23 Kasım 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3

23 Kasım 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 3
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

3 Teşrinisani 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA ———— m Napolyon Bonapartın yazdığı bir roman Napolyan Bonapartın bir hususiye- ti daha meydana çıktı: Romancılığı! Meşhur kumandan ve devlet ada- Mı, hayatın o derece teferrüntile alâ- kadar olurmuş ki, Moskova seferini Yaparken, Paris tiyatrosunun progra- mini tertiblermiş. Fakat romancılk ğini bilmiyorduk. Kimse de bilmiyor- du, Fransız matbuatında yeni mev- Zuu bahsediliyor. Bindan ol sene evvel Varşovanın. tabı adedi pek mahdud bir mecmua- sında, Askenazy isimli bir zat «Napol yonun Polonyadaki el yazıları» başlı- ğyle bir tedkik yazısı neşrelmiş, Leh merkezinin ancak hâk ile yeksan ol masından sonra Fransız mecmua ve gazeteleri: — Eyvah, bunlar da kül oldu! « ye yanıp yakılıyorlar. Fransız cihangiri, 1793 ile 1795 se heleri arasında Marsilyada Desiröe - Eugönie Clary isminde bir kız sev miş; onun tarafından da sevilmiş Fakat Clary ailesi, Bonapart ailesin- den bir kız aldıkları için, bu kadarını artık etilâllah! Kâfi'» saymışlar; Na polyonda bir istikbal göremeyip, kız larına, verdiği sözü tutturmamışlar. Müstakbel imparator, on üç büyük Sahife üzerinde, bu macerayı roman halinde anlatmış. Müsvedde suretin- deki eserin ismini de Clisson ve Eugö- nie koymuş. (Yani Clisson bizzat kendi.) Münekkidler: — Şayed devlet adamı olmasaydı, romancı da olabilecekti! - diyorlar. Napolyon Salnte - Hölâne adasına nefyedilirken bütün evrakile birlikte bu müsveddeleri de oraya götürmüş. 1882 de kâğıdlar, el yazısı kolleksiyon- cusu olan zengin bir Polonyalı ama- törün malı olmuş; bu zat, el yazısının hakikaten Napolyonu ald bulunduğu. Du imparatorun eski kâtiplerine tas- dik ettirmiş. Ve nihayet aradan za- man geçerek kıymetli hatıralar, Leh hükümetine mal olmuş, ... Bunu okuyunca, bizdeki vesika kıt Uğmı gene acı acı hatırladım. Az söz Söylüyoruz ve az yazi yazıyoruz! Os- manlı saltanatı ve Türkiye Cümhuri- yeti, dünyanın en ehemmiyetli dey- İetleri arasında olduğu halde, bunları doğrudan doğruya yahud dolayısile, yardımcı sıfatile idare etmiş şahsiyet- lere dair, ekseriya yabancıların men. kulütına istinaden malâmatımız var. dır, İstanbulun fethi gibi muazzam hâdiselerde hazır bulunan Grek ve Lâtin müellifleri cildler meydana g€ tirmişler, bizim bu evsaftaki vakanü- vislerimiz yarım sahife ile geçiştiri. Bu ne İmsak, bu ne lâf zü- Napolyon kesif hareketli hayatının minimini bir fırsatında, teşbihli, isti- areli bir roman yazmak fantezisini bile yerine getirmiş. Yirmi otuz sene- lik can sıkıcı tekaüdlüklerinde köşe minderinde çan çan eden, ahvali ha- Zzırayı tenkid edip ömür tüketen, el lerine kalem alıp da ancak kendileri. nin bildiği mühim vesikaların tarihe intikaline yardım için bir kaç defter ©ser bırakmıyan insanlara teessüf et- memek elimden gelmiyor. (Vâ-NÜ) — Tebligat lâfi bana daima meş- bir fıkrayı hatırlatır bay Amca... Şirket vapurlarındaki radyolar Dün umumi mecliste hararetli münakaşalara sebeb oldu Umumi meclia dün ikinci rela vekili B. Faruk Derelinin relsliği altında toplandı. Müddeti dün biten meclisin daha sekis gün encümenine verildi. İnhisariar müdürü. günün kanunen askerlikten tecilleri lâzım gelen kaptan, makinist ve şoförlere veri- lecek vesikanın mecilsçe tasdiki tezkeresi riyaset divanına yerildi. Riyaset makamın»- dan gelen diğer teklifler alâkadaç encü- menlere Havale edildi, Suadiyede Bağdad caddesinde bir arsa- nın ifrazı hakkındaki nafla ve mülkiye encümenleri mazbataları okundu. Bu mag» bataya göre ebniye kanununun 16 nci maddesine göre mekteb ve karakol arsası Ayrılması Mizım geldiği ileri oürülüyordu. B. Hamdi Rasim, on bin arşını geçen beğ arsadan mutlaka mektep ve karakol arsa ayrdmasının doğru olmadığını ileriye sürdü. B. Fuad Fazlı, kanunun tadili lü zumunu ileri sürdü. Neticede mazbata ka- bul edildi. Fakat kanunun tadili temennisi için tekli? sahibinin takrir vermesi müna- İngiliz edebiyatı tarihiprofesörlüğü Bayan Halide Edibin intihap edildiği Maarif Vekâletine bildirildi Kıymetli edip bayan Halide Edibin Ede- biyat fakültesi profesörler meclisince İngi- liz edebiyatı tarihi profesörlüğüne intihap edildiğini memnuniyetle yazınıştık. Üniversite tesis edildiği zaman hazirla- nan edebiyat fakültesi nizamnamesinde «Lüzum hasıl oldukça» kaydile ihdas edile cek kürsüler hakkında vardır. Bu kürsüler sırasında «İngiliz edebiyatı tarihi kürsüsü. da sikredilmiştir. niyaz sitenin tesisl tarihinden beri GM İngi” liz edebiyata tarihi gibi mühim bir kürsü ye münasip bir namzed bu kürsü ihdas de Edip gibi İngiliz edebiyatını bir nglin profesörü kadar yakından tanıyan kıymet» li bir edibin mevcudiyeti, Üniversitemizde- ki bu noksanın telâfisini temin etmiştir. Meclisin kararı Maari? Vekâleti tarafından tasdik edildikten sinra cuk ve üniversite gençliği için meşhul bulunan İngiliz edebiyatı bayan Halide Edip gibi salhiyetii bir üz tadın himmetile tedris edilecektir. Kadına çarpan otomobil Doktor Orhan, kabahati olmadığını söyledi çerken hüviyeti rak ölümüne sebebiyet vermekten maznun doktor B. Orhanın Cürmümeşhud kanu nuna tevfikan muhakemesine asliye dördüncü ceza mahkemesinde başlanmış- tr. Masnun B. Orhan önüne âni olarak bir kadın çıktığını, korne çaldığını, viraj yap- tığını, fakat otomobil dururken kadına çarptığını, kabahati olmadığını söylemiş- tür. Dinlenen şahlidler de B. Orhanın otomo- bilile korne çalarak ilerlediğini, yoldaki ağaçlar ve elektrik direği, ileriyi görmeğe manj olduğunu, kadının birdenbire otomo- bilin önüne çıkarak sağa sola kaçmak (s- terken otomobilin çarptığını söylemişler- dir. Müddetumumi, iddianamesinde, vakaya ait rapor veren ehli vukuf heyetinin mah» kömeyş çağırılmasını ve izahat alınması- nı, henüz hüviyeti anlaşılamıyan kadının casedinin morga kaldırılmasını ve şahidler de beraber götürülerek kaza mahallinde tedkikat yapılmasını, B. Orhanın da tevkif edilmesini istedi. Mahkeme, iddi. maka- .. Hani bir adam Nasraddın hoca- ya «Bak, bir tepsi baklava gidiyor!, demiş, hoca da «Bana ne?» diye omuz slaliğ i sib görüldü. Bundan sonra diğer baz mazbatalaris gebir Konservatuar, Darülaces? kati hesab mazbatası okunarak kabul edildi. Bu arada Karâağaş müessesesinin mazbatası görüşülürken 160 bin tiralık bis tahsişatın imha edildiği U zikrediliyordu. B. Halli Hüminin bir suali üzerine muha- sebe müdürü B. Muhtar, müessesedeki bütün hizmetlerin ifa edildiğini, ancak mezbaha varidatının 900 bin liraya düştü- Bünü söyledi ve mazbata kabul edildi. Bundan sonra mülkiye eneimeninin sü- Cu dükkânlarında reklâm maksadile kul- lanılan zillerin meni hakkındaki mazba- tası okundu. Mazbatada bu zillerden baş- ka radyo ve gramofon satan dükkânlarda da harlce ses aksetiirilmemesi ve açık yer- lerdeki oparlörterin gündüzleri saat 10 dan 13 « ve 16 dan 73 e kadar kullanılabileceği Hâve ediliyordu. B. Refik Ahmed, bazi ta- Alâ) teklifinde bulundu. B. Fuad Fazlı, Sirketi Hayriye vapurlarındaki radyo ve gramofonların Boğaz halkını rahatsız et- Üğinden kaldırılmalarını istedi, B. Sır Esver, vapurlardaki radyo ve gramofonların Boğazı şenlendirdiğini, Bo- Karilerimizin mektupları Pazarlık belâsi 1 — Birkaç gün evvel bir arkadaşa pâlto almak için Sirkecide bir hasır elbiseci dükkânına girdik, Beğendiği- miz paltoyu (pazariksız) 195 liraya Kapalı çarşıdan kadın iskarpini almak İste dik, Üzerinde 4 lira yazan bir iskarpi- np talip olduk. Platlerin yükseldiğin- den ve artık pazarlık usulünün de kalktığından bahisle 45 liraya vereep- Gini söyledi. Neticede 3 lira tekli? et- #ik ve 8 liraya aldık Hükümetimizin pazarlıksız satış usulünü ihdas etmesinden ve bunu da kontrolsuz bırakmasından satış, ami satış flatlerinden yüzde 20 fazla zam yapılarak halkı zarardide etmektedir. Bon siyasi vaziyeti bahane ederek «ha- Myi soymakta olanca gayretlerile de- yam edenler pek çoktur. İhracat faaliyeti artıyor Dün Kanadaya takas suretile fındık gönderilmiştir. Kanadadan başka Pransa- ya tütün, Romanyaya Kestane, fıstık, yapa» 5 Yuzoslavyaya halı; Macaristana deri; talyaya susam, yumurta; Bulgaristan ve Yunanislana taze balık ihraç edilmişti. Yapağı ve ©ftik tacirleri bugün toplanacaklar Şehrimizdeki yapağı ve tiftik tacirleri, bugün saat 15 te Ticaret odası salonların da, Mıntaka Ticaret müdürlüğü tarafın- dan içtimaa davet edilmişlerdir. Toplantı- ya yeni Muntaka Ticaret müdürü B. Aral Sakman riyaset edecektir. Toplantıda şeh- rTimise gelen Ticaret Vekâleti Teşkilâtlarn- dırma umum müdürü B. Servet te hazır bulunacaktır. Haber aldığımıza göre toplantıda ihra- catı teşkilâtlandırma mevzuu görüşülecek ve bir (İhracat birliği) tesisinin mümkün olup olmadığı mevzuubahis edilecektir. Bir otobüs ağaca çarptı Şoför İsimailin idaresindeki #Taksim - Yenimahalle otobüsü, Zincirlikuyu diva” rında Suterazisi denilen yere geldiği sra- da, yolun kenarındaki çinar ağacına çarp muş, otobüs hasara uğradıklar, ve ön Kismi bir hendeğe gömüldükten sonra durmuştur. Kaza, insanca bir zaylat olmadan savuş- turulmuştur. Şotör bakkında takibat yar pılmaktadır. .. Adam «Senin eve gidiyor yahul...» deyince hoca bu sefer de «Sana ne?» cevabını vermiş!... gazın imarına hizmet ettiğini söyledi. B. Halil Hilmi, insanları rahatsız eden gürül- #üleri izah etti. B. Haydar, kendisinin Şir- keti Hayriye idare meclisinde olduğunu ve halkın Şirketin yaptığı bu fedakârlıktan memnun olduğuna dair teşekkür telgrat- ları aldığını söyledi. B. Fuad Fazlı, B. Cemil Cem, vapurlardan bunun kaldırılması lehinde israr ettiler, B. Kâzım Şinasi Dersan: «— Kapak bir yerde çalgı çalınmesında mahzur yoktur. Fekat Şirketi Hayriye va- pure meselâ Kandilliye gidecek bir kim- 80, başka vamta bulamadığından bu va- pura binmeğe mecburdur. Bu adam belki o gün matemlidir. Belki işinden çıkımıştır, işi bozulmuştur. Canı sıkılmıştır. Bu ada- ma sen mutlaka: «Bü tango piâğını din- Uyeceksini» denemez» dedi, Neticede mazbatada bazı tadilât yapu- ması ve Şirket vapurlarındaki radyo ve gramofonlar için ayrıca bir fakrir veri mesi münasib görüldü. Bundan sonra Kurbağaliderede mecii inşası için bütçeye on beş bin lira Uâvesi teklifi de bütçe encümenine havale odil- di. Meclis yarın toplanacaktır. Belediya eski makina müdürünün muhakemesi B, Nusret müdafaanamesin- de beraet kararı istedi Vazlfesini ihmal ve sulistimalden maş- nun sabık Belediye fen heyeti makine ga- | besi müdürü B. Nusretin muhakemesinş dün asliye biripei ceza mahkemesinde de» vam edilmiştir. B. Nusret dün mahkemeye yazılı olarak verdiği müdafnanamesinde ezcümle şu noktaları İleri sürmüştür: «<Üş yüz küsür eyrakı muameleye koymadığım ve bunların kaybolduğu idd'a ediliyor. Bu ları mübayaası işine gelince; mahkemece teşkil edilen ehli vukuf heyeti şartnamede fenni ve idarj hiç bir kusur görmedikleri- ni söylemişlerdir. Kullandığım hususi olo- mobil kendi malımdır. Bedelini takstiş ödemek Üzere 2200 liraya satın aldım. Be- mıştır. Belediye avukatının iddlaları va- değildir.» B. Nusret, hakkındak! irmadların yörsis olduğunu Heri #ürmekte ve beraetine ka- Tar verilmesini istemektedir. Mahkeme, evrakı tedkik ederek kararımı vermek Özü» re muhakemeyi başka güne bırakmıştır. Mısır çarşısı ve belediye sarayı İki tarafta da istimlâk işine başlandı Belediye İstimlâk müdürlüğü, Misr çar- şasann İstimlâk muamelesine başlamıştır. Çarşının hem içindeki mağuzalar, hem ds civarındaki dükkünlar isthalâk edilecek- tir. Konulan tahsisat kifayet etmezse ye- niden tahsisat ayrılacaktır. amelesi bittikten sonra burası yardımsı bâl haline konacaktır. Bundan başka Belediye öcraymın İuşa edileceği Sultanahmedde ve Yerebatan sü“ rayındaki binaların da istimlâkine başlan- mıştır. Bu binalardan bir kısmının kıymet- leri tesbit edilmiş ve sahiplerine tebliğai yapılmıştır. Eminönü ile Unkapanı arasında istimlâk den bir kusma takdir edilen bedeli kabul ef- miyerek mahkemeye müracaat etanişlerrir. Bu sahada şimdiye kadar istimlâki kati şekle giren binaların kıymeti 200 bin lira tutmaktadır. .. Bunun gibi tebliğattan sana, ba- na ne amma bu iş posta ile yapılmıya başlarsa müvezzilerin hali dumani | Bahife 3 İSTANBUL HAYATI Dedikodu düşmanıl Bir gazinoda tânıştırdılar, Açılan her bahse “karışıyor, sözü, orada bü- lubmuyan birinin üzerine çevirip derhal dedikoduya girişiyordu. Ark: daşlardan biri yüzünü buruşturarak: Geçen gün, dedi, çirkin bir ha- dise oldu. Sebepsiz yere iki arkada- şın araları açıldı. Güya, biri öteki- nin aleyhinde söz söylemiş; dedikodu ölekinin kulağına kadar gitmiş ve araları bozulmuş. Bizim yeni ahbap derhal söze ka riştız — Ha... Haberim var. O mesele ko nuşulurken ben de oradaydım. Fa- kat, acaba bay (L..) ya kim söyle İşte böyle şeye çok Okızarım. Onların ikisini de sevdiğim için, yan- ış bir şey anlatılıp da aralarını be- zücak bir mesele çıkmasın diye, ge çen gün bay (L...) yı gördüğüm xm- man; «dikkat et. Galiba bay (C..) ile aranız biraz açılmış. Bir yerde konuşurken sizin hakkınızda pek İyi şeyler söylemedi. Fakat sakın asa- bileşme.» diye nasihatte bulundum. Demek ki, biri de bay (C..) nm söy- lediklerini anlatmış. Terbiyesizliktir bu... Dünyada en sevmediğim şey de dikoduculuktur. Sigarasını tazeledi, mânidar bir tebessümle hepimizi birer birer sü- zerek devam etti: — Ötekini berikini çekiştirmek ka- dar fena şey yoktur. Çok sinirlenirim böyle adamlara, Herkesi birbirine katmaktan ne çıkar?.. Meselâ; geçen gün bir yerde bay (I..)nin söyledikle rini gidip de bay (N...)ye anlatmam mi lâzımgelirdi?... İnsanlık hali bu. Ba- zen sinirlenir de en sevdiği arkada şının bile aleyhinde söyliyebilir. O gün bizim bay (T..) de her halde fazlaca sinirliydi. Gözlerini süze süze (T...) nin yü üne bakarak başını salladı: — Değil mi, dostum?.. Sonra (N...) ye döndü: — Dedikoducunun biri o gün ge lip te olanı biteni sana anlatsaydı, mutlaka bay (T..) ile biribirinize gi- recektiniz. Ne lüzumu var böyle şey- lerin? (T..) ile (N...) çatık kaşla biribir lerine bakışırken öteki bir sizara da- ha yaktı: — İşte böyle azizim. Dedikodudan nefret ederim vesselim. Geçenlerde bir. gece bay (ER...) nin evinde tep- lanmıştık... Yanımda oturan arkadaşa döndü: — Sizin biraderden bahis açıldı Bay (E...) ile galiba biraz araları açık mış. Asabiyetle ne söylediğini bilmi- yordu. Kendisini teskin ettim, öteki. nin berikinin aleyhinde, bilhassa, âileleri hakkında dedikodu yapmak doğru değildir, diye nasihat ettim. Bunları gidip de sirin biradere anlat- saydım elbette fena halde kızacaktı. Hakkı da var ya!.. Dedikoduyu ser- mem vesselâm. Bizim dedikodu aleyhdarı ahbap ya» yaş yavaş masa başındakileri biri- birlerine kalıyordu. Kalkıp savuş- tum. Cemal Refik aaa m m aa Klüp idarecilerine serbes dühuliye kartları verilecek Teşkilâta dahil olan kiüplerde hiç bip menfaat görmeden sirf sporculuk aşkile çalışan idare heyetlerine geçen sne Ol duğu gibi bu sene de stadlara serbesce gi- rebilmeleti için kart verilmesi hakkında yapılan müracaat bölge başkanlığı tarafın- dan kabul edilmiş ve yalnız idare heyeti azalarma mahsus olmak Üzere serbas dü- huliye kartları terzüne karar verilmiştir. » Adamcağızların rahatları kaça caki... B. A, — Bu bir şey değil. sevimlilik. lerini kaybedecekler, bu mühimi...

Bu sayıdan diğer sayfalar: