik bir hak olmuştu. İşte, Fransız ve İngiliz milletlerinin hakperestliğini göste- ren bu üçlü muahede bize o haklı veriyor. Haklarımızda çok kıskanç, vazifelerimizde çok ititiz olduğumu. xu, bundan şüphesi olanlara, bu kür- süden, sizin namınıza, bir daha tek- rar ediyorum.» Bundan sonra, Hariciye Vekili muahedenin maddelerini ve muahe- denamenin derhal meriyete girdiğini gösteren protokolü teşrih ve Sovyet- lerle aramızda bir harbi intaç edebi. lecek ahvalde, Türkiyeden taahhüt- lerinin icrası talep edilemiyeceğine dair olan diğer protokolün de Rusya- ya karşı bir dostluk nişanesi olduğu- na işaret etmiş ve sözlerine devam ile: Arkadaşlar, Herkes biliyor ki büyük harbin ve İstiklâl muharebelerinin o kati tasfi. yesinden sonra Türk, İngiliz ve Fran- sız milletleri, hayatın her safhasın- da, yeniden incizaplar duymağa baş- lamış ve bu incizaplar, hayatın fili sahalarında, kendini hiscettirmekte gecikmemiştir. Aleümum Cemiyeti Akvam içtimaları, kongre ve konfe. ranslar ve alelhusus Hatay meselesi- nin halli, Montreux'de akdedilen Bo- ğâzlar mukavelesi, Nyon Konfetansı- nın mukarreratı, bu karşılıklı inci- zabın canlı birer âbidesidir. Denile- bilir ki, son senelerde, bu üç devleti alâkadar eden her meselede, kendili- ğinden bir görüş birliği ve bir hü- küm birliği hasıl olmuştur, Bir ta- raftan hayatın tabii seyrinin yarat- tığı bu birlik, diğer taraftan biraz evvel mubtasaran izaha çalıştığım muahedename hükümleri göz önüne alınacak olursa, görülür ki üç taraf murahhasları, üçlü munhedeyi yap- mak için, geçici ve muvakkat hâdise. lerin teğiri altında kalmadıkları gi- bi bu muahede ile, üç devlet arasın. | daki mevcut pürüzlü ve ibtilâflı iş- leri hal ve tanzim için de uğraşmış değillerdir. Onlar, sadece, en büyük üstadın, hayatın yarattığı ovaklayı tahrir ve tesbit etmişler ve bu tahrir ve bu tesbitin kusursuz olması için de yekdiğerine candan ve karşılıklı yardım etmişlerdir. 'Tekrar edeceğim, munhedenameyi murahhaslar yapmamıştır. Onlar, hayatın tabil seyrinin yaptığı bu mu- shedeyi sadece yazmışlardır. Bu bakıma göre, bizim üclü mu- ahede, İngiliz adli hayatır” büyük bir yer tutan ve İngilizlerce i mon law, denilen âdat, ahlâk ve ananelere müstenit yazısız kanunla- ra benzer ki bunların kuvvetleri ve ömürleri yazlı (o kanunlarınkinden çok daha fazla, çok daha uzundur. Nihayet arkadaşlar, bu üçlü mu- ahedenamenin muhtelit encimenin tetkikinden geçen tekmil merbutla- rı İle beraber tasvip olunmasını $iz- lerden rica ederken, içimden gelen bir kanaati, bir kere daha, tekrar ediyorum: Ben eminim ki bu üçlü muahede, milletimiz için, rejimi gi- bi, Meclisi gibi, Şefi gibi, uğurlu bir müessese olacaktır. Muahedenin ehemmiyeti Hariciye Vekilimizin Meclisin sık sik ve sürekli alkışla, bravo sesleri ile Muzaffer Göker (Konya), Muhiddin Baha Pars (Kars), Halii Menteş (İs mir) söz almışlar ve muühedenin ehemmiyetini tebarüz ettirmişlerdir. B. Ali Râna Tarhanın beyanatı Parti müstakil grup reis vekili AH Râna Tarhan da bu münasebetle aşa- Pıdaki beyanatta bulunmuştur; «Muhterem arkadaşlar, Bugün yüksek tasvibinize “arzolu- Dan siyasi vesikalar 12 mayıs ve 24 haziran tarihlerinde kıymetli Başveki- limizin huzurunuzda vaki beyanatla- ri üzerine zaten kabul buyurmuş oldu- Bumuz esasları daha vazıh olarak tes- bit edilmiş imzalı bir şeklinden başka bir şey değildir. O tarihlerde sulh cep- hesini takviye için bir korunma İed- biri olarak kabul buyurmuş olduğu- nuz beyanat, esas vasıflarını bugün de muhafaza etmektedir. Salâhiyetli tedkikinize sunulan muahedenin baş- boa karakteristik noktaları şunlardır; «Com- | kasşılanan bu beyanatlarını takiben | 1 — Tamamile tadfüi mahiyettedir. Başkaları ile de sulhu takviye için an- laşmalar akdine mani teşkil efanez, 2 — Müddet, bugünün hâdiselerine maksur değildir, 3 — Komşumuz Sovyet hükümeti. ne karşı takip etmekten ayrılmadığı- mız dostluk siyasetini mahfuz tut- maktadır. , Muhterem arkadaşlar, bu esaslar hiç kimsenin yurdunda gözü olmıyan, gayesi huzur ve sükün içinde inkişaf ile medeniyete hizmet etmekten iba- ret bulunan ve fskat yurdun korun- ması hususunda gaflet ve ihmali as- la tecviz etmiyen Cümhutiyet Türki- yesinin ana siyasetine uygundur. Bundan dolayı Cümhuriyet Halk Par- tisi müstakil grupu bu muahedeyi lü- zümlu ve müessir bir emniyet tedbiri olarak tasvip ve takdir ile karşılar. (Bravo sesleri, alkışlar) Bu muahedenin, üç memleket ara- sında mevcut iyi münasebetleri muh- telif safhalarda esaslı surette inkişaf ettireceğine de inanıyoruz. Bu anlaşma münasebetile dostu- muz Fransanın ve dostumuz İngilte- renin siyasi şahsiyetleri ve matbuatı tarafından Türkiye ve Tüikler hak- kında vaki takdirkâr ve kadirşinas beyanat ve neşriyat hepimizi cidden mütehassis etmiştir. Biz de bu dost milletlere karşı ayni takdir ve itimat hislerini duymaktay!z (alkışlar). Kanun, mevcudun ittifakile kabul olundu Bu müzakerenin sonunda kanun açık reye konularak 360 rey ve mev- cudun ittifakile kabul olunmuş ve bu netice Meclisin sürekli alkışları ile karşılanmıştır. Meclis gelecek otoplanlısını ikinci teşrinin 20 inci pazartesi günü yapa- caktır, Muahedenin tasdiki . münasebetile (Baştarafı 1 inci sahifede) Kiymeti de sadece «tecavüz» mefhu- muna karşı hazırlanmış oluşudur. Sırf harp ve tecavüz cephesinde İ bulundukları için bu muahedeye iti- raz edenlerin yanıldıkları ikinci nok- ta, bu vesikayı sadece bugünkü harp çerçevesi içinde muhakeme etmeleri- dir. Halbuki munhede en aşağı on beş seneliktir. Yalnız bugünkü har- bin muhtemel sirayet İeblikelerine karşı değil, istikbalin her türlü ihti- mallerine karşı da bir *riniyet tedbi- ridir. Muahedenin bu uzun zamanlı. ğı gösteriyor ki içinde bulunduğu- muz kargaşalığa ait herhangi terti- bat endişesinin mahsulü olmaktan ziyade devamlı bir sulh ve emniyet garantisidir. Bu muahedeyi bizim aleyhimizde propaganda vasıtası yapmak istiyen- leri susturacak en büyük delil, biz zat hâdiselerin aldığı cereyan tars- dır, Avrupa harbi, Balkanlara ve Ak- denize bulaşmamıştır. Bilâkis böyle bir sirayet tehlikesinin gün geçtikçe Avrupanın bu tarafından uzaklaştı ğını gösteren alâmetler var, Şimdi- den belirmeye başlayan bu mesut neticede Türkiye, İngiltere, Fransa ittifakının tesirleri inkâr olunabilir mi? Bu muahedenin harekete geç- mesine hiçbir zaman Zaruret hasıl olmamasını temenni ederiz. Türkiye ie müttefiklerinin, o taahhüdlerini ifaya mecbur kalmaları bu muahede- nin, gayesindeki yüksek insani esale- te hizmet kuvvetinin en parlak deli- li olacaktır: Necmeddin Sadak Almanlar bir İsveç vapurunu zaptettiler Stokholm 8 (A.A) — Selulos yüklü 3,000 tonluk «Rita» İsminde bir İsveç vapuru Flasterbo civarında bir Alman harb gemisi tarafından zaptediimiştir. a a EGZAHANE DEVRi Beyoğlunda İstiklâl enddesinde 419 No, Garih Eczanesi, Eczacı meklebi 539 senesi mezunlarından Erzurumlu Eczacı NECATİ GÖZÜBÜYÜK tarafından satın almış ve Ecsaneye «İstiklâ! Ecranesi: namı verilmiş. tir Genç oczacımıza muvaflakiyetler di- teriz. muktedir olduğunu isbat edeceğim, diyor eden iki sene içinde Almanyada #©- İnletten kendini öldürenlerin sayısı, Vilson prensiplerinin müdafli Ameri- kalıların bütün harp müddetince uğ- radıkları zayiatlan fazla olmuştur. Hitler şunu tebarüz ettiriyor ki: Eğer İngilizler şimdiki Alman hü- kümetine itimadları olmadığını id- dia ediyorlarsa Almanya İngiliz hükü- metine itimad etmemekte daha hak- Hitler, Almanyanın emniyet ve vars ığını garanti için icab eden bütün tedbirlerin alınmış olduğunu söylü- yor ve diyor ki: Bir İngiliz gelir «İngilterenin hu- | dutları Rhin'dedir» der ve diğer bir İ İngiliz gelir «İngilterenin hudutları Vistüldür» derse , ben de onlara an- cak şu cevabı verebilirim: Efendiler çabucak Taymis Kenarla rına dönünüz. Aksi takdirde size hu- dutlarınıza dönmeye yardım ederim. Hitler, Almanyarın medeni icraatını izah ettikten sonra diyor ki Almanya medeniyet İçinde yüzerken İn- gilterede medeniyetin gölgesi yoktu. Niha- yet Almanyanın son altı sene içinde İn- gilterenin bütün geçen azırda yarattığı me- deniyet eserlerinden fazla eser yarat. miştar. Hitler, nasyonal sosyalistliğin Almanya- yı yalnız kültür sahasında deği, kuvret sa» hasında da Mya ettiğini kaydeyledikten sonra sözlerine şöyle deram ediyor: Bugün artık söyliyebilirim. Dünyada bir Ikincisi bulunmuyan muazzam bir ordu yâ“ rattık, Ve bu ordunun arkasında Alman ta- rihinin kaydetmediği bir tesanüdle bütün bir millet ayakta duruyor. Bugün bu ördü ya ve bu milite mazide görülmedik muta» asap bir enerji He kumanda eden bir hü- kümet idare başında bulunuyor. Bu yeni Almanyanın, bildiğiniz gibi, İngiltere ye Pransaya karşı hiçbir harp he- defi yoktu. Son defa İngiltere ve Fransa- aş elimi uzattığım nutukta bu mesele hak- kında vaziyet almıştım. Buna rağmen bize 5 ay edildi. Bunun Avusturya, Çekya meselelerile alâkası yoktur. Çünkü icabında bu memleketler kolayca unutuluyor, Ve Polonya İngilterenin bu devletlere ne kadar az alâka gösterdiğini fazla olarak isbat etmiştir. -Zira İngiltere Rusyaya da taarruz etmeli idi. Çünkü Po- diyorlar. hürriyet dâvasını ele alı- yorlarsa, İngiltere bunun parlak bir deli- dini verebilir: Milletlerine hürriyetlerini iade etsin, Eğer İngiltere 350 milyonluk Hindlilere hürriyetini verir ve diğer bütün müstemlekelerinde bir plebisii yaparsa, gi- riştiği iddiasında bulunduğu dâvaya ne asil bir veçhe vermiş olur. İngilizler hodbin gayeler gütme- diğini iddia ederse, bu gülünçtür. İz- har ettiğiniz hissiyat bize tesir et- mez, Alman milleti, muaz4am bir yâ- lan dünyası üzerinde ancak yirmi sene geçtiği halde, ayni fedakârlığa teşebbüs edenlerin safdilliğine hayran kalır, Eğer şimdiki hedefiniz harbe nihayet vermek olduğunu söylüyorsanız, ona başlamamanız lâzımdı, Çünkü biz bu gün harpte isek İngilterenin bunu istediği içindir. Eğer bugün fleride harp olmasın diye harp ediyorsanız size cevabımız şudur: Hiç kimse sizi harbe mecbur etmedi. Onlar, münhasıran Almanyayı im- ha İçin harp ediyorlar. Onlar için ye- güne harp hedefi budur. Ve bu hede- fe karşı kendi hedefini çıkarır: Mil Jetlerin iyilik içinde inkişafları için mücadele ediyoruz. Kendi mllletimi- zin emniyeti, kendi hayat sahamız için mücadele ediyoruz. Buraya baş- kalarının karışmasına müsaade et- miyeceğiz, İngiltere sulhu İstemiyor, Bunu dün iyi işittik. Relehtagdaki nut- kumda da söylemiştim, bu sahada söy» liyecek sözüm yoktur. Biz İngilizlere tebligatımızı onların herhalde anlıyabi- lecekleri bir lisanla yaparağız. Ancak Fransanın da bu harp tahrikâtcıları- nin hizmetine girmiş olmasına ve şimdi İngilterenin İzi Üzerinde yü- rümesine müteessiriz, İki cephede birden harp ettiğimiz zaman ne gibi neticeler elde edebile- ceğimizi göstermiştik. Bugün ancak tek bir cephemiz vardır. Ve bu cep- hede muvaffak olacağımıza katiyen eminiz, Sovyet - Alman anlaşması 'Rusya ile anlaşmaya muvaffak olu- şumuzu ben Alman diplomasisinin bir muvaffakıyeti suretmde telâkki etme- dim. Bu iki millet bir.defa.kanlarının” son Öamlaşına varıncıya kadar biri- birile harp etmişti. Londra ve Pariste- ki efendilere böyle ikinci defa hizmet te bulunamamak için aramızda anlaş» tık. İşte tarihin esaslı bir dönüm nok- tasında bulunuyoruz. Nasıl 1813 Prusyası 1806 Prusyasi- le mukayese edilememiş ise, 1919, 1940, 1941 ve 1942 Almanyası da 1914, 1915, 1916, 1917 ve 1918 Almanyasile mukayese edilemiyetektir. O zaman- lar olup bitenler istikbalde bir daha tekerrür etmiyecektir. Her şeyi yapa- cağız ve parti bana bunun garantisini temin ediyor. Geçen umumi barpte maalesef şahidi olduğumuz tezahüra- tın bir daha baş göstermemesi için azmimiz, dahili mücadelede olduğu gibi, harici mücadelede de sarsılmıya- caktır, Dahilde iktidarı ele almak hu- susunda gösterdiğimiz azmi şimdi ha. riçte göstereceğiz. Dahili mücadeleyi yaptığımız sıralarda şunu diyordum: Her şey mümkündür. Teslim olmak asla... Bir nasyonal Müz olarak bü- tün dünya muvacehesinde tekrar ediyorum: Her şey mümkündür, Tes- lim olmak asla, Bö: bana harbin belki üç sene süreceği söylenirse ce vabım şudur: Harbin müddeti ehem- miyetsizdir, Almanya teslin olmaya caktır. Bana diyorlar ki, İngiltere üç se nelik bir harbe hazırlannuş bulunu. yor. İngilterenin hârp ilân ettiği gü- nü mareşul Göringe beş senelik harp hazırlığı yapmasını emrettim. Har- bin beş sene süreceğini zannettiğim için değil fakat beş senede teslim ol- mayacağımızı göstermek için yap- tum, Tek bir azmin iradesi altında toplanmış olan 80 milyonluk bir mil. letin neye muktedir olduğunu isbat edeceğim. Yapacağımız fedakârlıklar geçer, Ehemmiyeti yoktur. Asli olan zaferdir, Hazırlıklarımız sayesinde bu harbi 1914 dekinden daha kolay. lıkla idare edeceğiz. O zaman Al manya körkörüne harbe yüvarlan- mıştı. Fakat senelerdenberi milleti hem manen hem de maddeten -ikti- saden- silâhlandırdık, Size temin edi- yorum: p Bizi ne askeri, ne de iktisadi saha- da mat edemiyeceklerdir. Tek bir mil Jet yenebilir. O millet Alman milleti- dir. Eğer B. Churchill inanmıyorsa, bunu onün ihtiyarlığına veririm. Chamberlain, Churchill, Halifax ve sa» ireyi dinliyerek buna başka inanmı- yanlar da olmuştu. Bilhassa muarız- Jartmız Polonyalılar inanmamışlardı. Askeri harekât Alman silâhlarının ne olduğunu gösterdi. Nüfusu 36 milyon- dan fazla ve hazari ordusu 50 fırka olan bir devlet on gün içinde asker- Tikçe ezildi ve 30 günde imha edildi ve kati surette teslim oldu. Belçika ve Hollanda Almanyaya karşı ihtiyat tedbirleri alıyorlar (Baş tarafı 1 inci sahifede) Gerek Belçika, gerek Hollanda bun- ların ihtiyat tedbirletinden ibaret ol- duğunu söylüyor. Belçika ve Hollanda hudu- duna gönderilen Alman kuvvetleri Londra 8 — Polonya harbinde en ziyade faaliyet gösteren (general Blaskoviçin kumandası altındaki Al- man motörlü hücümi fırkaları Hol landa ve Belçika hududuna sevkedil- mişlerdir. Garbi Almanyada büyük askeri faaliyet hüküm sürmektedir. İzinli zabitler ve askerler derhal kı- talarına iltihak etmeğe davet edil mişlerdir. Hollandanın tedbirleri Amsterdam 8 (A.A) — (Havas): Emin bir menbadan öğrenildiğine gö- re Hollanda - Belçiks sulh teşebbüsü- ne rağmen Hollanda askeri makam- ları yeniden bazı mıntakaları su ak tında bırakmaktadırlar, Su altında kalan bu mıntakaların şarktan gele- cek bir taarruza karşı mükemmel bir müdafaa hattı teşkil ettikleri ma yikama ella ük

Bu sayıdan diğer sayfalar: